Bu sözün,
Ve itham içeren ifadenin sahibi kim mi?
İlin mülki amiri!
Yani, Diyarbakır İl Valisi Mustafa Toprak?
Kime,
Ve hangi kuruma yönelik bu sözü “alenice” ifade ediyor?
Elbette ki,
“Kent İmarından” sorumlu ve yetkili olan kuruma!
Bu kurum kim?
Hiç kuşkusuz ki birinci derecede sorumlu olan kurum Büyükşehir Belediyesi!
Başbakanı.
Ve Meclis üyeleri.
Peki, itham’ın çıkış noktası nedir?
İmar’a yönelik gösterilen tepkinin adresi ne?
Kırklar Dağı.
Kısacası; konut imarına açılmasına binaen bu sözler!
***
Malum,
Bir kaç yıl önce Kırklar Dağı özel şahsa binaen “konut” imarına açıldı.
Ve şuan, bir kaç yüksek bina inşa edilmiş vaziyette.
İşte dün bu mevzuu Söz’ün “sür manşet” haberi idi.
“Tarihi dokular ranta kurban!” diye.
Aslında,
Vali Toprak bu beyanatı, benim Uzay TV’deki Pazar günü yaptığım “Pazar sohbeti” programımda verdi.
Haberci arkadaşların da dikkatini çekmiş olacak ki alıntıyla, mevzuuyu haber yapıp, dün okurlarıyla buluşturdu.
Eee.
Böylesi bir beyanattın yerel bazda haber değeri olmaz mı?
Olur.
Çünkü İl’in mülkü amiri, “kamuoyu önünde” aleni bir şekilde, şikâyet ve tepki koyuyor!
***
Doğrusu,
Kırklar Dağı’na İmar’ın verilmesi ve oraya “ilk kazmanın” vurulduğu gün bende şahsen tepki koymuştum!
Ve şöyle demiştim o gün için.
Şarkılara,
Türkülere,
Filmlere ve hayat hikâyelerini konu olmuş, Kırklar Dağı “nasıl” konut alanına dönüştürüldü?
***
Burası,
Kırklar Dağı’nın “efsanesine”
Ve şehrin tarihi dokusuna, uygunluk arz eden bir projeye dâhil edilemez miydi?
Hele Dicle Vadi projesinin konuşulduğu bir dönemde.
Sormuştum!
Çünkü,
Kırklar Dağı, kentin en gözde “bakış” noktası.
Surlar.
Ve Evsel bahçeleri, tabiri caizse “ayaklarınızın” altında.
Bu manzara,
Bu dâhiyane görüntü, “betonarme” yapılara kurban gitmesin-gitmemeli diye!
***
Ama oldu.
Betonarme binalar yükseldi.
Tabi zaman içerisinde;
Orayla alakalı özellikle halk nezdinde sorgulayıcı noktalar da oluşmadı değil.
Bir hayli oluştu.
O gün;
İki yönlü bir dizi iddia ve söylenti şehir kulislerinde dolaştı.
Ki halen de dolaşıyor!
Paranın,
Arsanın ve İmar’ın teminine ilişkin.
***
Velhasıl, şuan ki duruma gelirsek.
Denildiğine göre.
Ki kesin olmamak kaydıyla buradan ifade ediyorum.
Yürütülen “inşaat” çalışmaları kısm-i olarak durmuş!
İnşaatın sorumlusu denilen kişiler de, “pek” ortalıkta görünmüyor muş.
Yani; “sıkıntılı” bir durum var, deniliyor?
Ne kadar doğru,
Ne kadar gerçekçi değil bilemiyorum.
Söylenenler bunlar.
Ne diyelim; zaman içerisinde, “durgunluğun ve belirsizliğin” nedeni ortaya çıkar.
***
Dönersek,
Vali Toprak’ın bu mevzu ekseninde sarf ettiği sözlere.
Yani; “Diyarbakır’ın tarihi dokusu ranta kurban” ediliyor mu çıkışına?
Toprak’ın, itham içeren o beyanatını özetlersek burada.
Şöyle diyor:
***
“Kırklar Dağı’nda çok yüksek konutların yapılması çevrenin manzarasını bozdu. Buna karşı çıktık.
‘İmar planı böyledir’ dediler.
Hayır, oradan büyük rant elde ediyorlar.
Orada 30–40 yüksek konut yapacaksınız diye UNESCO düzeyindeki Diyarbakır’ın tarihi surlarını ve burçlarını gölgelemeye kimsenin hakkı yoktur.
Bu konuda mesul olan belediyelerdir.
İçimden gelerek ve yüreğimden konuşuyorum, imar planı böyledir demesinler.
Açık ve net rahatsızlığımızı dile getiriyorum.
Çünkü orayla ilgili bir takım yanlış şeyler de söyleniyor.
Büyük rant hesapları var.
Maalesef bu hesapların içinde belediyeler vardır.
Kentin tarihi dokusunu bozmak uğruna getirim elde edilmesi Diyarbakır’ın geleceğini yok etmektir.”
***
Vali Toprak’ın “imar” konusundaki serzenişi böyle!
Bir eleştirisi daha var.
O da;
Fiskaya şelalesinin dibinde inşa edilen kâffeyle alakalı.
Yapı modern.
Ama Fiskaya şelalesine,
Ve Surların tarihi dokusuna,
Dicle Üniversitesinden şehre bakıldığında göze hoş gelen bir uygunluk arz etmediği gibi, “estetik” tezatlığı var!
Yani;
“Kaş yapayım derken göz çıkarmaya” getirilmiş deniliyor.
***
Sonuç itibariyle;
Görünün o ki, “imar ve kentteki bazı yapılar” konusunda.
Belediye ile Valilik arasında; “ciddi bir görüş” ayrılığı var.
Kim haklı,
Kim haksız zaman gösterecek.
Bence önemli olan,
Diyarbakır’ın bugünü ve yarınına ilişkin, ortaya konulan “yol” haritasının, samimiyeti!
Bu meselenin hamuru hayli su almaya müsait!
Neyse!
Bakalım,
Büyükşehir Belediyesi “bu ithama ve çıkışı” karşı ne diyecek?
Suskun mu kalacak?
Yoksa “bizim de söyleyeceklerimiz var mı” diyecek?
Bekleyip göreceğiz!