20 LİRA İÇİN
Eklenme: 8/2/2014 12:00:00 AM

Kara tren Kurtalan ekspres

Hangi ismi zikrederseniz.

Demir yığını siyah Tren.

Evet, tozu dumana katarak Gar'a giriyor.

Hele ki "acı acı çalan" siren sesiyle!

Diyarbakır Gar'ına ihtişamla giriyor yolcu treni

Batman'dan geliyor.

Ana istikamet, İstanbul Haydar Paşa garı.

Yol üzerindeki Gar'lar birileri için "son durak" olsa da.

Bu Tren için Haydar Paşa Gar'ı son durak.

***

Evet, dün Diyarbakır Gar'ın da "sıra dışı" bir hareketlilik hkimdi.

Sabahın ilk saatlerinden itibaren.

Bu yoğunluk önümüzdeki günlerde daha bir yüksek olacak.

Aileler.

Kadınlı, çocuklu.

Ama ekseriyeti de, gençlerden oluşan aileler dikkat çekiyor...

Binlerce kişi!

Gar'ı işgal etmiş gibiler!

Tencere-tava.

Bir iki bidon turşu, peynir olan da var.

Bir iki çuval dolusu da eşya.

Yatak-yorganlar ise açıkta.

***

Şehrin yabancısı olsanız!

Her yıl; "mevsimlik işçilerin göç'ünü" bilmez iseniz!

Gördüğünüz manzara karşısında!

Sanacaksınız ki; "iç çatışma var halk göç ediyor."

Tıpkı, Suriye'den kaçış gibi.

Tıpkı, Irak'tan, Filistin'den, Mısırdan halkların kaçışı gibi.

Sanki işgal altındaki ülke vatandaşları sanacaksınız.

Ama değiller.

Farkları da yok.

Bu göç ve kaçış; "ölmemek için" değil, "aç kalmamak için".

İş umudu'nun yolcuları.

***

Diyarbakır Söz'ün bugünkü manşet haberi!

Haber merkezi!

Sabah saatlerinde, Gar'da yerini almıştı.

Dramı görüntülemek, yolculuğa çıkan "ailelerin" görüşlerini almak için!

Dram.

Ama her dram içerisinde bir başka "hayati dram" var.

Kanayan yara, işsizlik!

Hele ki, Doğu ve Güneydoğu için "işsizlik" kangrendir!

Bugün değil, yıllar yılıdır aynı çile.

***

Mevsimlik işçi.

Bir nev-i mevsimlik hayattır aslında.

Elektriksiz.

Susuz.

Derme-çatma çadırlarda "yaşamak".

Tarlada, bahçede!

Güneşin kızgın yakıcılığı altında, saatlerce çalışmak.

Hasat yapmak.

Ya da çapa!

Ege'de zeytin, soğan.

Karadeniz'de ise fındık.

Karşılığı mı, 20 ila 30 lira. Üstü ne mümkün?

Ekmek parası!

***

Evet.

Yolculuk salt trenle değil.

Minibüslerle.

Otobüslerle.

Hatta kamyon kasalarının içerisinde, binlerce kilometre yol kat edilir.

Kameralara yansır, trafik polisinin "kamyon içerisinde" yüzlerce mevsimlik işçinin "yasak olmasına" rağmen taşındığı için ceza kesişi.

İş umutları "üç aylık.

Kış bastırmadan, dönecekler yine aynı çileli yoldan.

Gittikleri gibi dönecekler.

***

Kazalar mı?

Hastalık mı?

Ölümler mi onlar için ne yazık ki an meselesi!

İstatistiklere baktığınızda, ölümler hayli çok.

Bu yolda çok ölen ve hastalanıp hayatını kaybeden çok.

Zaten yola çıkıştaki; "helalleşme de" bu noktada.

Dün gördüğümüz manzarada ki gibi.

Gidip de, gelmemek, gelipte görmemek var diye!

***

5 çocuk annesi Aynur Anlı.

Anne.

Ama ailenin reisi gibi.

Mikrofona konuşuyor.

"Yevmiyemiz, 30 lira. Ama elimize 20 lira geçiyor.

10 liranın nereye gittiğini anlatıyor.

4 lira aracıya.

6 lira da yola vereceğiz.

Sakarya ya gidiyoruz.

Yılan, domuz her türlü yabani hayvan var.

Tehlike büyük.

Kaç gün kalacağız, çalışacağız belli değil."

***

Tepki veriyor.

"çözüm süreci gelecek.

Herkese iş verilecek.

Bölge de kalkınma olacak deniliyor ama hala bir şey yok.

Ve biz her sene, üç aylık iş için, yollara dökülüyoruz.

Bu çile ne zaman bitecek?"

Fırat Anlı.

Aynur Anlı'nın eşi.

İş bulamadığı için 3 yıldır çalışmak için gurbete gidiyorum.

Eve ekmek götürmek için!

Helal yoldan alın teri ile geçimimizi sağlamak için.

***

çocuklar!

Yaşları 10'ün üzerinde olanlar.

Onlarda birer "mevsimlik" işçi.

Aldıkları yevmiye düşük olsa da.

Günde 5 ila 10 lira "yeter" diyorlar.

Hayatın kurbanları gibi.

Okuldan, uzak olacaklar.

Arkadaşları, komşusu "okul sıralarında" olacak Eylül sonrası!

Ama onlar, belki Aralığı da bulacak, dönüşleri.

2.5 ay uzak kalacaklar okul sıralarından.

***

Evet!

İnsanı.

İnsanlığı utandıran bir tablo!

Kahreden durum daha "yolculuğun" ilk durağı.

Ya elektriksiz, susuz, naylon çadırlardaki hal.

Yağmur, çamur.

Ve sağlıklı ortamdan uzak, "konaklanan" yer.

İnsanı koşullardan uzak!

Umarız ki, "insanı koşulları" yerel yönetimler onlar için hazırlar.

***

Ama ne var ki!

Hükümet, siyasal iktidar!

Artık "işsizliğe, mevsimlik işçi" dramına köklü çözüm üretmeli!

Elbette, "herkese iş aş imknı" olmaz.

Ama sorunu minimize etmek, "istihdam alanları" yaratmak zor değil.

Yeter ki, "sosyal ve ekonomik" anlamdaki ötekileştirme anlayışı terk edilsin.

çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk çelik!

Yasal düzenlemeyle; "onlar için sosyal güvenlik" imknı oluşturulabilinir.

***

Türkiye sosyal devlet.

Ekonomisi güçlü.

Lider vasfını almış.

Vatandaşını "aç ve açıkta" bırakmaz deniliyorsa!

Bugün; "iç savaştan" kaçan milyonlarca Suriyeliye kucak açmışsa!

Anlı'nın ifadesiyle!

Bu devlet bizim devletimiz bize de kucak açsın.

İş ve aş imknı sağlasın.

Haksız değiller.

Ama ne diyelim, galiba onlar için "boynu bükükler" demeye devam edeceğiz.

çünkü hal-i vaziyet ortada.

***

Ve Kara tren'in siren sesi!

Ayrılık zamanı diyor.

Buz kesiyor ortam.

"İş umudu"nun yüzlerdeki tebessüm bir anda ayrılığın hüznüyle değişiyor.

Gözyaşı ve ürkek hal.

Ve acı vedalaşmanın duygu seli...

Diyarbakır Gar'ı "hayatın zorluğunu" bir kez daha hafızalara kazıyor!

Yaşamın bedeli ağırdır diye!

Eee.

Manşetimiz de o "sadece 20 lira için"