Hırsızlar mı?
Gaspçılar mı?
Soyguncular mı?
Bu zevat kesim nerede cirit atıyor?
Soruya cevap mı?
Hemen cevap vereyim!
Her yerdeler
***
Maşallahları var.
"Gece-gündüz" mesaideler...
Yer-mekn, zaman mefhumu gözetilmeden.
Eee, korkuları yok.
Niye olsun ki.
Onlara "karışan var mı ki?"
Yok
***
Evet.
Kadim şehir'de "asayiş" berkemal değil!
Hem de hiç değil.
Terörü.
Sokak şiddeti.
Toplumsal olayları körükleyen provokasyonlar.
Hepsi bir kenara.
Ahali, "huzursuz ve kaygılı".
***
çünkü yerden bitme "kapkaççı ve hırsızlar" kol geziyor.
Ahali "konutunda",
Esnaf "İşyerinde",
Şoför "Otomobilinde",
çalışanı-çalışmayanı,
Sokakta "yürüyen" vatandaş.
Velhasıl herkes "panik" içinde.
"Soyulabilirim, gasp edilebilirim, kapkaça uğrayabilirim" korkusu var?
***
Tenha bir sokakta yürümek mi?
Yalnız başına; "gezmek mi?"
Aman ha!
Ya da, otomobilini sokağa park etmek mi?
Hangi cesaretle.
Hamle yaptın mı; "yandın".
Ya kapkaççı,
Ya eli satırlı gaspçı,
Ya da yüzü maskeli, eli pompalı "karşında" bitiverir?
***
Peki.
Şehrin "asayişinden" sorumlu, vatandaşın, huzur, güven ve istikrarını koruyan kolluk kuvvetleri?
Polis!
Evet "asayişten" sorumlu polis!
Nerede, ne iş yapar bilemiyorum?
Eğer bir mazeretleri yok ise o zaman neredeler?
"Vatandaşın malına" göz diken bu aşağılıklar niye cirit atıyor?
Evet, niye bu kadar serbestler?
***
Galiba 'göz ardı' ediliyor.
Düşünün!
Daha önceki gün, Şehitlik semtinde gün ortası "kuyumcu" soyuldu.
Hem de, Asayiş Şube'ye 'bir kaç metre' uzaklıkta.
Altınları alıp kaçtılar.
Ki bu soygundan önce, Bağlar'da benzer "kuyumcu" soygunu yaşandı.
Onbinlerce liralık "altın" çalıp götürdüler.
Direnmek isteyen işyeri sahibi ise; 'vuruldu'.
Yakalanan var mı yok?
***
Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı Mustafa Akkul, tepki göstererek, diyor ki;
"Hırsızlar, soyguncular yakalanmıyor.
Bundan cesaret alanlar, ha bire soygun gerçekleştiriyorlar"
Ve soruyor.
"Kamera görüntüleri var.
Ki şehirdeki MOBESE kameraları.
Neye yarıyor?
Bunların hiç bir işlevi yok mu?"
***
Ne dersin?
Galiba hiç bir hükmü yok, icraat üretmiyor.
Zaten caydırıcı da değil.
Eee.
Olması için, elbette ki verdiği "görüntü donanımını" değerlendirmek lazım.
Ama yok!
Değerlendirilmediği zaman; "hükmü" olmaz!
***
İşte en sıcak soygun haberi.
Dün, 5 Nisan İlköğretim Okulu önünde yaşanan vaka.
çocuğu birinci sınıf öğrencisi bir öğrenci velisi.
Otomobiliyle evladını almak için okul'a gider.
İlk önce aracını park eder.
Öyle tenha, ya da ıssız bir yer değil.
Okul önünde!
Yüzlerce öğrenci ve gelen-gidenin gözü önünde aracını park eder.
Ki her zaman, bu işlemi yapar.
***
Aracından iner.
Okul bahçesinde kendisini bekleyen çocuğunu alıp-aracına döner.
Gidiş-gelişi iki dakika.
Ama o da ne; "arabasının" yan camı kırılmış.
İçerde bulunan ne varsa alınmış.
Dizüstü bilgisayar ve çanta dahil..
Yani kaşla-göz arasında soyulmuş.
Yüzlerce kişinin gözü önünde!
"En kısa süreli rekor" kırdıran bir soygun!
***
Veli şaşkın, tepkili ve öfkeli!
Ki öğretim görevlisi. Tanınan-bilinen biri.
Kendi kendine söyleniyor; "Nasıl olur bu?" diye?
Ve 155 Polis imdadı arıyor.
Sonra diğer birimleri; "başına geleni anlatıyor?"
Yardım istiyor.
Bu esnada etrafına bakınıyor, kimse gördü mü diye?
Eşkl. Veya bilgi sahibi olan var mı diye?
Ne soran, ne gören ne de gelen var?
***
çaresiz, bekliyor.
Dakikalar, derken saatler geçiyor.
Lakin gelen-giden yok.
Kimse yok.
Ne hırsızlık,
Ne soygun,
Ne de kapkaç şubesi ekiplerinden gelen yok.
Uzun süre sonra, karakol ekibinden iki polis geliyor.
Ne Parmak izi ekibi.
Ne de olay yeri inceleme ekibinden ses yok.
***
Sonuç itibariyle; "buyrun" karakola deniliyor?
İfadesi alınıyor.
Sonrası mı, ne diyelim?
"Atı alan Üsküdarı geçti" misali.
Öğrenci velisine de diyeceğimiz şu "üzerine bir bardak su iç."
çünkü fail yakalansa bile, çalınan malın "geri gelmesi ve iadesi pek görülmüş değil?"
Olsa da; mutlaka kaybı yüksektir.
***
Ama bildiğim; "mala yönelik" vahşi saldırılar vahim bir noktaya ulaştı.
Ha bu arada; "cirit atanlar" aynı zamanda uyuşturucu bağımlıları.
Uyuşturucu kullanım yaşı; 10'a düşerse.
Her sokak başında; "çeteler" üremişse.
Kimse de; dokunmuyorsa. Müdahale söz konusu değilse.
Vay ki vay.
***
Onun için de; "aman ha, aman dikkat!" diyorum.
Peki, kim dur diyecek?
Kim bu failleri ortaya çıkaracak?
Vallahi bilemiyorum.
Bilen varsa söylesin.
Hal-i hazırda "Görünen köy kılavuz istemez"
çünkü suç ve suçlular "cirit" atıyor?
Durum böyle olunca!
Siz diyebilirmisiniz ki; "asayiş berkemal?"
Ahali, "huzur" içerisinde, keyif çatıyor.
Mümkün mü?
---
Not
Düzeltme!
Dünkü yazımda, tashih hatası sonucu;
1 Ocak 1988 tarihi yerine 1999 yazılmış.
Yine 2011'de 30 iken 28 yazılmış.
Düzeltir özür dileriz.