SON DÖNEMİN DÖNMELERİ ve OSMANLININ AKIBETİ?!
Eklenme: 2/20/2012 12:00:00 AM

Evet, değerli okurlar.

Yakın tarihimiz bizlere çok şeyleri okutuyor ve öğretiyor.

Ne mutlu anlayana!

Gerçekten demişler ya Geçmişinden ibret almayanlar, geleceklerini yakalayamazlar

Bu ilke paralelinde yola çıkılırsa mutlaka geleceğini "güvenli" bir şekilde temin edebilir.

Aksi takdirde geçmişi kaybettiğimiz gibi geleceğimizi de yitiririz.

Bakınız, milli mücadele şairimiz merhum Mehmet Akif Kıssadan Hisse başlıklı şiirinde ne diyor;

Geçmişten adam hisse kaparmış, ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar

Hiç ibret alınsaydı tarih tekerrür mü ederdi?

Evet, Akif devamla şöyle diyor;

Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak

Alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak.

Dünyada inanmam hani görsem de gözümle

İmanı olan kimse gebermez bu ölümle

Ey dipdiri megit!

İki el bir baş içindir

Davransana eller de senin baş da senindir

His yok, hareket yok, acı yok, leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana sen böyle değildin

Kurtulmaya azmin niye bilmem o kadar sönük

Kendin mi senin yoksa ümidin mi sönük?

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bu paralelde Üstat Bediüzzaman Hazretleri de bizi şöyle uyarıyor;

Ey eski çağların cihangir İslam ordularının kahraman torunları olan muhterem din kardeşlerim!

Beş yüz senedir yattığınız yeter.

Artık Kuranın sabahında uyanınız, yoksa Kuran-ı Kerim güneşinden gözlerini kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.

Ey lemi İslam uyan Kurana sarıl, İslamiyete bütün varlığınla müteveccih ol!

İşte bizi uyaran Üstat Bediüzzaman ve Akifler gibi daha nice İslam kahramanları var.

Nitekim;

Bu dava uğruna canlarına, varlıklarına mal oluncaya kadar hizmet vermişler ve Türkiyeyi buraya kadar taşıyabilmişlerdir.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Osmanlı devletinin son dönemlerinde devletin içine sızdırılmış önemli mevkilerini işgal etmiş tarihi Selanik dönmeleri 1909da ulu hakan Abdulhamit Hanı saltanat tahtından indirmeyi başarabilmişler ve o paralelde on yıl içerisinde tarihi Osmanlı islam devletini darmadağın ettiler.

Ve hilafeti İslamiyeyi de yeryüzünden kaldırabilmişlerdir.

Evet, anılan bu Selanik Yahudilerinin kanını taşıyan o gayrimeşru veletler nihayet çok kısa bir süreç içerisinde yani 1914te bir hiç uğruna Devleti liyeyi İslamiyeyi birinci cihan savaşına sokmuşlar ve samimi çalışmadıklarından mağlubiyetle sonuçlanmıştır.

Ondan sonra 1915te Vilayat-i Şarkiye denilen Doğu ve Güneydoğu illerinde ermeni vatandaşlar da rahat durmadılar.

Erzurumun Pasinler'lerine, Bitlislere kadar gelen Rus ordularıyla gizliden anlaşma yaparak bu coğrafyada yaşayan Müslüman Kürtleri yok edip Rusya'daki Ermenistan devletine bağlı bir devletin kurulması için Rus generalleriyle anlaşmaya oturdular.

Tabii ki olağan olarak bu kirli girişimi duyan ve bilen ittihatçı paşalardan Talat Paşa Ermenilerle Kürtleri karşı karşıya getirip büyük bir soykırımı her iki tarafı da birbirine düşürmek için ferman dağıttı.

Ama tabii bu Selanik dönmelerinin hedeflediği plan ve proje dhilinde oldu.

Zira Filistinde, Kudüste küçük bir Yahudi devletinin kurulabilmesi için ancak böylesine bir projenin gerçekleştirilmesi gerekiyordu.

Ama bundan önce 1895'li ve 1896lı yıllarda Boğos Nubar paşalarının girişimleriyle Ermeni komitecilerin gizliden gizliye Yahudi dönmeleriyle işbirliği yaparak Sultan Abdulhamite suikastler düzenlemiş iseler de başaramamışlardır.

İllaki bu projeyi uygulayıncaya kadar hiç de uyumamışlardır.

İçimizdeki hain hatta kanı bozuk, münafık dönme ve devşirmelerin işbirliğiyle Osmanlı dağılmış, zayıf ve cılız kalan Hilafeti İslamiye netice itibariyle 1923lerden sonra cumhuriyetçilerin girişimiyle kaldırılmış arkasında cumhurun bulunmadığı içi boş bir cumhuriyet kavramı gerçekleştirilmiş.

Bununla da yetinmemiş, Cumhuriyet Halk Fırkası adı altında kurulan parti nihayet CHP adını almış, o altı oklu amblemiyle yola çıkmış ve ülke o günden bugüne kadar bir türlü kendini toparlayamamış.

Eskiden Selanik dönmelerinin projesi nasıl gerçekleştirilmiş ise cumhuriyetten sonra devletin temeline sızdırılmış bu kez ta günümüze dek nice devşirmeler ve sapık ideolojik mezheplere mensup ateist anlayışa sahip kişiler iş başına gelmişlerdir. Değişik tarihlerde demokrasiye geçiş yapılmış ise de 10ar yıl arayla darbeler yapılmıştır.

Andıç, cuntacı, karanlık kurulların masonik kafaları bu ülkeye hükümran olmuştur ve öylesine bir hal almış ki bugünkü iktidar partisi ne kadar iyi niyetli olursa olsun, bir türlü söylediklerini gerçekleştirme imknını yakalayamıyor.

Yakalasa bile gecikmeli, yavaş adımlarla yürüyor.

Güneydoğu coğrafyasını bölünme noktasına getiren ve Kürt Sorunu adı altında yürümek isteyen nice hain planlar maalesef bu ülkeyi kandan, kargaşadan, gözyaşlarından kurtaramamışlardır.

Bırakın kurtarılması, bilakis hep böyle içinden çıkılmayacak bataklıklara sürüklemişler ve sürüklemeye de hala çalışıyorlar.

Tıpkı 1890lı yıllardan 1909lu yıllara kadar Osmanlı temeline yerleşmiş Selanik dönmeleri ve hain haçlı anlayışların yaptığı gibi bugün ülkemiz ve bu coğrafyamız aynı kirli planların uzantısından kendini kurtaramıyor.

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; İslamsız, ilahiyatsız, medresesiz, Kuransız olarak yetişen karmaşa bir toplum ve ne idügü belirsiz nice devşirmelerin girişimleri Müslüman Kürt halkını kandırmaya, zihnini ve inançlarını bulandırmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Onun için sohbetimizin başında belirttiğimiz gibi Bediüzzaman Hazretleriyle aynı devirde yaşayan merhum Mehmet Akif Ersoyun şiirlerinden örnek getirmiştim.

Bildiğiniz gibi dün TBMM Başkanı Sayın Cemil çiçek Anayasa Komisyonunu ve muhalefet partilerinin birer milletvekilleri ile TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğluyla birlikte Diyarbakırımıza teşrif ettiler; ümit ederim ki yaptıkları toplantı ve halkla kurmuş oldukları diyalog iyi sonuç verir.

Gerek iktidar olsun gerek muhalefet olsun, artık bu halkın sesine kulak vererek; yıllar yılı mezalim saçan, tümüyle darbecilerin vesayetinden ibaret olan bu anayasayı zaman kaybetmeden değiştirebilsinler.

Eğer bunu el çabukluğuyla yapmazlarsa, yüzyıl önceki belirsizlik içinde yaşayan Osmanlının son dönemi hangi akıbete uğradıysa aynı o dönem gibi bu kez ne idügü belirsiz, Müslüman ve muhafazakr görünüp değişik isimler altında yıkıcı planları bu milletin beynine özellikle gençlerin inançlarına enjekte ederek, ülkeyi tar-ü mar ederler.

* * *

Evet, geçmişe yönelik tarihi gerçekleri burada dillendirirken elbette ki Osmanlının son dönemindeki yaşanan oyunlar kesinlikle Siyonist Yahudinin ve haçlı anlayışın ittifakıyla olmuştur.

Tıpkı bugün Afganistanda, Irakta, Suriyede, Mısırda, Libyada ve Tunusta olduğu gibi Türkiyede de aynı karanlık planın varlığı söz konusudur.

Hiç kimse gaflet uykusuyla başını deve kuşu gibi kuma gömmesin.

Haçlıların ve Siyonistlerin yapay olarak içimizden şişirerek balonlaştırdığı nice münafıklar seroklar var.

Onların himayesinde büyümüşler, sahte kurtarıcı ve kahramanlık verilmişse da bugün de aynı minval üzere şişirilmiş terörizmin başına getirilen nice hainlerin varlığı söz konusudur.

Tıpkı milletine düşman kesilen, her gün yüzlerce insanın kanına giren solcu Marksist, Nusayri, Dürz bir mezhebe mensup Suriyedeki illet gibi Türkiyede de yıllar yılı nice yapay kahramanlar(!) şişirilerek özellikle bu coğrafyamız üzerinde çok kirli oyunlar oynanmaktadır.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Gününüz mutluluklarla geçsin diye dua ediyoruz.