YENİDEN DOĞAN BİR UMUT!
Eklenme: 6/16/2011 12:00:00 AM

Evet, sevgili SÖZ okurları. Büyük bir seçim neticesinde yarışan Türkiye insanı gerçekten müsabakayı kazanmış durumda. Türkiye yeni bir sınavdan geçti ve büyük bir yarışla rakiplerini hezimete uğrattı. Dile kolay karşılaşan her iki kişiden birisi AK Partili olduğuna göre AK Parti’nin seçim zaferinin ardında büyüyen bir Türkiye gerçeği söz konusudur. Bu yarış maratonu Türkiye’nin geleceğinin teminatı olacaktır. Hükümetin bugüne kadar aldığı karar ve icra ettiği icraatların doğru yolda olduğunu bu seçim göstermiştir. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın simasında, çehresinde ve kişiliğinde büyük bir nuraniyet vardır, aydınlık vardır, uğur vardır, bereket vardır ve huzur vardır. Zira çok iyi hatırlıyorum, 1994’lü yıllarda İstanbul Belediye Başkanlığı Cumhuriyet Halk Parti’nin elinde idi. O günkü İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen'di. Kendini şaibeden, yolsuzluklardan ve usulsüzlüklerden kurtaramıyordu. Ekonomisinden tut, tüm günlük hayat akışları hep sıkıntılarla geçiyordu. Hatta evlerdeki musluklardan dahi çoğu zaman su akmadığı gibi, aktığı zaman da hep kırmızı çamur ve bulanık su akıyordu. O dönemde İstanbul halkı büyük bir susuzluk mücadelesini veriyordu. Bugün gibi hatırlıyorum! Kadıköy’den Erenköy’e uzanan Bağdat Caddesi üzerinde oturuyorduk. Sabahları kalkıp abdest almak için su bulamıyorduk, marketler ne zaman açılır diye markete koşup damacana su alıyorduk. 1994’te yapılan Belediye seçimlerinde İstanbul Belediyesi Refah Partisinin adayı olan Recep Tayyip Erdoğan’a geçti. İnanın, mübalağasız olarak söylüyorum, Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu gibi üç beş gün içerisinde çok büyük bir yağmur yağdı ve barajlar doldu. Bir mucize gibi musluklardan artık çamurlu su değil, berrak temiz yağmur suyu akmaya başladı ve bir daha da o sular kesilmedi. İstanbul başta ekonomik sıkıntılardan kurtulduğu gibi tüm sıkıntılardan kurtuldu. Alaycı bir tavır olsa dahi, Erdoğan’ın mı Erbakan’ın mı Refah Partinin mi mucizesi olarak algıladılar. Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortada. Erdoğan’ın kişiliğinde uğur var, huzur var, bereket var gibi diye düşünüyorum. Ağırlık olarak yüzde yüz olmasa dahi genellikle aldıkları karar ve icraatların yüzde sekseni isabetli olmuştur. Dünya İsrail lobisine karşı takındığı tavır dahi bu anlattıklarımın yegâne kanıtlayıcı delili olmuştur. Cenevre’deki İsrail Devlet Başkanı’na karşı ‘One minute’ sloganı tüm dünyaya ders olmuştur ve İslam dünyasına da ümit kapısı olarak açılmıştır. Arap Devletçiklerinin başında bulunan piyon müstevli ve müstevit ajan liderlerinin yağdırdığı mezalim karşısında hiç unutulmasın ki, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’si ümit kaynağı durumundadır. Suriye’den Türkiye’ye bugün on binlerce insanın kaçışı bunun kuşkusuz ispatıdır. Müslüman Arap halkının ağzından çıkan slogan bugün Erdoğan "BATL" ve umudumuzdur diye.. Arap dilinde BATL kelimesinin manası savaşta kazanan kahraman demektir. Filistin halkı başta Gazze olmak üzere kurtuluş ümitleri, AK Parti iktidarıdır. Ve başındaki lider Erdoğan’dır. Bunları hiç sıralamaya gerek yok. Buraya sığdıramadığımız birçok üstünlük vardır. Yıllar yılı Türkiye Cumhuriyeti devletinin bünyesinde yetiştirilen ve devletin çok kritik odaklarına gizlenip birçok kurum ve kuruluşları eline geçiren Ergenekon terör örgütünün varlığı ve onu temsilen nice generallerin bugün adaletin huzuruna çıkıp tarihi suçlardan ve faili meçhul cinayetlerden halk adına sorgulanmaları; hiç unutulmamalıdır ki AK Parti’nin iktidarı döneminde olmuştur. Ve Sayın Erdoğan’ın dik duruşuyla, tek yürekliliğiyle var ola gelmiştir. Yargının yıllardan beri karanlık Cumhuriyet Halk Parti iktidarının mirası olarak bilinen yargıdaki üst düzey seviyesine tırmanan batıl ve ideolojik anlayışın önünün kesilmesi yine Erdoğan’ın iktidarında var ola gelmiştir. Kemalizm ve laikçilik meredinin tüm yanlışlıklarının önünün kesilmesi yine demokratik açılım sayesinde var olmuştur. Kürt halkının bugüne kadar kısıtlanan tüm hayat özgürlüğü yine demokratik açılım sayesinde özgürleşmiştir. Görünen odur ki halkın yüzde ellisi gibi salt çoğunluğu iktidarın AK Parti’ye verilmesi birçok yönüyle geleceğin berrak ve aydınlık olacağının göstergesidir. AK Parti’nin 27 ilde yüzde altmışın üzerinde aldığı oylar sayesinde Türkiye’nin yedi bölgesinden Milletvekili çıkaran tek parti oldu. Düşünün 67 ilde ilk sırada yer aldı. Dünya liderlerinin Erdoğan’a kutlama telefonlarının ardı arkası kesilmiyor. Daha ne olsun, Ey Türkiye’m ve sevgili dostlar. Ümitvar olunuz ki laiklik kavgası artık tarihe karışacaktır. Toplumun dindar kesimi, camii ve cemaat insanının yıllar yılı Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesinin hukuk dışı baskısından dolayı halk Allah bile diyemiyordu. Bir mevlit okutmak için cemaat bir araya gelemiyordu. Medreseler, Kur’an Kursları, Camii ve cemaatler tamamıyla sözüm ona Milli İstihbarat’ın gizli ajanlarıyla karşı karşıyaydı. Hatırlıyorum, Nur cemaatinin bünyesine sızdırılan birer yılan ve akrep durumunda olan hain ajanlar vardı.. Hep cemaate gidenlerin aile yaşamlarını dahi gözlem altına alıyordu, yanlış ve sakat uydurma fişlemeler yapılıyordu. O zararlı yaratıklar, hala da Diyarbakır’da mevcut ise de fakat mumları sönmüştür. Bilinmekte olduğu halde pek de artık yarasa kuşları gibi gece bile halkın içine girip dolaşamıyorlar. Bir bir tanıyoruz onları.. Günü gelir aynı bu köşeden deşifre edileceklerdir. Artık bundan sonra Türkiye daha da demokratlaşacak, daha da demokratik açılımlara doğru gidecek. Yalancıların mumu her gün biraz daha yatsıya kadar yanacak. TSK bünyesindeki üreme yapan İsrail dünürlüğü ile bilinen balyozcu, şarapçı generallerin artık düdüğü ötmeyecektir. "İyi çocuklardır, tanırım" diyen ve 27 Nisan Muhtırasını internet üzerinde gerçekleştiren çatlak seslerin sonudur.. Yalnız 74 milyon değil, gören tanıyan ve bilen tüm İslam dünyasının bireyleri Erdoğan’a dua ediyorlar. Neden mi?.. Zira "özlenen" gün, Erdoğan'la gelmiştir. İcraatlarıyla gelmiştir. Bilindiği gibi; Bir hukuk devletinin en önemli niteliklerinden biri de güvenilir olmasıdır. Bu da; Erdoğan'ın iktidarıyla gerçekleşmiştir. Halk, maneviyat içerisinde günde beş defa ellerini yukarı kaldırıp dua ediyorlar. Küfrün, inançsızlığın, edepsizliğin sonunun başlangıcı olmuştur bu seçim. Sevgili okurlar! Bunu da bilmiş olalım ki, sadece ve sadece dayatmadan, tahakkümden zorbalıktan ibaret olan mutlak istibdat yani zulüm ve keyfiliğe dayalı icraatlar kanunlara, adalete değil güçlüden yana işlenen devlet siyaseti özellikle yargı ve askeri dayatma sonunun başlangıcı olmuştur bu seçim. Zira bugüne kadar hukuk adına, demokrasi adına adaletin üstünlüğü adına yapılan zulüm artık temelsiz bir zeminde görünüyor. Demokratik bir icraatın başlangıcı ile başta Türkiye olmak üzere tüm İslam dünyası artık uyandırılacak ve küfürden gelen zifiri karanlığı darmadağın edecek, ümitvar olalım. En derin saygı ve sevgilerimle.