Öncelikle.
Herkese bir dur çekmek istiyorum!
Bugün'e özgü, değil.
Yaşamın, her zaman dilimi için gerekli.
Ama bugünün "önemi" büyük.
çünkü bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü!
Onun için.
Bir saniye diyorum...
İşçisi. Memuru. Doktoru. Hemşiresi.
Emekçisi.
çalışanı, çalışmayanı. Polis'i, zabıtası, askeri!
Bilumum!
***
Bugün, hiç birinizden.
Biber gazını.
Polisin copunu.
Kavgayı, çatışmayı.
Sakın ola;
Ne görmek, ne duymak istemiyorum...
Molotof mu, hava-i fişek mi, hiçbiri olmayacak?
Hiç biri de kullanılmayacak.
***
Ne; Taksim meydanında, ne de yolunda.
İstanbul'da dhil.
Diyarbakır'da.
Hele ki, ne İstasyon Meydanında, ne Dağkapı da.
Pek tabi ki, Ankara Kızılay'da da.
Huzuru bozan, güveni zedeleyen, tepkiyi doğuran, bir tablo görmek istemiyorum!
Kimsede, tevessül etmesin.
***
Olmayacak.
Olmamalıdır. Olana da zemin verilmemelidir.
Sakın, 1 Mayıs'a yakışıksız görüntü olmasın!
Bilmeliyiz.
Hissetmeliyiz ki, hal-i lem ortada.
Pusuya yatanlar var.
Sinsice siyasi hesap güdenler
Yekn vaziyette; Ülke ve Millet üzerinde hainnane hesap içerisindeler.
Aman ha.
"İştahlarını" kabartan, atmosfer yaratılmasın.
***
Yıllarca!
Ama yıllarca, yaratılmadı mı, kaotik atmosfer.
1 Mayıs!
İşçinin, emekçinin, çalışanın!
Hak. Hukuk. Adalet!
Ekonomik ve Sosyal.
Talip ve isteklerinden, uzak, "ateş körükleyen" havada geçti.
***
Bugün dahi sorulduğun da.
Benim yaşımdakilerin vereceği cevap şu olur; 1 Mayıs denilince ne anlıyorsunuz diye?
çocukken, 1 Mayıs'ı baharın, yeşilliklerin, çiçeklerin açtığı, sevgi ve aşkların doruğa çıktığı zaman olarak görürdüm.
Gençken.
Şiddetin, öfkenin, kavganın, copun, ölümün, darbelerin "ikmali" olarak görürdüm.
Yetişkin oldum.
1 Mayıs hissiyatım, tıpkı bugün gibi.
"Aman ha! Şiddet ve kavga olmasın".
***
İşte bu kaygı.
İşte bu korku.
Emekçiyi, çalıştıranın, Siyasal iktidarın önünde güçsüzleştirdiği gibi, zayıf bırakmıştır.
Önceki gece, Büyüktimur'la Gündem'de ifade ettim!
Sendikalar. İşçi ve Memur konfederasyonları.
Hal-i hazırda; "Partilerin" ön veya arka bahçeleri konumuna geldiler.
Bu da onları tamamen; "vasıfsızlaştırmış" hale getirmiştir.
***
Biliyorum!
Bazı emekçiler.
Özellikle, "sendika" ağaları diyebileceğim kesim!
Söylediklerimi "taca çıkarma" noktasında, gayret ve tepkisel vücut ikmal ederler.
Olsun!
Ama biliyorum ki, gerçek emekçiler aynı düşünceyi paylaşmaktadır.
***
Onun için!
Diyorum ki,
Bugün duymak istediklerim var.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günün "asıl amacına" ilişkin.
Bunlar.
Şehr-i Diyarbakır başta olmak üzere.
81 İl'de. Taksim'de. Veya İstanbul'un herhangi bir yerinde.
Kızılay da bile.
Konuşulsun. Seslendirildi, ifade edilsin
Denilsin ki
***
Biz bugün. 1 Mayıs'ın "gayesini" konuşmak istiyoruz.
İşte talepler.
İşte bu ülkenin ve milletin beklentileri bunlar.
Önce.
Sermayeye! Hükümete.
Senin sermayen varsa, çalışanların da emekleri var.
Üretimden gelen güç.
Onun için, "sermaye" yalnız başına bir anlam teşkil etmez!
***
Alım gücü.
Gelirin adil bölüşümü.
Taşeronluk.
Gayri safi milli hasıladaki dağılım.
Eğitimin.
Emeğin karşısındaki engeller kaldırılmalı.
Özgürlükçü olunmalı.
***
Tüm bunların yansıra.
Bir de.
Yer küresinin yaşayan fertleri olarak.
Aynı zamanda; "öz eleştirisel" bakışla, düşünmeliyiz.
Dünyada, kalıcı barış nasıl sağlanır.
Emekçiler.
Bu yolda, hangi gücü ve emeği ortaya koymalı.
***
Türkiye'de!
Vesayetçi yapılardan kurtulmak.
Paralel oluşumların.
Darbeci anlayışların, despot düşüncelerin "korku imparatorluğunu" yıkmak için.
Yerine, ülkede "demokratikleşmeyi, özgürleşmeyi" nasıl sağlarız?
Bu konuda atılacak adımlar neler olmalı, fikrini beyan etmeliyiz?
***
Barış süreci!
Adil yargılanma sistemi.
Anayasal değişiklik.
Türkiye'de seçim sistemi.
Partilerdeki,
Sendikalardaki "vesayetçi" koltuk sahipleri.
Daha sıralanabilinecek, Türkiye gerçekleri.
***
İşte tüm bunlar!
Bugün
1 Mayıs meydanlarında, "seslendirilmeli, konuşulmalı, tartışılmalı."
Günlük hayat akışı içerisindeki; "canavarlaşan ruh hali".
İnsanların birbirini öldürmesi.
çocukların katledilmesi.
Tecavüz.
Fuhuş. Uyuşturucu.
Suçlu-suçsuz demeden "cezaevlerine" tıkılan yüz binler.
***
Yani, kısacası!
Emekçinin, yaşayanın "hayatının" ve çevresinin konuşulup, tartışılması gerektiği gündeyiz, bugün.
Ama konuşuyor muyuz, hayır!
Konuştuğumuz.
Tartıştığımız, "Taksim" neden yasak, neden serbest değil.
Anlayacağınız.
Bu kadar devasa meseleler vücut bulmuşken her şeyi bir tarafa bırakılıp, "Taksime" endeksleniyoruz.
***
Sormak istiyorum!
"Taksim",
Serbest bırakılsa, kutlama orada olursa!
Sahi tüm bu sıraladığım mevzularımız "hal olmuş olacak mı?"
Olsa amenna.
Ben sizden önce, Taksim'e koşarım.
Ama değil.
çünkü niyet, "üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek."
***
Umudum.
Ve beklentim, hissiyatım da odur ki!
Diyarbakır.
Bugün "tarihsel" bir görev üstlenecek.
Samimiyetiyle.
Sağduyulu duruşuyla.
Dağkapı'da KESK'in söylemi.
İstasyon meydanında Memur-Sen'in beyanatı
Harman mahsulü misali;
İşte 1 Mayıs.
İşte Emek ve Dayanışma Ruhu.
İşte, Diyarbakır'dan Türkiye'ye "Demokrasi ve Kalıcı Barışın" duruşu diyecek.
Evet, bir emekçi olarak.
Yaşasın 1 Mayıs. Yaşasın Emek ve Dayanışmanın; kardeşliği!