BARIŞI HAYKIRABİLMEK
Eklenme: 8/30/2013 12:00:00 AM

Söz'e,

Kutlamayla başlayalım.

Malumunuz üzre;

Bugün, 30 Ağustos Zafer bayramı.

Öncelikle,

Tüm okurlarımın, "Zafer Bayramı" kutlu olsun.

***

Evet.

Bu kısa kutlama faslından sonra, hasb-i hale geçelim.

Pazar günü!

Hiç kuşkusuz ki takvim yaprağı; 1 Eylül'ü gösterecek!

Yani, "yeni bir" ayın ilk günü.

Öyle ya.

Birçok kişi için "farklı" anlam içerir.

Ama insanlık için.

Dünya ahalisi için.

Bütün haklar için,

İstenilen, beklenilen ama ulaşılamayan "bir bütünlük çağrısını" içeriyor, 1 Eylül!

***

Dünya Barış günü.

Evet.

Pazar günü, 1 Eylül Dünya Barış Günü.

İlimizde.

Bölge illerimizde.

Ülkenin,

Dünya ülkelerinin birçok yerinde, "etkinlikler" organize edilecek.

"Barış için el ele olalım."

***

Hiç kuşkusuz ki.

İnsanoğlu için, "barış" zordur.

Ama ulaşılmaz değil, yeter ki "yakalayabilinsin."

Sonrası; "payidardır".

Dal budak saldı mı, "yeşerdiği" coğrafya bölünmezdir.

Barış.

Sosyal "bütünleşmenin" çimentosudur!

Onun için.

"Barışa" emek harcanılan, en sıradan girişime.

Cılız "aktiviteye".

Her nasıl bir girişim ise.

Amacında; "barışa" hizmet var ise, "el ele verilmeli" desteklenmeli.

***

Hele ki.

Birazcık "vicdan" sahibiyseniz.

Empati yapabiliyorsanız.

Sevgiyi.

Kardeşliği, hoşgörü ve birlikte yaşamayı, "benimseyenseniz".

Ailenizi.

çocuğunuzu, eşinizi dostunuzu, kucaklayansanız.

Ve ben;

"İnsanım" değer ölçüsüne gayretkeşseniz.

O zaman demektir ki; "Barışa" karşı tavrınız, nettir.

***

çünkü.

Sağcısı,

Solcusu,

Muhafazakrı,

Türkü,

Kürdü,

Sunisi, Alevisi!

Süryanisi, Hristiyani da.

Zengini-fakiri dhil olmak üzere

***

Kendinizi.

Hangi kulvara koyarsanız koyun!

Önemli;

Olan sizin "insan-i" değer ölçünüz ve bakışınızdır.

Bilinmelidir ki, "farklılıklar" ayırımcılık, hizipleştiren değil.

Bilakis, birlikte yaşam kültürünü geliştiren, zenginliklerdir.

***

Ama ne var ki?

İnsanlık.

Yeryüzündeki kimi noktada, "kini, nefreti, düşmanlığı" körüklemiştir.

İnkra.

Asimilasyona.

Faşizan, komünist, emperyalizmine!

Siyonizme.

Kandan, gözyaşından, silahtan, ölümden "beslenen" şer dokulara.

Uluslararası; "menfaatperestlere."

Tarih sürecinde acı bir tabloyla kölelik etmiştir.

***

İşte.

Hal-i lem orta yerde!

Suriye'deki "Esed" vahşeti.

Irak.

Tunus, Libya ve Filistin'deki hal.

Ya; Mısır.

Sisi'nin halkına yönelik "cunta" kimliğiyle icra ettiği, katliamlar.

Kısacası.

Ortadoğu bugün "alev" topu şeklinde yakıcı!

***

O nedenle.

Yakıcı bir şekilde, "barışa" hasret bir dönemdeyiz!

Ki savaş kapımızda!

Suriye'ye "operasyon" an meselesi.

Kim savaşacak,

Kim savaşı önleyecek, sonuç ne olacak meçhul.

Ama var olan bir hakikattir ki;

Suriye'de olup biten "vahşettir" ve bu vahşete halı hazırda, "insanlığın" seyirci kalmasıdır.

***

Ya;

Güneydoğu'da, bir asırdan beri yaşanan "Kürt hakları" gaspı.

Kimse inkr etmemeli.

Bu bölgede "bir şeyler" olmuş ki, dayatılmış ki, "kan dökülmüş-döküldü".

Gençler dağa çıktı, çıkmış.

Gençler, cephede ölmüş-öldürülmüş.

çatışma, şiddet, kaotik ortam, yaşana gelmiştir.

Faturası ağır olmuştur.

***

Ama bugün.

"çözüm süreciyle" barış duygusu geliştiriliyor.

Gençler ölmesin.

Analar ağlamasın.

İnkr ve asimilasyon son bulsun.

Halklar ve haklar; "özgürleşsin"

Hep birlikte;

Kardeşçe "barış ve huzur" güvenliğiyle yaşayalım!

***

Peki, zor mu?

Hayır.

Ama bu hamurda bir eksiklik var.

O da en büyük eksikliğimiz; "birlikte destek" olmayışımızdır.

Onun için.

Hepimizin desteği, duyarlığı ve samimiyeti gerek!

***

Diyoruz ki;

76 milyon nüfusa sahip bir ülkeyiz!

Gelişen-büyüyeniz.

Ve Ortadoğu'ya hami olma noktasında; "lider" olmaya adayız!

O zaman.

7'den 70'e herkes "kalbini" nefret tohumlarından arındırmalı!

Geleceğe bakmalı.

Ayırmadan insanına değer veren ülke insanı olmalıyız.

Ve tabi ki;

Hassasiyetlerimize de saygı göstermeliyiz ki, "barışı" payidar edebilelim!

***

Evet.

Pazar günü, Diyarbakır'da "Barış Mitingi" var.

Tarihsel.

Ve gelişen süreç açısından hayli önem arz edici.

Bu nedenle; "Barış için el ele verelim!"

Barışın sesini daha güçlü duyurmak için.

Hayallerin, umutların, duaların, şarkıların ortak paydasına birlikte koşup ortak olalım!

Ama bir de hassasiyetle uyarım var.

Barışa.

Barışı haykırmaya

Sağduyuyla, halis duygularla koşalım.

***

çünkü...

Pusuda bekleyen, "sisli havayı" kollayan,

Şer, fitne ve fesat unsurlar vardır.

Hele ki, yeniden "Gezi" olaylarını alevlendirmek isteyenler..

Diş biliyorlar..

Onlara sakın ola "pirim" vermeyelim.

Barışı, kardeşliği, birlik ve bütünlüğü istemeyen dokulara "aman" sağlamayalım.

En önemlisi de;

çözüm sürecinde alınan yolu "heba" edecek, hal ve hareketten de uzak durmalım.

Barışı, barışın "saygısıyla" haykıralım.

çünkü bize lazım olan;

"Onurlu bir barış"