Ah şu dil var ya!..
Eklenme: 12/1/2016 12:00:00 AM

Ah ki ah..

Büyüklerimiz boşuna söylemiş değil…

"Dilin kemiği" yok diye…

Ne yazık ki..

Bakınız..

Ülke yangın yeri…

Şiddet mi?

Terör mü?

Kan mı?

Gözyaşı mı?

Facialar mı?

Cinayetler mi, katliamlar mı?

"Ne dersen" bin misli!

***

Sosyal..

Siyasal..

Ekonomik, "tahribat" ve yıkımlar, hız kesmiyor…

İçten ve dışarıdan, saldırı altındayız!..

Dört bir abluka..

En kanlı darbe girişimine…

En sinsi kumpas faaliyetlerine…

Milletin iradesine…

Devletin bekasına…

Toplumsal "bütünlüğe" karşı, enva-i desiseler silsilesi yaşatılıyor..

"Buhran içerisinde" buhran..

***

Aha ki, Adana'daki facia..

Daha acısı dinmeyen, Şirvan'daki Maden faciası..

Göz göre göre; "kaybedilen canlar!"…

Yurttaki katlama bakın…

12 öğrenci "diri diri" yanarak öldü..

Şehit oldular..

Hakka yürüdüler..

51 öğrenci de yaralı..

Ağır yaralılar da var..

Buradan…

Ölenlere Allah'tan rahmet…

Yaralılara da acil şifalar diliyorum..

Hepsi…

Yoksul..

Fakir..

Gariban aile çocukları..

"İmkânsızlıklarla" okutulan öğrenciler…

***

Denilene göre..

Yangın nedeni, elektrik kontağı..

Soruşturma sürüyor.

Şimdi!

Sosyal medyada bir dizi fikriyat bombardımanı var…

Şu veya bu değil..

Bilumum…

"Dilin kemiği" yok gerçeğiyle, "saldırıyorlar.."

Kime mi?

Erdoğan'a ve akabinde siyasal iktidara..

Suçlanıyor?

Sanki yangını çıkaran Erdoğan..

Sanki merdiveni kilitleyen Erdoğan..

Sanki, o çocukların ölümünü isteyen Erdoğan..

"Tek fail" Erdoğan ve Ak Parti iktidarı

Bu aklı..

Bu dili..

Bu söylemi, anlamak zor…

***

Bu nasıl bir hazımsızlık?

Bu nasıl bir çekemezlik?

Bu nasıl bir kin gütmedir?

Doğrusu bu kadarına da, "pes dedirtiyor?'

***

Kimse!

Eeyy bu yurdun yöneticisi..

İdarecisi…

Eğitmeni…

Öğretmeni…

Bekçisi…

Sizler yangın esnasında nerdeydiniz?

O yangın merdiveni "neden kilitliydi, kilit kimdeydi?"

Göz göre göre gelen yangın..

Üç saat içerisinde o binayı, nasıl "alev topuna" çevirdi..

"Cayır cayır" öğrenciler nasıl "kül" olup şehit oldular?

Ki, DNA testleri neticesinde "cesetler" teşhis ediliyor.

***

Bu kadar vahim bir vaka iken…

Daha "cenazeleri" dahi toprağa verilmemişken…

Cesetler yerde iken..

Ve burası özel bir öğrenci yurdu iken…

Şahsa ait…

Bu yurt kime ait, patron kim?

Kimlerin himayesindeki bir yurt?

Bunları soran, diyen yok?

Denetleyen var mı, yok mu, yangın mevzuatı yerine getirilmiş mi?

Yerel yönetim neredeeee?

Çıt yok…

***

Yüksek sesle ifade edip de;

Eeeyy Valilik..

Eeeyy Belediye..

Eeeyy İtfaiye Müdürlüğü..

Eeeyy Milli Eğitim..

Hatta eeeyy Gençlik ve Spor Bakanlığı!

Neden denetim yok?

Bu denetimlik, ne kadar cana mal oldu?

İhmalin..

Sorumsuzluğun..

Denetimsizliğin, "cezasız kalmaması" gerekir?

Var mı bunlardan söz eden!…

Yok...

***

CEVAP BEKLEYEN SORULAR?

Buyurun size yangınla ilgili en basit sorular..

Birileri cevap versin..

* Yangın saat kaçta çıktı, itfaiyeye ilk bilgi kim tarafından saat kaçta verildi?

* Yurtta yangın tüpü var mıydı?

Çoğu küçük yaştaki çocuklara yangın tüpü eğitimi verildi mi?

Yangın esnasında, yangın tüpü kullanabildiler mi?

* İtfaiye ne zaman müdahale etti?

İddia edildiği gibi 1.5 dakikada intikal ettiyse; neden bina kül oldu, bu kadar öğrenci hayatını kaybetti?

Binadan atlayan öğrenciler için neden branda açılmadı?

Düşenlerin ekseriyetinde ayak kırıklığı var?

***

* Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, yangın merdiveni kapısının kilitli olduğunu söyledi…

Sonra "hayır kilitli" değil, denildi?

Ama yangında öğretmen dahi, "yangın merdiveni" çıkışında yanarak can vermiş?

Yani kapı açılamamış…

* Özel yurtlar yönetmeliği 25. maddesinde öngörülen ’nöbetçi yönetici’ o anda binada var mıydı?

* Aynı yönetmeliğin öngördüğü yılda 2 kez mülki amirlik denetimlerinden biri Haziran’da yapılmış.

2016’nın bitmesine bir ay kaldığı halde ikinci denetim neden gecikti?

* Yurt binasında elektrik sayacı ne zaman takıldı, kim taktı, denetimi yapıldı mı?

Yurtta kaçak elektrik kullanımı var mı?

***

İşte tüm bunlar sorulması gerekirken…

Cevap aranması lazım iken…

Varsa yoksa "siyasi söylem, tepe lider Erdoğan?"

Ki ayrıştıran siyasi dil!

Sen.. Ya da siz.. Veya biz…

Yok ki yok…

Ekranlarda da görüyorum..

Nitekim..

Muhalefetin de mevzuya yaklaşımı aynen..

İktidar da, aynı refleks içerisinde..

Karşı savunma pozisyonu...

Kısacası…

En acılı vakamızda bile..

Gözyaşı, ağıt dökerken bile; "siyasi ayrışmanın" provokasyonu içerisindeyiz..

Nasıl "siyaseten vakayı devşiririm?"

***

Bir türlü.. Ama bir türlü..

"Biz.. Hepimiz" diyerek, başlayan bir siyasi dil icra edemiyoruz..

Hal-i hazırdaki çağın..

Özellikle "yıkıcı" temel unsuru işte bu dildir..

Projeler de..

Planlar da..

Yapılması hedeflenenler de; "en ulvi" değerleri içerse de..

"Birleştirici siyasi dil" olmadığı sürece!

Atılacak her hamle; "bir sonrakinin" yıkımıdır…

Onun için de diyorum ki…

Çağın en büyük fitnesi; "siyasi dil'in ayarsızlığıdır."

Velhasıl…

Milletçe "sorunluyuz"

Ki acımızı bile "paylaşmadan aciziz.."

Çünkü "insani" değeri kaybederek; değer vermiyoruz!

***

İLLA Kİ HUKUK!

Sormuşlar…

Hukuk mu?

Yoksa demokrasi mi?

Ömer Çelik cevap vermiş..

"Hukuk" diye…

Sizce..

Lakin bence, "hukukun" olmadığı yerde demokrasi olmaz..

Olsa bile, "Popülist" bir demokrasi olur..

Ama diyeceksiniz ki..

Türkiye için…

"Türkiye bir hukuk devletidir" deniliyor..

Ki Anayasa'daki tanımı böyle..

Lakin..

Türkiye bütün kurumlarıyla; "bir hukuk devleti" değil…

Olsaydı…

Hukukun hal-i nazırdaki görünümü; "gukuk" diye sorgulanmazdı?

İşte sıkıntı..

Hukukun, "hukuki" arıza-i durumunun varlığıdır..

Ötesi değil..

***

AB İLE TÜRKİYE..

Birileri..

Yine loto-toto misali, bahis içerisinde..

Gerilimi; magazinleştiriyor..

İşin ciddiyetinde değiller..

Tutturmuşlar..

Oluşan kriz "kişiselleşme" diye..

Ve de kim pes edecek?

AB mi "yelkenleri" indirecek?

Yoksa Erdoğan mı pes edecek?

İyi de…

Neden bir tarafta AB konuluyor da..

Diğer, tarafta Erdoğan..

Neden Erdoğan değil de, Türkiye Cumhuriyeti denilmiyor?

***

AB ile münasebetler..

Erdoğan'la başlamadı ki.

Erdoğan'la bitsin....

53 yıl'dır bu serüven, peşinde konuşuluyor..

Sadece 12 yılı, Erdoğan'a ait..

Ki AB ile "uyum yasalarında" en fazla katedilen mesafede bu dönemde olmuştur..

En son, "üyelik müzakerelerine" geçişte, 72 madde önerilmişti..

Bunun 68'i yerine getirildi.

Geriye kalan üç madde de tamamen; "terörle mücadeleye" dairidi..

***

Şimdi herkesin malumudur…

AB..

Özellikle, 15 Temmuz darbe girişimindeki tavrı..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yanında yer almadı..

Bilakis; "darbecilere" kucak açtı.

Kınama bile yayımlamadı..

FETÖ'cüsünden, ulusalcılarına kadar…

Ki PKK dahil…

Türkiye'ye karşı "hasımlık" içerisinde olan tüm örgütleri himaye etti.

Ediyor da..

Bunlar bilinen gerçekler..

***

Avrupa Birliği..

İktidarı deviremediği için; "son koz" kımıldamayan müzakereler oldu…

"Müzakereleri donduruyorum?"

Vaziyet bu iken…

Erdoğan, "devletin başı" olarak ne dedi?

"Ne yapacaksanız yapın, bir an önce yapın?"

Kararınız da bizim için yok hükmündedir…

Ve ipler kopma rendesinde…

53 yıllık beklenti de var iken..

AB'nin "bizi istemediği" gün yüzüne çıkmış iken..

İşi getirip..

Salt Erdoğan üzerine kurgulamak..

"Günah keçisi" olarak göstermek..

Her şeyin baş müsebbibi demek; "kör taassupluk" olur..

***

Pek tabi ki..

Türkiye Cumhuriyeti devletine de, "haksızlık" olur…

Nitekim son olarak Erdoğan ne dedi?

"Biz kapıları tamamen kapatmış değiliz.?"

Erdoğan..

Erdoğan olduğu için, konuşulmuyor..

Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olduğu için konuşuluyor..

Yani; "yarınlara" düşünerek hareket ediyor..

İş kişisel değil..

Ülkeseldir..

Bunu anlayabilirsek, "AB de bizi" anlar..

Ama değilse..

Kemal Bey gibi..

Onlar da her daim; "bizi bireysel" olarak anlarlar…

Ne demiştik?

Kahrolası tekçi "siyasi" dil..

Ne zaman; "bizler" diyecek, bu dil!

***

BAŞKANLIĞA KAYIŞ ARTTI!

Ve flaş bir anket…

Yine Andy-Ar'ın anketi..

Dün yayımlandı..

Deneklere sorulmuş..

“Parlamenter sistem yerine, Başbakanlık makamının bulunmadığı, Meclis’in ise devam ettiği Cumhurbaşkanlığı sistemini onaylar mısınız?’

Gelen yanıtlarda…

Bir önceki ankete göre yüzde 1.3’lük artış var..

Yani, ‘Evet, onaylarım’ diyenlerin yüzdesi 47.1 olarak saptandı.

‘Hayır, onaylamam’ diyenlerin oranı ise yüzde 41.3 oldu.

‘Fikrim yok, kararsızım’ yönünde fikir bildirenler yüzde 8.5..

Yüzde 3.1 de ise ‘Cevap yok’

Ancak "başkanlık sisteminin" Türkiye'yi ileri götüreceğini söyleyenlerin oranı; yüzde 49.9...

***

Partilere göre dağılımda ise ‘Cumhurbaşkanlığı sistemini onaylar mısınız?’ sorusuna AK Partililerin yüzde 74.9’u ‘Evet, onaylarım’ dedi.

AK Partilileri, yüzde 45.5 oy oranıyla MHP’li seçmen izledi.

CHP’li seçmenin yüzde 79.9’u,

HDP’li seçmenin ise yüzde 73.5’i ise ‘Hayır, onaylamam’ cevabını verdi.

Cumhurbaşkanlığı sistemine ise en büyük destek yüzde 54.1 ile 35-44 yaş grubundan geldi.

Bu grubu yüzde 50.7 ile 25-34 yaş grubu izledi.

Cumhurbaşkanlığı sistemini onaylamayan 55 yaş üstü grubun yüzdesi ise 45.5 oldu.

Andy-Ar, “Ülke yönetiminde en büyük yetki kimde olmalı?” diye sordu.

Yüzde 39.8 katılımcı ‘Cumhurbaşkanı’nda’ cevabını verdi.

Bu yanıtı, yüzde 20.6 oranında ‘Millette/ Halkta’, yüzde 17 ‘Meclis’te’, yüzde 8 ‘Başbakan’da’ ve yüzde 6.4 ‘Başkan’da’ yanıtını izledi.

Yüzde 8.2 de ‘Diğer’ dedi.