SUSAN DÜNYA NEREDEN YÜRÜYOR?
Eklenme: 7/29/2013 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Manzara ortada

Dört bir taraf, "kan gölüne" dönmüş vaziyette.

Ne yazık ki, bu kan, masum ve mazlum insanların kanı.

İslam dünyası "kan" ağlıyor.

Bu kan;

Öldürülsek de, öldürmeyeceğiz diyen İslam kahramanlarının kanı.

***

Öldürülsek de öldürmeyeceğiz

Bu ifade ve slogan çok büyük, derin mana taşıyan bir slogan

Tıpkı; Habil ile Kabil gibi.

Zira ana hedef İslam topluluklarını birbirine kırdırmaktır.

Aktörler de; üç beş tane piyon, cuntacı, batı terörünün ajanları.

çünkü onlar, İslam ülkelerinin kilit noktalarını ele geçiren tıpkı "ağacın" içindeki kurtlar gibi faaliyet gösteriyorlar.

Tek gayeleri vardır.

O da Müslümanları değişik ideolojilerle karşı karşıya getirip, birbirine düşürmektir.

***

Yani.

Adı Abdulfettah mıdır, Abdulnasır mıdır, Kral Faruk mudur, bilmem Ahmet Bin bella mıdır?

Her ne ise.

İslam ülkelerinin her tarafından, Enver Sedat'lar çok.

Hüsnü Mübarek'lerde.

Bunlar İslam adını taşıyıp, karanlık ruhlu piyon hainlerdir.

Büyüklerinden ve patronlarından aldıkları talimat üzerine "maşa" görevini yürütmektedirler.

İslam'ın gölgesine sığınırlar, ama "İslamın" hakikatlerinden korkarlar.

Gerçek yüzleri hep saklıdır.

***

Bu hal-i vaziyet hiç kuşkusuz ki bugüne münhasır değil.

Böylesine şeytan üçgeni cenderesine sıkıştırılıp duran İslam orduları devrisaadetten buyana yaşaya gelmektedir.

Yani Medinede İslam devleti kurulduğundan günümüze dek;

İslam devletleri ve orduları çok büyük fitne ve bozgunculuk unsurlarıyla hep karşı karşıya gelmiştir.

Şirk, küfür ve nifak üçgeni içerisinde hep böyle sıkıştırılmıştır.

Onun için İslam ülkeleri artık kendilerine yer aramaları lazım.

Münafıklarla, keferelerle, müşriklerle iç içe değil, artık herkes safında durmalıdır.

Ki sağlam zemin üzerine temellerini atıp şirk, küfür ve nifak dünyasına karşı temiz inançla, Hulusi kalple, gerçek Müslümanlık ideolojisiyle mücadele etmesi lazım.

***

Aksi halde aldanıp, düşmandan umut bekleyen biçare akıl yoksunu gibi bir budalalık içerisinde kalırsa "felaketlerden" yakasını kurtaramaz.

Kurtaramadığı gibi;

İslam dünyası, daha çok sisilerin, nasırların, mübareklerin, hatta Türkiyede de Ali, Veli, Kemal, Mustafa, Ahmet, Mehmet veyahut nice daha adı Müslüman, kendisi düşman, karizmaların fitnesine maruz kalacaktır.

Hiç kuşkusuz ki;

Abdulfettah küçüklüğünden beri Amerikaya yerleşip, Amerika harbiyesinde yetiştirilmiş Chicagonun azgın masonlarından birisidir.

Ama bugün Demokratik yollarla milli iradeyi elinde tutan Mursiyi ve ihvanları alaşağı eden şahsiyettir.

Yani, "dışa bağımlı" ajandır.

* * *

Evet, küfrün her ne çeşidi olursa olsun birdir ve birlikte hareket ediyor.

Bu manzaraya karşı İslam dünyası susmamalı.

Nitekim

Sayın Başbakanımız, önceki gün İstanbulda katıldığı iftar yemeğinde bütün İslam dünyasına seslenerek şöyle sitem etti.

"Ey İslam dünyası neredesiniz?

Niye suskunluk içerisinde mat kalmışsın, sessizliğe bürünmüşsünüz.

Deve kuşu misali kendini aldatıyorsun.

Bugün Mısırdaki ihvanların başına gelenler yarın senin de başına gelecek."

***

Evet.

Başbakanı tebrik etmemek elde değil.

Başbakan;

Birleşmiş Milletlerine sesleniyordu,

Avrupa Birliğine sesleniyordu.

Ama sesi çok derinden gidiyordu.

Hele hele bir de kulaklarına pamuk tıkayanlara karşı ses oldukça yüksekti.

Bir de örnek gösteriyordu.

Hani demokratsınız, Taksimde Gezi Parkını işgal eden zorba güçlere karşı polis hafifçe bir savunma erki olarak biber gazı kullanmış veya birilerini alıp, fitne dağıtmaması için mücadele verdiği polise ayaklanan demokrat ve hür dünya bugün nerededir?

Demek burada bir çifte standart var.

***

Evet, onları temsil eden, şeytani havaya bürünen ulusal medya unsurları.

Özellikle CNN, dünya kamuoyu nezdinde haftalarca Türk Polislerine suçlama getirerek, teröristlere karşı etkisizleştirme politikasıyla yola çıkan dünya, ne oluyor bir türlü Mısırdaki Tahrir Meydanında zorba unsurlara karşı susmayı tercih ediyor.

Bugün muasır medeniyet seviyesine ulaşmak isteyen gençlik, adeta insanlığını unutmuştur.

***

İslam dünyası, kendi benliğinden vazgeçmemelidir

El ele vermelidir.

Batı ve diğer küfür, şirk dünyasının hamurunu içine alan.

Hele ki hamuruyla hamurlanan hain bezirgnlar.

Öyle ümit varım ki, inşallah her gün biraz daha filizlenen ruh-u İslam bunları yakalayacaktır, sorgulayacaktır.

Ve tabi ki affetmeyecektir.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

İçimiz yanıyor.

çünkü bugün İslamın kanı dökülüyor.

Mısırda olup biten kesinlikle bir sene evvel Tahrir Meydanındaki o fetbaz Hüsnü Mübarekin bir intikamına yöneliktir.

Görüyoruz ki;

Dünya ülkelerinde, hele ki İslam ülkelerinde büyük bir suskunluk var.

Bir tek;

Türkiye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "dik" durarak katliama tepki koyuyor.

Bu da ülkenin ve ahalinin inanç ve itikadını pekiştiriyor.

Herkes Başbakana bu tavır ve inancından dolayı dua ediyor.

Allah böylesine bir Başbakanı bu devletin başından eksiltmesin diyor.

Elini yukarı kaldıran Türkiye insanı Mısırdaki insanı kesinlikle sahipsiz bırakmıyor.

Hem maddi hem de manevi olarak.

En derin saygılarımla.