TÜRKİYE’DE FİTNE VE MUZUR UNSURLARIN VARLIĞI! (III)
Eklenme: 9/9/2015 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Millet olarak, ülke olarak, coğrafya olarak, gerçekten yaralarımız çok derindir.

Yıllardan beri memleketimizin başına bela olan terör olarak adlandırdığımız nice fitne unsurları vardır.

Bu fitne unsurlarının temel dayanağı, ana kaynağı da ittihat terakki cemiyetinin uzantısı olarak Türk Siyonizm’idir.

Bu Türk Siyonizm’inin oluşturulması kesinlikle dış kaynaklıdır.

Yahudi ve Haçlı emperyalizmine dayanarak, devletin derin yapısına yerleştirilmiş durumdadır.

Evet, ceberuti fesat unsurları kullanarak, öncelikle Din, inanç ve tarihi inkâr ederek buraya kadar gelmiştir.

27 Mayıs’ı yaratan 1960 darbesinden tut, 12 Mart 1971, 12 Eylül ve 28 Şubat oluşturulmadan evvel, önce terör odaklarının oluşturulmasına başvurulmuştur.

Onu bahane ederek de daha sonra darbe yapılmıştır.

13 seneden beri AK Partinin iktidarda kalabilmesi bize göre bir mucizedir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi dehası sayesinde bugüne kadar iktidar olarak ayakta kalabilmiştir.

Bugün yine PKK terörünün ayaklanması söz konusuysa, kesinlikle yalnız değildir.

Dayandığı nokta; yine devletin derininde yatan Türk Siyonizm’idir, Türk ırkçılığıdır ki böylesine acımasızca ne idüğü belirsiz olan PKK’yı hortlatmış ve ülkemizin başına bela etmiştir.

Üç gün evvel 16 asker, dün de Iğdır’da 14 tane polis ve 7 Haziran’dan bugüne kadar oluşa gelen bunca Polis ve askeri hedef almaları da tesadüfi değildir.

Devletin bünyesinde yıllardan beri gizlenen Ergenekon fitnesi, bize göre bunun arkasında yatıyor ve iktidarın üzerine fışkırtıyor.

PKK, DHKP-C, DAEŞ gibi terör odaklarını hortlatan gizli hain planların hedefi; Kürt halkının sorununu çözmek değil, bilakis namuslu, iffetli, dinine sahip, inancına bağlı Kürtlerin bu yüce değerlerden uzaklaştırılıp, Marksist, Leninist, Kemalist bir devletin Güneydoğu Anadolu’da kurdurulması ve bin senelik kardeşçe birlikteliğini sürdüren Türklerle Kürtlerin birbirine düşman ettirilmesidir.

Değerli, dinine, inancına, Kur’anına bağlı Kürt halkı, Türk halkından on binlerce kız almış vermiş, kan bağıyla birbirine bağını pekiştirmiş, Kürt halkı bu ülkede bin seneden beri yaşaya gelmiştir.

Ama tek bir gün; “Ben Türkiye’den ayrılıp müstakil bir toprakta yaşamak istiyorum” diyen olmamıştır.

İnanıyoruz ki PKK terörü hiçbir zaman Kürt milletini temsil etmemiştir ve etmiyor da.

Ancak şunu da kaydetmeden geçemiyoruz.

Başta anlatmaya çalıştığım gibi bu topraklar üzerinde fitne ve fesat çıkaran terör örgütlerinin varlığı söz konusuysa ki öyledir.

Yine yanlış bir rejim, yanlış düzen ve yanlış sistemin ürünü olması gerekir.

İngilizlerin tavsiyesi üzerine kurulan cumhursuz bir cumhuriyetin kuruluş şekli, zaten başlı başına insanın kanı üzerine kurulmuş, ceberuti bir dayatmadan ibarettir.

Milli mücadele ruhunu bünyesinde taşıyan bu millet, Türk’üyle Kürdüyle, Arabıyla Acemiyle iç içe oturmuş, birbirine omzunu dayamış, imanla, Allahû Ekber nidalarıyla, Ezan-ı Muhammedi’nin bayraktarlığı altında bugüne kadar yaşaya gelmiştir.

Eğer bugün böyle bir bölünmeye yönelik fitne unsuru söz konusuysa ve eğer büyük cesaret göstererek, yolların üzerine, beton veya asfaltın altına mayın döşeyerek, uzaktan kumanda ile patlatıp asker ve polisleri şehit edebiliyorsa…

bunu da unutmayalım ki yine rejimin, sistemin ve düzenin yanlış politikaları yüzünden bu millete karşı daima terör odakları devletin derin hükümranlığının işaretleriyle palazlanmış, halkın üzerine korkulu rüya olarak yaratılmış ve şımartılmıştır.

Bunun bariz delili ve gerçeği de devletin ve PKK’nın arkasında duran, hatta önüne geçen bu siyasi parti, tüm iddialarıyla bas bas bağırarak, “Dağdaki gerillalarımızın yanındayız” diyorsa ve bu devlet aynı anlayışı anayasanın teminatı altına alarak, TBMM’ne taşıyabiliyorsa ve devletin bütçesinden seçim propagandası yapmak üzere bunlara tahsis etmek gerekiyorsa, suçu kimde aramak lazım” diye düşünmemek elde değildir.

Bugün çok sevdiğimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği bazı sözleri burada size anlatmadan geçmek istemiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı kamuoyu karşısına çıkıp “PKK, silahlarını ya betonun dibine gömecek veyahut da dışarıya götürecek, ondan sonra bu memlekette barış sağlayabiliriz” dedi.

Doğrusu bu söz yerli yerinde bir sözdür ama bizim de Sayın Cumhurbaşkanımıza haddimiz olmadan bir şey hatırlatma gereği duyuyoruz.

“Evet, Sayın Cumhurbaşkanımız.

Çok haklısınız.

Ama mühim olan silahları betona gömmek veyahut dışarıya kaçırmak değildir.

Mühim olan, anlayışı ve ideolojiyi kökten kurutmak ki o zaman PKK militanlarını barış yoluyla bu memlekete kazandırmış olursunuz.

Yoksa silahları ortadan kaldırmakla, ideoloji de aynı kirlilikle devam ederse, bugün silah kaldırma görüntüsü verirse, yarın yine aynı şekilde hortlanacak, yine istek ve arzularını devletten isteyecek ve devlet yine zor şartlar altında kalacaktır.

İdeolojiyi ortadan kaldırmak daha yerinde olur.

Bu ideolojinin ortadan kaldırılması, İslam’ın ana çizgisini bu memleket insanının kalbine ve beynine enjekte etmekten geçiyor”

En derin saygı ve sevgilerimle.