APE ELÇİ’Yİ KAYBETTİK!
Eklenme: 12/26/2012 12:00:00 AM

Kürt Siyasetçi...

Ve Diyarbakır Milletvekilimiz Şerafettin Elçi..

Dün akşam,

Tedavi gördüğü hastanede hakkın rahmetine kavuştu.

Ölümünü,

Büyük üzüntüyle öğrenim bulunduğumuz gibi acısını yüreğimizde taşıyoruz.

Kendisine,

Allahtan rahmet,

Ailesine, sevenlerine de başsağlığı diliyoruz..

Mekanı, cennet olsun..

Ömer Büyüktimur

....

Kırca'nın iğrençliği!

Doğrusu,

Mevzuu etmeyecektim!

Dikkate değer not olarak da almayacaktım.

Lakin birçok okur.

Ve Müdavim takipçilerim sorguladı;

Levent Kırcanın o iğrenç üslubuna ne diyorsun?

Yani, okur zorlaması bir yazı olacak!

***

Evet,

Kırca.

Ve sergilediği çirkin tiyatro kimliği haber bültenlerinde yer aldı.

İzledim.

Sizler de izlemişsinizdir.

Pek tabi ki, sosyal medyadaki tepkileri de takip ederek, durumu havsalamda, harmanladım!

Neye delalet diye ve şu sonuç çıktı; Kırcada Alzheimer alameti belirdi?

***

Peşin ifade edeyim!

Kırcanın,

Ne tiyatrocu kimliğine,

Ne sarhoş tiplemesine,

Ne de siyasal kimliğine, sevgi besleyen biri değilim.

çünkü,

Kendini yenileyen bir hal-i sanat icra etmedi.

Kısır-döngü içinde; döndü-durdu yeniliksiz kaldı!

***

Zaten,

Son zamanlardaki gündeme gelişi de.

Ya uslüp rezaleti,

Ya gece kacamağı,

Veyahut şişik işkembesinden, Ergenekon avukatlığına soyunmasıyla, arz-ı endem ediyor!

Yani verimsiz!

***

Hele ki söz de Atatürkçü ucuzluğu!

Doğrusu siyasi duruş ve söylemlerine hep gıcık olmuşumdur.

çünkü, samimi olmadığı gibi, yapmacık durumdan nemalanan bir yapı var.

Tıpkı, Uğur abisi gibi.

Vesayetçi zihniyetin; figüranlarından biridir O!

***

Şimdi,

Sakın yanlış bir düşünce sizde hsıl olmasın!

Yıldızına barışık olmadığım için eleştiriyorum diye sanılmasın.

Veyahut;

Siyasal düşüncesinden dolayı fırsat bu yerme gayretinde değilim.

Bu yaştan sonra da, ahlak dersi de verecek değilim, olmam da!

Hiçte.

Biliyorum, söylediklerine, ağzından çıkanları duyduğunuzda siz de şimşek çakmış bir ruh haliyle, Bu ne utanmazlık diyeceksiniz.

Ki son 48 saattir Kırcaya Yuh olsun diyen kalmadı?

***

Bu nedenle, ben de bir iki kelamı sizden eksik etmek istemedim.

Neyse!

Mevzuuyu net anlamanız için, gelişmeleri aktarayım!

Şöyle ki;

Bostancı Gösteri Merkezi'nde Sanatçı Girişimi'nin düzenlediği ''Reddediyoruz'' başlıklı geceye Levent Kırcada davet edilmiş.

Hangi vasfa binaen onu bilemiyorum.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluda ordaymış.

Tabi birçok diğer; sanatçı unvanı önünde olan isimlerde!

Burada, Kılıçdaroğlu işi olduğu için konuşması öne alınmış.

Yani bir ölçüde; Kırca ile Kılıçdaroğlu konuşma sıralaması değiştirilmiş.

***

Normal. Olabilir, bir değişiklik.

Nihayetinde, Kılıçdaroğlu siyasal bir partinin Genel Başkanı.

Hem de Ana muhalefet partinin lideri.

Kırcanın düşüncesine, savunduğu tezle örtüşen parti!

Yani yabancısı değil.

Ama yok.

Vay sen misin konuşma sıralamasını, değiştiren, değiştirten.

Kürsüye çıkmış.

Galiba alkolün ve tabi ki, Alzheimer belirtileriyle, sinirlenmiş kendince.

Kendi ifadesiyle, sinirimi dile getirdim diyor.

Peki, ne demiş.

***

Benden; 18'lik, uyarısı.

Küçükler değil, büyükler okusun.

Tabi bayanlar da, bir sanatçı(!) tarafından nasıl ikinci sınıf muamelesi gördüklerini de görsünler.

Demiş ki;

"Belki benim de işim var, belki bir karı buldum onu d. gideceğim..."

Yuh. Daha neler!

Koca bir ahalinin önünde, mikrofonda bu söylenir mi?

Eee.

Levent Kırca, tiyatrocu.

Ve komedyen, komik olsun diye bunları söylemiş!

Esprisi bumuymuş?.

***

Ne Kırca.

Ne de ona arka çıkanlar, bu gerekçelerin arkasına.

Ya; komedyen,

Ya komiklik olsun diye bunu yaptı, diyemez.

Hele ki,

Böylesi bir gecede, o kürsüye.

Sözde Atatürkçü,

Sözde Sosyalist,

Sözde modern ve çağdaş, bir de sanatçı duayen(!) ve aydın(!) diye çıkmış.

Yani kabul-ü mümkün değil.

***

Ne diyeyim.

Karı d tabirine bakılırsa..

Yıllarca,

Tiyatrodaki varlığı ne olacak o kadarın ekmek kazandırdığı durumun arkasındaki kadın tarafından terk edilmenin acısı olsa gerek.

Beyninde, Alzheimer virüsü yaratıp, eziklik durumuna düşmenin hezeyanı mı?

Yoksa.

En güzel icra ettiği;

Sarhoşluk tiplemesinin artık prim etmeyişi, umursanılmaz olmayışının çaresizliğinin dışa vurması mı o iğrenç üslup.

***

Gelelim;

Bir de sanatçı unvanının önüne ekletilen aydın sıfatına.

Olamaz.

Şayet aydın olsaydı.

İğrençliği,

Kendine sanat, cinsiyet ayırımcılığı kendisine mubah.

Kirli beyniyle,

Kendisi gibi düşünmeyenleri gerici-yobaz gören bir zihnin sahibi olur muydu?

Bir okurun attığı mesajla;

"Atatürk bu memleketi gençlere emanet etti moruklara değil..."

Velhasıl,

Kırcaya söylenecek şöyle bir sözüm var.

***

Kendine,

Sanatçı da desen,

Önüne de Aydın sıfatını eklesen,

Desen ki,

Atatürkçüyüm,

Sosyalistim,

çağdaşım.

Sonra da komedyenim dükknına geri dönsen bile.

Bilesin ki,

Kimse seni artık gönül kapısından içeri almayacağı gibi.

Bu saat itibariyle senin yapacağın ahkm kesmeyi dinlemez.

Sen tez elden dön bir aynaya da bak!

Bakalım ne görüyorsun; Küfürbaz moruk görmekten başka!

Sanırım; çırıl-çıplak kaldın.

Ahmet Hakanın sözü;

Edepsiz olmak ile muhalif olmak arasında bir fark görmediğin için yuh olsun.