SAYIN BOZDAĞ’IN “ADALET CAMİASINA” HAYKIRIŞI!?
Eklenme: 9/29/2022 12:00:00 AM

Sanırım geçtiğimiz haftaydı, Türkiye Adalet Akademisinin Eğitim Dönemi törenle başladı.. Açılışta, Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, kapsamlı bir konuşma yaptı.. Ki bu konuşmasından, bazı alıntıları hafta içi bu köşede analiz etmiştik.. Özellikle de, Adliyelerin Denetimiyle alakalı kullandığı cümlelerin muhtevasına ilişkin.. Demiştim ki olası denetimler, meslek taassubuna ve dostlar alış verişte görsün mahiyetinde olmasın..

***

Yargının şeffaflığına, bağımsızlığına, hakim ve savcıların özgür iradeleriyle, yasaların ve kanunların verdiği yetkilerle, adaletin tecelli etmesine vesile olacak bir denetim mekanizması işletilmeli.. Bunu ifade ederken, yargıyı töhmet altında bırakan bazı art niyetli kişilerin olduğunu ve bunların da ayıklanması gerektiğini dile getirmiştim.. çünkü bunlar, hal-i hazırda yargıyı en güvenilir noktada tutan, cüzdanına değil, vicdanına danışarak, kendilerine tevdi edilen o mukaddes makamda görev ifa eden hkimlerimize, savcılarımıza yani Yargı mensuplarına, halel getirmektedirler

***

Dönersek Sayın Bozdağa.. O gün, Adalet Camiasına Bozdağ şöyle seslenmişti İşlerimiz saat gibi işlesin ve geciken adalet tartışmaları Türkiyemizin gündeminden düşsün. çünkü pek çok davalarla ilgili bu anlamda çok ciddi eleştiriler alıyoruz..

Denir ya el hak.. Doğru. Ki yargının kanayan en büyük yarası; geciken adalet?

Bozdağ, savunma erki olan Avukatlarla görüşmeyen hkim ve savcılara da konuşmasında yer verip, tepki gösterirken uzun uzadıya şunları söyledi

Niye görüşmüyorsun? Tarafsızlığın, bağımsızlığın nedenidir, Filan şunu der... Sizin görüşmenize göre insanlar sizi değerlendiriyorsa yandınız zaten. Ama bilin ki sizi, verdiğiniz kararlara göre değerlendiriyor insanlar. Kararlarınız adil olduktan sonra, istinaftan geçtikten, Yargıtay ve Danıştaydan geçtikten sonra sizin kiminle görüştüğünüzün bir kıymeti var mı? Ama bakıyorum, pek çok yerde kapısına Avukatla görüşülmez diye yazı yazan, maalesef meslektaşlarımız çıktı. Hkim olabilir mi böyle birisi? Hkim olamaz. Ama mesleğe girmiş.

Halkın hkimisiniz siz, devlet adına Cumhuriyetin savcısısınız. Evet, Cumhuriyetin hkimisiniz. Ama bu Cumhuriyetin sahibi de Türk halkıdır, Türk milletidir. Siz Türk milletinin, Türk halkının hkimi ve savcısısınız? Onlara saygı, onlara hürmet bizim de vazifelerimizden bir tanesidir.

***

Konuşmasında; Yüz yüzelik ilkesinin sadece sanığın gözünün içine, yüzüne bakmak olarak algılanmaması gerektiğini belirten Bozdağ, Lütfen kulağınızı Ben hkime derdimi anlatmak istiyorum diyene verin. Onun gözünün içine bakın. Onlara görüş söylemeyin, yol göstermeyin, siz karar verirsiniz. Ama size derdini anlatmak istiyorsa bir anne, bir baba veya herhangi birisi gelsin, size anlatsın derdini. Emin olun size anlattıktan sonra sizin kararınız onun yüzde yüz aleyhine olsa bile onun sizin adaletinize olan güveni yüksek olur değerlendirmesinde bulundu.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar

Adalet Bakanı Sayın Bozdağın ağzından dökülen sözcükler aslında bir haykırıştır.. Pek tabi ki, kurumsal yönde de bir özeleştiri.. Bozdağ, başında bulunduğu Adalet Camiasına, açık ve net ifadelerle içini dökerken, Adaletin ve Hukukun Hakikatlerine de birlikte sahip çıkılması gerektiğini söylüyor

***

Doğrusu zaman zaman, buradan benzer haykırışları dile getiriyorum.. Ve ilgili-yetkili kurumları, idarecileri de göreve çağırarak, Adaleti hiçbir kişi ve kurumun keyfiyet içerisinde zayıflatamayacağını, söyleyip durmuşumdur.. Özellikle, Sayın Bozdağın ifade ettiği gibi, bazı hkimlerin yargılama esnasında kuş bakışıyla savunma erkine bakış halleri, kabul edilemezdir.. Seslerini yükselterek, hakaretvari bağırmaları, vatandaşa karşı tavır almaları.. Vatandaşın savunma hakkını elinden alması.. Bir sindirme, korku üretici bir tavırla ve peşin hükümlülükle, o makamı işgal etmeleri, gerçekten vahim bir hali yaşatıyor..? çok düşündürücü

Hele ki keyfiyete bağlı geciken adalet, fena şekilde acı veriyor Hem millete, hem de devlete olan güven noktasında Adaletin kestiği parmak acımaz sözünü tersine çeviriyor..

***

Özellikle, Yargılama hkiminin keyfine göre veyahut bürokratik oligarşinin hkimiyet bulmasıyla geciken davaları mı dersiniz, savunma erkinin hakkının kısıtlanması mı dersiniz?. Bazı ağır ceza mahkemelerinde, adam öldürmeye kalkışan şüpheliler hakkında iddianame hazırlanması gerekirken, bundan imtina etmeler mi?!.. Kast-ı katil ile cinayet işlemeye, adam öldürmeye çalışan şüphelinin tahliyesinin sağlanması için 1 yıla kadar iddianamenin hazırlanmadığı için, kişilere tahliye çıkarılması mı?!

***

Beri yandan 20 yıldan beri firari durumda olan katil zanlısının sahte kimlikle dolaşırken, yakalanıp 2-3 ay sonra dava zaman aşımına uğradı denilerek, serbest bırakılma mı?!.. Halk nezdinde vurguncu ve cepçi diye anılan bazı avukatların uydurma savunmaları mı?.. O katil zanlısını suçsuz hale getiren, tanıklara ifadelerini değiştirten senaryoların, Adliye koridorlarında sergilenmesi mi?

***

Dahası, bazı ilçelerde görev yapan bir kesim savcı ve hakimin mesai saatine riayet etmediği gibi, makamlarında şikayet ve imza için, bekleme halleri mi?! Yani dert bir değil, bin de değil?!..

***

Netice itibariyle, Adalet Mekanizmasının bünyesinde son dönemlerde, özellikle de yöremizde yaşanan bazı hadiseler, hiç de iç açıcı bir tablo ortaya koymuyor Şaibeler, hukuka uymayan kararlar, bu kutsal müesseseyi yıpratıyor Bizim buradan haykırışımız, ele aldığımız hadiselerde temel amaç ve hedefimiz, Yargı Camiamızın üstünlüğüne ilişkindir..

***

Nitekim aynı serzenişleri Adalet Bakanı Sayın Bozdağ da almış olacak ki, üstüne basa basa vurgulayarak, Yargı Camiasına sesleniyor Sayın Bozdağı kamuoyu adına söylemlerine katıldığımız gibi, tebrik ediyoruz Ve dile getirdiği serzenişe, yargıda yaşanan bir hadiseyi örnek vermek istiyorum? Ki yukarıda da satır arası bahsettim

***

Şöyle ki.. Adam tetikçi.. Ulu orta yerde adama eşinin yanında silahlı saldırıda bulunuyor.. Kurşun yağdırıyor.. Kastı öldürmek.. Mağdur ölümden kıl payı kurtuluyor.. Ağır yaralanıyor. O planlı ve organizeli şekilde adam öldürmeye girişen şüpheli, silahıyla yakalanıyor.. Tutuklanıyor.. Olayla ilgili tüm deliller toplanmış, her şey dosyada mevcut.. Saldırı da organizeli, çete işi.. Ama gel gör ki, öküzün altında buzağı ararcasına 1 sene geçmesine rağmen, iddianame hazırlanmıyor..

***

Ve bir bakıyorsunuz ki kasten adam öldürme girişiminde bulunan o tetikçi, dava açılmadığı, iddianame hazırlanmadığı bahanesiyle, tutukluluk süresi keyfiyetiyle, o şahıs serbest bırakılıyor.. Peki böylesi bir hal-i durum, O Adalet mekanizmasını, O hkimi ve O Yargıcı töhmet altında bırakmaz mı, şaibeden kendini kurtarabilir mi?.. Ne mümkün?

***

Hele ki aynı dosyaya yönelik mağdurların avukatları tarafından süresi içerisinde yapılan itirazlara ilişkin, verilen hüküm?!.. Düşünün itiraz bir üst mahkemeye gönderilip, orada karara bağlanması gerekirken, o şüpheliyi tahliye eden aynı mahkeme ve aynı hakim, itirazla ilgili hüküm veriyor İtirazı reddediyor Bu bir garabet durumu değil mi? Bir hukuk skandalı olarak değerlendirilemez mi?!

Sevgili okurlar.

Daha neler neler? İşte bu hakikatler karşısında, Adalet Bakanının vermiş olduğu beyanı, Adalet Camiasına haykırışı yerden göğe kadar haklılık arz ediyor ve kendisini tebrik ediyoruz

* * *

Tabi bir de, İş Mahkemeleri var.. Skandalın da ötesinde skandal kararlar söz konusu..Acubeler üstüne acubeler içeren ifadeler Enva-i yalanı, sahteciliği, hileyi ve desiseyi yapan, resmi belgelerle suçüstü olan sözde işçiyi kutsayan, İşvereni de peşin hükümlü olarak suçlayan böylesi hkimlerin, bağımsızlık ve tarafsızlık vasfından bahsedilebilinir mi? Zaten verdiği kararlar açık ve net olarak görüldüğü gibi kendini de ifşa ediyor Netice itibariyle bize göre herkes kendine çekidüzen vermelidir.

çünkü böylesi haller, Adaletin yüksek değerlerine gölge düşürmektedir

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video