ADALET İNSAN ODAKLI OLMADIKÇA?
Eklenme: 7/18/2013 12:00:00 AM

Bir okurum soruyor.

Muhtemelen de hukukçu.

Soru şekli,

Ve getirdiği yorumdan anlaşılıyor.

Şöyle diyor.

Hkimler.

Savcılar.

Yani yargı "kamuoyunun" tepkisine göre mi karar vermeli?

Yoksa 'yasal" hükümlere göre mi?

***

Tabi.

Bu sorulara ek olarak da.

İki mevzuuya dikkat çekiyor.

Özellikle;

Gezi Parkı olaylarındaki "elinde Pala" olan zevat.

Bayrak "satarken" gözaltına alınan, şahıs.

Ve tabi ki.

Cinsel istismarcı Siirt Belediye Başkan Yardımcısı.

***

Daha bir çok.

Hadiseyi, örnekleme babında sıralıyor.

Bir de.

"Cinsel istismarla" alakalı, toplumsal vicdan.

Ve demokratik tepkiye dayalı, "yazıma da" atıfta bulunarak.

Yargı;

Yasalara göre mi, hüküm vermeli.

Yoksa toplumdaki tepki göre mi vermeli?

***

Doğrusu.

Soru.

Ve muhtevasıyla, kapsadığı alan.

Son dönemlerde.

Yaşanan ve yaşatılanlar düzeyinde, hayli tartışma götürmekte.

Kimse, faklı seyre girmesin.

Zaten; halkta oluşan "kafa karışıklığı da" Adalet "kime göre" tecelli ediyor halidir...

***

Öncelikle.

Bu alanda, söz sahibi olamam.

çünkü hukukçu değilim.

Ancak, yılların "adliye" koridorlarındaki aşınma halimiz ve bir dizi, "dava" görüp-yaşamış olmamız...

Daha açık ifadeyle.

Hukuk.

Ki "mantık" eksenli, bir işleve sahip olduğu için.

İletilen soru ve tartışılan alan için, şu soru ikmal olur.

O da şudur.

***

Yargı.

Yani işlev kazandıran hkim ve savcılar!

Mevcut çağ.

Dünya düzeni.

Toplumsal gelişmişlik açısından.

Hal-i hazırdaki; yasa ve kanunlar açısından, "adaleti sağlamaları" zordur.

Ama.

Onlar her haliyle "adaleti sağlamak" zorundadırlar.

***

Yoksa.

Farklı konseptler boşluk alanda üretime geçerek, kendileri "adaleti" sağlar.

Ki buna açık bir ifadeyle; Orman kanunu ve adaleti işlemeye başlar diyebiliriz.

Hali vaziyet.

Ülkedeki suç oranlarındaki patlama.

Hiç kuşkusuz ki, bunun da "göstergesidir".

***

Hkim.

Ya da savcı.

Eğer ki bağımsız, hür ve vicdan muhasebesiyle görev icra ediyorsa.

Ve bu ilkeleriyle; "Adaleti" sağlamaya çalışıyorsa.

O zaman; ne baskı altında kalmalı, ne de görmelidir.

Ve ne de, "baskı altında" kalır?

***

Ancak.

Yasayı ve kanunu uygulayan.

Kollayan,

Koruyan zihniyette şunu görmelidir.

Verdiği karar; toplumsal vicdan rahatsızlığı yaratıp "infial" üretici ise, bu sorgulanmalı.

Malum.

Yasa ve kanunlar.

Varlıkları; hiç kuşkusuz ki, "toplum huzuru, istikrarı, güveni" içindir.

Onun için de;

Hem kendi vicdanını,

Hem yasa ve kanunun vicdanını,

Hem de toplum vicdanını "zayıflatmamalıdır".

***

Aslında.

Şu hkim olan tabu var ya.

Hani hep ifade ederiz; "Devleti koruma-kollama" refleksi.

Ahaliyi de, baştan savma "zihniyeti."

İşte bunlar değişmeli.

Şöyle ki.

Şunu hepimiz biliyoruz ki.

Yasa uygulayıcısından, kolluk kuvvetine kadar.

Her kim ise!

"Devlete karşı işlenen suçlarda" şu refleks hkim "tavizsiz".

Ve tabi ki, "tutuklama" ilk icraat.

Hızlı. Seri ve baskın bir, algı var.

***

Ama ne var ki.

Bakıyorsun ki;

Ahalinin kendi içindeki hadiselerinde.

Yani bireyin, bireye yönelik işlediği suçta.

Suç nevi ne ise.

Görüyorsun ki " muhteşem" baskın, hızlı ve tavizsizlik pek işlemiyor?

Hantallık hkim.

***

Eee.

Bu da haliyle, toplumda şu düşünceyi kanıksatıyor.

Özellikle Devlet için.

Vatandaştaki algı şu;

"Bana karşı suç işlersen, canına okurum."

Ama birey için;

"Devlete dokunma. Diğerinde, toleransım var".

***

Şimdi.

Elinde palasıyla, çevreye terör estiriyor.

Tekmeliyor, adamı yaralıyor.

Diğeri silah çekip, ateş ediyor.

Beri yanda; "Devleti" temsil eden, polisi-askeri vuruyor-öldürüyor.

Vahim düzeyde "orantısız" güç kullanıyor.

Ki Gezi olaylarında; 5 kişi hayatını kaybetti.

İşkenceler de ayrı bir durum.

***

Peki.

Fail var mı, tutuklanan var mı,

Mağdurun, hak ve hukukunu toplumsal vicdana huzur veren, sahiplenme var mı?

Hepsini alt alta sıraladığımızda.

Ne yazık ki;

Karşımıza toplamda; "elde var sıfır" çıkıyor.

***

Bingöl'de; iki genç kız cinsel tacize uğradı.

Hem de!

Devleti sözde temsil eden üniforma sahipleri tarafından.

Ne oldu?

Dosya gizlilik kararıyla, kapalı alana alındı.

Failler, sokakta geziyor.

Ya Siirt'teki mesele.

Biri 13 diğeri 17 yaşında iki küçük kız.

Belediye Başkan Yardımcısı tarafından "cinsel istismara" uğratılıyor...

Fail.

Gözaltına alındı, sonra bırakıldı.

***

Sonra!

İcra olunan tüm kararlara baktığımızda.

Toplumsal; bir "vicdan" rahatsızlığı söz konusu oldu.

Tepkisel. Eylemsel, tavır konuldu.

Gelişen bu refleksler sonucunda.

Savcısı da,

Hkimi de itirazlar serisiyle tutuklamaya başladı

***

Cinsel istismarcısı da.

Eli satırlısı da,

Ölüme sebebiyet veren güvenlik görevlisi de; "Adalet" hükmüne alındı.

Birçoğu tutuklandı.

***

Aslında.

Ülkedeki demokrasi anlayışı,

Devletin "kutsiyet" felsefesi dhil olmak üzere.

Yasalar da,

Kanunlar da,

Ve tabi ki, bunları "uygulayıp" hayat verenler de "insan" odaklı, işlem ve işlev görmelidir.

Yani mağdur odaklı ciddi ve ivedi bir yapılanma şart.

***

Bir hukukçu dostun ifadesiyle;

Ceza sistemimiz,

Ne insan odaklı,

Ne de mağdur odaklı değildir.

Olmadığı içindir ki "adaletin kestiği parmak" acı vermektedir.

Evet,

Hukukçu okurumun, soru ve serzenişi bu analizde cevap buldu mu?

Sizce.