YAKIN TARİHİMİZ, LOZAN GERÇEĞİ VE İNGİLİZ HIYANETİ!
Eklenme: 10/3/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

29 Eylül 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan "milletin külliyesinde" muhtarlara hitaben yaptığı tarihi konuşma ve çıkışlar, gerçekten tarih boyunca unutulamaz…

Ah ki, ah!

Keşke şimdiye kadar gelip-giden diğer Cumhurbaşkanları da, Sayın Erdoğan’ın bu tespitleri paralelinde deveden kulak da olsa bahsetmiş olsaydılar, inanın ki, Türkiye bu tarihi acılarla hiç karşılaşmayacaktı.

Zira yakın tarihimizde bu millete karşı yapılan kalleşçe ihanetler saklı kalmayacaktı, millet belgeleriyle öğrenecekti ve tanıyacaktı.

Kim haindir, kim uşaktır, kim kahramandır?

Hepsini öğrenecekti bu millet.

Ama heyhat!

Ne yazık ki 95 yıldan beri AK Partiden başka gelen giden hiçbir hükümet, hiçbir iktidar partisi, hiçbir Cumhurbaşkanı bunları dile getirmemiş ve o tarihi rezaletler ve ihanetlere vurgu yapmamıştır..

Bilakis gelen-giden iktidarlar "hep saklı" tuttuğu gibi, ihanetleri de kutsallaştırmışlardır..

Her zaman bu köşede, sizlerle yaptığımız sohbetlerde "tarihe" vurgu yaparken, hep gerçekleri sizlere aktarmaya çalıştık.

Ki bu da bize gurur vermektedir.

İnanın, sevgili okurlar.

Yıllardan beri söylediklerimiz, bugün artık demokratik bir zeminde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da pervasızca net ve açık olarak bizi onayladığı gibi; daha fazlasıyla bazı tarihi gerçekleri ilave ederek söylemektedir.

Bunları anlatırken, Üstat Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerinin tarihi tespitlerini de göz ardı etmeden dile getirme büyüklüğünü gösteriyor.

Zaten inanan bir Cumhurbaşkanı artık bu tür tarihi kirlenmeleri kamuoyuna hatırlatmaya ve aktarmaya görevlidir.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Türkiye 7’den 70’e kadar dua etsin ki bir şans eseri böyle bir Cumhurbaşkanıyla karşılaşmışız.

27’nci Muhtarlar Toplantısı'nda muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'da verdik. Zafer mi bu?" ifadelerini kullandı.

Evet.

Bu çıkış ve ifadeyle Türkiye yeniden tarihini öğrenecek, yetişen yeni nesil gerçek manada arkasına dönüp ecdat kültürünü, tarihini öğrenecek.

Türkiye nasıl aldatılmış, nasıl arkadan vurulmuş olduğunu öğrenecek…

Ve yakın tarihimizin ne kadar kirli anlayışlarla kirlenmiş olduğunu anlayacaktır.

İşte bu hakikatlerin icrasıyla yepyeni bir Türkiye olunacaktır…

Yeni Türkiye'de, pürüzsüz, bunamasız, apaçık bir aydınlıkla kendine büyümenin yolunu seçecektir.

Çünkü, bu meşhur ve mahut olarak bilinen Lozan anlaşması teryüz edilerek, tüm tarihimizin hatta Kurtuluş savaşında verilen kahramanca mücadele ve kazanılan zafere dahi gölge düşürmüştür…

Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, her zaman olduğu gibi konuşmalarında demagoji yaparak, insanları yanlış yönlere yönlendirmek üzere taktik değiştirerek, milleti hedefinden şaşırtma sanatı ile uğraşıyor.

Deyim yerindeyse; "fitne" körüğü mekanizması gibi çalışıyor.

Nasıl ki, Cumhuriyet Halk Partisinin altı oklu anlayışı ne kadar batılsa, mutlak bir küfre dayanıyorsa, bir o kadar da Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüşü yanlıştır, batıldır ve uydurmadır.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

24 Temmuz 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması imzalandı..

6 Ağustos 1923 tarihinde ise yürürlüğe girdi.

Anlaşmayı kabul ederek imzalayan yetkililerin İngilizlere olan sözü;

“DİNİ TERK VE DİNİ ÖLDÜRMEK HEDEFİNE YÜRÜMEDİR.."

Nitekim, Büyükdoğu Gazetesi’nde yayınlanan Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri'nin "Lozan’ın iç yüzü" makalesinde bunlar vurgulanmıştır.

Ki Üstad şu mesajı vermiştir.

"Lozan anlaşması araştırılsın.."

Cumhurbaşkanının aktardıklarının paralelinde; “Tarih yalan söylemez” misaliyle yola çıkarsak, Risale-i Nur’da Emirdağ Lahikasına alınan içyüzü ihanet olan bu anlaşma, ismini İsviçre’nin Lozan kentinden almıştır.

Türkiye, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından 11 ülkenin katılımıyla Leman Gölü kıyısında Beau Rivago Palace’ta imzalanmış "Lozan" anlaşması…

O dönemin Türk Silahlı Kuvvetleriyle ve devleti ele geçirme bahanesiyle yola çıkanların, zorbaca yalan, iftiralarla dopdolu beyanlarıyla "yepyeni bir senaryo" hazırlandı..

Lozan hezimetine de; "Lozan zafer" denildi..

***

Tohum nasıl ki toprağı çürütmez.

Hakikatler de öyledir..

Er ya da geç; ortaya çıkar, çürümeye matuf olmaz!..

Toprağa ekilen o tarih illa ki gerçekleşecek, o tohum filizlenecek, günü gelince insanlara ürün verecektir.

Velhasıl, bize göre aslına uygun olarak düşünülürse; “Lozan anlaşması zafer midir, hezimet midir?” sorusuna verilecek cevap kesinlikle koskocaman bir “hezimettir” ifadesidir.

Ve bunu söylemek zorunluluğu vardır.

Aslında, konu edilemesi gereken tartışma; "Lozan hezimeti" sorusu değil.

Asıl hezimetin, yani mağlubiyetin kaç sıfır olduğuna yönelik bir tartışma olmalıdır..

Bu soruya cevap aranmalıdır..

Yoksa kesinlikle Lozan’ın bir hezimet olduğunu hiç kimse inkâr edemez, yalan söylemeyen tarih de bunu onaylar...

Ancak hezimet yerine mağlubiyet kaç sıfır olduğu bilinmelidir.

Evet, bu yenilgi 0-1 mi, 0-3 mü, 0-5 mi, 0-7 mi onun bilinmesi gerekir.

Herkes bunu merak edip Sayın Kılıçdaroğlu’na sormalıdır.

“Sen bırak hezimet yerine zaferi, zafer zaten ortada yok.

Kaç gol bize atıldıysa, o gollerin tespiti üzerine tartışmalıyız.”

***

Meşhur tarihçi Mustafa Armağan’ın da tespitleri hep bu yöndedir.

Mustafa Armağan Bey bu gerçekleri çok eskiden beri kaleme almıştır.

Kitap haline de getirmiştir.

Ve o eser birçok dile çevrilmiştir.

Özellikle Arapça’ya çevrilmiş bir kitap olma özelliğini de taşıyor.

Yalan söylemeyen tarih, bütün dünya kamuoyu önünde bunu ispat etmiştir.

Yakın tarihimizi tersyüz ederek, kamuoyundan gerçekleri saklayarak, cüce olan kimseler devleştirilerek, bu milletin başına bela edilmiştir.

CHP, tüm anlayışıyla artık iflas etmiş bir siyasi kuruluştur.

Hiçbir anlayışının geçerliliği yoktur artık.

Eğer Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, tüm bunları bize resmi dille tarihlerden ve büyük İslam düşünürlerinden örnekler getirerek milletin külliyesinde bunları dile getirmişse, tebrik ediyoruz, kutluyoruz.

Allah onu mevcut kötü badirelerden korusun diye de dua ediyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.