YENİ TÜRKİYE’YE YENİ BİR BAŞBAKAN!
Eklenme: 5/23/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Yeni Başbakanımız, oluşabilecek yeni kabinemiz ve yeni MKYK’mız, ülkemize hayırlı uğurlu olsun.

Güzel şeyleri milletimize kazandırmaya vesile olsun diye dua etmek herkesin görevi olduğu gibi biz de aynı şekilde hükümetimizin başarısı için, ülkemizin gelişmesi için, halkımızın müreffeh ve mutluluk içerisinde bir hayat yaşaması için yüce Allah’tan temenni ediyoruz.

Bizim istek ve temennimiz olduğu gibi herkesin de aynı inanç ve temenni içerisinde olduğuna inanıyoruz ve diliyoruz.

Tabii Türkiye’deki siyaset, politika, rejim, sistem ve düzen; nerdeyse yüzyıldan beri herkes güzel şeyleri yapmak için çalışma süsünü veriyor.

Ülkemizin geleceği için işbaşına gelen herkes ama herkes “Ben güzel şeyler yapıyorum” diyor?

Hani kültürümüze mal olmuş bir atasözü var;

“Hiç kimse yoğurdum ekşidir demiyor”

Ama halk da bu siyasi zevatın güzel natıkalarına inanıyor, oy veriyor, bağrına basıyor, vergisini veriyor, askerini veriyor, memurunu veriyor.

Hem de yüzyıldan beri bu böyle.

Yani tüm imkânlarını seferber edip, millet kendi devletine güç katmaya çalışıyor.

* * *

Tüm bunlara rağmen, sevgili can dostlar.

Ne yazık ki halk umduğunu bulamıyor, beklediğini yakalayamıyor.

Tarih boyu CHP’den ve onun yamuk demokrasisinden, onun dönemlerindeki adalet terazisinin yamuk durmasından halk artık bıkmıştır, güvenini yitirmiştir.

Onun içindir ki 1950’lerden bugüne dek hep siyasetin gerçek uygulamasından uzak tutmuştur.

Demokratik zeminde, hukuk çerçevesinde günü gelmiş sandıkta gerekeni yapmıştır.

CHP anlayışını ve onu temsil eden siyasetçilerini saf dışı bırakmıştır, yüz vermemiştir, itibar da etmemiştir, öyle inanıyoruz ki bundan sonra da itibar etmez.

Böylece CHP’nin şeflik ve dipçik dönemini bir daha halka yaşatmaması için, bu halk hep oyunu muhafazakâr partilere vermiştir.

Özellikle Diyarbakır’ımızda 20 sene önce Refah Partisine bir çırpıda Yerel Yönetim Seçimlerinde 5 tane Belediye Başkanlıkları kazandırdı.

Fakat ne yazık ki o kişiler halkın beklentilerine cevap veremedikleri için, halk da onları dışladı.

Aslında onlar kendilerini dışladılar.

Büyükşehir Belediye Başkanının kibirliliği, gururu, şaibeli yaşantısı ve her şeye kuş bakışıyla bakması, partinin siyasetine oldukça zarar verdi.

Bu zarar hem Diyarbakır’a, hem tüm bölgeye yayıldı.

Ama buna rağmen, halk yine de o partiden diğer partiye yönelik çalışmasına iyi niyetle devam etti.

Görünen odur ki Özal’ın ANAP’ından tut, Mesut Yılmaz’ın ANAP’ına kadar, Demirel’in Doğru Yol’undan tut. Erbakanın’ın Refah ve Selamet Partilerine kadar, koalisyon hükümetlerine kadar ve AK Partinin 15 yıllık iktidarına kadar…

Halk, beklentilerini hiç yakalayamadı.

Her nedense siyaset terazisi hep yamuk tutuluyor.

İster muhafazakâr olsun, ister A Partisi olsun, ister B Partisi olsun.

Hali âlem meydanda…

Uygulamalar ortada.

Özellikle 15 yıldan beri iktidarda olan AK Partinin bazı bakanlıklarının bünyesinde oluşan yanlışlıklar, kokuşmuşluklar, rüşvet, usulsüzlük, yolsuzluk, kişisel çıkar nerdeyse ayyuka çıkmıştır.

Artık öyle bir hal almış ki bazı bürokratlar bu bölgede yaptıklarını kendi imzalarıyla kendilerini ele veriyorlar.

Böylesine adam kayırma, böylesine vurdumduymazlık, böylesine hukuku ve demokrasiyi tersyüz etme hali, inanın sevgili okurlar insanı çok derin düşüncelere sürüklüyor.

Hep “Acabalar” ve sorular zincirini akla getiriyor.

Velhasıl geçmişe yönelik olup bitenler gerçekten çok düşündürücüdür.

Onun için her nedense bu bölgeden terör ayrılmıyor, tüm hızıyla devam ediyor, hem de acımasızca katliamlar işliyor.

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

Bölgede bulunan imanlı, inançlı, muhafazakâr insanlardan olmasa…

Diyebiliriz ki devlet tek başına bölgenin güvenliğini sağlayamaz.

Bol miktarda şehit vermekle, halk oldukça tedirgin oluyor.

Ama tüm bunlara rağmen halk, terörist odakların mezalimine artık dayanmıyor, kendi kendine harekete geçiyor ve verdikleri mücadeleden dolayı canlarına, kanlarına ve aile ocaklarının yok olmasına neden oluyor.

Tüm bu zorluklara rağmen, tıpkı Dürümlü Mezrasındaki Yaman ve Yakar ailelerinin 15 ton patlayıcı yüklü intihar kamyonuna karşı verdiği mücadele gibi.

O da yetmiyormuş gibi, aynı çevrenin yakın bölgelerinde gizliden gizliye imal edilerek, bu defa 3 ton patlayıcı traktörün römorkuna konularak, Diyarbakır’ın hangi merkezine veyahut hangi karakoluna yapılacağı bilinmemesine rağmen…

Şerefli, namuslu, izzetli o halk farkına varıyor ve gizliden güvenlik güçlerine ihbarda bulunuyor..

Nitekim, onu taşıyan şoför direksiyonda etkisiz hale getirildi..

Tonlarca patlayıcı herhangi bir yere zarar vermeden güvenlik güçleri tarafından imha edildi..

Ve halk rahat bir nefes aldı.

* * *

Demek anlaşılan budur ki halk ve devletin el ele vererek yapamadıkları bir şey yok.

Ama devleti temsil eden, gelen giden iktidarlara düşen en önemli görev; bu bölgede çok dürüst, namuslu, şerefli, haysiyetli bürokratları halkın hizmetine vermesi gerekir.

Kişisel çıkar uğruna, devletin gerçek yüzünü tersyüz ederek, rant peşine düşen, o önemli makamları işgal eden bazı bürokratların bu memlekete, bu yörede, bu coğrafyada görevlendirilmemesi lazım.

Ama ne diyeceksin ki?

Çıkar, rant peşine düşen ihaleci bazı siyasiler zaman zaman yalaka, hatta tabiri caizse kuyruk sallayan menfaatperest bürokratları ve sadece diplomadan ibaret olan idarecileri ister Vali olsun, ister Kaymakam olsun, ister Hâkim olsun, ister Savcı olsun, ne olursa olsun…

Velev ki mahalle bekçisi olsa dahi devletin ve iktidarın imkânını kötüye kullanan insanlar, bu coğrafyaya, tüm Türkiye’ye ve iktidara kar getireceği yerde hep zarar getirir.

Biz bu düşüncedeyiz.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Fazla sözü uzatmayalım.

Bugünkü Söz Gazetesinin manşetinde “Özel Haber” logosuyla, Yenişehir Kaymakamı Mehmet Özel hakkında çarpıcı bir haber yer almaktadır.

Kaymakam Özel'in 4-5 ay içerisinde skandal olarak tanımlanan ve kamuoyuna afişe edilen bir mahalle muhtarını nasıl koruyor-kayırıyor, kanun dışı nasıl savunuyor ve hem de nasıl sahte evrak tanzim ettiğini, göreceksiniz.

Acaba kamuoyu olarak buna gülelim mi ağlayalım mı?

Ama tüm bunlara rağmen, olay örtbas edilmek isteniyor..

Mahkemeyi dahi yanıltmaya çalışan bu Kaymakam ne yazık ki hala görev başındadır.

AK Parti gibi muhafazakâr bir partinin İçişleri Bakanı olan Efkan Ala’nın bakanlığı bünyesinde bu tür kanunsuzluklar işleniyor ve kamuoyuna deşifre edildiği halde, bunca yazılan yazılara rağmen, zerre kadar Kaymakama dokunulmadı.

Acaba kim kimi korur, nasıl korur ve ne için korur?

Birçok sorunun, insanın aklına gelmemesi mümkün değildir.

Hem de gerçekleri tersyüz eden bir bürokrat, kilit noktada bulunan bir kaymakam, hem de Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesini yöneten bir bürokrat, gerçekten buna verilecek bir cevap bulamıyoruz.

Bu zat-ı muhterem (!) olan Kaymakam Mehmet Özel, acaba hangi siyasiden, hangi milletvekilinden, hangi Bakandan cesaret alarak bu hukuk dışı, antidemokratik bir uygulamayı tersyüz ederek yasallaştırmaya çalışıyor…

Skandal bir muhtarın kurtarılmasına yönelik Adliyeyi ve Valiliği dahi, hangi akla hizmet ederek yanıltmaya çalışıyor?

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Skandal muhtarın olayı, köyün merasını başkasına para karşılığında peşkeş ederek satmasına rağmen, yapılan şikâyetler sonucunda Kaymakamlık, olayı tespit etmek üzere kendi bünyesinde İlçe Tarım Müdürü Abbas Ateş başkanlığında heyet oluşturuluyor, köye gidiliyor.

Skandal muhtarın yolsuzlukları tespit ediliyor ve rapor tanzim ediliyor.

19.02.2016 tarihinde rapor huzura geliyor.

Ama raporun tespitlerinin tam tersine, raporu ters yüz ederek, sanki böyle bir rapor yazılmamış gibi müspet rapor şeklini veriyor ve skandal muhtarı soruşturmadan kurtarmaya çalışıyor.

Yani savcılık ve yargıyı yanıltarak soruşturmaya lüzum görmüyor.

Hem de evrakta sahtecilik yapmak suretiyle Abbas Ateş’in raporunu hiçe saıyor.

Evet, işte Abbas Ateş’in raporunun küpürünü sizinle paylaşıyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.