Büyüklerimiz boşuna dememiştir; "Hayatı Ramazan olanın, Ahireti Bayram olur" diye! Evet! Bereketiyle, Sevabıyla, Ve tabi ki sosyal dayanışmasıyla; Bir Ramazan-ı Şerif'i daha idrak ettik. Yarında feyzi olan Ramazan Bayramını kutlayacağız. Bir aylık "oruçlu" olmanın mükâfatı ve bağışıyla gelen bir bayram; Ramazan Bayramı! Hatırlayalım; bir ay öncesini. Telaş içerisindeydik; Ramazan ayı geldi-gelecek diye.
* * *
Bakın; Bugün de telaş içerisindeyiz! Ramazan'ı eskittik, Bayram'ına "nail" oluyoruz diye. Ne de çabuk geçti. Unutmayalım, bütün aylar İslam'ındır. Ramazan ayı özel bir talim ve eğitimi ayı özelliği taşımaktadır. Yoksa İslam'ın yaşanacağı sadece bir aydan ibaret değildir. İslam'ın yaşanacağı 12 ayda değil, yaşayan için "yaşadığı" süredir! Ömrü var olduğu sürece! Ramazan ayında farz olan diğer 11 ayda da farzdır, haram olan diğer 11 ayda da haramdır. Dolayısı ile ramazan ayında sımsıkı tutunduğumuz İslam doğrusuna Ramazan sonrası da sıkıca sarılıp gevşememeliyiz. Aksi takdirde bu ay içerisinde yakaladığımız ve yaşamaya çalıştığımız manevi büyümüz bir anda kayıp eder. Yine sıradan dünyevi yaşantımıza döneriz.
* * *
Evet! Allahın hikmetleri çok güzeldir? Bakınız! 1 ay ramazanda nefislerimizi tutuyoruz yiyip içmiyoruz onun emrini yerine getiriyoruz. Ve ilk mükâfatını da bayram olarak bizlere veriyor. Ahiret için de; "bize" sevaplar silsilesinin "nimetlerini" bahşedeceğini hükmediyor. Ne diyelim! Çok şanslı bir ümmetiz ki hem alemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber bizim peygamberimiz. Hem de ramazan ayı gibi şerefli bir ay da sadece bize gönderilmiş Yarın; Bayram'ın birinci günü. Malum! Bayramlar da tıpkı; Ramazan-ı Şerif'in "içerdiği" feyzi ile. Toplumsal kaynaşmanın, duyguların paylaşıldığı, hal, hatır sorma gibi "değerlerin" içerdiği zaman dilimidir. Sizi bilmem! Çünkü "değerlerin" erozyona uğradığı bir zaman dilimi içerisindeyiz. Çocukluğumda "-ki aynı hassasiyeti hala yaşıyorum-" Dini Bayramların farklı ve derin "anlamlar" içeren bir önemi vardı.
* * *
Şöyle ki; Aile büyüklerinin öncülüğünde "ailece" aile kabristanı ziyaret edilirdi. Yine "aile" büyükleri ve eş-dost akraba ziyaret edildiği gibi; "bayram" tebrikleri kabul edilirdi. Bir heyecan ve bir telaş hâkim olurdu; "evin" ahalisinde! Özellikle; Bayram arifesinde ve Ramazan ayı süresince "ihtiyaç" sahipleri sorulur, yardım edilirdi. Çok Aciliyeti istemeyen haller haricinde; "Aile" topyekûn hazır olurdu. Bayram günlerini "şehir" dışında geçirmek. Ya da "tatil" deyip; fırsat kollayarak kaçmak. Düşünülmezdi! Öyle; Telefonla, SMS veya E-mail, faks ile "kutlama" pek nadir yapılırdı. Gidilmeseydi; "tebrik kartı" gönderildi. Peki, bugün; dünya çok değişti. Değer ölçüleri de o kadar erozyona uğradı. Zaten; Onun içindir ki "toplum" olarak gerçeklerimizi "çıplak" gözle göremiyoruz. Ne acılarımızın "can alıcı" noktasını. Ne de; sosyal dengemizdeki "çıkmazı" göremiyoruz.
* * *
Düşünüyorum! Bari bu Ramazan'ı Şerif'in bahşettiği Bayram'da "çevremize" bakalım. Ve Bayram'ın hemen sonrasında; Önümüze konulacak olan 26 Maddelik Anayasa Değişikliğine ilişkin Referandum oylaması. Bari bunlar için; "olup-bitenin" anlamını düşünelim. Evet! Allah-ü Tealanın güzelliği, var olan herşeyde yansır. Allah'ın güzelliğini arayanlar, bütün dünyada güzelliği arayanların yol göstericisi olurlar. Allah'ın dostu olanlar, herkesin dostluğunu kazanırlar. Bu vesileyle; Yarın idrak edeceğimiz Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor. Sağlık, mutluluk, huzur ve istikrarlı günler dilerim! Pazartesi; Buluşmak umuduyla! Şimdilik hoşçakalın.