34 yıllık vesayet!
Eklenme: 9/12/2014 12:00:00 AM

12 Eylül.

1980 ihtilalinin yıl dönümü.

34 yıl dönümü.

Evet, Tarihin.

Türkiye'nin.

Ve Cumhuriyet sürecinin "yüz karası." olarak kayda alınmış bir tarih bu.

12 Eylül.

Demokrasinin kesintiye,

İnsan Haklarının askıya,

Özgürlüklerin prangaya alındığı bir sürecin ikmali!

***

Millet iradesinin küçümsendiği.

İnkrın,

Asimilasyonun dayatıldığı,

Statükocu zihniyetin hkimiyet kurduğu,

Karanlık dehlizlerin oluşturulduğu,

Ölümlerin,

Katliamların,

İşkencelerin sıradanlaştığı, bir dönemin hayat kazandığı zamandır.

***

12 Eylül.

Dile kolay;

650 bin kişinin gözaltına alındığı,

Milyonların fişlendiği,

210 bin siyasi davanın açıldığı,

517 kişiye idam cezasının verildiği,

50 kişinin infaz edildiği,

Yüzlerce gazetecinin cezaevine atıldığı,

***

30 bin kişinin sakıncalı görüldüğü,

30 bin kişinin yurtdışına kaçtığı,

14 bin kişinin vatandaştan çıkarıldığı,

171 kişinin işkenceden öldüğü,

Ki cezaevindeki ölüm ve işkencelerin "en dehşetlisi, Diyarbakır cezaevinde yaşatıldı

299 kişi cezaevindeki koşullardan öldüğü.

444 kişi tutuklu iken öldürüldüğü.

***

14 kişinin açlık grevinde öldüğü.

110 kişinin çatışmalarda öldürüldüğü,

43 kişinin düzene başkaldırıyla intihar ederek hayatına son verdiği,

Cezaevlerinde,

Gözaltılar da 73 kişi için "doğal" ölüm raporunun verildiği bir dönemdi, 12 Eylül.

Yakılan.

Yıkılan, tar-ü mar edilen mal-mülk.

Bankalarda.

Devlet kasalarından çalınan, milyonlarca lira.

***

Yerel yönetimlerin ele geçirilmesi.

Meclis'in irade dışı tutulması.

Evet.

Tüm bunların hepsi bir özet!

Türkiye'nin, karanlık yüzünün bir bilançosu.

İşte; 12 Eylül bu nedenle, "dört askeri" darbeden en kanlısı olarak tarihe geçmiştir.

***

Peki, o günden bugüne ne değişti?

Sağcısı,

Solcusu,

Radikalı,

Ilımlısı,

Liberali,

Demokratı, sosyalisti,

Irkçı, faşizan düşünce üreteni dhil olmak üzere.

***

İktidarı da,

Muhalefeti bile.

Ki bugün dhil olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri.

12 Eylül'e, zemin oluşturan o dönemin "figüranları."

Bilaistisna hepsi, bu kanlı, darbeyi eleştiriyor.

Kandırıldıklarını itiraf ettikleri gibi lanet getiriyorlar.

***

Ama velkin;

Üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen!

Enkazı temizleyen,

Karanlığı sorgulayan,

Hesap verilmesi gerektiği noktasında samimiyet ortaya koyan yok.

çünkü bugün bile, 12 Eylül'ün ürünü olan Anayasa'yla yönetiliyoruz.

O günün, hukukuyla ve yasalarıyla.

Sadece Anayasa değil.

Hal-i hazırda diyebileceğim 600'e yakın yasa var, hepsi de, "postalın" ürünü.

***

O'nun için de.

Geçen zaman dilimi içerisinde olsun.

Ve gerekse, AK Parti'nin 12 yıllık iktidarı dönemi olsun.

Hakikatten, "Hukuk Devlete" olma yolunda, arıza-i durum yaşıyoruz.

çünkü vahim bir direnç var.

Gerek, toplum olarak hukuk üretmiyoruz.

Gerekse de, yeryüzünün ürettiği hukuku içselleştiremiyoruz.

***

Hele ki, "hukuk devleti" olma noktasında, söz sahibi olan iktidar.

Yanında bir de, muhalefeti eklersek...

Ve de, "hukuk" mekanizmasını işleten yargı kurumu dhil.

Ne evrensel hukuk kurallarına,

Ne de kendi mevcut hukuk nizamına "titizlik" göstermiyor.

Ki hal-i lem ortada.

***

Seçim yasası.

Partiler kanunu.

Meclis İçtüzüğü.

12 Eylül'ün "abidesi" olarak hazırda duruyor.

Sormak gerekmez mi, Cuntanın kaleme alıp dizayn ettiği "siyaset kurumu."

çağdaşlaşmadan,

Özgürleşmeden,

Demokrasiyi içine sindiremeden, "demokratik bir hukuk devleti" inşa edebilir mi?

Ya da, "Sivil bir Anayasa" yapabilir mi?

***

Şimdi;

"Asmayalım da, besleyelim mi" diyen.

Ve yüzlerce genci "dar ağacına çektiren Kenan Evren dhil.

O dönemin "komuta merkezi".

Diğer "icra" kurumları dhil olmak üzere.

İşkenceciler.

Co'lar dhil, "yasal düzenleme" bile yapıldı, ama yargılanıp hesap sorulamıyor.

Göstermelik bir dava açıldı.

Diyarbakır cezaevinin hesabı soruldu mu?

Yok.

Ne varsa zaman aşımı denilerek üstü kapatılıyor!

Yapan yanında kar kaldı.

Diyarbakır cezaevi, 12 Eylül'ün kanlı yüzü olarak; "müze olsun" denildi.

Karar alındı ama hala; "belirsizlik" içerisinde.

***

Sonuç itibariyle.

Bu çelişki köklü bir şekilde giderilmeden.

Hukuk devleti, evrensel çağdaş hukuk nizamı inşa edilmeden,

HSYK.

AYM.

Ve Askeri Mahkemeler.

Üç başlı; "yargı" işleyişinden arınmadan,

Meclis iç tüzük garabetinden kurtulmadan,

Anayasa sivilleşmeden,

Siyasal iktidar ne kadar halkın, ne kadar devletin sayılabilir ki?

Diyeceğim;

34 yılda çok değişti ama 12 Eylül'ün "diktası" değişmedi, yıkılmadı.

Yıkılacak gibi de değil.