SEKÜLARİST REJİMİN MARİFETLERİ (!)
Eklenme: 10/19/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi yıllardan beri bu köşede kamuoyunu bilgilendirme amacıyla kaleme aldığımız güncel konularla halkımızı ve kamuoyunu aydınlatarak hep "Sekülarizm ve Kemalizm, yani laikçilik ve Kemalizm rejimine" dikkat çekmişizdir.

Nitekim, Kemalizm rejimi altında dışarıdan ithal edilen ve ülkemizin göbeğine oturtturulan halkımızın beynine ve ruhi derinliklerine yerleştirilmek istenen küfür, inançsızlık, mutlak bir irtidat ve laisizm anlayışı, ne yazık ki bugün memleketimizi içinden çıkılmaz bir duruma sokmuştur.

Çıkmaz sokak…

Engeller.. Hendekler.. Çukurlar..

Geçit vermez; sokaklar inşaa ediliyor..

Yine, bazı belediyelerce "çöplük" haline getirilen sokaklar..

Çürümüşlük..

Ne yazık ki, her gün biraz daha çürümüşlüğe doğru ilerleyen ve insanlarımızın ruhunu ve düşüncelerini kirleten bu Marksist, Leninist anlayış, sekülarist rejimin himayesinde semizlenip büyümektedir…

Hele hele Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kirli bir ideolojiye dayalı siyasi oluşumun bazı belediyeleri tarafından vatandaş amansızca huzursuzluklar içerisine sokulmaktadır.

Vatandaşın ahlakından, ekonomisinden ve günlük hayat akışlarını yaşamak isteyenlere aman vermeyen bu anlayış, ne yazık ki yine bu sekülarist Kemalist rejimin himayesinde kendisine alan bulmaktadır.

Devletin ve hükümetlerin imkanlarından, milli bütçeden bu kirli bölücü anlayış oldukça nemalanmaktadır. Her gün biraz daha palazlanmakta olduğu halde, ne yazık ki darbeci anayasanın himayesinde gününü gün etmektedir..

Ve himaye görmektedir.

Batman, Siirt, Bitlis, Van gibi illerimiz!…

Özellikle bu illerin başını çeken Diyarbakır’ımızda 7 Haziran’dan bugüne dek insanlarımız rahat nefes alamamakla beraber, esnaf, tüccar, iş çevreleri kan ağlıyor.

Ekonomi ibresi oldukça sıfırın altına düşmüş.

Kokuşmuş sokaklar, toplanmayan çöplerin haddi hesabı yok.

Halk, geceleri sokağa çıkamamakla beraber yatsı ve sabah namazına gidemez hale geldi.

* * *

İnanın, bu kirli siyasi oluşumun her gün biraz daha büyüyüp palazlanması, bize göre siyasi iktidarın samimiyetten uzak, ciddi ve radikal çalışma çabasının olmamasındandır.

7 Haziran’da AK Parti ile Yüksek Seçim Kurulunun bölgedeki sandıklara sahip çıkmaması…

Birçok sandıkta kullanılmayan oyların başka imzalar altında kullanılmış olması..

Ve bazı sandık yönetimlerinin bunlara göz yummuş olması…

Hepsi aşikâr olduğu gibi; bilmeyen de yok!.

Hele hele Yüksek Seçim Kurulu deyim yerindeyse adeta kulağına pamuk tıkatmış…

“Tavşana kaç, tazıya tut” misali büyük bir gaflet içinde olup bitenleri sanki hiç olmamış gibi görüntü vermek, bize göre hür demokratik bir seçim yapılandırmasına böylece gölge düşürülmektedir.

Ama tüm bunlara rağmen, her nedense siyasi partiler, ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun, ister YSK olsun, Doğu ve Güneydoğu halkının tümüyle PKK yanlısı gibi göstermek de yine rejimin ve uygulayıcılarının bir ayıbı olsa gerekir.

İktidar olsun, diğer muhalefetler olsun, sandıklara sahip çıkmama acizliğini halka havale etmek, büyük bir gaflettir.

Ne adaylar ve ne de yüksek seçim kurulu ve ne de emniyet çalışmaları hakimiyet alanı oluşturamadı, 7 Haziran seçimi sırasında, HDP ve yandaşlarının her alanda seçimlere hâkim olması, bu yüksek oy potansiyelini doğurmuştur.

Bu oy potansiyeli bize göre hayali veya cebri olarak kullandırılan oylardır.

Türkiye, 1 Kasım seçimine doğru giderken bazı seçmen kesiminde yine aynı hal veya daha beterinin yaşanacağı endişesi var.

Başta söylediğimiz gibi…

Sekülarist, Kemalist, milli iradeden uzak bir rejimin varlığı, sistemin halkın üzerine cebri dayatması işte böylesi kirli siyasi oluşumları doğura gelmiştir.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır Yenişehir ilçesi DBP/HDP’li Belediye Başkanlığınca billboardlara asılan bir afiş, kaşla göz arasında halka yutturmaya çalışılmıştır.

Bu kirli afiş, iki sene önce Fransa’da Charlie Hebdo dergisinde yüce İslam Peygamberi Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) hakkında kustuğu kin ve nefret hareketine karşı bütün İslam dünyasınca hak ettiği manevi şamarı yemişti.

Ama ta oradan Güneydoğu coğrafyasının en önemli şehri olan Diyarbakır’a getirip “Çocuk gelin yoktur, tecavüzcü erkek vardır” başlığı altında Charlie Hebdo’nun o karikatürünü billboardlara taşıma cesaretini gösteren DBP/HDP’li Yenişehir Belediye Başkanlığı bize göre çok büyük saygısızlıkla beraber, bilerek yapılmışsa edepsizliğin dik alasıdır.

Diyarbakır halkını hiçe saymaktır.

Sonradan özür dilenmesi de apayrı bir korkaklığın, yüreksizliğin sonucu olsa gerek.

Veya halkı kandırma, aldatma biçimidir.

Böyle bir anlayış içerisinde bulunan bir siyasi yapılandırmaya oy veren her kim olursa olsun, Müslüman ise kesinlikle dinden çıkıyor, mutlak bir irtidada giriyor.

Böyle sekülarist anlayışın gölgesinde yapılan bu kirli uygulamanın sorumlusu Yenişehir Belediye Başkanlığı yöneticisi olmakla beraber, DBP/HDP’nin de bundan sorumlu tutulması gerekir.

Keza sekülarist Kemalist rejimin de müştereken aynı minvalde, sorumlu tutulması lazım.

Zira bu siyasi yapılanma eğer Meclis’e taşınmışsa, yine bu sekülarist rejimin himayesinde olmuştur.

O zaman böyle bir siyasi rejimin hali pür melali ortadayken, hangi haktan, hangi hukuktan, hangi ciddiyetten dem vurulabilinir ki?

Bu siyasi yapılanma devletten maaş alıyor, bütçesini temin ediyor.

Ama öbür taraftan PKK teröristlerine de himaye oluyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.