YÜZ YILLIK GİZLİ VE DERİN İKTİDARLAR
Eklenme: 12/13/2012 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere bugün yani 13 Aralık 2012 günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde asrın davası olan Ergenekon terör örgütünün son yargılama günü olacak.

İddia makamının son olarak vereceği mütalaa ve son savunma günü

Elbette ki tarihi bir gündür.

Ama bu bir gerçektir ki, son 10 yıl içerisinde her gün biraz daha ileriye doğru atılan adımlar, bir açılımdır, hukuksal gelişmedir ve kazanılan son şanstır.

Zira 1908li yıllardan günümüze dek, yani İttihat ve Terakki hükümetinden tutun, Cumhuriyet dönemindeki hükümetlerin ve iktidarların varlığına kadar, her ne kadar fiili olarak gelen-giden iktidarlar, şekli bir durumla varlık göstermişler ise de, bize göre hiçte öyle değildir. Hükmen aslında ülkeyi ve devleti ele geçiren zorba, totaliter ceberut-i, gizli iktidarların varlığı söz konusu olmuştur.

***

Bu iktidarların hükümranlığı ise tümüyle gizli Ergenekon derin devlet yapısının eliyle olmuştur.

Ne hazindir ki;

Bu karanlık yapı da, ülkenin can damarı durumunda olan TSK başka olmak üzere, bir çok önemli kurum ve kuruluşlarının bünyesinde oluşa gelmiştir.

Hazırlanan anayasalar tümüyle dış mihrakların direktifleri altında oluşmuş, hukuksal olarak görüntü verilmiş ise de hep sözde kalmış, uygulamalar yine gizli mihraklara bırakılmıştır.

Tek kelimeyle hükümetler, gelen giden iktidarlar, deyim yerindeyse kukla hükümeti olarak bırakılmak istenmiştir.

Ancak son 10 yıl, Ak Parti iktidarının çok büyük zorluklarla beraber Türkiyeyi bu merhaleye taşıyabilmiştir. Bu nedenle diyoruz ki, Eğer Türkiye bugün, bu derin ve lanetli totaliterizmi yargılıyorsa, demek ki Türkiye için yepyeni ve ümit verici bir gelişme ve ilerleme söz konusudur.

Dün akşam saat 23.00 sıralarında CNN Türkte yayınlanan Tarafsız Bölge programında 4 hukuk mensubu, aynı davanın müdahil ve savunma avukatlarının tartışmasını izlerken İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ile eski İstanbul Baro başkanlarından meşhur Turgut Kazan Ergenekon davasının müdafileri olarak konuşuyorlardı. Avukat Orhan Kemal Cengiz ile Av. Ömer Faruk Usal beyler de müdahil avukatlar olarak programdaydı.

Sayın Cengiz ve Usalın konuşmaları tamamıyla hukuka dayalıydı.

Ve Türkiye de tarihi olup bitenleri tüm çıplaklığıyla ortaya dökerek konuşuyorlardı.

Kazan ile Kocasakal adeta yan çizip hukuka gölge düşürmek suretiyle yüz yıllık Ergenekonu ve derin yapıyı savunuyorlardı.

Vesayetçi bir zihniyetle...

***

Tarafsız ve yansız, objektif bir bakışla, bir izleyici olarak, benim de şahsen tespitlerim Sayın Cengiz ile Sayın Farukun konuşmalarıyla örtüştüğü gibi, beyanlarını da onaylıyorum.

Bakınız Ümit Kocasakal diyor ki;

Duruşma hkimleri hatalı yargılama yapıyorlar, yanlı görüş veriyorlar ve yargılama esnasında hukuku çiğniyorlar.

Biz de ona karşı halk olarak diyoruz ki;

Duruşma hkimlerinin varsayımlarla hataları varsa da, sen bunları görüyorsun da, Yassı adayı niye hatırlamıyorsun. 1960 iktidarının Yassı adadaki hkim Salim Başol ile Savcı Ömer Egesel bir başbakana ve iki bakanına aynen şöyle diyor: Sizi buraya gönderen güç böyle istiyor. Biz onlara uygun olarak sizi yargılamak durumundayız.

Ve mahkeme salonunda devletin başbakanı olan Adnan Menderese insanlık ve hukuk dışı yaptıkları hakaretleri görmüyorsun. Yüz yıllık karanlık yapıyla beslenen ve devleti içerden gizlice ve zorbaca yöneten Ergenekonu görmezlikten gelip, hkimleri suçluyorsun...

Sormazlar mı;

Beyler, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu

Hem kendinize hukukçu diyorsunuz, hem de millet düşmanlarını, inanç ve iman düşmanlarını savunuyorsunuz? Bu milleti arkadan vurmak suretiyle 100 yıl boyunca terörden, kandan, gözyaşlarından kendini kurtaramayan bir ülke durumuna sokanları hala da savunuyorsunuz. Hukukçuysanız nasıl gerçekleri göremiyorsunuz.

Doğrusu buna mana veremiyoruz.

Bu da tabi ki apayrı bir manzara.

Gerçekten hukuk diliyle konuşuyorsanız, yanlı davranmamanız lazım.

Ama velkin siz suç ve ihanet şebekelerini savunuyorsunuz.

Farkındasınız veya değilsiniz, bunu kamuoyuna bırakıyoruz.

***

Evet, sevgili okurlar

Türkiye 100 yıllık bir geçmişe dayalı çok büyük maceralarla karşı karşıya kalmış ve derinden derine hıyanet şebekeleri tarafından içten içe yıkılmaya çalışılmış.

Kimse de farkına varamamış.

Farkına varan da cesaret edip hakikati dile getirmemiş, karşı koyamamış.

AK Parti dışındaki diğer iktidarların tarihi ikmallerine bakın gününü gün etmekten başka bir şey yapmamışlardır.

Eğer bugün ülkemiz tüm yönleriyle ekonomik olsun, ahlaki çöküntüler, kültürel ve siyasal olarak bu manzarayı yaşıyorsa bunlar, bu derin yapının ülkeye olan ihanetinin sonucudur.

Türkiyeyi karanlığa sokan bu derin yapının temelinde dışa bağımlılık vardır.

Kışkırtıcı ajan durumunda olan mezhepçiliğe dayalı çok kirli ideolojilerin hükümranlığı söz konusu olmuştur.

Bizim için kurtuluş çaresi, tarihi benliğimize dönük, 1000 yıllık tarihimizle, kültürümüzle, kardeşliğimizle yeniden tanışalım, kucaklaşalım birleşelim ittihat edelim.

Ki özümüze dönebilelim.

Yoksa bu tür mecralara saptırmaya çalışanların etkisi altında kalarak hep fakr-ü zaruret içerisinde, ülke perişanlığını yaşarız.

En derin saygılarımla