SİYASET NE ALEMDE?!
Eklenme: 6/13/2022 12:00:00 AM

Hiç de iyi bir alemde değil?.. Dünü aratıyor.. çünkü Salih bir amel noktasında, ne görev ve ne de misyon üstleniyor.. Ve ne de; şeffaflık arz ediyor.. Hep sırlar alemi içerisinde; bukalemun bir ruhu organize ederek kendine alan yaratıyor.. Hiçbir değere önem vermiyor, çünkü o değerler üzerinden siyaset devşiriyor.. Kavram aldatmacasıyla; kendine yaşam alanı, hayat iksiri oluşturuyor.. Velhasıl; siyaset hiç de sadra şifa verici değil..

***

Bakınız, yıllar yılıdır bu minvalde yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz, memleket meselelerine odaklanıp, yerli ve milli olabilme adına, tarihsel tecrübenin ışığında, tavsiyelerde bulunuyoruz!.. Büyük bir çaba içerisinde, hep acaba bu kez, iyi olunacak, siyaset salih bir amelin rotasında, değerleri, kutsalları ulvi bir kimlik ve hassasiyetle sahiplenecek mi deyip duruyoruz. Amma velakin; kime dersin!.. Hal-i durumdan dolayı da; hayıflanmıyor değiliz!

***

Zira söylediklerimiz, dile getirdiklerimiz, yaşanan ve yaşatılanlar noktasında siyaset dünyası hakikatlere üç maymun koduyla, bakıyor.. Özellikle muhafazakr geçinen ve inanca dayanarak toplumdan oy alan siyasilerin ortaya koyduğu siyaset, ne hazindir ki birbiriyle örtüşmüyor Söylem ve eylemler aynı istikamette yer almıyor.. Zıt kutuplarda seyrettiği için de bu ne melez, çelişkili, güven vermez siyaset kulvarında, insanları derin düşüncelere mahkm ediyor Hayal kırıklıkları yaratıyor..

***

Milli iradeyle paralellik arz etmeyen adımlar atılıyor!.. Bu da haliyle söz konusu siyasetin ülke için, millet için, devlet için hayati önemden çıkarak, hayati tehlike arz edici kimliğe dönüşüyor

çünkü bu siyaset ve siyasilerin anlayışı, şunun idrakinde değiller. Bu millet susuz kalabilir, ekmeksiz kalabilir, aç kalabilir, parasız, pulsuz kalabilir.. Amma velkin; inancını, ahlakını, kültürünü, tarihini hiçbir şeyle değiştirmeyeceği gerçeğinin farkında değil

***

Yoksa, 1950lerden günümüze dek yola çıkan milli siyaset, özellikle muhafazakr geçinen, milli iradeyi temsil eden siyaset anlayışı, mevcut müesses nizamın emir ve komutasında, yürümezdi?! Milli iradenin istekleri paralelinde başarılar elde eder, özellikle ulvi değerleri dokunulmaz hale getirirdi.. Ama hiç de bu rotada yürümedi, hedef seçip, sonuca, başarıya yönelmedi?!..

***

Hatırlarsak, 1950de iktidara gelen Demokrat Partinin 1. Dönemdeki halisane yapmış olduğu meclis çalışması, bakanlar kurulu, devletin çarkını az da olsa, CHP anlayışından kurtarmaya çalışıldı. Ki halk CHPnin mezaliminden kurtulmanın umudu içerisinde idi.. Onun için de büyük bir çoğunlukla oyunu Demokrat Partiye vererek, ikinci bir dönem için, iktidar yetkisi tevdi etti.. Ama ne yazık ki millet hayal kırıklığına uğradı. Zira parti şenlendi, yüz gördü, oylar çoğaldı.

***

Hal böyle olunca da, inanmayan masonik mahfelere mensup insanlar partinin içine sızmaya başladı.. Netice itibarıyla hükümet alaşağı edildi, merhum Menderes iki arkadaşıyla beraber idam edildi. Parti dağıldı.. Yine hatırlarsak, Demokrat Partinin muhafazakrlık mirasından faydalanmak için bu kez Adalet Partisi kuruldu General Galip Gümüşpala Genel Başkanı. O da başaramadı. Bir iniş, bir çıkış. Yani 6 defa geliş, 7 defa gidiş ve büyük bir masonik kafaya sahip Demirel ülke yönetimini üstlendi. Ondan da bir şey anlaşılmayınca ANAP geldi. Turgut Özal.

***

Bunların paralelinde bunların siyasetini beğenmeyen merhum Erbakan, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet, Saadet gibi değişik isimlerle değiş-tokuş yaparak muhafazakr milli siyasete sahip çıkmaya çalıştı. Nihayetinde geçici olarak 1 yıllığına Refah-Yol adı altında koalisyonlu iktidar oldu Kendisi de başbakanlık koltuğuna oturdu

Ama heyhat!

Onun tezleri, söylemleri, kurulan bir siyasetin temel felsefesine aykırı olduğu için, hemen dıştan kumandalı vesayetçi bir anlayışa sahip 27 Mayıs darbesinin uzantısı olan generaller harekete geçti 28 Şubatın akımıyla, Erbakan da alaşağı edildi.. Ortağı olan çiller de devre dışı bırakıldı

***

Fazla başınızı ağrıtmayalım. 28 Şubattan sonraki gelen 3lü koalisyon maazallah.

Başında bulunan Ecevit, MHP lideri Bahçeli ve Mesut Yılmaz. Bunların döneminde ağır faili meçhul olaylar yaşandı. Toplum, gençlik, çok değişik fraksiyonlara ayrıldı. Vay sen Hizbullahçısın, sen akıncısın, sen PKKlısın vs. vs. gibi nice isimlerle terör örgütleri oluşturuldu ve nice fişlemelerle vatandaşlar ötekileştirilmeye çalışıldı..

Zaten bunların hepsini bir araya koyarsak, 12 Eylülü gerçekleştiren Kenan Evreni konu edersek, hepsini geride bırakır. O apayrı bir zındıka cereyanıydı.

***

Özetle, bir bütünlük içerisinde Laikçi ve Kemalist anlayışın gölgesinde ülkeyi dinsizliğe, imansızlığa iterek, PKK, Hizbullah, Hizbullahı da ikiye bölüp, Menzilciler ve İlimciler gibi yapılarla çatıştırıldı Yargısız infazlar yapıldı.. Asil kuyuları mı, köy baskınları mı, cezaevleri mi? Hepsi bu ülke insanına, farklı siyasi hesapların girdabında reva görüldü

Neyse, çok da detaya girmeye gerek yok..

***

Sonuç itibariyle diyeceğim şu!..

Son bir asır içerisinde, ortaya konulan siyaset hiçbir zaman milli siyaset olmamıştır, olmaya da meyil vermemiştir..

Halis bir niyet de ortaya koymamıştır..

Hiç bir şekilde, bu millete maneviyatını da yaşatamamıştır.

Hele hele şu AK Partinin 20 yıllık çalışma haline bakıldığında, gerçekten ortaya konulan siyaset açısından, insan çok vahim ümitsizliklere sürükleniyor!?

Muhafazakrlıkla yola çıkan, Refah Partiden, Selamet Partiden ayrılıp, hem de Erbakanla kavgalı olarak ayrılıp parti kuran zevat-ı muhteremler, ne yazık ki birbirlerine düştüler, bölük pörçük oldular.

Parti ancak bugünkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın elinde kaldı.

Gerek Başbakanlığı dönemi olsun, gerek Cumhurbaşkanlığı dönemi olsun.

Allah var, inkr edilmez.

çok büyük çabaları oldu.

Özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun büyük çabasıyla terörle mücadelede dev adımlar atıldı.

Ve ülke geçici de olsa şiddet ve terör noktasında nefes alabildiyse de, bu da onların çabalarıyla olmuştur..

Ama ekonomiksel sıkıntı, doların yükseklere fırlaması, akaryakıtın her gün biraz daha haddini aşarak zam görmesi, ülkeyi mevcut kritik sürece sokmuştur

Toplum çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya

* * *

Gel gelelim; AK Partinin son 5-6 yıllık zaman dilimi içerisindeki siyasetine!

Ve tabi ki devlet kurumları..

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğanın başında bulunduğu bir devletin içine sızdırılan çok kirli emeller ne yazık ki devletin bazı bakanlıkları bünyesinde bilerek, bilmeyerek, isteyerek, istemeyerek çok kirli işlere, olumsuz projelere imzalar atılıyor!

Örneğin;

Bir hafta önce Antalyada bir soytarının Kuran kursunda, Kuran-ı kerime tekme atması, basması, ayaklarının altında ezmeye çalışması..

Bursada bir okulun binasında Okul Aile Birliği etkinliği adı altında körpe dimağlı gençliğe dansöz oynatılması

Kocaeli Üniversitesindeki, İlahiyat Fakültesinin mezuniyet töreninde, öğrencilerin hep bir ağızdan Onuncu yıl marşını okuması

Kayseri Erciyes Üniversitesinin düzenlediği Bahar Şenliğinde, binlerce öğrencinin İzmir Marşı okuması..

Ve daha sayabileceğimiz nice; provokatif eylem ve söylemler!

Yaşananlara karşı insan acaba diyerek; bunların tümü, vesayetçilik hareketlerine bir nevi çağrı mıdır?

Yeni darbelerin alamet-i farikaları mıdır?

Vesayetçi ve postmodern Batı çalışma Grubu vs. gibi kirli anlayışların bir öncülü hareketleri midir?!

Her ne ise

Hiçbiri milletin gözünden kaçmaz.

Ama her nedense AK Parti iktidarına ne oluyor ki hiç ama hiç de bunlara karşı bir refleks geliştirmediği gibi; kimseden de bir ses çıkmıyor.

Başını kuma gömmüş devekuşu gibi olayları izliyor..

Sanıyor ki kimse beni görmüyor..

Yanlış bir anlayışla başını kuma gömüyorsa da bilmelidir ki gövdesi dışarıda.

Dost acı söyler kabilinden

Bu millet, beklentilerini AK Partiden bulamasa, milli irade tahakkuk etmezse, der demez istikamet değiştirir

Toplum, ümmet, ben bir hayal kırıklığına mı uğradım diye düşünmekten kendini kurtaramaz bir hale gelir?!.

İşte tüm bunların yaşanır haline dedik ki SİYASET NE ALEMDE?!

Bu siyasetin çalışma hal-i pür melali, siyasetçileri nereye götürüyor sorusunu ikmale getiriyor!?

Hem de iri puntolarla..

Sonuç itibariyle toplum, büyük bir beklenti içerisinde yaşıyor

Ama heyhat!

Bekle gör misaliyle, bir türlü rahat nefes alamıyor..

Sürekli kbuslar görüyor

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video