ZOOMLAYIN Kİ; GÖRÜNTÜLER NET OLSUN!
Eklenme: 11/8/2010 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar. Bilindiği üzre; Kamera veya fotoğraf makinesiyle bir görüntüyü "daha yakından" çekebilmek için makinenin karakterinde mevcut olan "zoom" kabiliyeti kullanılır. Bu da çekilen görüntüye "ciddi" manada çekicilik kazandırır. Tıpkı günümüz Türkiyesinde olup-bitenlerin daha net ve çikici görünmesi için; medya "bu zoom" kabiliyetini kullanması gerekir. Çünkü; Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek devletin derinlerine girmiş, derinliğinde palazlanmış, bir hayli olaylar var. Öyle; kasıtlı olarak devlet sırrı diye gizlenmiş nice kirlenmeler, nice karanlıklar, nice kirli kurullar söz konusudur. Devletin "iç organlarının" kökenine girmiş ve saklanmış bu yapı ve olayları artık gün yüzüne çıkarıp netleştirme zamanı gelmiş ve geçmiştir. Bu itibarla diyoruz ki, artık kendini bilen herkes, ülkesini ve milletini seven bu teru taze nefis vatanın oksijeninden faydalanan her namuslu kalem sahibi bunları görüntülemelidir. Daha fazla netleştirmek ve yakına alabilmek için makinelerin, kameraların "zoomlama" kabiliyetini kullanarak, yakından göstermesi gerekir. Netleştirilmesi gereken olayların varlığı bu memlekette çoktur. Hileli, entrikalı oyunlarla münafık senaristler bu ülke insanından bir çok şeyleri gizlemiştir. Rahatlıkla piyonca, ajanca dışa bağımlı birçok mihraklar namı hesabına çalışmışlardır. Tıpkı Saddamın ordusu gibi Saddam ve ordusunun bünyesine yerleştirdiği Arap Ergenekoncu generallerle ordusunu dünyanın en büyük dördüncü ordusu olduğunu hep söylüyordu. Siyonist dünya basını da bunu pof pofluyordu. Ama gün geldi o dünyanın dördüncü ordusu durumunda olan Irak ordusu emperyalist orduların karşısında cüceleşti, küçüldü ve sıfıra indi. Zaman zaman bu köşeye taşıyoruz, hani o general Sahaflar, o Aziz Tarıklar, Taha Yasin Ramazanlar gibi duayen generallerin bugün esamesi bile okunmuyor. Saddam ile beraber hep toz olup gittiler. Çünkü milletiyle sadık değildiler. Dürüstlük yoktu. Her şeyi bir çırpıda bir kadeh viskiyle veya bir dansözle değiştirebiliyorlardı. Böylece Irak gibi bir devlet ve sözüm ona güçlü bir ordu silinip gitti. İşte bundan dolayı diyoruz ki, tüm gerçekleri zoomlayın ki görüntüler net ve yakın olsun. Nerede, kimde, hangi platformda bulunursa bulunsun mutlaka artık bu millet medyasıyla, şerefli, dürüst kalem sahipleriyle gizli kalmış kirli görüntüleri netleştirmesi gerekir. Bakınız, değerli dostlar. Dünkü birçok yazılı medya sürmanşetlerine şöyle çarpıcı bir haber taşımıştı. Hem de zoomlayarak, generalin boy fotoğrafına vererek. Keza, aynı puntolarda aynı sayfaların sürmanşetinde meşhur Ergenekoncu başsavcı İlhan Cihanerin yeni HSYK kararlarıyla yer değiştirme cezasına çarptırılma hadisesi de, yer alıyordu. Haber aynı şöyle yazıyor; "ANDIÇÇI SAVCI DÜZOVAYA İNDİ" Haberin hemen bitişiğinde unvanlı hakim ve savcıların görev yerlerini belirleyen yeni HSYK Albay Çiçek imzalı darbe andıçını Erzincana uygulamakla suçlanan Ergenekon sanığı İlhan Cihaneri normal savcı olarak atadı. Bugün Gazetesinin dünkü nüshasının sürmanşetinde bu paralelde daha değişik ifadeyle General'in tutuklanma haberi şöyle yer almaktaydı. "O GENERAL TUTUKLANDI" Hakkari Çukurcada altı askerimizi şehit eden mayınlar için "bizim" diyen Tuğgeneral Zeki Es on sekiz ay sonra tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevine gönderildi. Oysaki YAŞ kararıyla terfi alamayan bu general iki general arkadaşıyla beraber askeri idare mahkemesi kararıyla terfi almışlardı. Evet, işte başta söylediğim gibi gizlenmiş olayları ve kirli senaryoları yakınlaştırmak gerek.. Görüntü net görünsün diyoruz. Korkunç gerçeği itiraf etmişti bu general. Onun ve onun üstündeki Tümgeneral Gürbüz Kayanın da altı erimizin yere gizledikleri mayınların patlamasıyla şehit olan altı ana baba kuzularının ölümü karşısında birbiriyle telefonlaşarak "ufak tefek bir hataymış, bir şey olmaz" diyerek olayı es geçmişti. Zaten soyisminden de anlaşıldığı gibi her şeyden "es"çi general bugün artık tutuklu. Haber devamla şöyle diyor; "Yüreğimizi yakan olayın ardından yapılan PKK mayını açıklamasının büyük bir yalan olduğu internet ortamına düşen skandal, ses kaydı ile ortaya çıkmıştı. Tuğgeneral Zeki Esin korkunç gerçeği, komutanı olan Gürbüz Kayaya itiraf ettiği belirlenmişti. Tümgeneral Gürbüz Kayanın da acı olay için skandal bir nitelemeyle "ufak tefek bir hata" dediği anlaşılmıştı. Tam on sekiz aydır devam eden soruşturmada önceki gün Zeki Es, Genelkurmay Askeri Mahkemesine çıkarıldı, ardından tutuklandı." İşte buyurun sevgili SÖZ okurları. Gelin hep birlikte pirincin taşını ayıklayalım ki; pilavı yerken dişler kırılmasın. Ama bana göre bu gizli pirincin içine saklanmış, taşlar ülkenin dişlerini zaman zaman zedelemiştir ve rahatsız etmiştir. İşte, gelen giden iktidarlar hep bu vesayetçi diktanın altında "tezellül" ile arzı endam ederek her şeyi görmezlikten gelmişler ve olayları es geçmişlerdir. Öyle bir hale gelinmişti ki; PKK'nın ve diğer örgütlerin yapmadığı eylemleri "yapmış" gibi göstererek, terör örgütlerini kahramanlaştırmışlardır. Halkın gözünde "korku imparatoru" yaratılmıştır. Yani deyim yerindeyse; "Bir taşla iki kuş vurulmuş."

Bir yandan terörü körüklemişlerdir. Bir yandan da, terörü kahraman göstermişlerdir. İşte bundan daha felaket ve skandal hadiseler yer yüzünde olabilir mi? Ama inkar edilmez gerçekte budur ki bu iktidar yani Başbakan Recep Tayyip Beyin iktidarını tebrik etmek lazım. Olayların üzerine titizlikle gidiyor ve güzel şeyleri yakalıyor. Ama bunu da unutmayalım ki iktidarın çok eksiği vardır. Onu da tamamlarlarsa inanıyorum ki önümüzdeki seçimlerde de sınıfı geçecektlerdir ve yine iktidar onların olacaktır. Zira bu halk geçmişini unutmamıştır ve unutmaz da. Evet, andıççı Ergenekon sanığı Başsavcı İlhan Cihaner Erzincanda ne yapmışsa suçu nasıl suçlu görülmüşse ve üst düzeydeki yargı bunu hep "Sütten çıkmış ak kaşık" olarak göstermişse bunun daha on misli kat be kat 1998li, 1999 ve 2000li yıllarında Diyarbakırda DGM Cumhuriyet Başsavcısı görevini yapan dönemin Başsavcısı Nihat Çakar bunun daha dik alasını yapmıştır. JİTEMin kara kutusu durumunda olan PKK ve JİTEM itirafçılarından Nafiz Çapan net olarak bunu ifade etmektedir. Ve bizim de tespitlerimize göre sahte evrakı meşrulaştırmaya kadar ve sahte bir resmi evrakı sözde PKK tarafından yazılmış gibi gösterilen fişleme evrakına kadar.. O günün JİTEM elemanları tarafından büyük bir ittifakla 7. Kolordu Komutanlığı patenti ile DGM Başsavcısı Nihat Çakar ve MİT Bölge Başkanı Cemal Uzgören ve Jandarma İstihbarat Komutanı Cemal Temizöz birlikteliğiyle bu evrakı tanzim edip SÖZ ailesinin mensuplarını mağdur etmiştirlerdir. Hatta bu sayede 1999da fişlenen merhum Emin Altındağ, dokuz ay sonra Bingöl ve Diyarbakır arasındaki askeri bölgede ölü olarak bulunmuş hem de arkadaşı Münir Mennanla beraber. Ve buna da trafik süsü verilmiş. Ve merhum Emin Altındağı gizli takip altına alan Jandarma Genel Komutanlığınca gizli fişleme yazısı askeri birliklere gönderilmiştir. Hem de Jandarma Genel Komutanı adına Tümgeneral Mehmet Çavdaroğlunun imzasıyla İşte sevgili okurlar. Yazımızın başında Saddam ve Saddamın ordusunun bünyesinde yetiştirdiği Arap Ergenekoncu generallerin marifetleri yüzünden bir ülke yok olup gitti. Biz istemiyoruz ülkemiz böyle olsun. Ama geçmişte ve günümüzdeki gizli kalmış olayları zoomlayarak, netleştirerek kamuoyuna götürmemiz lazım. Biz bu görevi namus ve şerefle yaparken Başbakanımızın özellikle Adalet Bakanımızın hatta ve hatta yeni HSYK heyetinin de dikkatini çekerek bilgilerine sunmak üzere hatırlatıyoruz, bu gerçekleri. En derin saygı ve sevgilerimle.