TÜKÜRÜN, KÜFRÜN O SEFİL YÜZLERİNE!
Eklenme: 1/11/2013 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten tarih bize birçok gerçeği her daim hatırlatır.

Tabi ki, yalan söyleyen tarih değil, gerçekleri söyleyen tarih.

Okumak lazım!..

Yetişen tüm gençliğe de gerçek tarihi okutup beyinlerine enjekte etmemiz gerekir.

***

Pek tabi ki,

Aynı paralelde günlük medyamız da manşet ve sürmanşetleriyle birçok hakikatı bize aktarıyor.

Bu itibarla ileriye doğru attığımız her adım daha çok temkinli olmalı ve yakın tarihimizden ibret alarak milletçe yola çıkmalıyız.

Dünkü yazılı medyamız değişik önemli konuları manşetine taşımıştı; ama şahsen benim dikkatimi çeken, bana birçok şeyi hatırlatan Star Gazetesinin manşetindeki KARARGHTA 107 SAYFA haberi olmuştur.

Haberin oluşum tarzı şöyledir;

Balyozdaki bilvanis çiftliğinin bombalanması planının aslı Genelkurmayda.

Genelkurmayın asıllarının ilgili birimlerde olduğunu açıkladığı 107 sayfalık balyoz belgeleri arasında bilvanis çiftliğine taarruzun detayları ve fişleme kayıtları çıktı.

* * *

Evet, sevgili can dostlar.

Başta ifade ettiğim gibi bu haber tümüyle gerçek ve tarihsel bir haberdir.

Bu haber bize neleri hatırlatır biliyor musunuz?

İnanın, bugünkü komşumuz olan Suriyedeki inkrcı, Marksist, inatçı bir batıl mezhebi elinde tutan baasçı zihniyet nasıl halkını vuruyor, nasıl içten ülkeyi tahrip ediyor, taş üstüne taş bırakmıyor ise, Türkiyemizde de aynı baasçı, inkrcı, mezhepçi, balyozcu Ergenekon generallerinin de ana gayesi aynı...

Eğer ki fırsat bulmuş olsaydılar, hiç ama hiçbir zaman düşündükleri ve planladıklarından, Suriyede olup-bitenin beş-on katını Türkiyede uygulayacaklardı.

Ama beceremediler!

Bu haber yalnız bugüne münhasır değil, evet bunun tarihi gerçeği iki-üç sene önce kamuoyuna yansıtılmıştı.

Tabi bu kadar detayıyla değil.

***

Bakınız,

Deniliyor ki Genelkurmay kararghında 107 sayfalık orijinal balyoz belgeleri ortaya çıktı.

Bunların en önemlisi Eskişehir yolu üzerindeki bilvanis çiftliğine yönelik taarruzun detayları ve fişleme kayıtlarıdır.

Şu bilvanis çiftliği nedir, ne değildir, kime aittir?

İzin verirseniz, onu biraz özetleyerek sizinle paylaşmak istiyorum.

Bilindiği üzre, mahkeme kararının 17. maddesinde belirtildiği gibi bilvanis çiftliği; Nakşibend tarikatının temsilcisi durumunda, Adıyaman Menzil şeyhlerinin torunlarından Şeyh Fevzettin Erolun oluşturduğu bir yerdir.

Türkiyenin her tarafından akın akın giden insanlar, o zat-ı muhteremi sevdikleri için gidiyorlar, ziyaret ediyorlar, sohbetlerine katılıyorlar.

Ve büyük bir memnuniyetle insanlar ona bağlılığını göstererek geri dönüyorlar.

Bu demektir ki, Türkiye insanının doğulusuyla batılısıyla, Türküyle, Kürtüyle yekvücut olarak iman ve inanç paralelinde aynı düşünceyi paylaşarak büyük insanların duasını almak suretiyle birlikteliğini ve bütünlüğünü simgeleyen bu tür dini ve İslami oluşumları benimseyerek yola çıkıyorlar.

Tüm bu iman ve inanç paralelinde birleşen düşünceler ve atılan adımları çekemeyen, toplumun birlikteliğini, Türklerin-Kürtlerin kardeşçe bir araya gelmelerini içine sindiremeyen baasçı, solcu, mezhepçi generallerin yaptıkları bu acımasızca girişimi elbette ki mazlum milletimizin duaları ve milletimizin birlikteliği engellemiştir ve daha da engelleyecektir.

Anlaşılan odur ki, onların yaptıkları hıyanet ve iğrençlikler yanlarına kar kalmıyor, kalmayacaktır da.

Eskişehir yolu üzerindeki bilvanis çiftliği herhangi bir karanlık kuruluşun yeri değildir, oraya gidip-gelen insanlarımızın kalplerinin imanla dolduğu ve yaşanıldığı bir yerdir.

Bu millet tarih boyunca hazını, nasibini böylesi büyük insanların, tarikatların, medreselerin, ilim ve tasauuf yuvalarının oluşturduğu meknlardan nasibini almaktadır ve almaya devam edecektir.

* * *

Bir de dikkatimi çeken bir husus daha var, onu da sizinle paylaşayım.

Dünkü Bugün Gazetesinin manşetine taşıdığı darbeci Kenan Evrenin nursuz yüzüyle, Star Gazetesinin manşetine taşıdığı İsmail Hakkı Karadayının simsiyah yüzü bana tarihi birçok gerçeği hatırlatmaktadır.

Bakınız, sevgili okurlar.

Bu her iki insan, geçmişe yönelik Türkiyenin can damarı konumunda olan TSKnın başında görev almışlar ve her ikisi de karanlık planlarıyla bu milleti arkadan vurmaya çalışmışlar.

Ve onların mahiyetinde çalışan daha nice generaller ve diğer alt kademedeki subayların hemen hemen % 70i, % 80i aynı zihniyetle yetiştirmişler.

Yani Türkiyenin aleyhine ne gerekiyorsa yapmaya çalışmışlardır.

Hatta PKKyı bile gizliden gizliye Encümen-i Danışların karanlık kurullarında dahi himaye etmeye çalışmışlar.

Onların yegne hedefleri yüce İslam dininin yok edilme girişimidir.

Bu milletin bin yıllık geçmişine yönelik İslam ve iman duvarlarının yıkılması onlar için en büyük hedef olmuştur.

Milletin vergileriyle oluşmuş, donatılmış, bir orduyu milletiyle çarpıştırmak ve karşı karşıya getirmek, ülkenin kaderini inançsız, Marksist bir mutlu azınlığın eline vermekti gayeleri.

***

Bunların bu iğrenç halleri var ya.

Bana Merhum Mehmet Akifin 10 Nisan 1913te kaleme aldığı şu birkaç mısrasını hatırlattı.

Evet, Akif aynen şöyle söylüyor;

Eyvah!

Beş on kfirin imanına kandık

Bir uykuya daldık ki cehennemde uyandık

Mademki ey adli ilahi yakacaktın

Yaksaydın o melunları tuttun bizi yaktın

Küfrün o sefil elleri ayatını sildi

Binlerce camileri yıkıp haka serildi

Kalmışsa eğer bir iki mabed o da mürted

Göğsündeki haç küfrüne fetvayı müeyyed

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar

Bir giryede bin ailenin matemi çağlar

En kanlı şenaatle kovulmuş vatanından

Milyonla hayatın yüreğinde gidiyor kan

İslamı elinden tutacak kaldıracak yok

Na hak yere feryat ediyor acize hak yok

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bakınız, Akif ne kadar önemli şeyleri dile getirmiştir.

Akifin yazdığı bu şiir tam yüz yıl evvel Türkiyeyi haçlılara peşkeş etmek isteyen hain ittihat ve terakki hükümetinin başında bulunan üç generali tarif etmektedir.

Yani Enver Paşa, Cemal Paşa ve Talat Paşa..

Evet, bugün aynı o uzantının kalıntı ve kaleminden çıkanlar aynı gayretkeşliği gösteriyorlar.

Süreç ne hazindir ki aynen devam ediyor.

Özellikle cumhuriyetin kuruluşundan sonra cumhuriyeti ters-yüz ederek, cumhurun yörüngesinden çıkarıp, CHP anlayışıyla uygulayanların Türkiyeyi o günden bugüne dek mazlum insanların kanından kıtalından kurtaramamışlar, bilakis ellerinden geleni ardlarına koymamışlar.

Akifin dediği gibi;

Göğsündeki haç küfrüne fetvayı müeyyed

Dul kaldı kadınlar babasız kaldı çocuklar

Bir giryede bin ailenin matemi çağlar

En kanlı şenaatle kovulmuş vatanından

Milyonla hayatın yüreğinden gidiyor kan

İşte bu satılmış anlayış maalesef oldukça yani fırsat buldukça ülkeyi terörize etmektedir.

çeşitli terörün kucağına oturtturmaya çalışmışlar ve ellerinden gelseydi hala aynısına devam edeceklerdi.

Allah bu iktidardan razı olsun ki, başta terör odakları olmak üzere Türkiyenin tüm karanlık odaklarının üstesinden gelmiştir ve gelmeye devam edecektir.

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Birinci sayfada gösterdiğimiz gibi darbeci Kenan Evren ile 28 Şubat BçGnin baş temsilcisi durumunda olan İsmail Hakkı Karadayının yüz hatlarına bakın.

Allah için yüzlerinde hiçbir iman simgesi görünüyor mu?

Büsbütün nuru ilahiden mahrum!

İnsan o buruşuk yüzlerine bakmaktan iğreniyor.

Nitekim tarih boyu kültürümüze mal olan bir gerçek var;

İnsan yaşlandıkça, yaptıkları ibadet ve hayat boyu abdest suyuyla yıkanmış yüzler ve secdeye giden alınlar hep nurlu olmuşlar.

İnsan o yüzlere baktıkça iğrenme yerine imreniyor ve dua bekliyor.

Bu her iki piri faninin yüzleri tam tersine onların geçmişteki yaptıkları mezalim bugün yüzlerine vurmuştur.

Ne diyelim?

Millet artık böylesine yüzlerden ibret almalıdır.

Ve gerçek tarihini hatırlayarak okumalıdır ve okutmalıdır.

En derin saygılarımla.

Hayırlı Cumalar.