MÜSLÜMAN GÖRÜNÜMLÜ MÜNAFIKLAR! (III)
Eklenme: 5/15/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili SÖZ okurları…
Ülkede olup bitenler silsilesinin ardı arkası kesilmiyor.
Bazı bakanlıklara bağlı kamu kurum ve kuruluşlarındaki düzensizlikler, yolsuzluk ve rüşvet şaibeleri, gerçekten inkâr edilmez şekilde arttığı gibi "vahim" boyutlara ulaşmıştır.
Adam kayırma.
Ötekileştirme.
Hele hele yandaş medyanın hokkabazlığı, oldukça Türkiye’yi derinden derine sarsıyor.
Dün de bu hususa değinmiştim.
28 Şubat acaba yeniden geri mi geliyor diye?
Ülke insanının birçok kesiminde bu yönde kuşkular uyanmaktadır.
Durup dururken, 3 gün önce iktidar yanlısı A Haber kanalındaki rasgele kendine gazetecilik, yazarlık süsünü veren şov ağızların, masum Meral Akşener hanımefendiye yönelik attıkları iftira, çoğulcu demokratik parlamenter sistemine bağlı bir ülkede böylesine pervasızca işler yapılıyorsa…
Hem de çok namuslu insanlara karşı bu yapılıyorsa…
Ve yaptıkları da yanlarına kar kalıyorsa…
Vay bu ülkenin haline.
Bize göre bundan daha skandal bir vaka ve gidişat düşünülemez.
Birilerinin şeref ve haysiyetini pazarlamaya çalışan bu boşboğaz medya var ya; "ülkeye en büyük ihaneti" yapmaktadır.
Bakınız..
Hürriyet gazetesinin 1inci sayfasında şöyle bir haber okuduk;
“Bin asker için….
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, TSK’da bini aşkın isim için paralel yapı ihbarı aldıklarını ve bunu soruşturduklarını söyledi.
Haber şöyle devam ediyor;
Bakan Yılmaz “Hem idari hem de Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturma yürütüldüğünü vurgularken, neticelendiğinde elbette gereği yapılacak” dedi.
Yılmaz, Balyoz ve Ergenekon davalarından sonra göreve dönen 73 subaydan 46’sının Yüksek Askeri Şura’da terfi derecelendirmesine alınacağını da açıkladı.
Bin asker ise paralel.
Tıpkı 28 Şubat’taki gibi oyun üstüne oyun oynanıyor.
***
İşte 28 Şubat geri mi geliyor dememdeki kaygı bu hadiselerden dolayıdır?
Daha neler yok ki.
Toplumun günlük hayat biçimlendirmesindeki olaylar akışı hiç de iç açıcı değil.
Hele hele siyasi alanda kalitenin ne kadar düştüğü, Türkiye’nin oldukça siyaset ve o paraleldeki medyanın ahlaken yozlaşma varlığı gerçekten düşündürücüdür.
13 seneden beri AK Parti iktidarının yönetim başında olduğunu ve halkın en büyük ümidi olarak AK Partiyi oldukça desteklediği görülmektedir.
Ama her şey göründüğü gibi değil.
Olaylar tersyüz ediliyor.
Bazı kesimler tarafından serbest hareket etme şımarıklığı söz konusudur..
İnanan bir ülkede böylesine vurdumduymazlıklar, doğrusu hiç de hayra alamet değildir.
***
Dün de Mehmet Akif Ersoy’dan ders-i ibret olsun diye bir iki şiirini buraya almıştık.
Bugün de yine aynı tarzda, daha çarpıcı şiirlerini sizinle paylaşmak istiyorum.
Bakınız, Akif ne diyor?
“Müslümanlık bu değil, biz yolumuzdan saptık..
Tapacak bir putumuz yoktu özendik yaptık..
Göreyim gel de büyük bildiğin Allah’ı kayır..
Hani Tevfik-i ilahiye kanan var mı, hayır..
Ya senin âlemi İslamın inanmış ye’se
Dini resmisi odur vazgeçmez kim ne dese”
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Akif’in bu beyitlerdeki amacı “Tapacak bir putumuz yoktu özendik yaptık” sözü, bildiğimiz putlaştırılmış heykeller değil.
Bazı batıl, yanlış, keyfiliğe dayalı, yasa dışı tabuları putçuluğa benzetmiştir.
İşte o tabular ne ise bir türlü yıkamıyoruz.
Ve hak ettiğimizin de karşılığını alıyoruz.
Akif devamla şöyle diyor;
“Ah o din nerde, o azmin o sebatın dini;
O yerin gökten inen dini, hayatın dini?”
Ama Türkiye’de ne yazık ki Müslüman görünümlü münafık anlayışlar politik oyunlar gölgesinde, ülkeyi oldukça sarsıyor ve ne yazık ki yaptığı da yanına kar kalıyor.
Siyaset bezirgânları; ister gelip giden iktidarlar olsun, ister muhalefet olsun…
Milletin yüce dininin yaşama geçirilmesine zerre kadar sıcak bakmamışlardır.
Ve bakmaya da niyetleri yoktur.
Din deyince, cenaze merasimlerinde, Cuma’dan Cuma’ya kişisel ibadet şeklini yapmasına yönelik bir anlayışa din deniliyor.
Oysaki böyle bir dinin varlığı söz konusu değil.
Din denilen kavram, Allah tarafından Hz. Muhammed (s.a.v)’e vahiy yolu ile gönderilen bir takım hükümler ve manzumeler silsilesinden ibaret olup, toplumun başta hükümetlerin, devletlerin icraatlarını kontrol altına alarak uygulamaya geçirme şeklidir.
Yalnız kişisel ibadetler, cenaze namazlarından, bayramlardan, Cuma namazlarından ibaret değil.
Türkiye’nin ve hatta günümüzdeki Ortadoğu’daki Müslüman ülkelerin başından geçen karanlık tablolar ortada.
* * *
Bakınız, Akif şöyle diyor;
“Birilerince bir selamet yolu varmış o da neymiş mutlak
Dini kökten kazımak, sonra evet Ruslaşmak
O zaman iş bitecekmiş,
O zaman kızlarımız şu tutundukları gayet kaba, pek manasız örtüden sıyrılacak
Sonra da erkeklerden analık ilmini tahsil edecekmiş zaten(!)
Müslümanlar o sebepten bu sefalette imiş
Ki kadın sosyete bilmezmiş esarette imiş
Din için, millet için, vatan için, sözde iş görecek alçağa bak..
Dini paymal edecek milleti Ruslaştıracak..
Bunu Moskof da yapar şimdi rıza gösterelim...
Başka bir marifetin varsa haber ver görelim”
En derin saygı ve sevgilerimle.