PKK TERÖRÜ YÜZ SENE EVVELKİ IRKÇI, İŞGALCİ, HAÇLI ANLAYIŞIN UZANTISIDIR! (II)
Eklenme: 12/21/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bundan tam bir hafta önce “PKK Terörü yüz sene evvelki ırkçı, işgalci, haçlı anlayışın uzantısıdır” başlığıyla kaleme aldığım yazının son bölümlerine doğru şöyle demiştik;

“PKK’nın bir aydan beri Diyarbakır’ın bazı ilçelerine girip işgal etmiş ve devletin harcadığı tüm imkânlara rağmen, kahraman asker ve polisine rağmen bir türlü sindirilmemesi ve başa çıkılmaması, hiç unutmayalım ki bu işin uzantısı da yine Fransa’ya, İngiltere’ye, Emperyalist Rus ayısına, ABD’ye ve BM’nin kirli ittifakına dayanmaktadır.

Bu kirli ittifak, yüzyıl önce nasıl ki İslam topraklarına göz dikmiş ve yer altı zengin kaynaklarını yağmalayıp tarumar etme iştihasıyla yola çıkmışsa; bugün yine aynı o ittifak devam ede gelmektedir.

Allah, İslam’a ve ter-u taze memleketimizde haçlı ve komünist anlayışları paralelinde çalışan hainleri kahretsin.

Camilerimize, mabetlerimize silah sıkanların burnundan getirsin, sürüm sürüm süründürsün”

* * *

Gerçekten, bu tespitlerimiz yerli yerinde tespit edilmiş tarihi gerçeklerdir.

Hiç kimse bu tarihi gerçekleri inkâr edemez, bizi hedefimizden de şaşırtamaz.

Siyaset cambazlıklarına dayanarak, kirli bilgilerle ne bizi ne halkımızı ne de devletimizi yanıltamazlar.

Muhterem Cumhurbaşkanımızın da dün İstanbul’da Şeb-i Arus töreninde yaptığı konuşmaları özetleyerek birkaç cümlesini sizinle burada paylaşmak istiyorum.

“Doğu ve Güneydoğu'daki olayları da örnek göstererek "artık uyanma zamanıdır" diyor sayın Erdoğan..

Ve ekliyor…

"Doğu'da, Güneydoğu'da Fatih Sultan Camii maalesef ateşe veriliyor. Kurşunlu Camii kurşunlanıyor. Okullar yakılıyor, ibadethaneler aynı şekilde ve öğretmenler terki diyor ediyor.

Bütün kardeşlerimiz oraları terk ediyor. Acaba bu teröristler bunu kim adına ve ne gaye ile yapıyor.

Ve bunlar yeri geldiğinde şunu söylüyor; 'devlet yukarıdan helikopterle bombaladı' diyor.

Bu nasıl iş ki yukarıdan bombalayacaksın minare ve kubbeler yıkılmayacak ama alttan yan taraftan kapılar ve camlar ateş alacak. Kimi aldatıyorsunuz ya. Artık bize uyanmak zamanıdır?.."

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Devletin başındaki en yetkili ağız, tüm ülke insanını uyarıyor ve "artık uyanma zamanıdır" diyor.

Suriye’de ise taş üstünde taş kalmadı, isim vermeden Rusya’yı kast ederek “DAEŞ bahanesiyle Suriye’ye girmiş, Müslümanları katlediyor”

Kendine Müslümanlık görüntüsü veren sözde Müslüman bir devlet de mezhepçilik anlayışı uğruna zalim Esed’i desteklemekle mazlum sivil halkı Suriye’de katlediyor.

“Suriye’de at izi it izine karıştı” diyen Cumhurbaşkanımız gerçekten, içtenlikle tüm Türkiye’yi, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanımızı, özellikle Kürt halkını bu nokta da uyararak, “Uyanın” diyor.

Başbakan Davutoğlu ise Kürtçe olarak “Êd-î Bese” kavramını kullanıp “Artık yeter” diyor.

PKK borazanlığını yapan Selahattin Demirtaş ile partisini kastederek, şöyle diyor;

“Biz TBMM çatısında sizinle mücadele ediyoruz.

PKK’yı bu memleketten sildirip, atıncaya kadar devlet gücünü kullanacaktır”

Tabii elbette ki tüm bunlar, Güneydoğu Anadolu insanı için, özellikle Diyarbakır’ımız için büyük bir ümittir, tesellidir ve halkın beklentisidir.

Zaten devlet böyle konuşmalıdır, yalnız konuşmayla yetinmemek gerekir, fiiliyata geçirmesi gerek.

* * *

Sevgili okurlar.

Malumunuz üzre içinde bulunduğumuz coğrafya, yani Güneydoğu Anadolu coğrafyası, özellikle Diyarbakır ve ilçeleriyle beraber çok büyük sarsıntı geçiriyor ve çok büyük tehlikelerle karşı karşıyadır.

Selahattin Demirtaş, yani HDP’nin Eş Genel Başkanı durumunda olan kişi, rol üstüne rol oynuyor.

Cumhurbaşkanının dediği gibi "at izini it izine karıştırıyor."

Halkı yalan dolan ifadelerle ayaklanmaya teşvik ediyor ve Kürtçe ifadeyle “Serhildan” diyor.

Yani halkı ayaklandırmaya teşvik ederek, “Başkaldırma zamanı gelmiştir” diyor.

Ve devamla şunları ifade ediyor;

“Bu diriliş devam edecektir”

Yani PKK dirilişi bölgede devam edecek, kan gövdeyi götürecek, camiler yakılacak, yıkılacak, okullar, işyerleri yakılacak, yıkılacak ve talimatı da Kandil’deki Murat Karayılan soytarısından alıyor.

* * *

Bir önceki yazımızda da değindiğimiz gibi, yüzyıl önce Osmanlının son dönemindeki ırkçı faşizan jon Türklerin sözde aydın kişileri Paris’ten aldıkları talimat doğrultusunda gelip Türkiye’de, İstanbul’da devletin bünyesine birer tahrip kalıbı gibi yerleştiler…

Ermeni, Yahudi ve özellikle Selanik dönmelerinin işbirlikçiliğiyle kirli ırkçılık silahıyla Osmanlıyı vurarak "darmadağın" ettiler ve Ülkeyi I. Dünya Savaşına soktular..

İşte o uzantılar, Türkiye’yi ta bugüne kadar getirdiler..

O faşizan, hain ajanlar o gün ne yaptıysalar, bugün artık alenice yapmaktadır.

Daha önce arka planda duran ve kendini ifşa etmeyen CHP bugün alenice, iç içe çalışan HDP ve onun Eş Başkanları durumundaki bazı elebaşı insanlar bize göre aynı hıyanetlikler içerisindedirler.

Demek görünen budur ki Türkiye’yi ve özellikle Güneydoğu Anadolu’daki muhterem, inanmış, Müslüman Kürt halkını kandırmaya çalışarak, kirli faşizan bir anlayışla, sözde Kürtçülük adı altında Sosyalist, Komünist, Marksist, Leninist, Rus komünizmi güdümünde bir Ermeni Kürdistan devletini kurmaya yönelik çaba sarf etmektedirler.

Böyle bir devletçik kurmak için çabalıyorlar.

Hem de dindar, inanmış Kürt halkına ihanet ederek bunu yapıyorlar.

Kürt halkının kanını dökerek, işsiz, aşsız bırakarak, ekonomiksel büyük zarar vererek, bu işi sürdürmeye çalışıyorlar.

Allah korusun.

Günü gelince de bölge Kürtlerini bir Rus uydusu olarak kurdukları bu kirli devletin güdümüne sokarak, 1915 yılındaki yapılan Ermeni hadisesinin intikamını yine Kürtlerden almak üzere büyük bir projenin hazırlığı içindedirler.

O yüz sene evvelki kirli proje Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü sonucunda bölgede bulunan Müslüman Kürtleri kafile kafile gece yarısı elini kolunu bağlayarak, götürüp derelerde, tepelerde kurşuna diziyorlardı.

Nihayet Kürtler uyandı.

Hak ettikleri dersi onlara verdiler ise de “Gün geldi devran döndü” misali bugün onlar da yeniden bu bölge insanına rol üstüne rol biçmeye çalışıyorlar.

Hem de çok dehşetli bir şekilde, masum Kürtlerin kanını dökerek.

İşte nasıl ki Osmanlının son döneminde Fransa’nın hain, dessas, keferelerinin talimatı doğrultusunda Namık Kemal başta olmak üzere Ziya Gökalp ve Ali Saaviler gibi haçlı emperyalizme işbirliği içinde bir hilafet-i İslamiyeyi dağıtabildiler.

Tıpkı o günkü minval üzere bugün Türkiye’nin içinde rol alan HDP’nin hıyanet uygulamaları da hiç unutmayalım ki aynısıdır, hatta ta kendisidir.

Ama ne yazık ki mevcut rejimin himayesinde yasallaştırılmış ve hem de TBMM’ne taşıyarak…

Hem de bu milletin vergisinden ve bütçesinden faydalanmak üzere resmiyet dilini kullanarak, bu işi yapmaktadırlar.

İşte görünen odur ki bu rejim, bu sistem, bu düzen yıkıcıdır.…

Böylesine hıyanet ve ihanetlikleri bünyesinde barındırıyorsa, hem de yasallaştırarak, bize göre bu acıların en acısıdır ve darbelerin en ağır darbesidir.

İktidar ve parlamento ne yapıp edip, bu hıyanet örneklerini ve erbaplarını bir an evvel saf dışı bırakarak, “Êdî Bese” demelidir.

Yani, artık yeter demelidir.

En derin saygı ve sevgilerimle.