Günlerdir konuşuluyor, Menajer Ayşe Barımın savcılık soruşturması!.. Mevzu malum, 12 yıl önce Gezi Provokasyonunda, sinema ve sanat dünyasının tekelleşme konseptiyle, nasıl organize olduğunun açığa çıkarılması yönünde bir tahkikat!!.. O dönemin öncü isimleri olarak, yürüyüşlerin, eylemlerin ön safında yer alan çok sanatçı vardı!.. İşte bunları kimin nasıl kontrol ettiği bugün sorgulanıyor.. Yıllar sonra hesap sorulma hali, tartışılıyor?..
***
Evet, Barım tutuklandı!.. Tutuklama gerekçesi de meşru hükümeti devirmeye teşebbüse yardım etmek!.. Peki toplum nezdinde, fikir, düşünce. ideoloji ve de siyasi safta dün olduğu gibi bugün de dahil olmak üzere kimi kesimlerce Gezi olayları sıradan demokratik(!) bir eylem olarak görüldü, görülüyor.. Gayri hukuki bir yönünün olmadığı savunuluyor. Protesto hakkı ve ifade hürriyetinin ikmali..
***
Doğrusu! İlk an itibariyle bir kaç gencin çevre duyarlılığı ekseninde, gelişen bir hadiseydi, Taksimdeki tepki!.. Ki biz de ilk günlerde gençlerin Taksimi sahiplenip, ağaç, yeşil, çevre sevgisiyle oluşan bir toplumsal duyarlılığı içeren eylemlerini destekleyip sahiplendik... İktidarı da, kurumları da bu protestoya karşı siyasi ve ideolojik bakışla değil, nesil hassasiyetiyle yaklaşılması gerektiğini de, önermiştik!
***
Ama sonra!.. İşte ne olduysa, bir grup gencin çevresel duyarlılığını fırsat belleyen şer yapılar devreye girdi.. İç çatışmayı nasıl körükleyebiliriz, iktidarı bu çatışma atmosferi içerisinde, nasıl devirebiliriz kurgusuyla dış ve iç destekli, sinsi akıl işlemeye başladı.. Her şey tersine döndü..Komuta merkezi, Okyanus ötesi.. İçteki emir alıcılar devreye girerek gençlerin çadırları yakıldı, yıkıldı Vaziyet, şiddet sarmalına evrildi..
***
Halk deyimiyle çift manivela devreye sokuldu! Taksim yangın yerine döndü, insanlar öldürüldü.. Domino taşı misali bu ateş, ülkenin diğer bölgelerine yayıldı.. Yayma adına gayretlerde bulunuldu.. Korkunç bir senaryo devreye sokularak iktidarı gayri meşru şekilde, devirmek için.. Aktif rol alanların devlet içerisine sızmış örgütün militanlarının ilk sınamalarıydı!.. Her dönemin kaostan beslenen siyasi partileri, figürler ve elemanları sahne aldı? Yürüyüşler tertiplendi..
***
Ahali de ilk günlerde işin farkında değildi.. Masumane bir eylem olarak görüp, o yürüyüşlere, tepkilere kandı.. Böylece yekün şekilde şiddetin dozu çok yönlü arttı, artırıldı.. Yıkılıp, yeniden inşa edilmesi planlanan Atatürk Kültür Merkezi işgal edildi.. Başbakanlık Dolmabahçe Ofisine yürüdüler.. Ortadoğuyu kan gölüne çeviren Arap Baharının, Türkiyede estirilmesine gayret edildi..
***
Hala hafızalarda taze hesabı farklı olan artistlerin ele başılığını yapan Mehmet Ali Alaboranın, o paylaşımı.. Mesele ağaç değil, siz hala anlamadınız mı?.. Alabora bugün firar.. Ki onunla birlikte aynı safta kol kola yürüyen niceleri de firar.. Kendi halinde yaşamını sürdürenler de burada.. Alaboranın aldığı emir belliydi..
***
Taksimde halkı nasıl provoke edebiliriz gayretiyle, demokrasi havarisi kesilmişlerdi.. Ama değil.. Ön safta yer alanların kimi kesim, sonra çıktı ki, bu ülkenin, bu milletin, bu devletin yıkılmasını, emperyalizmin ve siyonizmin egemenliği altına girmesine hizmet edenlermiş Bugün onlara kol kanat gerip, sahiplenen, maddi ve manevi yönde onlar bizim çocuklarımız demelerinin nedeni de bundandır.
***
Gezi davasıyla alakalı, yargılanan, mahkum edilen, hala aranan firari çok kişi var!.. Ayşe Barımla alakalı soruşturma, tahkikat, ifadeye çağrılanların söyledikleri, deşifre edilen kimi isim ve kurumların varlık noktasının seyri, önümüzdeki zaman dilimi içerisinde daha bir belirginleşip netleşecek? Ki yargılama süreci de!..
***
Sinema ve sanat dünyasıyla alakalı, şimdiden hüküm koymak, ya da koyacak değiliz!.. Adaletin tecellisini bekleyeceğiz!.. Ama şu gerçeği gözardı edemeyiz!.. Barımın sinema ve sanat dünyasında tekelleşmenin öncü isimlerinden olduğunu sağır sultan biliyor.?. Ki o dönemde komuta ettiği kişilerin ekseriyetinin Gezi Provokasyonunda aktif rol alan sanatçıların bizatihi kendileri olduğuna da el alem şahit
***
Lakin üstlenilen bu rol, organize bir şey mi kendiliğinden gelişen hadise mi onu bilemeyiz, hüküm de veremeyiz!!.. Yargı karar verir.. Ancak, ateş olmayan yerden de duman çıkmaz sözünü de yabana atmamak gerekir!. Yürütülen soruşturmanın muhtevasının tümü, 2013teki Gezi Eylemlerine dayanmaktadır..
***
Bu eylemler Yargıtay kararlarındaki kayda göre hükümeti devirmeye yönelik eylem suçunu teşkil ediyor.. Kalkışmadır.. Cebir ve şiddet ile siyasal iktidarı devirmeye çalışmaktır..12 yıl sonra da olsa, sorgulanır olması ayrı bir tartışma olsa da savcılık ne diyor; Barım hakkında somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu..
***
Şunu da belirtmek isterim!.. İşin şiddet ve cebir safında olmayıp, siyasi ve fikir noktasında hareket edenleri de, bizim gibi düşünmüyor diyerek, CHPli Engal Altay gibi infaz etmeyiz.. Altay ne diyordu; bu hükümet en güzel işi yapsa da biz yaptı demeyiz, alkışlayamayız.. Neyse önemli olan sonucun akıbeti!..
***
ARTİSLERİN TEKELLEŞMESİ?
Barımın vücut bulan vakıası, artistler üzerindeki egemenliği de, bir ölçüde sorgulanmaktadır.. Maske düşürme adına.. Özellikle de tekelleşme!.. Şöyle ki; eğer ki bizim safımızda yer alırsan diziler de, filmler de, yazılı ve görsel medyanın tüm aksiyonel işlerinin hepsi sende olur.. Şöhret ve para, zenginlik hepsi ayaklarının dibine serilir.. Ama biz ne dersek onu yaparsan.!!!
***
Yok değilsen!?. Hiçbir şekilde onların safından nemalanmazsın, sahne almaz, dizi ve filmlerde rol alamazsın.. Fikrin de, düşüncen de, bilmem yaşam kültürün de, onların kulvarında olsa bile, yine sana zırnık koklatılmaz!.. Barımın sektörel rekabeti ortadan kaldıran artistler üzerindeki tekelleşmeyi de bu vesileyle gündeme getirdi!.. O gün yazılıp-çiziliyordu aslında, belediyelerin kimlere milyonları nasıl hortumladığını!..
***
Neyse!.. Geziyle sınıfsallaşan hükümet karşıtı, hükümet yanlısı sinema ve sanat dünyasındaki egemenlik yüzünden olan kime oldu?.. İki arada bir derede kalan oyuncular oldu.. çünkü, iş yapamaz, kazanç elde edemez hale geldiler Hala da böylesi sanatçı ve artistler var..!
***
Velhasılı kelam!.. Ülkemde; sanatçı sanatının nereye ait olduğuna siyasetten bağımsız, bakıp, idrak etmediği içindir ki; zafiyetlerin arenasında boğulup gitmektedir?.. Yoksa hür iradesiyle, sanat özerk olurdu.. Sizce!
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Sanatın egemenliği özerk iradesiyle karar verme gücüne sahip olmasıyla mümkündür?