"TÜRKİYE, İSTİKLAL HARBİ'NDEN SONRAKİ EN BÜYÜK MÜCADELESİNİ VERİYOR!" (II)
Eklenme: 12/26/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Maltepe SGK Şehit Erol Olçak Kampüsü açılışında ve bir önceki günkü DEİK İŞ Konseyi toplantısında yaptığı tarihi konuşmalar, gerçekten dosta düşmana bir ders-i ibret olmalıdır.

Cumhurbaşkanımız gerçekten her yaptığı konuşmada tarihi konuşuyor, adeta bir öğretmenin sınıfta öğrencilere verdiği ders gibi millete ibretlerle dolu tarihsel dersler veriyor, tarihi konuları hatırlatıyor, yarına dair olup-bitecekleri anlatıyor…

Konuşmaları kelimesi kelimesine yakın tarihimizdeki sistemin antidemokratik uygulamalarını içermektedir.

“Özellikle bankaların faizcilik sistemi, iş çevrelerinin yatırım şevkini kırarak adeta yatırımcının cebine girip, hileli yollarla faizcilik sistemi adı altında paralarına el koyuyorlar.

Gayrimeşru yöntemlerle halkın parasını ceplerinden hortumlayan, sahte, uyduruk anlaşma ve sözleşmelerle haksız yerde zenginleşme prensibini kendilerine adet edinmişlerdir.

***

Erdoğan, faizcilik sistemi ve bankacıların tutumuyla alakalı her platformda eleştiri getirdiği gibi, onlardan da yakınmaktadır..

Erdoğan, “Son günlerde kurda yaşanan dalgalanmaya karşı daha önceki saldırılara karşı, sabırlı bir duruş ortaya koymak mecburiyetinde olduklarını" anlatırken şöyle dedi;

‘İşte bu sebeple ben yatırım yapın’ diyorum. Türk Lirasına geçin, üretin, ihraç edin, istihdam sağlayın diyorum.

Çünkü bize zerkedilmeye çalışılan zehrin panzehiri bunlardır…”

Erdoğan aynı zamanda, ekonomik göstergelere ilişkin "Ulusal Hesap Sisteminin" Avrupa hesap sistemi doğrultusunda revize edildiğini belirtirken, mevcut göstergelerin geriye doğru düzeltildiğini söyledi.

Milletin, ülkesine güvenen, zor günlerinde kendisi için fedakarlık yapan işadamlarını asla unutmayacağını belirterek, ekonomiye yönelik saldırılar karşısında devletle birlikte iş adamlarına önemli görevler düştüğünü, söylüyor..

“Bu kritik dönemde yatırımlarını, projelerini, gayretlerini erteleyen herkes benim nazarımda ekonomiye saldıranlarla aynı saftadır.

Hükümetimiz, iş dünyamıza, esnaf sanatkârlarımıza vergi ve sicil affından, kredi kolaylığına kadar pek çok ilave destek verdi ve vermeye de devam edecek.

Karşılığında iş dünyamızdan tek beklentimiz, ekonominin çarkını hızlandırmaları, piyasayı hareketlendirmeleridir.

Çünkü yaşanan sıkıntının en önemli sebebi herkesin bekleme durumuna geçmesidir.

Bu bakımdan ‘Milli Seferberlik’ diyorum, benim ‘Milli Seferberlik’ dediğim olay, eline silahını al sokağa çık, bu değil.

‘Milli Seferberlik’ ekonomide kendine çekidüzen vererek Milli Ekonominin güçlendirilmesi demektir.

Tarihine, kültürüne, ülke bütünlüğüne, milli birlik ve beraberliğine sahip çıkmak demektir."

Bu paralelde yatırım yapılabilmesi, istihdam sağlanabilmesi için, sürekli faizin düşürülmesini istediğine dikkat çeken Erdoğan, “Faizin düşmesi lazım, burada yine söylüyorum.

Kamu bankalarının dahi faizi düşmesi lazım…

Niye?

Girişimcinin önünü açmamız için faizi düşürmemiz lazım.

Girişimci yatırımı yapacak ki istihdam olsun, üretim olsun, rekabet olsun…” dedi.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Bize göre Cumhurbaşkanının bu tespitlerine katılmamak gaflettir, dalalettir, hatta ihanettir.

Zira Cumhurbaşkanının dediği gibi ekonomideki oluşan sarsıntılar ve sıkıntıların temel unsuru faizdir..

Çünkü, faizcilik sistemi yaşadığı müddetçe bu milletin ekonomisi hiçbir zaman toparlanamaz.

Faizcilik sistemi, öldürücü ekonomiksel zehirdir.

Zaten faizcilik sisteminin ana ahlakı şudur…

“Sen çalış ben yiyeyim”.

Bu paralelde bir de ekonomisinde cimrileşen bir toplum, zekâtının verilmesine inanmayacak kadar gaflete dalan toplum tıpkı faiz gibi “Sen çalış ben yiyeyim” ifadesi paralelinde “Ben tok olayım da başkası açlıktan ölsün… Banane”…

İşte toplumu içten yıkmaya çalışan bu iki ifade gerçekten milletin ekonomisine, iktisadına, tüccarın rahat iş yapmasına engel olan birer dinamit kalıbı gibi; yıkıcıdır, yakıcıdır, sarsıntı vericidir..

Hiç kuşkusuz ki, bir millet ekonomiksel olarak sarsıldığı zaman direk ahlaki çöküntülere girmeye namzettir (adaydır).

Toplumun üst seviyesinden orta seviyesine ve daha alt seviyesinde bulunan insanların ahlaki çöküntülerine sebep olur..

Onun içindir ki Cumhurbaşkanı, faizcilik sisteminin aşağıya çekilmesini nerdeyse her konuşmasında faiz lobilerine karşı herkesi uyarıyor ve bankaları, özellikle resmi bankaları ikaz ediyor.

Bakınız, konuşmasının son ifadesinde Erdoğan şöyle diyor;

“Vatandaşım gidiyor parasını veriyor, o da parayı girişimciye satıyor, ondan da bayağı güzel paralar kazanıyor.

Faiz oranları yüksek, hem de çok yüksek..

Yüzde 15, 16, 17’ye kadar çıkıyor.

Faizcinin, yani bankanın yaptığı sözleşmeler adeta kabarık.

Okunmayacak kadar şişirilmiş sözleşmeler.

Mercekle bile okunamaz kadar küçük yazılmış… Ki ne kadar okumak istersen oku, okuyamazsın.

Karıncanın izi gibi…

Ama müşterinin yani kredi almak isteyenin önüne ne konuluyorsa, mecburen hemen imza atılıyor..

Böyle tezgâh olmaz.

Bunu Cumhurbaşkanı söylüyor diye bankacı beyefendilerin işine gelmiyor, rahatsız oluyorlar.

Ben gerçekten dertliyim, derdim var, bu ülkede yatırım olması lazım.

Bizim başka çaremiz yok.

Yatırım olursa bu ülke çökertilemez”

Gerçekten Sayın Cumhurbaşkanını tebrik etmemek elde değildir.

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek gelen giden hiçbir devlet adamı cesaret göstererek, bu tespitleri dile getiremediği gibi halka da yansıtma cesaretini göstermiş değildir..

Zaten işlerine de öyle geliyordu.

Çünkü bozuk sistemin bozuk anlayışlarına sahiptiler.

Tümü olmasa da bazıları öyleydi.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Maltepe SGK Şehit Erol Olçak Kampüsü açılışında konuşmalarını özetlemek suretiyle önemli satırbaşlarını sizinle paylaşmak istiyorum.

“15 Temmuz bize önemli dersler verdi.

Tarihimizin en büyük ayıplarından darbelerin öyle kolayca olmayacağını göstermiştir.

Rahmetli Menderes'i ipe çektiler ama kimse sokağa çıkmadı.

3-5 kurşun, bomba, tank, uçakla, bu milletin kaçacağını sanan FETÖŞ'ler durumun böyle olmadığını anlayacak.

Filanca tarihte darbe olacak.

Yahu hep söylüyorum bu can bu tende oldukça, bu canlar bu tenlerde oldukça ne olacak, darbe yapsanız ne olacak yahu.

Öyle de olsa böyle de olsa topraktan geldik toprağa gideceğiz.

Adam Pelsinvanya'dan buraya gelemiyor ki.

Kendi üzerinden istikamet verme peşinde olanlar sandıkları kadar kolay olmadıklarını görüyorlar.

İnfaz ederek kendi vesayetlerini sürdürmek isteyenler 15 Temmuz'da milli irade duvarına çarptı.

FETÖ'den PKK'ya kadar hepsi Türk milletinin cesareti karşısında hezimete uğradı.

Bunlar ihanet çetesi.

Bu işin sandıkları kadar ucuz olmadığını görüyorlar”

* * *

Evet, sevgili can dostlar.

Bakınız.

Cumhurbaşkanımız, bu tarihi tespitlerle bizi 27 Mayıs’lardan 12 Eylül’e kadar, 28 Şubat’a kadar, Taksim’deki Gezi Parkı olaylarına kadar, 17-25 Aralık operasyonlarına kadar ve son olarak 15 Temmuz’daki alçakça darbe teşebbüsüne kadar uyarıyor, hatırlatıyor, olayları unutmayın diyor.

Ama gerçekten, 1960’lı yıllardan günümüze dek bu milletin başına gelenler, olup biten kirlenmeler ve içteki hıyanet erbaplarının yaptıklarının hiçbirisinin yanlarına kar kalmadığını hatırlatan Erdoğan, açık ve net olarak Pensilvanya’daki FETÖ’nün talimatları paralelinde tüm olup bitenleri milletin bilmesini ve titizlikle üzerine gitmesini istiyor..

Zaten, FETÖ’nün ne kadar boş bir insan olduğunu ve kilosuna uygun olmayan ruhsuz bir iskelet olduğunu, tüm çıplaklığıyla kendini ele veriyor.

FETÖ’nün bu samimi olmayan ve tümüyle dış mihraklara hizmet eden boş bir kalıp olduğunu her gün biraz daha bu millet anlamaktadır.

Bunca insanın işinden gücünden olup, bunun yüzünden tutuklanan nice mağdur insanlar var, FETÖ’nün hiç ama hiç umurunda değil.

Gerçekten, kamuoyunun tespitleri şunlar;

Ey FETÖ!

Gerçekten sen samimi bir dava adamıysan, bu yapılanlar senin dâhilin dışında olmuşsa, yüreğin varsa, atla gel Türkiye’ye.

Kendini aklandırmaya çalış!

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir “Hukuk Devleti” olduğunu da unutma.

Şimdiye kadar olmuş, bundan sonra bari başka insanlar senin yüzünden mağdur olmasın.

Sen, suçlu bulunursan gereken cezaya çarpılsan dahi, bu millet diyecek ki; mertlik gösterdi, geldi, Türk yargısının huzurunda durdu, gerekeni yaptı.

Ama tam tersine bunların hiçbirini yapmıyorsun…

Aksine, ABD’nin, CIA’nın himayesine giriyorsun, İsrail’in ve tüm haçlıların himayesinde gizliden gizliye Türkiye aleyhinde çalışıyorsun.

İktidarı, gayrimeşru yöntemlerle, antidemokratik, hukuk dışı hilelerle devirmek istiyorsun.

Senin bu yaptıkların, "hıyanetten" başka hiçbir şey değildir.

Demek ki, bugüne kadar Türkiye’de yapmış olduğun faaliyetler, gerek eğitim faaliyetleri olsun, gerek İslami faaliyetler olsun, gerek ekonomiksel faaliyetler olsun; tümü içi boş, ihanete dair maskelermiş.

Para ve çıkar uğruna koskocaman bir milletin, devletin varlığını tehdit ediyorsun.

İnan ki senin yerin "ne bu dünyada var, ne de öbür dünyada..?"

En derin saygı ve sevgilerimle.