Derlerdi ki;
Avrupanın yolu Diyarbakırdan geçer.
Şimdi dillerde bir başka ifade var...
O da şu;
çözüm süreci Diyarbakırda ikmal olur.
Her ne kadar, yol seyrinde İmralı, Kandil ve Avrupa durak ise!
Ankara da çözümün adresi olarak görülüyorsa.
Haykırışın sesi ve bütünlüğü, Diyarbakırın tavrıyla mümkün!
***
Onun içindir ki;
Kürt siyasal hareketi başta olmak üzere!
Tüm argümanlar.
Ve tabi ki, siyasal iktidarlar her dönem içerisinde; Diyarbakıra ayrıcalıklı büyük önem vermiştir.
Zaten tarihin süreci içerisine baktığımızda, bu kadimliği hep korunmuştur.
Bağrında 33 Medeniyeti yeşertmesi de, bu vasfından gelmektedir.
Ortadoğu için de; kilit bir kent!
***
Tarihsel misyonu yüksek!
Şimdi de;
Barış Sürecine ilişkin yol haritasında, ana durak konumunda!
Bu sebepledir ki; her daim geleni-gideni çoktur.
Yerli-yabancı.
Ulusal, uluslararası.
Sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal bazda; nabız alınıp ve nabız yoklanılıyor
***
Önceki gün;
AK Parti Hükümetinin önemli bir figürünü ağırladı.
Daha doğrusu;
Biri Vekili olma sıfatıyla iki kabine üyesi misafirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker.
İki gün süreyle;
Kentte bir dizi görüşme ve program icra edildi.
***
Eker ev sahibi.
Bu özelliğinden dolayı,
Ana hassasiyet ve beklenti, Davutoğluna endeksliydi.
çünkü,
Davutoğlu Uluslararası politika ve diplomaside farklı bir konum ve özelliğe sahip.
Davutoğlu için,
Başbakan Erdoğanın gölge başbakanı.
Ortadoğu,
Başta olmak üzere dünya profilindeki ilişkilerin rehberi.
Yani; olağandışı özelliğe ve konuma sahip!
***
İşte;
Böyle bir ismin hele ki, çözüm ve barışın konuşulduğu!
Ki Kürt meselesine;
Uluslararası ağlarında dhil olduğu gerçeğiyle baktığımızda.
Davutoğlunun,
Diyarbakıra gelmesi her ne kadar sıradan ve tesadüf ise de öyle okunmamalı.
Yeni dünya düzeninde.
Hele ki, Ortadoğudaki harika değişiminde, önemli aktör pozisyonda ise.
Gelişi de,
Söyledikleri de dikkate pür değerdir.
***
Üniversitede verdiği konferans.
Ve Keçi Burcunda,
Hevsel Bahçelerinin manzarasında, sorulara verdiği cevap.
Hassasiyet ve alıcı gözüyle dikkatlice incelendiğinde; verilen mesajların özeli Yeni Ortadoğudan bahsedilmektedir.
Bu da; Diyarbakıra neden geldiğini bir ölçüde ortaya koyuyor.
Ortadoğu da nasıl bir politika izlendiğinin de emarelerini vererek.
***
Hiç tartışmasız ki;
Ortadoğuda taşlar yerinde oynuyor.
Rejimler değişiyor.
İktidarlar el değiştiriyor.
Belki önümüzdeki zaman diliminde sınırlar dahi değişebilecek.
Ki öyle görünüyor.
Evet,
Kimine göre Arap baharı,
Kimine göre Ortadoğu rüzgrı denilen değişim Türkiye için de hassasiyet içeriyor.
**
Bunun için de;
Türkiye şuan ciddi bir yol haritası icra etmektedir.
Biliyor ki;
Değişime ayak uyduramayan, buna göre strateji ve politika geliştirmeyen iç kaos yaşar.
Kısacası;
Eskinin hastalıklı ulusalcı/militarist anlayışı ile hareket edenler kaybetmeye mahkm.
Davutoğlu ve hükümete yön verenler!
İşte bu tarihi gerçeğin farkında oldukları için en başta iç barışı hedeflemektedirler.
***
çaba da bundandır.
Onun için de;
Yılların kanayan meselesi Kürt sorunu ivedi olarak çözüme kavuşmalı.
Silahlar susmalı.
çünkü,
Kürt sorunu çözülmesi halinde.
Yeniden; barış ve kardeşlik duyguları filizlenirse.
Türkiye;
Köklü çınar olmaya devam eder.
Ve tabi ki meseleyle alakalı Türkiye prangadan kurtulursa o zaman bölgede önemli faktör olur.
***
Sonuç itibariyle;
Bu anlayışla yapılan açılımlar ve bölgeye yönelik ziyaretler, çıkarmalar anlamlıdır.
Davutoğlunun Baydemiri ziyaret etmesi!
Baydemirin,
Ona Baharın ve barışın sembolü olan Nergis çiçeğiyle karşılaması.
Ve tabi ki karşılıklı verilen mesajlar!
Şehir içindeki farklı gruplarla ve halka yapılan kucaklaşma görüntüleri.
Genel itibariyle;
Hepsine bakıldığında barışa doğru esen rüzgrın hayli ilerlediğini görebiliyoruz.
***
Diyorum ki;
Türkiye ve toplum ilk kez iç barışa bu kadar yakın.
Ki devlette gördü, hükümette!..
Şefkat elini uzatması halinde Kürtlerden silah değil çiçek ve güllerle karşılık bulacağını!
Tabi ki;
Kürt temsilcileri de eskinin hastalıklarından kurtulmuş görünüyor.
Adımlar samimi!
Devam ederse ülkedeki yüzde 20-25lik militarist/ulusalcı kesimin barış karşıtı söylemleri de kuru kalabalıktan öteye anlam ifade etmeyecek.
Yeter ki;
Barışa olan samimiyette zafiyet gelişmesin.
Davutoğlunun,
Duasıyla Allah muhabbetimizi daim eylesin.