AK Parti'nin "klasik" mantığı!
Tabi ki, Diyarbakır'a özgü.
Önce, "itibarsızlaştır." Sonra, "sessizce" pardon de.
Bir adım ilerisinde "İtibar" kazandır.
İyi politika!
Peki, "güven, istikrar, samimiyet" nerde?
Yok.
Eee, olmadığı içindir ki, AK Parti Diyarbakır'da bu nedenle; "dikiş" tutturamıyor.
***
Bakınız! Daha bir kaç gün önce.
Yani, hafta sonu. Ki üzerinden hafta geçmiş değil.
Cumartesi günü!
Parti Genel Merkezinden, Diyarbakır'a bir heyet geldi.
Sözde, 30 Mart'ın "faturası" kesilmek üzere?
"Yönetim başarısız imiş!" diye.
İki seçenek sunuldu, İl yönetimine.
Ya toplu istifalarınızı sunacaksınız. Ya da biz, "yönetimi" görevden alacağız.
***
Kulisler.
Git-gel görüşmeleri.
Bakan. Milletvekili. Genel Merkez "trafiği" icra edildi.
Gün boyu!
Ki İl Danışma Meclisi'nde bile, "istişare" edildi, ne yapılmalı diye?
Sonunda, "Ben bilmez, merkez bilir" misali merkez ilk etapta baskın çıktı.
Yönetim "Toplu istifa sunumunda" kararını vererek, istifa etti.
Ve kamuoyuna deklare edildi; "İl Yönetiminin" istifası kabul edildi diye.
***
Tabi. Kimi sevindi, kimi üzüldü.
Kimi de, bizim gibi yorum yaptı.
AK Parti'nin.
Diyarbakır'a özgü bu klasik siyaset mantığı "nereye kadar" sürecek?
Gelen-gideni aratır misali.
En güçlü, istikrarlı "olması gereken" ilde, Parti "ihtirasların" kurbanı dedik.
Küçük olsun, benim olsun! Ne suya. Ne sabuna dokun!
***
Sadece.
Ve Sadece, "ağabeye" itaat et.
Yoksa!
İşte bu yoksayla; halk deyimiyle "façanı indiririz".
Nitekim.
AK Parti, doğum tarihinden bugüne kadar, Diyarbakır'da "hep aynı" mantıkla, işlev görmüştür.
İyi politika!
***
Önce, "itibarsızlaştır" sonra sessizce, pardon de!
Tekerrür etti;
İl Başkanı Aydın Altaç'ın "istifası" ve 'yeniden" görevlendirilmesi, serüveninde.
Malum, önceki gün Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu.
Altaç'ı Ankara'ya çağırıp; "pardon" dedi.
Ve dedi ki;
"Başbakanın talimatıyla İl Yönetimini oluşturma yetkisini size iade ediyoruz."
Buyrun yetki belgeniz. Haydi, Diyarbakır'a git."
***
Hal-i vaziyete yorumunuz nedir dersem?
Cevabınız ne olur?
"Zafer mi, üstünlük mü, eziklik mi, siyasi mücadele savaşının sonucu mu?"
Cevap her ne ise, Altaç Diyarbakır'a döndü.
Kendisiyle, "teyit" noktasında Salı akşamı görüştüm!
Daha doğrusu, kendisi aradı!
Yerel bir gazetede hakkında çıkan haberle alakalı.
"Gazetelerin reklm ücreti ödenmemiş. Kendisini gazeteciler aramışta, görüşmek istememiş" noktasında.
İddiaların, Doğru olmadığını anlattı.
***
Tabi bu mevzuu bahane.
Asıl mesele.
AK Partinin klasikleşen bu mantığıyla alakalı, istişaresi oldu.
Birçok konuyu konuştuk.
Ancak, "ekseriyetinin" yazılmaması koşuluyla.
Bir ölçüde içini döküp dert yandı.
"Ben ne yaptım, neye layık görüldüm" serzenişi.
***
Eee. Siyasetin çirkin yüzü bu.
Eğilirsek. Ceket iliklersen. Adamcılığa kaçarsan.
Asli görevden çok, farklı mevzuulara odaklanırsan.
Önünü göremeyeceğin gibi.
Tabiri caizse; "davul boynunda, tokmak başkasının elinde olur".
12 Yıllık, AK Partinin "hayat" serüveninde hep bu ikmal olmuştur, Diyarbakır'a özgü!
Onun içindir ki, 1,5 yılda bir "yönetim-başkan" değiştirilmiştir.
***
çünkü kökeninde, temelinde, "demokratik" bir tercih oluşturulmamıştır
Ne, parti seçmeninin, "istemi".
Ne Yönetim kurulunun.
Ne de, İlçe Teşkilatlarının "rıza-i" fikirleriyle, vücut bulunmamıştır.
Bürokrat ataması gibi hep "atama" olmuştur.
Nitekim Altaç'ın durumu da öyle.
Şuan "iki kez" atanan Başkan olma unvanını almıştır bu durumda.
***
Peki, Altaç şimdi ne yapacak?
Mevcudiyetle "devam mı" diyecek, yoksa ders-i ibretle "değişime mi" gidecek?
O'nu hep birlikte göreceği!
Ama istişaremizde birçok mevzuuda "dilinin" yandığını aktarmıştı.
Bundan dolayı da, AK Parti'de "değişim" haliyle olacak gibi.
Kaçınılmaz olmalı.
***
Eğer ki; "Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla" dönüş olmuşsa!
Ki öyle diyor.
O zaman, Altaç için değişimler noktasında, "işi daha kolay" olur?
Ekip oluşturma, partiyi "sahada" faaliyete sokma noktasında daha bir aktif rol alabilir.
çünkü çözüm sürecinde Diyarbakır dhil, Güneydoğu'da "teşkilatlar" atıl kaldı.
Ne anlatabildiler, ne de siyasi "geri" dönüşümünü sağlayabildiler.
***
"Yeni" bir başlangıç.
Zaman içerisinde göreceği, "ders-i ibret" alınıp-alınmadığını.
Şimdilik, izleyeceğiz.
Ama diyeceğim şudur ki; aynı klasik siyasi mantığı "yaşamak" istemiyorsa, A'dan, Z'ye değişime gitmeli Ak Parti'de.
İl ve İlçeler düzeyinde!
Velhasıl, Altaç'a kolay gelsin diyorum!
***
MÜFETTİŞLERE MÜDAHALE Mİ?
Gençlik hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü.
Hep burası için şunu ifade etmişimdir; Dipsiz kuyu!
Özellikle, Yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık mevzuuları noktasında.
Yani enva-i şaibelerin, meknı olma noktasında "giderek" nam yapıyor.
Mahkemelerde kaç dosya var, sayısı bilinmez kadar çok?
Neyse, iki haftadır "müfettişler" kurdukları kararghta "ihbar ve şaibeleri" sorguluyor.
Denilene göre "nereye el atılıyorsa, yeni bir şaibe" ortaya çıkıyor.
***
Mazot hırsızlığı hepimizin malumu.
Hizmet alımlarındaki kusur.
Görevlendirmeler. Sportif faaliyetlerdeki "harcamalar".
Gençlik hizmetleri. Bina inşaatları. Semt sahaları.
Velhasıl daha sayılabilinecek onlarca "alandaki" işlemlere ait, iddialar havada uçuşuyor.
Ki birçoğunu da, buradan dillendirmiştik, "neşter vurulsun" diye?
***
Sonuç nereye varır, müfettişler neyi ortaya çıkarır, onu şimdilik kestirmek mümkün?
Zaman gösterecek. Ve hazırlayacak raporlar.
Ancak ortaya çıkan bu dipsiz kuyuya "dışarıdan" müdahale edildiğine ilişkin, haberler alıyorum.
Özellikle, İl Valiliğinden. Ne kadar doğru ne kadar, hakkaniyet dışı onu bilemiyorum.
Ama bir şaibe var.
Hem de, kurum içerisinde "ayyuka" çıkmış şekilde, konuşuluyor.
***
Denilene göre;
İl Valiliğinden "üst düzey" biri kuruma gelip müfettişlerle görüşmüş.
Ve bu görüşmeden sonra Müfettişlerin "soruşturmalara" ilişkin tavırları değişmiş.
Yani "U" dönüşü olmuş.
Bu görüşmeyi, kimin yaptığını az-çok bilen var?
Ama görüşmenin "içeriği" pek net değil?
Onun için de, bu görüşme ve muhtevası resmi bir ağızdan açıklanması gerekir?
***
Aksi takdirde, mevzuu üzerinde bir hayl-i şaibeler "inşa" edilir.
Ki şuan neler inşa edilmemiş ki?
Görüşme trafiği "masumane" dahi olsa, "masumiyet" karnesinden çıkmıştır.
çünkü büyük bir algı söz konusu.
Bu nedenle, "Valiliğin" zan altında kalmaması için, "görüşen kişi" görüşmenin muhtevasını açıklamalı.
Yoksa!