ALLAH KORUSUN!.. DİYARBAKIR'DA DEPREM OLURSA!…
Eklenme: 11/4/2020 12:00:00 AM

Okurlarım sormuş!!

Diyorlar ki, Allah muhafaza, Diyarbakırda, benzer bir deprem yaşanırsa..

Yani, 6 nokta şiddet ve üzerinde, zelzele meydana gelirse; ne olur?..

Allah korusun

Şom ağızlılık demiyor..

Haklı olarak, gelen bir soru..

Doğrusu; sonucu ne olur noktasında kestirmek mümkün değil

Ama, ağır ve pahalı bir zayiat kaçınılmaz olur

Lice depremi unutulur mu?..

Tabi, geçmişten beridir, Diyarbakıra özgü olarak hep ifade edilir..

Diyarbakır 3. derecede deprem bölgesi..

Ama, son yıllarda fay hatlarındaki kırılma..

Yeni fay hatlarının uzmanların ifadesiyle; istikamet değişikliğiyle Diyarbakır merkez ve ilçeler noktasında 1 ve 2. derece konumuna geldiği bildirilmektedir!..

Riski, yüksek dereceye doğru ilerliyoruz!?.

***

Dicle Üniversitesinden deprem uzmanı M. Şefik İmamoğlunun, Diyarbakır ve olası depremde olabilecek etkiye dair, geçmişteki beyanlarına bakıyorum?..

İmamoğlu diyor ki; Diyarbakırın etkilendiği birçok kırık fay hatları oldu?..

Her ne kadar Diyarbakırın üzerinde bulunduğu nokta kilit bir ana fay hattı olmamasına rağmen, bu ana faylarda, bölge depremselliğinde ciddi bir etkinliği olan faylarda olabilecek depremler, Diyarbakırda ciddi bir sarsıntı hissi oluşturabilir

***

İmamoğlu, 1874 yılında Elazığın Gezin bölgesinde meydana gelen depreme dikkat çekiyor, bir beyanında..

Diyor ki, O depremde, gölün suyunun yüksekliği 4 metreye dayandı..

Oradaki o sarsıntının etkisi ile Diyarbakır Ulu Camideki bazı sütunlar yıkıldı.

O dönemde Diyarbakırda iki katlı binalar var, bunda bile etkilenmiş durumdadır Diyarbakır

***

Öyle ya!.. 10 ay önce..

Yani, 25 Ocakta, Sivricede meydana gelen deprem.. Diyarbakırı etkiledi..

Bağlar ilçesinde, 14 yapı hasar gördü..

çevre ve Şehircilik Bakanlığı, deprem kapsamında, bu alanda yapılaşma kararı aldı...

***

İmamoğluna yine kulak verelim!..

Uyarısı yüksek..

Diyarbakırda deprem olursa ne olur, ya da Diyarbakır deprem bölgesinden uzak bir şey olmaz, ikilemine verdiği yanıt şu..

Diyarbakır deprem bölgelerine uzaktır, depreme uzaktır, ana kırık hatlara uzaktır deyip uyumamak lazım. Önemli bir deprem bölgesiyiz. Binamızı, yapımızı, fabrikamızı ona göre uygun yere yapmalıyız ki ona göre rahat edelim. Yoksa normal bir doğa olayı biz gerekli önlemleri almadığımız için başımıza doğa felaketi oluyor. Deprem öldürmez, insanlar, yapılar öldürüyor.

***

Peki, kentteki yapılaşmanın hal-i durumu nedir

Ne yazık ki, 1990 ila 2010 yılları arası; travmatik.?!

Binlerce köy, mezra, milyonlarca insan, terörün, şiddetin, kaotik ve enva-i yasadışı faaliyetlerin yarattığı karanlık ortamın korku ve endişesiyle, Diyarbakır göç dalgasına mahkum oldu..

Kentin nüfusu, 90larda 300 bin iken, 1 milyona çıktı..

Şimdi; 2 milyon civarında..

***

çok hızlı, bir o kadar da çarpık, denetimden, kontrolden uzak bir yapılaşmayla Diyarbakır köy-kent durumuna geldi..

Virane olan Sur ve çevresi..

Fiskaya,

Seyrantepe..

Ben-ü Sen..

Ki, şuan 400 bin nüfusa sahip olan Bağların ekseriyeti

Kayapınarın 15 yıl önceki, yapı alanları..

çarpık kentleşmenin, çarpık yapılaşmanın sırtınızı dayarsınız, yıkabilecek konutların; abidesi, anıtı gibi..

***

Dicle Üniversitesinin Öğretim Üyelerinden İdris Bedirhanoğlunun bu minvaldeki beyanatına bakıyorum..

Bağları örnek vererek diyor ki

Ufak bir araştırmamız oldu Bağlar ilçesinde..

20-25 bin civarında durumu çok riskli olan herhangi bir depremde yerle bir olacak, binalar söz konusu..

***

Olmaz mı!?.. Tabi Bağları ikiye ayırmak lazım..

çünkü, eski Bağlar, Bağcılar olarak bilinen Yeni Bağlar..

Bir tarafta, modern bir şehirleşme..

Diğer tarafta, Türkiyenin en vahim çarpık yapılaşmasının olduğu, şehir! Kaynartepe Mahallesinde, önümüzdeki yıl başlayacak olan, yerinde kentsel dönüşüm bölgeye nefes ve hayat olacak?..

***

çünkü, eski Bağların sokakları, tarihi Sur ilçesinin dar, çıkmaz sokaklarından daha, geçilmez!

Yığma yapılar..

Birbirine geçmiş, binalar..

Bedirhanoğlunun ifade ettiği gibi..

Allah korusun meydana gelebilecek depremde; Büyük bir yığın ve bu yığında insanları kurtarmaya çalışmak, çok ciddi problemler yaratır?..

***

Özelde Bağlar, genelde Diyarbakır için; yıllardır hep ifade etmişimdir; bu kentin bir mastır planı, projesi yok diye!..

Okurlardan gelen sorular içerisinde yer alan bir soruyu, Sivrice depremi sonrasında, ilgili ve yetkili birimlere sorduğum soruyu yenileyerek soruyorum!

Ki, Deprem Yönetmenliği..

Ki bu kapsamda, denetim, kontrol zorunluğu bulunurken!

***

Soruyorum!

İl Valiliği..

Büyükşehir Belediyesi..

İlçe Belediyeleri..

çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü..

Tabi ki, Sivil Toplum Kuruluşları da dahil olmak üzere!

Diyarbakır tek katlıdan başlayıp, çok katlı siteli bloklara kadar..

Kaç binamız var.. Bunların kaçı riskli..

Ki risk ölçülerine göre; sıralanmışlıkları nedir?..

Kaç sağlam binamız var..

Deprem yönetmenliğine göre, kaç bina ruhsatlandırılarak, inşa edilmiş..

***

Yıkım kararı alınan, depreme dayanıklı olmadığı raporlaştırılan kaç binamız bulunuyor..

Yığma, beton binalarımızın, tespit ve ayırımına dair oluşturulan bir envanter var mı?.. Ve dahası!..

Tüm bu yapıların envanteriyle; deprem riskine göre sınıflandırılmış binalarımızın tablosu var mı?!..

***

Ne diyor, deprem uzmanı!. Betonarme binalar kolay kolay yıkılmıyor..

Yıkım, binlerce hatanın, binlerce zafiyetin, binlerce yolsuzluk, usulsüzlük, rant çarkının döngüsünden, kaynaklıdır..

Şehitlikteki Hicret apartmanının, çökümü bir ders-i ibret.. Ama alınmış bir ders var mı yok?..

***

Sonuç itibariyle! Diyarbakırın olası depremde ne olur sorusuna verebildiğim yanıt bu!.. Tablo, hiç de iç açıcı değil Ama geç kalınmışta değiliz.. Hatalar, yanlışlar telafiyi gerektirdiği için, Türkiyemizin ve bölgemizin de artık Deprem Bölgesi olduğu gerçeğiyle, sorumluluk alınmalı.. Yoksa, deprem değil, ihmaller zinciri bizi öldürür?

***

SORUMSUZLUK; AH Kİ AH!

Dünkü yazımda; İzmir Depremiyle alakalı, ihmaller ve sorumsuzlukları, maddeler halinde yazdım..

Suçlular belli diye..

Malzemeden çalan Müteahhit.. Sazlığa imar veren Belediye..

çürük ve yıkım raporu verip, sonuca odaklanmayan Bakanlığın

Tüm bunlara bir eklemem olacak..

O da biz; vatandaş noktasında, o binanın sakinleri

***

Oturduğunuz binanın sağlamlığını sorgulamıyorsanız!..

Ve oturduğunuz binaya çürük raporu verildiğini biliyorsanız..

Size tebligatta yapılmasına rağmen; o apartmanda oturmaya devam ediyorsanız.. Bir şey olmaz diyerek gaflete dalıyorsanız; eee kabahatiniz yok mu?

***

MUCİZENİN ADI AYDA!

Önceki gün, Elif Perinçekti acı dolu tabloda, yüzümüze tebessüm gülücüğü konduran

Hayat bir parmağın ucundadır sözünü bize, mucize diye söyleten Elif

Toprağa verilen, 102 cana rağmen yüreklere milli bir mutluluk serptin be Elif

Canım yavrum, sen çok yaşa emi?..

***

Ve, dün!.. 91 saat sonra, Allahın hikmetiyle bir mucize daha yaşandı

Eliften bir yaş büyük olan 4 yaşındaki Ayda Gezgin sağ olarak kurtarıldı..

Ne yazık ki, annesinin cansız bedenine ulaşıldı..

Aydanın ağzından çıkan ilk sözcük; Babam Nerde?.. Baba Uğur ise, gözyaşları arasında iki duygunun fırtınasıyla, olup-biteni izledi.. Ayrı bir an, ayrı bir duygu!

***

Evet, Aydanın kurtuluşu, uzattığı el, onu kurtaran kahramanına Ben iyiyim sözü; en umutsuz anda bile umudun var olduğunu İlahi Kudretin ne kadar büyük olduğunu bize gösterdi.. Allaha şükürler olsun...

***

Elif de Ayda da Ölümün, betonun, havanın soğuk yıkıcılığına rağmen; mutluluğun ve sevincin resmi oldular! Gözlerden dökülen yaşlar ise; resmin çerçevesi oldu.. Umudun milli ruhusunuz artık!?..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Hiç bir acı, cehaletten daha fazla zahmet verici değildir.