Dün, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay bize konuktu. Daha, Açık ifadeyle il ve bölgesel açıdan görüş alış-verişinde bulunmak üzere ziyarete geldi. Tabi beraberinde; İl Valisi Mustafa Toprak. AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri, Galip Ensarioğlu Mine Lök Beyaz Süleyman Hamzaoğlu, Cuma İçten Ve AK Parti İl Başkanı Halit Advan. Öncü isimler olarak "eşlik" ettiler Bakan Atalay'a. Aslında, Heyet bir hayli kalabalıktı.
* * *
Elbette ki, yerel ve bölgesel yayın kuruluşları içerisinde bizlerin ziyaret edilmesi. Ziyaretin de, Diyarbakır gezisinde sadece sivil kurumlar içerisinde "bizlerin" olması. Özellikle de, Hükümetin "öncü" isimlerinden diyebileceğimiz biriyle "hasb-i hal" ortamı yakalamamız. Ve bu şahsiyetin; pek tabi ki, "Demokratik Açılım" ve Güvenlikten sorumlu Başbakan Yardımcısı olması. Gerçekten, tarihi bir anlam teşkil etti diyebilirim.
* * *
Evet, Sayın Mehmet Ali Altındağ'la birlikte. Bölgenin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel mevzularını "bire bir" kendisiyle yüz yüze konuştuk. Ustalık dönemi misyonu alan hükümette bölgenin "konjöktür ünü" ve ilin AK Parti "atmosferini" anlattık. Kimi noktada pozitif, kimi yerde negatif? Yanlış ile doğruları net bir dille söyledik! Malum, Her ne kadar, buradan ve gazete manşetleriyle "meramımızı" her daima aktarıyor isek te. Muhatapla, asıl duyması ve bilmesi gerekenle yüz yüze gelebilmek ona yaşanan ve yaşatanları anlatabilmek! Hiç kuşkusuz ki, "meramın" sonuca varmasında, önemli şans ve imkândır.
* * *
Bir de, fikrinizin ve atılması gereken adımlarla alakalı "düşüncelerinizin" not alınması. Çok önemli... Yani dün gelişen bu atmosfer; Bir ölçüde Söz ailesinin "mesleki" icraatındaki, ciddiyetini ve başarılarını ortaya koydu diyebilirim. Zaten; 20 yılı aşan yayın hayatındaki "özverili başarısı" ve hala ilk günkü "heyecan" içerisinde bu işi icra ediyor olması, bunun göstergesidir. Dedik ya; Ziyaret görüş alış-verişine dayalı idi. Tabi durum böyle olunca sohbetimiz de hayli uzun oldu. Sohbetin, Tüm detaylarını buradan aktarmak istemiyorum. Nitekim haberimizde ekseriyeti var. Ancak, Sayın Atalay'ın bende bıraktığı izlenim. Ve sohbette, Kurduğu cümlelerin "satır" aralarındaki "meramı" aktarmak istiyorum.
* * *
Malum, Beşir Atalay AK Parti hükümetinin "kalfalık" döneminde, İçişleri Bakanıydı. KCK, Balyoz, Ergenekon, Cemal Temizöz'ün faili meçhul cinayetleri. Andıçlar gibi "derin ve ciddi operasyonların" başındaydı. Aynı zamanda, Hükümetin Kürt sorununa "çözümler" üretme gayesiyle hayata geçirdiği "Demokratik Açılım" sürecinin de, öncülerindendi. Çünkü, Demokratik Açılımla alakalı süreçte, bölgeye "sıkça gelip gitti". Birçok kesimle konuştu, görüş aldı. STK'lar mı, kanaat önderleri mi, akademisyenler mi? Siyasi, ekonomik, kültürel velhasıl, epey şahsiyet görüş alış verişinde bulundu. Yani bir ölçüde, Kürt meselesinin "iki cephesinde" varlık gösteren biri.
* * *
Hiç kuşkusuz ki; Yıllardır ihmal edilerek soruna "tek pencerede" konulan bakış açısı hep "güvenlik politikasıydı". "Dişe diş" misali. Ama, Bu zihniyetin soruna "çözüm" değil, daha bir "körükleyen" etken olduğu gerçeğiyle. Siyasi, Ve demokratik "yolların" hayata geçirilmesiyle, bunun aşılabileceği görüldü. Demem o ki; Hükümetin şu anki, oluşturduğu "iki cepheden" biri sorunun çözümüne yönelik yol haritasında "demokrasi" adına demokratik açılımlar yapmak. İkincisi ise; Demokratik kanalların "hayat" bulabilmesi için, "güvenlik" politikasında "insanı" öne çıkaran, strateji üretmek.
* * *
Ha. Bu seyr-ü seferde, istenilen randıman alındı mı? Yok. Bölgeyi topyekûn kucaklaşan atmosfer oluşturabilindi mi? Hayır. Sorunun, Çözümüne yönelik. Şiddeti, alaşağı eden, silahları susturan. Ve tabi ki, Var olan ateşi "söndürmede" inisiyatif bölgesel alınabilindi mi? Maalesef! Ama bu, Aksaklıklar demek değildir ki, "Güneydoğu"da iyi işler olmadı. Ya da, Kürtler belli bir haklara kavuşmadı? Deriz ya; Yiğidi öldür ama hakkını ver? AK Parti, 2002'den buyana Güneydoğu'ya özgü sergilediği politika "elbette ki" önemli kazanımlar sağladı.
* * *
Ama diyebilir ki; Bu kazanımları ve yapılanları "istenilen" derecede, halka yansıttı mı? Ya da, anlatabilme becerisini gösterdi mi? Bölge Milletvekilleri ve teşkilatlar açısından, "siyasetini" sergileyebildi mi? Yok. Maalesef edilmedi. Zaten varlıkları ile yoklukları belli etmediğini herkes biliyor. Nitekim Başbakanın ifade ettiği gibi; "Sahaya inmediler ki."
* * *
Sohbet, Uzun olunca doğal olarak mevzuular ve konu başlıkları genişler. Bir ara; Murat Karayılan'la alakalı "yakalanıp-yakalanmaması?" BDP'nin, "Yemin Boykotu". Kürtlerin, Yeni Anayasa'daki "yeri ve tarifi" ne olacak. Bir de, Son olarak Şırnak'ta üç askerin şehit edilmesiyle artan "çatışma" ortamı. PKK'nın, Baskın ve adam kaçırma olayları, "sizde" bir takıntı olabilir mi? diye sordum.
* * *
Önemli bir ayrıntıyı da ifade etmek istiyorum. Atalay'la, Birlikte gelen o kadar, misafirin içerisinde bu soruları nasıl sordunuz, nasıl cevap alabildiniz dediğinizi hisseder gibiyim? Doğru. Ancak, Özel ve yakın durma, ziyaretin de "birebir" bizle görüşmeye odaklı olduğu için rahattık. Resimde de, Görüldüğü gibi "yakın" markajda, görüştük. Tabi; Bilahare görüşme noktasında da, sözleştik.
* * *
Sorunların, Çözümü ve hükümet politikasındaki stratejiyi Atalay şu cümleyle özetledi. Biz, Artık hadiselerimize "Büyük Devlet Psikolojisiyle bakıyoruz". Kürt meselesi. Ve bahse konusu istekler. Şuan yaşanan süreci, "kontrolde" ödünsüz olacağız. Açılıma devam. Olup-bitenler karşısında; Gergin, hırçın ve duygusal kamplaşmalara girmeden "mevzuları" çözüme kavuşturacağız. Vicdan, Sahibi olan herkes görmeli, "kardeşlik" projemizi. Bir devir kapandı. Faili meçhullerin ve işkencelerin devri kapandı. Herkes birinci sınıf vatandaştır. İdarecilerin, Bugün vatandaşa karşı bakış ve söylemleri, icraatları, hizmet anlayışları "dünle bir mi?" Atalay'ın, Son sözü ise "inadına daha fazla demokrasi, açık toplum ve ülkenin huzuru diyeceğiz"
* * *
Sonuç itibariyle; Sayın Atalay'la dün yaptığım sohbet ve bıraktığı intiba, "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak". Ve bir ayrıntı, "Kürt meselesi" şu anki yaşanan ve yaşatılan havaya rağmen. Genel, Bir kabul ve beklentiye cevap, gelişmeler hâsıl olmazsa bile. Çözüme ilişkin, Mesele "en üst seviyede" ele alınıp, tartışılacak! Velhasıl, Mevla neylerse güzel eyler diyerek, bekleyip göreceğiz.