TÜRKİYE’DE DEMOKRATİK AÇILIM!
Eklenme: 1/6/2012 12:00:00 AM

Evet, sevgili can dostlarım.
Hani demişler ya zalimler için yaşasın cehennem
İnanın,
Türkiyeyi artık yepyeni bir Türkiye olarak görmemiz gerekir.
Eski, şımarık, zalim, müstebid, dayatmacı anlayışa karşı devletle halk el ele, hukukun ve adaletin yanında..
Adalet artık sözü geçer güçlünün yanında değil, az da olsa artık hakkın, hakkaniyetin yanında yer almakta olduğunu tüm kamuoyuna yavaş yavaş kendini hissettiriyor.
Bakınız, internet andıcı davası nereden nereye geldi?
Geçen sene bugünlerdeydi, Ankarada eski bir emniyet mensubu dostumla oturup çay içiyorduk.
Sohbetimiz,
Ergenekon, Balyoz, internet andıcı davaları üzerineydi?
Nedir,
Ne olacak, neye hizmet ediyor bu "yapılar" diye?..
Bana aynen şu ifadeleri kullandı..
Dedi ki;
Ergenekon, Balyoz, internet andıcı vs. gibi bu davalar İrticayla mücadele eylem planı gibi oluşumlardır. Yakın gelecekte göreceksiniz ki dönüşümlü olarak eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğa da dayanacaktır ve kilit nokta olarak bu adamlar eninde sonunda sorgulanacaktır."
Acaba diyerek, olabilir mi diye sordum?
Elbette!.
çünkü;
"Türkiye artık kabuğunu değiştiriyor, bağırsaklarını temizliyor, artık ne zamana kadar" dedi.
Ben de dedim ki olmalıdır, olması gerekir?
Direnen ve dirilişe geçen bir millet beklediğini görmelidir ve gerçekten de görmeye başlamıştır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kim ne derse desin, ben hayatta başbakanın yanlış yapacağına katılmıyorum.
Ama gelişen olaylar devlet büyüklerini bazı iniş çıkışlara sürükleyebiliyor?
O da bir zaman için geçerlidir.
Olay sağlam zemine oturtulduktan sonra tüm gerçekler ortaya çıkar..
Başbakan şimdiki devleti savunuyor gibi verilen görüntü yarın tam tersine dönüşebilir..
Şuan ki,
Durum hakikatın ortaya çıkma evresidir. Netleşti mi?
Tabiri caizse, "kep düşüp, kel görününce" herşey ortaya çıkar.
O nedenle;
Devlet adamlığında "acalecilik" yoktur. Sorgu var, sual var inceleme var.
Dediğim gibi;
Türkiye eski Türkiye olmadığı gibi, kurumlar da siyasal yapı da "eskisi" gibi değil..
Bu nedenle;
Başbakanın gerçekten görevi zor, yükü çok ağır?
Hele hele bazı yanlış, yalakacı çevrenin kasıtlı yönlendirmeleri var ki?
Onların yarattığı tahribat "şer" güçlerden de beterdir.
Ama,
Ağırlaşan bu duruma rağmen başbakan eninde sonunda, "hakkaniyeti" görüp, uyguluyor..
İnandığım,
Başbakanın iyi niyetine binaen diyorum ki hiçbir zaman olumsuzlukların etkisi altında kalmaz.
Ve kalmayacaktır.
Zira bugüne kadar AK Partinin tüm iniş kalkışlarına rağmen güzel işler icra ederek, partiye hep "güven" sağlatıyor.
çıplak gözle..
Şüphesiz bir yürekle bakar isek..
Başbakan eğer antidemokratik zorba bir anlayışa karşı başarılı bir mücadele veriyorsa bu demektir ki iyi yoldadır.
Ben böyle düşünüyorum?
Kim ne derse dersin o zalimlere hiç eyvallah dememiştir ve demeye de niyeti yoktur.
Bize göre başbakanın parolası şu olmalıdır.
Akif'in dediği gibi;
Durma, hürriyeti aldık diye sen türkü çağır,
Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem,
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem,
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım,
Boğamazsın ki,
Hiç olmazsa yanımdan kovarım
Akifin bu dizeleri paralelinde yürüyen Başbakan doğru yoldadır.
Eğer gerçekten Genelkurmay eski başkanı Org. İlker Başbuğ İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin direktifi yönünde sorgulanıyorsa Türkiye yepyeni bir çağa girmiş demektir.
Eğer adalet eski bakanı CHPli altı oklu anlayışın baş temsilcisi olan meşhur Seyfi Oktay, birinci derecede Ergenekonun şüphelisi olarak yargılanıyorsa..
26,5 yıla kadar hapis cezası hakkında talep ediliyorsa bu Türkiye için kuşkusuz büyük bir gelişmedir.
İnadın ve çekemezliğin gözü kör olsun.
Yıllardan beri Türkiyenin hasretle beklediği bu günleri gören halkımız, elbette ki çok büyük aşamaları kat etmiş demektir.
Düşünün,
Seyfi Oktay Yargıya müdahale de teşebbüste kalmamış, bazı sanıkları kurtarılmış
Dün basına yansıyan haber şöyle:
Ergenekon soruşturmasını etkilemeye yönelik yargıya müdahale iddianamesi İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Adalet eski bakanı Seyfi Oktayla birlikte 11 sanığın yer aldığı iddianame yargıyı yönlendirme faaliyetlerinin teşebbüsü esnasında kalmamış, kalmadığı gibi mahkemeleri zorlayarak bazı sanıkları serbest bıraktırmaya zorlamış
İşte bugün hak ettiği yere gelmiş durumda.
Evet, Seyfi Oktay CHP saflarında komitecilik yapmış, taraf tutmuş, adalet bakanlığına layık olmayan çok ideolojik, sapık bir mezhebe mensup atamalar sağlamıştır.
Nitekim;
Türkiye bugün yargı problemleriyle karşı karşıyaysa bu onun o günkü yapmış olduğu hukuk dışı keyfiliğin eseridir.
Ergenekon terör örgütünün MİT, Emniyet ve TSK gibi stratejik kurumların yanı sıra yargıda da yapılanmış olduğu gerçeği tümüyle Seyfi Oktayın eseridir.
Örgüt adına yaptıkları faaliyetlerle yargıda nasıl kadrolaşmaya çalıştıkları iddianamede tek tek anlatılmış.
Örgütün bazı dava kararlarında sonuç aldığı belirtilirken yargıya gölge düşmemesi için bu dosyaların hangisi olduğu iddianamede şimdilik açıklanmamış.
Örgütün etkisi altında kalan yargı mensupları için gerekli bilginin ilgili yerlere ulaştırıldığı da ifade ediliyor..
Görünen odur ki, bu hamur daha çok su çeker.
Diğer bir manşette yargı hücresinin bir numarası eski adalet bakanı Seyfi Oktayın Ergenekon yargı içindeki yapılanmasında bir numaralı isim olduğu ve sanıkların tahliyesi için mahkemelere baskı yaptığı söyleniyor..
Bu gelişmeler bize göre Türkiye için "yeni bir baharıdır".
Demem o ki; zulmün, hukuksuzluğun külahını adaletin başına giydirmiş hamiyetin gölgesinde ihanet pazarında satmış insanlar bugün artık hak ettiği yerlere gelmektedirler.
Bekle gör misali sabırla teenniyle bekleyeceğiz.
İnanıyoruz ki, Türkiye daha çok geçmişe yönelik neronları, mussolinleri yakalayacaktır ve adalete teslim edecektir.
Görünen köy kılavuz istemez misali sabırsızlıkla bekliyoruz.
Yalan söylemeyen geçmiş dünya tarihine bakıldığında gerçekleri tüm çıplaklığıyla göreceğiz ki her şey artık gün yüzüne çıkmıştır.
Zira neronların, hitlerin, mussolinlerin kılıçlarının akıttığı nice mazlumların kanıyla nasıl boyandığını tarih bize hatırlatıyor.
Bize bugün gereken şudur ki artık tarihe kulak vermeliyiz, dinlemeliyiz.
Yakın tarihimizdeki laiklik, cumhuriyetçilik, Kemalizm adı altında adeta tarihte engizisyon topluluklarının tazyikiyle yükselen insanların ahu eninleri, feryadı figanları ile zalimlerin yüzüne "tel-in" tükürükleri atılmıştır.
Tarih gösteriyor ki, tarihin sayfalarına geçen öylesine acayip mezalimler karşısında 500 sene boyunca akıllar dehşet içinde bırakılmış, imknsızlık nedeniyle suskunluktan başka bir şey yapamamış; ama gün gelmiş gerçek su yüzüne çıkmış, zalimler hak ettiği cezaya çarptırılmışlardır..
Evet, diyoruz ki zalimler için yaşasın alçalış ve kahrolsun yalan söyleyen tarih.
Zaman bize şunu gösteriyor ki;
Eğer beşer yani insanlık çabukça aklını başına alıp gerçek ilahi adalete sığınmazsa ve inancımız olan İslami dayanaklara dayanarak o daire paralelinde adaleti ve hukuku aramazsa başlarına maddi ve manevi kıyametlerın kopması kaçınılmazdır.
Anarşistlere Yecüc ve Mecüc denilen yağmacı olan terörist örgütlerine karşı terk-i silah yapacaktır.
Bu tarihi,
Gerçekler noktasında ayıbı, hatayı, yanlışları bugünkü haliyle başbakanımızın etrafında aramamak lazım,..
Tekrarlıyorum!
Başbakan ve hükümet tümüyle olmasa bile genellikle icraatlarında başarılıdır, samimidirler...
Tarih bize çok şeyleri göstermiştir..
Bundan sonra da biriken denklemler ve sorunlar yumağı öyle inanıyorum ki artık yavaş yavaş çözüme yönelik formüle edilecektir..
Umut var olunuz ki, Türkiye'de artık "ihanetin-küfrün" beli kırılmıştır.
En derin saygılarımla.
Hayırlı Cumalar.