BİRİSİ BARIŞI BAŞLATMALI
Eklenme: 1/12/2025 12:00:00 AM

I.) Abdullah Öcalanın 15.02.1999 tarihinde ele geçme öyküsünü yıllar sonra Bülent Ecevit Amerikalılar Onu bize neden teslim ettiler hala anlamış değilim. dedi.

21 Mart 1999 tarihinde Fethullah Gülen sağlık sebeplerinden dolayı ABDye gitti.

x. O yıllarda; Türkiye İtalya arasında Avrupa Birliğine girmesine yardımcı olma karşılığında ve İtalya ile Ekonomik ilişkilerin yeniden başlaması koşulunda Türkiyeden Öcalanın hayatını bağışlamasını istediğini.

x. Avrupa Birliği Türkiyenin AB kulübüne girmesi için bir kelleyi feda etmesine değer, bu da PKK şefinin kellesi.

x. Yine Avrupanın Ankaraya Karşı Ayaklandığı konu olarak gündemdeydi.

x. AB, Türkiyeyi Öcalanı bağışlaması yolunda uyardı.

x. Öcalanın asılması halinde Türkiyenin AB adaylık listesinden

silineceği.

x. Öcalanın idam kararını 25 Kasım 1999 günü onaylanınca Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi büyük bir hızla aynı gün aldığı karar ölüm cezasının kabul edilemez. Olduğunu açıkladı.

x. Uluslararası Af Örgütü Türkiyenin uluslararası hukuk kurallarını

çiğnemiş olacağını açıkladı.

x. İtalya, Finlandiya, İsveç, Hollanda ve Almanyadan benzer açılmalar geldi.

x. AGİT yükümlülerini yerine getirme konusunda yurttaşlarına hesap verirler ve öteki devletlere karşı sorumludurlar. Bu yükümlülükler herhangi bir devletin iç işleri dışındaki alanlarla sınırlanamaz.

Etnik azınlık mensubu kişilere şiddet uygulanmasına karşıyız. Açıklandı.

x. Türkiye Uluslararası Adalet Divanı ve AİHM kararlarına uymayı kabul etmiştir.

2025 yılına dönersek,

Dün olanları hatırlatmakta fayda vardır. Zira günümüzde buna benzer süreç yaşanacaktır.

II.) 20 Mart 2003 tarihinde ABDde Iraka özgürlük operasyonu

başladığında Türkiyenin tavrı ise; Kuzey Irakda bir Kürt Devletinin

oluşumunun Türkiyenin bütünlüğüne bir tehdit olabileceği yönündeydi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit buna asla izin vermeyiz söyleminde bulundu.

ABD, düşman Saddamı devirmek için müttefiki Kürtlere güvendi.

Dün ve bugün de İsrail bütün gücüyle Mossadı ve askeri istihbaratıyla Kuzey Iraktaki Kürt Devletini destekliyor.

Bugün de Suriyedeki Kürtleri Ve Kürt devletinin kurulmasını destekliyor.

x. Kürdistan Bölgesel Yönetimi 2003 yılından günümüze bir devlet yapısı içinde durmaktadır.

x. Kuzey Irakda Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ekonomik, ticari, ulaşım, enerji, sağlık ve gıdadan bir çok alanda ticaretten Türkiyeye yıllık 10 Milyar Dolardan fazla ticaret hacmi gerçekleştirildi.

x. 2025 yılında ise Suriyenin Kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulması

gündemdedir.

x. Suriyenin toprak bütünlüğü içinde 4 ayrı kanton şeklinde bir yapılanma günümüzde söz konusudur.

1. Nuseyriler.

2. Dürziler.

3. Sünni Araplar.

4. Kürtlerdir.

III.) Abdullah Öcalanın 1999 yılında teslim edilmesiyle 5 maddelik bir anlaşmadan bahsedilmektedir.

İdam edilmemesi ve 25 yıl ağır hapis sonrası ev hapsi gibi konular için

bağlayıcı hükümler varsa günümüzde daha da önem teşkil etmektedir.

x. Öcalanın ev hapsiyle PKK kendini tasfiye etmesi, silah bırakması durumunda;

x1. Kürt sorunu terörden, silahtan siyasal platforma taşınması için önemli adım.

x2. Güneydoğu Bölgesinde ve özellikle 81 ilde her alandan normalleşme yönünde adımlar atılmış olacaktır.

x3. Türkiye 85 milyon ile 783 metrekare ile bir bütün olduğunu komşu ülkelerine; ABD, AB ve Dünyaya ilan etmiş olacaktır.

x4. Türkiyeye yönelik içten ve dıştan saldırılar bertaraf edilmiş olacaktır.

IV.) 2025 yılına dönersek; Elimizde başarısız bir sonuç elde edilen

1 inci çözüm süreci var.

Bu çok büyük tecrübedir. Bu doğru değerlendirilirse yeni çözüm süreci daha güvenli zeminlerde ilerleyecektir.

Geçmişte de gördüğümüz gibi çözüm süreçlerinin konuşulduğu, ortaya getirildiği dönemlerde olduğu gibi bugünde Türkiyedeki bütün siyasi yapılar bu sürece yönelik yeni siyasal zeminler oluşturmaya çalışmaktadır.

Örneğin; Sn. Devlet Bahçelinin Öcalan çıkışı ile boşalttığını düşündükleri milliyetçi alanı ele geçirme çabası içinde olan günümüz İyi Partisi var.

Kuşkusuz MHP olduğu yerde çakma milliyetçilik zemin bulmayacaktır.

Ancak süreci geciktirmek ve bulandırma çabası devam edecektir.

Sosyal medyada geçmişte bu sorundan dolayı hayatını kaybetmiş insanlar ve şehit ailelerinin acılarını kullanmak istenilmektedir.

Hayatlarında aldıkları en büyük risk trafiğe çıkmak olan çoğu insanın daha fazla insan ölümlerini, yıkımlarını ve kaosu talep etmesi garip bir paradokstur.

Bakın Suriyeye, bakın Iraka, bakın Ortadoğuya Afrikada birçok ülkeye, bakın Ukranyaya savaşların yakıcı ve yıkıcı etkileri ortadadır.

Sıcak odanızda kahvenizi içerken bunu hissedemezsiniz.

Süreç; çok daha fazla akıl ve vicdan sahibi insana ihtiyaç duymaktadır.

Siyasal görüşleri ne olursa olsun.....

Birinci çözüm süreci tecrübeleri önemlidir. Birinci çözüm sürecini bozanların kimler olduğu bilinmekte ve hafızalarımızdadır.

Birinci çözüm Süreci bozma çabası içinde olanların bu sürçte öne

çıkmalarına rol ve izin verilmemelidir.

Zira o günden bugüne on binlerce insan öldü.

x. ayrıca, Avrupadaki özellikle Almanya, Fransa, İsviçredeki diasporalar da önümüzdeki günlerde deklarasyon yayınlayacaklardır.

Mesele artık daha fazla insanın ölmesini engellemek değil,

MESELE : TÜRKİYENİN İSTENİLEN ORTA DOĞU KADERİNDEN KURTULMASIDIR.

Bunu hep birlikte el ele vererek gerçekleştirme şansımız çok yüksektir.

Bugün süreç; İmralı, Kandil, DEM, Kürt Sorunundan öteye bir sorundur.

Barışın içinde ve savaşlardan uzak bir Türkiye çok fazla güçlenecektir.

Stefan Zweigin dediği gibi Birisi barışı başlatmalı. Tıpkı savaşı

başlattığı gibi.

Av. Mesut DEĞER

22. Dönem Diyarbakır Milletvekili

Araştırmacı - Yazar