TOPLUMLARI ALDATAN SİYASET ŞEYTANLARI!?
Eklenme: 3/9/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.
Bugünkü sohbetimizin ana çerçevesi yeryüzünde insanlığın başına bela olan, özellikle İslam dünyasının başını hep derde sokan ana unsur, insan kılığındaki şeytanlardır veya görünmeyen cinni şeytanlardır.
Bu her iki unsur; insanlığın ilk yaradılış tarihinden başlamak üzere insanoğlunun başına musallat edilmiş birer sınav unsurlarıdır.
Özellikle İslam dünyasını yöneten liderlerin başına musallat edilmiş olan aldatıcı, gaddar, makyajlı insan suretindeki şeytanlardır.
İnsan suretindeki şeytani unsurlar, toplumun her kesiminin içine sızabildikleri gibi, sokuluyorlarda.
Ve o sızmayla bir anda; toplumun altını üstüne getirinceye kadar üstün seviyede tahribata neden olmaktadırlar.
Öyle ki, yirmi dört saat boyunca iş başındadırlar..
Bu köşede sohbetimize başlarken, sizlerle paylaşmak istediğim; "gerçeğin" anlatım şeklidir.
Bu gerçeği de anlatırken, özellikle yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin Enâm suresinin 112 ve 113. Ayetini unutmamamız gerekir..
Bakınız bu her iki ayetin yüce meali şöyle;
(112-113) Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen ey Habibim! Onları iftiraları ile baş başa bırak
***
Evet ayet-i kerimenin orijinal Kuran metinde geçen kavramı şöyledir;
Şeyâtînel insi vel cinni
Yani cin'ni ve insani şeytanlar.
İşte bunlar birbirlerine ve onların yolunda gidenlere içi berrak, süslü, makyajlı söz ve kelimeleri götürür getirirler ve anlatırlar.
Oysaki; anlattıklarının hiç de gerçek payı yoktur.
Tamamıyla aldatıcı ve uzaktan bakıldığında su gibi görünen serap gibi parlıyor, berraktır, ama gittikçe de yakalayamıyorsun ve olduğu gibi kaybolup gidiyor.
Ayetin içinde geçen Zuhrufel kavli gurûrâ yani aldatmak üzere içi çürük, dışı parlayan nutuklar ve güzel sözler manasını taşıyor.
Onun için Allahû Teâlâ, Efendimiz (s.a.v)i uyarırcasına şöyle diyor;
Fe zerhum ve mâ yefterûn
Onların söyledikleri ve çalıştıklarına hiç güvenme ve yaptıkları tahribatlara karşı da üzülme, onları ve aldatılanları baş başa bırak
***
Elbette bu ayet-i kerimenin buradaki mana değeri; sosyal ve siyasal dengeleri koruyan ve toplumların günlük hayat akışlarını sağlayan gerçek olayları ters yüz ederek insanları doğru yoldan gitmekten alı koymak, şaşırtmak ve bunalım yaratmak.
Nihayet hedefinden geri bırakmak ve toplumu böylece yanlış felsefelere, aldatıcı politikalara mahkum etmektir.
Tüm bunlar; toplumu Allaha değil insanlara köle ettirmek gibi kirli çabalar ve aldatmacalardan ibarettir.
Olayların içine girip araştırıldığında berrak bir ayna gibi her şey görünür.
Ne kadar aldatmaca olduğunun insan sonradan farkına varıyor ama Allah korusun.
İş işten geçiyor.
Nitekim bugün İslam dünyasının içine girmiş olduğu badireler tümüyle bunun bir neticesidir ve ürünüdür.
Hatta bir Hadis-i Şerif vardır ki Resulullah Efendimiz (s.a.v)den rivayet edilmiş.
Hem de sahih rivayet, kaynaklı ve dayanaklı hadis.
***
Resulullah Efendimiz (s.a.v)den sahabeler soruyorlar ve Efendimiz (s.a.v), şöyle buyuruyor;
Evet, insanların da şeytanları var, cinlerin de şeytanları var
Yani insanların arasına girip de gerçek dışı makyajlı sözleri anlatıp, milleti hipnotize edip kendine çekmek, bu kabus insanın üzerinden kalkınca, bir bakar ki hem kendisinin hem de memleketin feleği şaşmış.
İşte yakın tarihimiz buna şahittir.
İttihatçılar ve jön Türkler, haçlı Siyonist ve emperyalist, dünya kefereleriyle işbirliği yaparak, Hilafet-i İslamiyeyi yıktılar.
Böylece İslam dünyası darmadağın oldu, bölük pörçük oldu, birer lokma haline geldi.
Haçlı Siyonistlerin midesine her bir devlet, her bir millet, birer küçültülmüş lokma olarak indirilmiş oldu.
İnşallah zehir olacaktır.
Ama ne zaman olacak, biz görebilecek miyiz?
Bilemiyoruz.
***
İbn-i Celili Tabariden rivayet edilmiştir ki Resulullah Efendimiz (s.a.v), bir gün cemaatle namaz kılarken, namazdan sonra dönüp Abazeri Gaffariden şu soruyu soruyor;
Ya Abazer!
İnsi ve cin'ni şeytanların şerrinden hiç Allaha sığındın mı sen?
Abazer diyor ki;
Ya Resulullah. Niye insanların şeytanı da var mı?
Resulullah Efendimiz;
Evet vardır. Hem de cinni şeytanların paralelinde hareket ediyor
Hz. İbn-i Abbas şöyle buyuruyor;
Mütecaviz, mütemerrit inatçı, toplumu yörüngesinden saptırıp yanlış yollara sevk eden her cinni ve insi olgular birer şeytandır
***
Allahın yaratmış olduğu insanlık kanunu olarak toplumları kendi hedefinden şaşırtıp, güzel şeyleri ortadan kaldırmak üzere kötülükleri toplumlara enjekte eden her sistem, her siyasi oluşum ve o oluşumların temsilcisi ister sağında olsun, ister solunda olsun, ciddi olmadıkları müddetçe birer şeytan görevi yapmaktan başka hiçbir şey değildirler...
Anılan Ayetin sonunda geçen zuhrufel kavli parlak sözlerle insanları aldatma manasındaki bu kavram, bu zamanın siyaset meydanlarında rol oynayan bazı politik ve siyasi alanlarına kadar ilerlemiştir.
Bunlar kendi insanları bölük bölük, parti parti kandırarak ümmeti bölüklere, partilere ayırarak insanları köleleştiren hürriyet ve özgürlükleri tasvir ediyorlar ve somutlaştırmaya çalışıyorlar.
Oysaki hürriyet denilen bir şey yok, bütünüyle köleliktir, şakavettir ve onların şakavetle şirk ve küfür sistemlerini toplumlara mutluluk olarak enjekte etmeye çalışıyorlar.
Bu anılan yüce ayet-i celilenin bu şekildeki yorumu bize ait olmayıp, meşhur Mısırlı Menar Tefsirinin sahibi Muhammed Reşit Rızanın yorumlarıdır.
Enâm 112 ve 113. Ayetlerinin tefsirinden geçiyor.
Sekizinci cilt 5 ve 6ıncı sayfalarında yer alıyor.
En derin saygı ve sevgilerimle.