MİLLİ SİYASET = MİLLİ HÂKİMİYET!?
Eklenme: 6/22/2022 12:00:00 AM

Ama nerde?!

Yıllardır yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz ve her parmak basıp, çözümüne odaklandığımız memleket meselelerinin özünde; işte bu hakikat yatmaktadır..

Ne yazık ki 1,5 asırdır ne milli siyaset ve ne de milli bir hkimiyet söz konusu olmuş değil

Ülke ve millet huzuru, mutluluğu ve güveni tesis etmede, zafiyetler yaşıyor..

çünkü müesses nizamın rotasında atılan her adım, hayata geçirilen her uygulama hatalar zincirini barındırdığı için; yanlışlar kümesinde dağlar oluştu!

Ülke dış mihrakların hegemonyasına sokulmuştur, yani iradesine sokulmuştur.

Maneviyatı öteleyen, maddeye tapan bir anlayış ağır basıyor!..

çıkar ve menfaat var!

Sistem, insan temel hak ve özgürlüğüne aykırı..

Uygulama biçimi de, onu benimseyen siyaset de milli olmadığı için hkimiyet-i milliye de tahakkuk etmiyor

Etmesi için, en güçlü çıkar yolu milli bir siyasetin varlık göstermesidir

Ranttan ve yalandan uzak durmalı

Gerçekçi, milli ve yerli bir siyasetin icraatıyla ancak milli hkimiyetin varlığı söz konusu olabilir?!

Yani, sistem topyekn şekilde milli iradenin istek ve arzuları paralelinde kendini konuşlandırarak, yönetim mekanizmasını işletmelidir

Yani milli inanç, milli kültür, milli tarih

Aksi takdirde yakın tarihimizde olduğu gibi bugün de ve yarın da, milli ve yerli olamamanın, ağır faturalarına maruz kalınır

Ne hazindir ki; olabilme adına samimiyet içeren bir şeffaflık olmadığı gibi benimseyen siyasi anlayış da yok!

İşte bu hal-i harap içerisinde; ne yazık ki söz milletin olmamıştır.

Söz ve anlayış, Lozan anlaşmasında yapılan sözleşme gereği oluşan siyasetin güdümünde olmuştur..

İngilizlerin yani haçlı veya Siyonist emperyalistlerin rotasında siyaset işlev görmüştür

Eğer ki söz milletin olmuş olsaydı, batı ve batıla endeksli bir sistem anlayışı benimsenmemiş olsaydı, Hkimiyet-i mutlaka günlük hayat akışlarına yansıyıp, kendini üstün kılardı..

Rüşvet, hırsızlık, soygun olmazdı!..

Devletin kamu kurum ve kuruluşlarının gücüyle, yolsuzluk yaşanmazdı?!

Kişiler, bu gücü rantla devşirmezdi

Hak, hukuk, adalet tecelli ederdi..

Demokrasi,

İnsan hakları,

Özgürlük,

İnanç serbestiyeti, yaşamın her alanında filizlenip, dal budak olurdu!?..

Ama heyhat!

Ne yazık ki yüz yıldan beri, bu anlattıklarımızın gölgesinden bile geçilmemiştir.

İşte bundan dolayı diyoruz ki;

MİLLİ SİYASET = MİLLİ HKİMİYET!?

Bunun mefhumu muhalifi; milli olmayan bir siyaset, kendine her ne kadar millilik unvanı verdiriyorsa da gerçekçilik payına sahip değildir..

Vaki olsaydı, ülkenin politikası, siyaseti, böylesine çürümüşlük batağında debelenip, durmazdı

Yaşanan hal, orta yerde!

Bunu da hemen hatırlayalım ki Milli Hkimiyet, seçimlerden seçimlere sandıktan çıkan oy çokluğu demek değildir.

Milli Hkimiyet, mutlak bir İslam esasından ibaret olmalıdır.

***

Sevgili okurlar..

AK Parti iktidarı, geç de olsa zaman zaman olaylara milli hkimiyet adına neşter atıyor..

O kirli pis irini akıtıyor..

Oluşan yara da, tedavi altına alınıyor

Ne kadar başarılı, o tartışılır..

Ama her halükarda, gelen giden iktidarlar içerisinde milli olabilme adına hamle geliştiren, milli hkimiyeti tesis etme adına uğraş veren iktidar, AK Parti olmuştur..

Partinin lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğandır başı çeken..

Ve bunu gerçekten unutmayalım ki AK Parti içerisinde, milli hkimiyeti tesis etme adına, cansiperane mücadele veren isimlerin başında da İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu geliyor

Ülkede olup biten kirlenmelere, yeri ve zamanı gelince, neşter vuruyor, suç şebekelerini çökertiyor..

Keza Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ Bey de aynı şekilde.

Öyle inanıyoruz ki bu her iki bakan Cumhurbaşkanımızdan almış oldukları işari talimatların ışığında, yerli yerinde çok güzel faaliyetlerin altına imza atıyorlar

* * *

Bakınız, Diyarbakır SÖZ Gazetesinin dünkü manşetten vermiş olduğu bir haber var.. Muhakkak ki dikkatinizi çekmiştir..

Manşet haberin başlığı şöyle..

Yaz kararnamesinde 33 ile yeni başsavcı atandı.

YARGIDA YAZ DEĞİŞİMİ

HSK Kararnamesinde Diyarbakırda merkez ve ilçelerde çok sayıda hkim ve savcının yeri değişti.

Haber ara başlıklarla şöyle devam ediyor;

YAZ KARARNAMESİ

Hkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Yaz kararnamesini yayımladı.

Kararname 5075 adli ve 351 idari hkim ve savcıyı kapsarken, 33 ilin de başsavcıları değişti.

Diyarbakırda Ağır Ceza Mahkeme Başkanları başta olmak üzere Bölge İdare Mahkemesinin hkim ve savcılarında da büyük bir görev değişikliği yapıldı.

* * *

Keza bugünkü Diyarbakır SÖZ Gazetesinde manşet haber ise; KÖKÜNÜ KURUTUN başlığını taşıyor

Haberin içeriğini okursanız, her şeye vakıf olursunuz..

Bugüne kadar bu ülkenin başına gelen vurdumduymazlıklara, milli olmayan siyasetin neden olduğu; şirretliği görürsünüz

Oy bezirganlıklarının neleri ve kimleri koruduğu!?..

çünkü, gelen giden siyasiler, devekuşu misali başını kuma gömmüş ama vücut tümüyle dışarıda ve avcıya hedef oluyor..

Bu misalle yola çıkarsak.

Olup bitenler milletin dikkatinden kaçmıyor.

Bakınız, İçişleri Bakanı Sayın Soylu, dün gece yarısı Diyarbakır merkezli 10 ilde yapılan operasyonla uyuşturucu baronlarının köküne indi

Onun için habere başlık olarak;

KÖKÜNÜ KURUTUN ifadesi kullanıldı..

Gönül arzu ediyor ki diğer tüm bakanlıklar da aynı bu şekilde çalışma gayreti göstersin de millet rahat nefes alabilsin.

Şu uyuşturucu meselesi

Ne yazık ki öyle ustaca, gizliden gizliye çok önemli yerlere sirayet etmiş ki, akla ziyan bir hal söz konusu..

Hesap edin yıllardan beri devleti yöneten iktidar partisi olan AK Partinin Diyarbakırdaki Sur İlçe Başkanlığına atanmış bir gencin kokain şaibesi ortaya çıkıyor

Ve hemen, o görevden el çektiriliyor..

Keza bir hafta önce MHP İl Başkanının 16 yaşındaki bir erkek çocuğa tecavüz gerçeği ayyuka çıktı.

Bunlar, yaşananlarda deveden kulak bile değil.

Aklımıza gelenleri söylüyoruz.

Oysaki yıllardan beri biz yazıyoruz ve diyoruz ki;

Doğu ve Güneydoğu Anadolu il ve ilçelerine; ahlaken mazbut, vicdanen sağlam, kalben müsterih olan bürokratları gönderin.

Kişisel rant peşine düşen, iştahları kabarık, iradeleri zayıf, yalaka, kendi krlarını vatandaşın cebinde arayan bürokratları göndermeyin.

Siz bunları yaparsanız, bu coğrafyada suç ve suç unsurlarının önünü kesemezsiniz.

Allaha şükürler olsun ki AK Parti iktidarı son zamanlarda geç kalmışsa bile yavaş yavaş bu söylediklerimizi gerçekleştiriyor..

Beklenen sonuçlar da elde ediliyor..

Hele hele Adalet Bakanlığının başta Diyarbakırımız olmak üzere şimdiye kadar atadıkları Cumhuriyet Başsavcıları arasında seçkin bir Başsavcı olan Mustafa çelenk Beyefendinin çok başarılı çalışmaları takdire şayandır..

Suç ve suç örgütlerine yönelik yürüttüğü soruşturmalar sayesinde toplum rahat nefes almaktadır..

Huzur ve güven var

Halk yüksek derecede memnun

Ve dolayısıyla bu değerli insanın çalışma şerefi, hem kendisine, hem de bakanlığa aittir.

Ve tabi ki, iktidar partisine de artılar getirmektedir..

Basın olarak bizim müşahede ettiğimiz, yaptıkları çok önemli operasyonlar yerli yerinde yapılmış operasyonlardır..

Büyük çapta da sonuç elde edilmiştir.

Nitekim Diyarbakır Adliyesindeki olup bitenler, adaletin, hukukun izzet ve şerefine yakışmayan büyük çaptaki rüşvet olaylarına el konulmuştur..

İlgili ve sorumluları deşifre ederek, görevden aldırmıştır

Denir ya, bundan daha güzel ne olabilir?

***

Değerli okurlar..

Uyuşturucu+fuhuş+kumar=ahlaksızlıktır.

Ki bunlar, ahlaksızlığın mevcudiyetidir.

Bu her üç unsur, nerdeyse gizliden gizliye toplumun her kesimine yayılmış durumda.

Gençlik ha elden gitti ha gidiyor tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Keza yukarıda ifade etmeye çalıştığımız Adalet mekanizmasında Diyarbakır Adliyesinde yapılan çok büyük düzensizlikler ve şaibeli haller, hatta özellikle meslek taassubundan meydana gelen bazı hak etmeyen meslektaşlarını himaye etme hali, gerçekten apayrı bir hukuki garabettir.

Hele hele yıllardan beri bünyesinde HDP tandanslı, hatta PKK avukatlarının barındığı Baroya da aynı şekilde bir el atılması da beklenmiyor değil.

Bize göre AK Parti, her şeyden evvel Adaletin şeref ve haysiyetini zedeleyen, mesleki sadece rant üzerine kurgulayan bazı baroların bünyesindeki mevcut avukatlık baronlarının varlığı, göz ardı edilmemeli..

Bunlar birer şebeke olarak, faaliyet göstermektedir

Ki kimse de bunları inkr edemez.

Hukukun temel üstünlüğü ve ana felsefesi; mazlumun hakkını hukukunu korumak yerine, tam tersine zalimlerin destekleniyor olma şaibesi, gırtlağa dayanmıştır..

İnkr edilemez ve gelen şaibelerin haddi hesabı yoktur..

Bunun için daha bir hafta on gün önce Diyarbakırda bir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının ceza almış bir PKKlıyı tahliye etme kararı, hem de büyük bir meblağ karşılığında bunu gerçekleştiriyor olması, kabul edilir değil

Bu skandalı ortaya çıkaran o kahraman Başsavcı çelenki tebrik etmemek, kutlamamak, bize göre gaflettir.

Ve Adalet Bakanlığının da ayıbıdır.

Tabi nice değerli hkim ve savcılarımızın varlığını da kimse inkr edemez.

Ehil ve liyakatten şaşmayan, vicdanıyla hareket eden hkimlerimizi ve savcılarımızı da her daim takdir etmek, ödüllendirmek gerekir bize göre.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video