TANINMAYAN DÜŞMANIN ZARARI!!!?
Eklenme: 11/4/2013 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

İki gün üst üste CHP ANLAYIŞI VE ANARŞİ başlıklı yazımızın ana çizgileri paralelinde yola çıkarsak, inanın ki siz değerli okurlarımızla sohbetimiz daha koyulaşır, daha bazı yakın tarihimizde olup biten sorun haline gelmiş meseleler, daha çabuklukla netleşebilir.

Bu CHP ANLAYIŞI VE ANARŞİ başlıklı yazımız internet üzerinden on binler tarafından okundu, aşağı yukarı gazetemizin müdavim okurları da beş bine yakın okundu.

Bakınız, bir önceki yazımın son bölümünde şu ifadeleri kullanmıştım:

İnandığımız ve intisabıyla şereflendiğimiz bu yüce İslam dini bize cihat ve çaba emrini veriyor, ayakta durmayı, dik durmayı ve kinatın efendiliğini elinde tutmak için emir veriyor ki bunun yolu da yeryüzünde gerçekten Allaha gerçek kulluk görevini yapmaktan geçer.

Bu yapılmadığı takdirde gerçek Müslüman olmamakla beraber, ülkenin içine çökertilen zulme de ve CHPnin baskıcı rejimine de mani olamaz ve eninde sonunda Allah korusun, tıpkı Suriye ve Iraktaki baasçı rejimlerin durumuna düşer.

4 kahraman Hanımefendi Milletvekillerinin duruşundan, Meclise başörtülü gitmelerinden dolayı, yalnız teşekkürle yetinmeyelim, tıpkı o hanımefendiler gibi daha nice hanımefendiler yetiştirelim

* * *

Tüm İslam dünyasında özellikle Türkiye dhil olmak üzere Ortadoğu ülkelerinde, dost görünüp düşman muamelesi işleyen bunak kafaların ne kadar hıyanet içerisinde oldukları ve ne kadar gafletle gözlerinin kapalı olduğu aşikardır.

İş başına geçen bazı liderler var ki, toplumları İslamdan ve Kuran hükümlerinden uzaklaştırmaya neden oldukları her halleriyle kendilerini ele veriyorlar.

Devletin bünyesinde gizlenmiş zararlı bir ur olmakla beraber kanserolojik habis bir ur olması da toplumu her alanda olduğu gibi kişisel ahlaki çöküntülere girmesine de sebep olmuştur.

Bu nedenle Üstat Bediüzzaman Hazretleri, yakın tarihimizin birçok yönüyle nabzını tutarken İşaratül İcaz isimli tefsirinin Bakara suresinin 8. ve 9. ayetini bize şöyle yorumluyor.

***

Ayetlerin meali şöyle;

İnsanlardan bazıları inanmadıkları hlde, Allaha ve ahiret gününe inandık diyenler vardır.

Bunlar Allahı ve müminleri aldatmaya çalışırlar.

Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir

Farkında olacakları bir akla da sahip değiller.

İşte o büyük Üstat Bediüzzaman bu iki ayeti kerimenin yüce mealini kelime itibariyle anlatırken yorumu da şöyle yapıyor;

Düşman tanınmadığı takdirde insanlar için en zararlı bir varlıktır.

Toplumun içinde gizlendiği takdirde en habis ve pis bir nesne durumuna düşer.

Yalancı olduğu takdirde daha çok fesat ve bozgunculuk çıkarır

***

Hele hele böylesine düşmanlar dhilden türeyip gelirse yani toplumların içinden türeyip gelirse, o topluma daha çok zarar verir.

Zira dhili düşman toplumların birlikteliğini, gücünü zayıflatır ve birlikteliğini de dağıtır.

Oysaki harici düşman öyle değildir.

Harici düşman gerçek kimliğini ele verir ve tanınır

Ona karşı da toplum tedbir alabilir.

Esefle bu olaya bakmak gerekir ki İslam dünyası içinde türeyen, her gün gelişip de palazlayan İslam düşmanları ne kadar İslama karşı olsalar da o kadar da İslam birliğine, insan temel hak ve özgürlüğüne de o kadar karşıdır.

Zira dışarıdan gelen bir düşman öyle değildir.

Hıyanet erbapları gizli kimlikleriyle dost görünüp, düşmanca içten tahrip edip, yola çıkarlar.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Deniliyor ki Görünen köy kılavuz istemez..

Aynen de öyle..

Bu hakikat sözüyle yola çıkarsak, yazılı medyamızın önemli kalemşorlarından birçoğu insanları yanıltmak üzere büyük çapta yalan, uydurma, siyasi kulvarda fitne ve fessat, üretmektedir.

Ki bunda da birleşirler.

Onun için devletleri yönetenlerin genellikle milli iradeyi elinde tutarak, yola çıkması gerekir.

Ama doksan yıldan beri bu ülkeyi yöneten "İttihat Terakki Cemiyetinin" birer uzantısı durumunda olan CHP, bu memlekete bir türlü dost olamadı.

***

Hiç kuşkusuz ki; Ülke içinde başta devletin en kritik, en güçlü ve en büyük önem taşıyan kurumlarından birisi Türk Silahlı Kuvvetlerimizdir.

İstiklal Savaşından sonra, cumhuriyeti oluşturmaya çalışanların birçoğu tüm mevcudiyetleriyle Cumhuriyet Halk Fırkasıyla yola çıkmışlar.

İngilizlerin vesayeti paralelinde kurulan cumhuriyet tüm gaye ve hedefi batıla ve dış mihraklara hizmet eden dayatmalı zorba unsurları ile yola çıkmıştır.

Ve o hkimiyet maalesef 90 yıldır bu ülkeyi böyle ters yüz ederek yönetmiştir.

Sureti haktan kendini göstererek ülkeyi adeta sorunlar yumağı haline getirmiştir.

Zira görünen odur ki birçok yönüyle sorun olmadıkları olaylar, hep askeri vesayetle sorunluluk damgasını almıştır.

Mesela kadının örtünmesi ve özellikle baş örtmesini istemeyen bu anlayış, ne çare ki ülkeyi iktidarıyla, muhalefetiyle kutuplaştırmakla yola çıkmış, birbiriyle kenetlenmesi gereken ülkeyi yanlış ve fesat ideolojilerle bölük pörçük hale getirmiştir.

Kadının örtünmesi, Allahın hükümranlığı paralelinde bir Kuran emriyken kaşla göz arasında toplumun içinde bunu bariz bir şekilde öcü göstermiştir.

Hlbuki milletin yüzde 99u eğer bir hakikat üzerine ittifak ediyor ise demek ki o millidir.

O haktır ve hakkaniyettir.

Ama zorbacı bir anlayışla yola çıkan vesayetçi dayatma bunu yörüngesinden çıkarıp, tersyüz ederek kadının örtünme sorunu oluşturmuştur.

Hem de bir İslam topluluğu içerisinde.

Gelen giden iktidarlar ise milli iradeyi elinde tuttukları halde hep bir endişeyle, korkuyla savunmaya geçmişler ise de zaman zaman CHPye karşı cılız kalmışlar.

***

Allaha şükürler olsun, diyelim.

Başörtüsü sorunu ortak anlayışla çözüldü diyen Cumhurbaşkanımız Gül dhi bu ifadeyle memnuniyetini dile getirdi.

Demek ki Meclis bu ağır yükü taşıyamayacak kadar büyük bir rampada yürüyordu.

Ki herkese normal olan bir şeyi, yani kadının örtünmesi anormalleştirilmiş, yıllar yılı bir ucube olarak görülmüştür.

Ancak 4 tane kahraman AK Partili hanımefendiler, imanıyla, inancıyla yürümüş ve Meclis kürsüsüne oturmuş ve bu zaferi kazanmıştır.

Bu da olmayacak bir şeymiş gibi aniden oluverdi.

Halbuki müktesep bir hak iken bu hak insanlarımızın elinden alınmış, yıllar yılı bunu yutturmaya çalışan CHPnin sonuç itibariyle bir mezalimi olarak, tarihte yerini almıştır.

Bakın, şimdi bu durumda ülke çok rahatladı.

Neden?

çünkü o fitne unsurunu bünyesinde büyüten CHP dahi, Zararın neresinden dönersen kardır örneğiyle yola çıktı ve kendine çekidüzen vermiş gibi geldi.

Buna da hele şükür diyoruz.

CHP, İttihat ve Terakki Cemiyetine dayalı bir uzantısı olarak bakın ülkeyi ne hale getirmiş.

Dünkü Zaman Gazetesinin manşetinde şöyle bir ifade gördük;

İstanbuldaki Liselerde ürperten tablo

100 öğrenciden 45i sigara, 32si alkol, 9u uyuşturucu kullanıyor.

Diyebiliriz ki tüm İslam coğrafyasında bu hal mevcuttur.

Ama böyle bir gençlik potansiyeli oluşturan bir ülke artık kendi iç meselesine geçip, böylesine sorunları çözmeye çalışmalıdır.

Böyle olmasaydı bugün bir Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül olmayacaktı.

Başbakan da Recep Tayyip Erdoğan olmayacaktı ve yine Cumhuriyet Halk Parti, hkimiyetini, mezalimini ve vesayetini bu ülkenin başında demoklesin kılıcı gibi bir dayatma unsuru olarak yer alacaktı.

Ama şükürler olsun ki değil...

En derin saygılarımla.