TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR?!! (II)
Eklenme: 2/23/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten ülkemizde olup bitenler, özellikle siyaset alanındaki gelişmeler, insanı derinden derine düşündürmemesi elde değil.

Düşünün!

İktidar partiye özellikle Diyarbakırımızda milletvekili olabilmek için yapılan aday adayı müracaatları 209 kişi!

Ama aday olabilen limit ise 11 kişi.

Ki bu 11 kişiden de seçilebilen acaba kaç kişi olabilir?

Tabii o belli değil.

Partinin sandıktan alacağı oya bağlıdır.

Ama buna rağmen, insan iştihasını kabartan bunca ihtiras neye alamettir acaba diye sormak gerekmez mi?

Çünkü, rasgele beş bin lira yatırıp, aday adayı olma ve bunca siyaset iştahı çeken ihtiras acaba neye yöneliktir?

Doğrusu, düşünmemek ve bu soruya cevap aramamak elde değil.

Şu başvuru furyası!!!

Hakikaten ülkemize bir hizmet aşkına yönelik mi?

Böyle fedakârca hizmet aşkıyla sıraya giren zevat kimler ise tebrik etmek gerekir!

Kutlamak gerekir.

Eğer ki, niyetleri halis ise.

Hizmette yarış elbette ki kutsaldır.

Lakin, Görünen köy kılavuz istemez misali manzara hiç de öyle değil..

Hissiyat, tam tersine!

Rasgele aday adayı olma, hele hele yıllardan beri siyaset içinde kıvranıp duran, ister seçilip TBMMne gitmiş, ister yeni seçilme şansını deneyen kimseler, her ne olursa olsun, iktidar partiye yönelik bu kadar kabarık rakam, bize göre hiç de hayra alamet değildir?

Bunca iştahlı bu kabarık müracaat, gösteriyor ki iktidar parti gerçekten, artık kurulduğu dönemdeki AK Parti misyonundan çıkmış, muhafazakarlık misyonundan çıkmış, büyük kişisel rantlarla karşı karşıya bırakılmış ve bırakın seçkin, fedakâr, kültürlü, bilen kişilerin müracaat edip de şansını denemesini

Rasgele ilkokul diploması ya olur ya olmaz kesiminden tut üniversite okumuş akademisyenlere kadar, aynı kefede tutulup, partinin ildeki temayül uygulamasından geçirip ve kendine şans arayan insanlar arasında duyduğumuza göre yüksek meblağlı para dökerek yola çıkmaları, bir o kadar fazlasıyla rant ve çıkara dayalı bir siyasetin nasıl güdüldüğünü gözler önüne seriyor.

Kamuoyunun anlatımlarına göre yani iddialara göre öylesine aday adayları var ki partiye on milyonları vaat etmiş durumda.

Sormazlar mı,

Hop, hop, hayrola?

Bırak, Allah yolunda on milyonları harcamayı, acaba on liraları ne kadar harcıyorsunuz ki?

Ama siyaset yolunda başka parti değil de iktidar partiye bunca para harcanıyor, bize göre AK Partinin yüksek kademedeki yetkililerin bunu görerek, düşünerek, hareket etmesi lazım.

Eğer bunu yapmazsa demek ki partinin kapısı, böyle anlayışlara açık durumda, bazı eski parlamenterlerin de o biçim iştah kabarıklığıyla, sanki onlardan başka hiç kimse yokmuş gibi, hep kendilerini siyaset alanında göstermeleri, bu da olayın ayrı bir yüzünün ifadesidir.

* * *

Bakınız, ülke gerçekten çok zor durumda

Terör yıllardan beri aktif!

Dev adımlarla atılan terör adımları, nerede ise devletin içine girmiş.

İktisadi hareket, ekonomi, krizin kıyısında yürüyor.

Ülke insanının serbest bir yaşam özgürlüğü, öylesine kısıtlanmıştır ki aileler, namuslu, dürüst vatandaşlar, hele hele bayanlar, evinden sabahları çıkıp, akşam tekrar evine dönünceye kadar, neredeyse kabus bir hayat yaşıyor.

Mersindeki Özgecan kızımızın başına gelen, tüyler ürpertici olay!

Ama devlet böylesine işlenen acımasız cinayetlerin cezalandırılma biçiminde hala tereddütler içerisinde olup, her kafadan bir ses çıkmaktadır.

Eşyanın tabiatı gereği insanlar; varlıkların en üstün ve en seçkin bir varlık olma hasebiyle, en üstün bir değer içerisinde yaşaması gerekir.

Bilakis Türkiyede ve hatta birçok İslam ülkelerinde, özellikle komşumuz Irak ve Suriyede insana gösterilen özgürlük değeri, normal hür yaşayan bir insan değil, adeta köle hayatını yaşıyor.

Oysaki İslam devletinin ikinci Halifesi olan Hz. Ömer (R.A.), bazı ülke ve eyalet valilerini bir gün toplarken, o günün valilerinden Mısır Valisi olan Amr bünul Astan soruyor.

Ey vali!

Siz daha ne zamana kadar insanları kendinize köle gözüyle bakacaksınız?

O insanların anneleri onları doğururken, hür olarak doğurmuştur.

Devletin hakim ve valilerine düşen en önemli hizmet ve vazife, insanlara bolca hürriyet dağıtmasıdır.

Helal kazanmak üzere iktisadi hürriyet, inanç ve düşünce hürriyeti, siyaset özgürlüğü, medeni olma şeref ve haysiyet hürriyeti, Kuranın ilan ettiği en başlıca hürriyetler; yaşam, konuşma, düşünce ve inanç hürriyetidir.

Bunlar bir toplumun içerisinde serbestçe yaşanmadığı müddetçe, hiçbir zaman o ülke, insan temel hak ve özgürlüğüne saygılı bir ülke sayılamaz.

Hele hele hür, demokratik, parlamenter sistemine bağlı bir ülke ise o apayrı bir biçimlendirme şeklini gerçekleştirmesi lazım

Eşit olarak insanlar arasında adaletin dağılımı, insanları devlet eliyle kötü huylardan, ahlaki değerlerle eğiterek, kötü alışkanlıklardan haram yeme yaşamından alıkoyma görevini yerine getirmek varken, ülkemiz tam tersine hiçbir alanda özgürlük serbestiyetini bir türlü yakalayamıyor.

Eğitim camiasındaki eğitilen insanlar, neredeyse eğitilmeyen insanlardan daha zararlı bir kesim durumuna girmiş.

Genellikle olmasa bile öyle görünenler çoğunlukta.

Rüşvet başını almış gidiyor.

Adam kayırma, devlet imkanlarını kötüye kullanarak bir yere gelme çabası orta yerde.

* * *

Başta anlatmaya çalıştığımız gibi, gerçekten bu çok önemli.

Hop, hop, hayrola!

Bu nasıl siyasi kabarık bir iştah?

Politika yapmak elbette ki her vatandaşın vazgeçilmez hakkıdır.

Yalnız, diğer partilere o kadar hücum değil de illa iktidar partisine böyle hücum ediliyor.

Araya adam koymalar, torpil yapmalar

Hatta büyük meblağ, partiye para koyarak, bir yerlere gelme hareketi gerçekten azımsanacak bir şey değildir.

Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler.

İyi niyetle, hizmet aşkıyla, kendini feda etme anlayışıyla yola çıkan her aday adayına başarılar diliyorum.

Fakat, sivil hayatta bir baltaya sap olamayıp da mal bulmuş mağribi gibi hareket edenlere aman dikkat..

İktidar partisi özellikle;

Fırsat bu fırsat, ben bu kez seçileyim, meclise gireyim, bakanları ayarlayıp, ihaleleri düşüreyim gibi düşüncelerden sakınılması gerekir.

En derin saygı ve sevgilerimle.