ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINDAKİ FİTNE!
Eklenme: 11/16/2016 12:00:00 AM

Hiç kuşkusuz ki!

İş ve işlem…

Makam ve mevki…

Görev ve sorumluluk her ne ise!

Nerede olursa olsun…

İlla ki, "ehliyet" sahibi olunmalı, yönetilmeli, sorumluluk almalıdır…

***

Kur'an-ı Kerim'de…

Hadis-i Şeriflerde hep şu emredilir.

Denir ki.

"İşleri" ehil kişilere verin.

Yani "layık" olan, "ehliyetli" olana görev ve sorumluluk verilmesi gerekir…

***

Çünkü.

En sıradan; "doğru" bir işlem…

Ehil olmayanın; "elinde", en büyük yanlışlık olur.

Ki "yanlışın" getirisi de; "fitnedir, bozgunculuktur, anlaşmazlıktır."

Yani, "hile ve desiseler" zincirini yaratır.

Bu yasalar için de.

Nizamnameler için de..

Günlük hayat için de, geçerli ve önem arz edicidir…

***

Ne diyoruz!

En iyi kanun koyucu ol…

Ama "ehil işi" o'nu uygulamıyorsa…

O kanun!

Ülke ve millet nezdinde…

En zalim ve zulümkar kanun olur ki maazallah!

***

Pek tabi ki…

En bariz "yanlış" işlem ve eylem de!

Aynı zamanda…

"Ehil kişinin" elinde, en büyük "doğruya" döner…

Hak, hukuk, adalet ve hakkaniyetle; "içtima" eder…

***

Diploma…

Ya da unvan…

Vaziyete "muteber" değil…

Nüans…

O işi hakkıyla yapabilmektir…

Bileni bulmaktır, sorumluluk vermektir…

Adam kayırmak…

Adama göre iş vermek…

Politize olmuşluk; "her makam ve mevki için" tahribattır, yıkımdır!

***

Gerek o iş için.

Gerek o makam için.

Gerekse de "sirayeti" olan ahali için!

En büyük azap…

En büyük zulüm…

Ve en büyük "fitneye" sebebiyet teşkil eder…

***

Tüm bunları niye aktardım!

Malumunuz üzre…

Bölgemizde, uzun yıllardır "arazi toplulaştırması" yapılıyor…

Aslında işin muhtevası…

Genel itibariyle; "hayra", dairdir…

Doğru bir işlemdir…

Hele ki bölgemiz için; "arazilerin verimliliğinin" artırılması için!

Bulunmaz bir nimet…

***

Sulama…

Araziye ulaşım…

Ürün verimliliği…

En önemlisi de, "bölünmüş arazilerin" bütünleşmesi!

İlk icraat ikmale gelince buradan "desteklemiş" ve hayırlı bir iş diyerek övmüştüm!

Diyarbakır için…

Bölge illeri için; "büyük bir kazanım" olacak…

Yarına dair; "büyük bir altyapı" teşkil edecek diye…

***

Ama velâkin…

Zaman geçtikte..

İç, çıkara, ranta, menfaate dönüşünce…

İçerisine; "siyasi" eller sokulunca…

İş ve işleme dair; sorumluluk alanlar "ehliyetsiz" olunca..

Layık olmayan..

Ehliyetten uzak olanlar; "vazife" üstlenmeye başlayınca…

***

Özellikle!

Hazine arazilerin "peşkeş" edilmesi vaki olunca…

Köy ağaları…

Köy beyleri…

Nüfuslu şahsiyetler…

Alan hâkimiyetini "ellerine" geçirince; "hayırlı iş, hayırsız" duruma geldi…

***

Öyle ki.

Hayali isimler,

Hayali nüfuslar,

Hayali ikametgahlar kurgulanıp..

Mezralar…

Peş peşe "köy statüsüne" kavuşturuldu..

Ki bunların başını çeken de; Diyarbakır merkez Yenişehir ve Bismil ilçesi oldu..

Diyarbakır'ın köy sayısı, ir çırpıda ikiye katlandı..

***

"Batan geminin malları" misali!..

Fakirin..

Yoksulun..

Garibanın, bırakın arazisini..

Merası bile; "elinden" alınarak; "arazi toplulaştırmasını" yapan firmalar aracılığıyla, kaydırıldı…

***

Ve biz tüm bunları, dile getirdik.

Dönemin.

Etkili ve yetkili zevatına, ilettir..

AK Parti kurmaylarını uyardık..

Diyarbakır'da "vahim bir toplulaştırma" hukuksuzluğu yaşanıyor..

Bu zaman içerisinde; "büyük fitnelere, çatışmalara" neden olur dedik..

"Hukuksuzluğa" dur denilsin dedik..

Ama kime dersin...

Çünkü işin ucu, "onlara" uzanıyor.

***

Bakınız!

Daha toplulaştırma "bitmiş" değil..

Ki ne hikmetse; "bir süredir" vaziyet askıya alınmış..

İş yapılmıyor..

Ama yapılan..

Ya da bildirilen; "köyler mezrada" hal-i hazırda kızılca-kıyamet kopuyor..

Gün kavgasız..

Gün çatışmasız..

Gün ailelerin, toprak sahiplerinin "karakolsuz" halleri geçmiyor…

***

İşte son vaka..

Bismil'in Türkmenhacı Köyünde yaşandı..

12 kişi yaralandı..

Aralarında ağır olanlar da var..

Nedeni;

Köyde hukuk dışı yapıldığı iddia edilen "arazi toplulaştırması.?"

***

Taraflar..

Birbirlerine "hasımlık" üretiyorsa da..

Sorumlu; "Toplulaştırmayı yapanlar" diyorlar..

Arazilerimiz!

Babadan kalan malımız; "bizden alınarak" başkasına veriliyor..

Başkasının arazisi de; "bizim içimize" katılıyor..

Bu nasıl bir anlayış diyerek; tepki veriyorlar..

***

Kime gitsek..

Şikayet etsek..

Ne desek, boşuna kimse kimseyi dinlemiyor?..

Uyarıyoruz diyorlar..

Bugün böyle oldu.. Çözülmezse; yarın ölümler olur..

Kimse önüne alamaz..

Haklılar..

Çünkü daha kısa bir süre önce, Silvan'da bir aileden 7 kişi öldürüldü..

***

Önceki gün!

Bu konuda, birçok telefonda aldım…

Özellikle; "manşet haber" sonrası…

Ergani'de…

Dicle'de, Silvan ve Çınar'ın bazı köylerinde…

Sur merkez'e bağlı köylerde de; "isyan bayrağı" çekilmiş vaziyette!

Dedikleri;

"Toplulaştırma adil ve ehil kişilerce yapılsın… İş bilmezlerle değil"

***

Bizden bir kez daha uyarı…

İlgili ve yetkili zevat…

Ey Devlet-i âliye…

Mal canın yoncasıdır…

Hele ki, arazi Diyarbakır'da Güneydoğu'da "her şeyin" üstündedir..

Bir kaç bilmezin…

Ehliyetsiz kişinin…

Hele ki, müteahhitlerin inisiyatifine hal-i vaziyet bırakılırsa; "ölümler, toplu cinayetler" kaçınılmaz olur…

Çünkü "tehlike bas bas bağırarak geliyorum diyor?"

Yarın geç olabilir..

Vebalı herkes için; ağır olabilir..