Tartışılmaz olan şudur ki;
30 yılı aştı Güneydoğu'daki çatışmalı süreç!
Kim bilir;
Daha kaç yıllar "bu hal-i ızdırap" devam edecek.
Kanayan yara.
Ölümler, öldürülmeler.
Kardeşkanı üzerinde; "debelenip" duran kaotik bir anlayış!
Nemalanan.
İştahlı iştahlı, beslenen 'kan emiciler" varlıklarını, hız kesmeden sürdürüyor.
***
Kaos, şiddet sarmalı.
Ve bunun getirdiği "iliklere" kadar sirayet eden huzursuzluk!
"Kor ateşi" gibi hep yürekte.
Gün,
Saat dakikalar bile, "ölümsüz, cinayetsiz, çatışmasız" geçmiyor!
Artık klişeleşmiş söz oldu.
Her gün; "ana baba" ocağına, "ateş düşüyor" yürek yakıyor!
Canlar alınıyor.
Evet;
İnsanlarda korku, panik ve öfke var!
***
Öyle bir hale gelindi ki;
Artık yeter,
Ed-i bese,
çözüm şimdi diyen halkların "çığlıkları" yükseldikçe kifayetsiz kalıyor.
Bilakis;
Bu çığlıklar Egemen güçleri "azgınlaşarak" daha bir kan döküyor.
"çözümlüğü" direterek, dayatıyor.
Şunu artık;
Toplumsal düzeyde net okumalıyız!
Ulusal,
Uluslarası,
Tüm egemen güçler başta olmak üzere,
Elinde silah bulunan,
Ve bu güçle "varlığını-üstünlüğünü" dayatan zihniyet, "barışsever değil".
Olmadığı içindir ki;
Bölgede,
Ülkede "barış ve istikrarın" temin edilmesini istemiyor.
***
Onun için;
Hep derim ki, Güneydoğu'da "sıkılan" her kurşun,
çözüme,
Demokrasiye,
İnsan Haklarına,
İnanca, Dini değerlere,
Barışa,
Kardeşliğe, huzura, güvene, istikrara,
Bir bütünlük içerisinde;
"İnsan-i" tüm halk ve halklara, sıkılmaktadır!
***
İşte size;
Şemdinli,
Hemen yanı başında çukurca,
Derken Beytüşşebap,
Ve Lice, Mardin kısacası Güneydoğu.
Yani, "nice" yerlerdeki, ölüm ve ölüm haberleri!
Ateş düştüğü yeri yakar sözüyle;
Yine annelerin, babaların, bacıların "yürekleri" dağlandı.
***
Asker, Polis, Köy korucusu.
Ve PKK'lı.
Öldürüyor-öldürülüyor!
Sonuçta;
Hepsi de kendi cenahlarında birer anne-baba evladı.
Genç.
Daha hayatın baharındalar.
Öyle ki,
Aralarında "çocuk" denilebilinecek yaşta, gençler!
Ne hazindir ki;
Kaotik atmosferin isteği "toprak altına" deniliyor.
Girift,
Atmosferin dehşetiyle iki taraf da bunu bir bedelin sonucu olarak görüyor.
***
Peki.
Bu bir bedel ise.
Ölen insanların "yüreklere" düşürdüğü ateşin acısını dindirecek.
Annelerin,
Babaların, bacıların, yavukluların "gözyaşlarına",
Geride kalan;
Yetiş ve öksüzlerin "çaresizliklerine" derman olacak!
Yarayı saracak; "bir bedel var mı?"
Deyin bakım.
***
Şemdinli'de;
2'si korucu, 6'sı asker toplam 8 "hayat" söndü.
Beri yanda;
14 PKK'lının ölümü.
Önceki gün,
Cenazeler toprağa verildi.
Bakın,
çermik'te defnedilen Asker Yaşar Karadağ.
Kürtçe-Zazaca,
Ağıtlarla gözyaşları akıtılarak, uğurlandı, ebediyete.
Dün Şırnak'ta mayında hayatını kaybeden Sivaslı asker.
Piyade Uzman çavuş Yıldırım.
Ya Ordulu;
Jandarma er Hakan Oktay.
Ve Mardin Midyat ilçesinden, PKK'lı Ahmet Aktaş.
***
Hepsi,
Bu vatanın evladı,
Hepsi, birer ana-baba kuzusu!
Gel de;
Acılara, duygulara ve öfkeye "kapılıp gitme".
Dedim ya;
Anaların gözyaşlarına derman olacak bir bedel var mı?
Ne mümkün?
***
Önceki gün;
PKK Lice Abalı köyü yakınlarında yol kesti!
Yolcu otobüsünden,
İzinden dönen üç Askeri, "indirip" geldikleri araçla kaçırdı.
Doğrusu,
Abalı karakol'u,
Ve o bölgenin termal kameralarla donatımı meşhur.
Tabi; O bölgenin meşhur bir akla-ziyan geçmişi vardır ki?
O da, ayrı bir acı.
***
Kaçırılan, üç asker!
Evet,
3 aileye 3 gün ve 3 gecedir uyku haram!
3 anne, 3 baba, kardeşler, bacılar, yavuklular.
Hepsinin yüreğinde; "kor ateşi".
Yakıyor.
***
Ne hazin bir tablodur ki!
Bunlardan biri var ki durumu çok daha "yürek" yakıcı.
Kaçırılan askerlerden Reşat çeçanın annesi.
Evet, Fatma çeçan.
Bir anne.
Dikkat edin;
Onun bir oğlu da yıllar önce dağa çıkmış.
Yani; PKK saflarına katılmış!
Şu an;
Nerde, ne yapıyor, yaşıyor mu, yaşamıyor mu, bilmiyor.
Haberdar değil.
***
Onun için ne acıdır ki;
Diğer oğlu aynı örgüt tarafından kaçırılıyor.
Ne yaman çelişki değil mi?
Hani derler ya; "belki kaçıranların arasında, ağabeyi de var?"
Hazin bir hal-i perişanlık!
Anne için çok zor durum.
İki ateş arasında kalmış.
Dün;
Kaçırılan her üç askerin de ailesi, "yardım" için STK'lara başvurdu.
"çocuklarımız salı verilsin!"
***
Yüreği,
İki yönlü yanan anne Fatma konuşuyor.
Yaşadığı;
"İki dramatik" olayın etkisiyle gözyaşları sel-olup akıyor.
Aslında aynı duygular!
Ve yine aynı gözyaşları ülkenin her yerindeki annelerde var.
30 yıldır, yaşanıyor!
Burda,
Asl olan ve bütünlük arz eden mesele şu hakikattir.
Duyguların ve tepkilerin bir araya gelmemesidir.
***
Duygum hep şudur;
Onlar bir araya gelerek kan döken,
Kardeşi kardeşe vurdurtan,
Zihniyete karşı seslerini yükseltirse.
Ve bu da kitlesel hale gelirse diyorum ki işte o zaman "barış" gelir.
Eller silahtan çekilir.
Ana-baba kuzuları; "kardeş kavgasına" heba gitmez.
Şu gerçek;
Herkes tarafından çok iyi görülmeli ve algılanmalıdır.
Özelliklen de;
Bu coğrafyanın insanı için ekmekten ve sudan daha elzem hale gelen "barış ve huzur ile kardeşliktir".
İşte bunu da ikmal edecek tek güç var; O da "annelerin" yüreğidir.
Yeter ki,
Söz sahibi olanlar "bu yüreklere" kulak tıkamasın.
***
Yoksa,
Akan kan, yaşatılan çatışmalı atmosfer.
Kim kimi daha çok vurdu, öldürdü.
Hesabına girilirse.
Şu veya bu, "senaryoların" inşasına dhil olunursa.
Varsayıma dayalı;
Kurgularla, "çözümsüzlüğe" yelken, açma gayretkeşliğini sürdürürsek.
Bilinmelidir ki;
Biz daha nice yıllar akan kan ve dökülen gözyaşının, "acısını" yaşayıp.
Birbirine;
Kardeş "nesiller" yetiştirme, zafiyeti içerisinde olacağız.
***
Anaların,
Yüreğindeki "kan dökülmesin, analar ağlamasın".
Evet,
Bu sözün kabili ancak ve ancak,
Barışa, her kim tarafından ulaşmada "engelleyici" kurşun sıkılıyorsa.
İşte bir bütünlük içerisinde; "ona karşı" koymalıyız!
Bu her kim olursa.
PKK mı olur,
Egemen güçler mi olur,
Devlet mi olur,
Hükümet mi olur fark etmez!
Tavır topyekn olmalı.
***
Hakikatin sözüyle, yazıya nokta koyarsak!
Bilinsin ki;
Ülkeler bölünürse hak ve özgürlüklerden bölünmezler.
Ülkeler bölünürse o da haksızlıklardan bölünür!
Zaten, yıllardır hep "bölünür" korkusuyla,
Haklar, halklar ve özgürlükler, "kimlikler" inkr edilmedi mi?