Ana dilde eğitim bir haktır
Eklenme: 6/13/2012 12:00:00 AM

Kim,

Nasıl ve hangi gerekçeyle tepki ve yorum getirir bilmem!

Ama görülen odur ki;

Biz Kürtler açısından, süreç "haklar ve halkların" iadesi konusunda, "milat" gelişmeleri dayatıyor.

Dile kolay;

Düne kadar Kürtleri "asimile" eden bir anlayış hkim di.

Ama bugün;

Kürtler bu ülkenin, bu coğrafyanın "asli" unsurları olarak "resmi ideoloji" kabul ediliyor.

***

Dün,

Başbakan Erdoğan "merakla" beklenen grup toplantısındaki konuşmasında, açıkladı.

Dedi ki;

"Kürtçe. Yani Anadilde eğitim artık, seçmeli ders olacak".

20122013,

Eğitim ve Öğretim yılında, '5'inci sınıftan" itibaren Kürtçe "seçmeli ders" olarak, öğretilecek, öğrenilecek.

Kendi ifadesiyle; "Tarihi bir adım".

***

Doğrusu;

TRT "ŞEŞ" yayına girdiğinde,

İsimlerin serbestiyeti,

Ve Kürtçe kursların açılmasına izin verilmesi noktasında şu ifadeyi kullanmıştım.

Bu adım ve adımlar;

Kürtler ve tabi ki Türkler açısından, "Birer milattır".

Bugün de;

"Kürtçenin" seçmeli ders olarak, "eğitim" müfredatında yer alması da; "Kürtleri" inkrda, "bir tabunun daha" yıkımıdır, diyorum.

***

Peki,

Bu adım ve hakkın iadesi "bir lütuf mu" derseniz?

Hayır!

Olamaz da.

Bir lütuf değil, bir hakkın iadesidir.

Zaten,

Kişinin, yaşayanın ana dili "doğumuyla kazanılmış bir haktır".

Ne, "inkrı" kabul edilir.

Ne de, bu hakkın "kullanımına", hüküm ve hesap, "icra" edilemez!

***

Ama şu;

Hakikati da göz ardı etmemek gerekir.

Dün,

Nerdeydik, bugün nerdeyiz, hangi evredeyiz!

Kürtleri,

Asimile etmeye çalışan bir anlayıştan,

Kürtleri,

Kısm-i de olsa, "inkrdan" arınmış bir anlayışa gelindi.

Bu evreleri;

Tez be tez, "unutmamamız" gerekir.

***

Malum,

Türkiye daha bir kaç yıl öncesine kadar "vesayetçi" ve "inkrcı" bir anlayışın "hegemonyası" altında bulunuyordu.

Bu anlayışın gücü de;

Güneydoğu'da olup-biten "şiddet" ortamından geliyordu.

Ne kadar, "inkar" o kadar kan ve "güç" getirisiydi, onlara.

Tüm, strateji ve organizasyonlar biz Kürtler üzerinden "kurgulanıyordu".

Ki hala da, uygulanmıyor değil.

Kürtleri,

Asimile etmek,

Hatta "soykırıma" varacak katliamları dayatmak.

"Kimliğini" inkar etmek.

***

O nedenle;

Böyle bir milletin "olmadığını" dayatan, zihniyetten "arınmak" pek kolay değil.

Derler ya;

"Yiğidi öldür, ama hakkını ver."

Adım,

Ve hayata geçirilen bu "açılım" önemli, alkışlanmalı da.

Elbette ki,

Bu haklar "durduk" yerde verilmiyor, verilmezde!.

İstenildi,

Dayatıldı ki, "bugün" vedilebilinir, hale gelindi.

***

Diyeceksiniz ki;

Bu değişim "ihtiyaçları" karşılar mı?

Veya "istenilen bu şekilde miydi?"

Hayır.

Devamı, olmalı.

Ve geleceğinden de, "ümit varım".

Zaten, "kaçınılmazdır".

***

çünkü

Anadilde eğitim bugün, "seçmeli ders" olacaksa!..

Bilinmelidir ki,

Hakikati gerçek de, bir sonraki adım "Kürtçe eğitimdir".

Dil, kültürdür ve "kimliğin" resmi nüfuz cüzdanıdır.

Ki, Kültürel hak, aynı zamanda "siyasi haklarında" gelişimidir.

***

Şunu bir kez daha ifade etmek gerekirse;

Birileri "bu açılıma" karşı çıksa da.

Cumhuriyet,

Tarihinden buyana süre gelen "asimilasyondan" yeni bir "yozlaşma" kültürüne geçiliyor, denilse bile.

Bu adım,

Bir kez daha "Kürtlerin", Türkiye'nin "asli" unsurları olduğu gerçeğinin, "tescilidir".

Pek tabi ki;

Bu tescille, "Türkiye'nin de sahibidir.

***

Velhasıl,

Bu hamlenin "ucu" açık.

Berisi var ve gelecektir.

Şöyle ki,

İnsanlar bu dilin eğitimini aldıklarında ve ekseri alanda kullanmaya başladığında.

Zorunlu olarak; "kabulü" gerekli alanların oluşması gerekir.

Merkezi.

Ve yerel devlet kurumları, "talepler" açısından, "değişim" yaşayacaklardır.

***

Onun için;

Bilinmelidir ki, "her değişim, gelişimi, her gelişim de, değişimi getirir".

Bugün, seçmeli,

Yarın eğitim,

Diğer gün "özerklikle, yarı resmi dil!

çok uzak değil.

Yeter ki,

İyi niyete dayalı atılan adım "kısm-i de" ifade ediyorsa.

Kötü,

Ve topyekn inkrla "boğdurmamalıyız" desteklemeliyiz!

Zaten,

Ha denildiğinde "her şey" ikmale gelmez ki.

***

Dün,

Kürt Dili Enstitüsü ile Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kurarak 2 yıldır Kürtçe akademik eğitim veren Mardin Artuklu Üniversitesi'nin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım konuştu.

Dedi ki;

Karar verilse bile Kürtçe eğitim konusunda altyapı hazır değil.

Ne öğretmen,

Ne de eğitmen.. Onun için de; Türkiye geneli yerine pilot il ve okullardan başlanılması gerektiğini söylüyor.

Evet,

Kürtçe Seçmeli ders, "hayırlı-uğurlu" olsun.

Berisi de, gelsin temmennisiyle.!

***

ET BALIK'TAKİ, KOKU!

Gelelim;

ET Balık Kurumu'nda "neler oluyor" hadisesine!

Demiştim ya;

İhbara dayalı "onlarca" sayfa, mail.

Ve içeriğinde;

Ürkütücü "iddialarla" bahsedilen menfaat ilişkileri.

İnceliyoruz.

Buarada,

Bahse konu iddialara ilişkin, "müfettişler" görevlendirilmiş.

Ankara'dan,

Genel Müdürlük, "soruşturma" noktasında göndermiş.

***

Dün,

Resmi bazda "sohbetim" oldu.

Ancak; görüşmenin "içeriğini" yazmamak kaydıyla.

Bir süre;

Diyarbakır'da bulunup, "inceleyecekler".

Gerek,

İdarecilerin kavgasını,

Gerek,

Muhasebe kasasından, "para" çalınması,

Gerek,

M.Y adlı çalışanın "yasal olmayan" işlerle meşgul olduğu

Ve gerekse de;

"Sakatat" ihalesi ve hakkındaki "şaibeler".

***

Bunlar benim tahmin ettiğim.

Daha neler var; bilemiyorum.

Onu da,

Zaman içerisinde yürütülecek "soruşturma ve tahkikat" neticesinde öğreneceğiz.

Buarada;

Kurum müdürü M. Faruk Kahraman dün onunla da görüştüm.

Hatta,

İki satırlık da, bir resmi yazı gönderdi.

Şu;

Polise ve Savcılığa intikal eden Müdür Yardımcısı Hayati Altıntaş'ın "darp" olayı.

***

Açıklamasında şöyle diyor;

"Söz konusu iddia iftira olup, şahsımla ilgili değildir. Olay işyerimizde görevli iki Müdür yardımcısı arasında geçmiştir. Konu, Emniyet müdürlüğüne intikal ettiği gibi, tarafımızca Genel Müdürlüğümüze de, bildirilmiştir."

Evet,

Şuan için, Et Balık Kurumu'nda "olup-bitenler" böyle.

Bakalım,

Yarın hadiseyle alakalı ne gelişir, göreceğiz.