YERYÜZÜNDE ELİ KANLI ORYANTAL DESPOT REJİMLER! (V)
Eklenme: 12/14/2016 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar

İşte, bakın dünya nerelerden yürüyor?

Sözde medeni dünya vasfını da kimseye bırakmayan bir dünya…

Oysa ki vahşi bir dünya ile karşı karşıyayız.

Kulağımızın dibinde bize rağmen, tüm İslam ülkelerine rağmen, Halep, neredeyse haritadan silinmek üzere.

Kendine medeni dünya adını veren çağdaş muasır seviyesine tırmanan içi boş sözde bir medeni dünyanın gözü önünde; yaşanmakta!.

Evet, ne yazık ki çağımızda vahşeti yaşatıyor, acımasızlığı dayatıyor?

Kan akıtan bir katil durumunda.

Bunun için "El- küfrü milletün" vahide ilkesi yani "küfür tek millettir" ilkesi her gün biraz daha kendini kanıtlıyor.

İşte, küfür dünyası dünyanın neresinde olursa olsun, hangi coğrafyada bulunursa bulunsun, adı ister İngiliz olsun, ister Fransa, ister Rusya, ister Çin, ister Almanya deyin…

Her neresi olursa olsun…

Bunlar günümüzdeki masum insanlara zalimlik yağdıran büyük bir küfri ittifak içerisinde yürüyorlar.

Emperyalizmin gücünü artırmak için her gün biraz daha İslam dünyasını birbirine pazarlıyorlar. Bu kirli pazarlama şekli elbette ki Birleşmiş Milletlerin onayından geçiyor.

Yüzyıl evvel Osmanlıyı yıkan hıyanet güçler neydi?

Nereden geliyordu?

Aynı projenin tekrarını, bugün dik alasıyla yaşatmak istiyorlar.

Evet, Ortadoğu İslam ülkeleri üzerindeki bu pazarlama, rast gele bir pazarlama değildir.

Tamamen karanli ve kirli bir planın oyunudur.

Bu coğrafyanın yer altı zenginliklerine göz dikmiş aç kurtlar misali her gün biraz daha birbiri ile ittifak ederek, iştah kapartıyorlar?

İşte Halep…

Bilindiği gibi Halep tarihi bir Osmanlı kentiydi.

Büyük bir ticaret ve alışveriş merkezi idi.

Halep ve Bağdat varken İstanbul, Washington veya Berlin gibi başkentlerin esamisi okunmuyordu.

Yoktular..

Çünkü, Halep Osmanlının büyük bir ticaret merkezi idi.

Keza Bağdat’ta öyleydi.

Osmanlı zamanında Türkiye’den Halep’e alışveriş için giden kervanların sayısı sonsuzdu.

Kervanların biri giderken bir diğeri geliyordu.

Nitekim Osmanlı döneminde şöyle bir slogan var ve hikayesi şöyle;

Bir gün Kervanlar, metreyle ölçtükleri kumaş toplarını getirip satarken, Türkiye’de sattıkları zaman bir yerde, bir kumaş topunda yanlışlık olmuş.

Satın alan demiş ki bu topun metresi eksiktir.

Hayır demiş diğeri.

Bu fabrikasyon üründür.

Fabrikası Halep’tedir.

Halep menşeli bir kumaştır yanlış yapılmaz.

Satın alan adam itirazına devam etmiş.

Ve adam demiş ki

‘’HALEP ORDAYSA ARŞIN DA BURADA’’

Keza yanlış hesap Bağdat’tan dönermiş.

Demek ki Bağdat’ta, Osmanlının bir ticaret merkezi olması hasebiyle Abbasi devleti zamanından kalan İslami bir doğru hesapla nam alan bir yer.

Tüccarlar orada alış veriş yaparken fazla para verirlerse oradaki tüccarda dönüp Türkiye’ye gelince, oradaki fabrikatör bakar kasasında fazla para var ve der.

Bu para yanlış olarak hesaplanmış, aylar sonra da olsa o para geri gönderilirmiş.

Bu itibarla yanlış hesap Bağdat’tan döner sloganı tarihe geçmiştir.

Demek ki Emperyalist ve Siyonist haçlı dünyası bu İslam’ın iki kentini, milleti ile beraber yüzyıl boyunca yok edebildiler. Topu ile tüfekleri ile değil içimizde ki satılmış, dinden imandan nasibini almamış, taşeron ajan ve piyonlarla bu işi gerçekleştirmişlerdir.

Bu ihanet şebekeleri dün olduğu gibi günümüzde de mevcuttur.

Bu şebeke Osmanlıyı yok edebilmiş ve Hilafeti İslamiye-yi dağıtabilmişlerdir.

Böylesine sahipsiz kalan, tabiri caizse yetim kalan, İslam coğrafyası bir sömürge olmaktan kendini bir türlü kurtaramamıştır.

Evet, ‘’KURT DUMANLI HAVAYI SEVİYOR’’ diyorlar ya!...

Bugün bu haçlı küfür dünyası dumanlı hava yaratıyor ve dumanlı hava içerisinde Ortadoğu’nun önemli devletlerini yok edebildikleri gibi, bu sefer gözlerini Türkiye'ye dikmişlerdir…

Hedefleri Türkiye’dedir..

Ki bu düşüncelerinin hakimiyeti söz konusudur.

Elbette ki 100 yıldan beri Türkiye’yi yöneten hükümetler büyük bir gafletlik içinde, vurdumduymazlıklarla, gününü gün etmişlerse de hatta günümüzde slogan olarak 1924’ün jakoben, zorba, Kemalist, Laikçi bir anayasaya inanmışlar ve ona tabi olmuşlar.

Böylece küfür dünyasına el pençe durmuşlar.

Onun için bu ülke yani Türkiye zor günler geçirmektedir.

Ancak cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığı yeni bir Türkiye’nin inşasını ümitlendiriyor ise de; ama içimizdeki Kemalist, laikçi muhalefet bir türlü içine sindiremediği gibi gizliden gizliye, başta PKK terör örgütü olmak üzere DHKP-C, DEAŞ, FETÖ gibi terörün çeşitleri ile gizliden gizliye işbirliği içinde olduklarından da kimsenin kuşkusu olmasın.

Her ne kadar zaman zaman kendilerini haklı gösteriyorlar ise de onların bu göstermelik davranışları timsahın gözyaşlarına benzer.

Zira timsah gözyaşlarını döktüğü zaman sevincinden döker.

Timsah yakaladığı avını yerken gözyaşlarını döker.

O gözyaşları kederden, elemden, üzüntüden değil sevinçten gelir.

Oysa ki diğer canlıların gözyaşları üzüntüden olurken o acımasız vahşi bir timsah hayvanı, her şeye rağmen yer…

Tıpkı Türkiye’deki kendilerini, suret-i haktan gösteren muhalefet temsilcileri gibi…

Başta CHP lideri olmak üzere tümü de olayları ters yüz etmekten başka da işleri yoktur.

Evet, CHP'nin siyaseti dahil olmak üzere yüzyıl öncesine uzanan bir münafıklık silsilesinin son halkasıdır.

Onun için yıllardan beri daima kirli, mezhepçilik anlayışı ile Esed’in yanında yer almış bir karanlık dünyaya sahiptir CHP.

En derin Saygılarımla….