BARIŞIN SAVAŞÇILARI
Eklenme: 4/18/2013 12:00:00 AM

CHP.

Beri yanda MHP.

Hiç kuşkusuz ki, icra edilen çözüm sürecine dhil olmalı.

Elbette! Olması gerektiği gibi, olmalılar.

Her biri kendi meşrebinde ülkenin bir gerçeği!

Oy potansiyeli ve Meclisteki sandalye sayısıyla.

Şuan için;

CHP, Ana muhalefet partisi.

MHP ise yavru ana muhalefet partisi.

***

İyi de böylesi, kanayan ulusal mevzuuya dhil olmayacaklar da; sahi hangi mevzuuya müdahil olacaklar?

Hele ki,

Savaşın sona erdirileceği.

Barışın, sağlanacağı.

Kardeşin, kardeşi vurmasının önüne geçileceği bir hadisede!

Silahların susması,

Terör ve şiddetin son bulması için;

CHP.

Ve MHP müdahil olmayacaklarda neye olacaklar?

Garip bir hal.

***

AK Parti.

Diyor ki, kelle koltukta, iktidara dahi mal olsa!

BDP.

Hal-i icraatıyla, mekik dokuyup, ter döküyor.

Bir an evvel çözüm olsun diye.

Ama gel gör ki;

Kılıçdaroğlu.

Ve Lideri bulunduğu, CHP.

MHP.

Ki Devlet Bahçeli, bir ayak diretmesinde.

***

Şahsi noktada;

çözüm sürecine derim ki; özellikle ikisi de Ter dökmeli, uğraş vermeli.

Ki sürecin akime uğramaması/uğratılmaması için!

çünkü;

Kurgulanacak olan, filmde, temsil ettikleri kesimle önemli bir karaktere sahipler.

Onun için.

Üstlenecekleri rol barışın kahramanı olmakla, ölçüttür.

***

Ülkenin,

Ahalinin milli birlik ve bütünlüğü için!

Ama ne var ki; bir sol inadı tutmuş gidiyor CHPde.

MHPde geri kalır yanı inatla yokum diyor.

Vesayetin, inkrcılığına sarılmış; illaki çözümsüzlük.

Söyledikleri;

Biz sürece dhil olmuyoruz.

Ne haliniz varsa görün...

Ama el altında; fitne de körüklenmiyor değiller?

***

Doğrusu,

MHPye karşıt seyri anlayışı nedeniyle, hal-i vaziyetiyle kısmi de olsa anlamak mümkün.

çünkü Partisinin kuruluş kimliğinde, etnik bir milliyetçilik var.

Türk milliyetçiliği.

Ülkenin diğer;

Etnik kimliklerine, karşı tahammülsüzlüğü ve inkrı öne çıkaran bir zihniyete sahip!

Ki, 30 yıldan buyana süre gelen çatışmalı ortamda, akan kanın en fazla nemasını alan parti olma özelliğine de sahip.

Tartışılmaz bir hakikat!

***

Bir dönemin ifadesiyle.

Bir tabut bir oydur, MHP için!

Bu nemanın elinden alınması.

İşte bu noktada;

Verdiği tepki kısm-i bazda düşünülebilinir.

Savaşın tarafı olarak kendini görmesi.

***

Zaten;

Tarih böylesi zihniyete, şu vasfı hep uygun görmüştür.

Barış karşıtları.

Savaş çığırtkanları.

***

Özellikle, Bahçeli.

Tabiri caizse eline kılıç, miğferiyle, cephe pozisyonunda!

Barış yok, illaki ki savaş var!

Ama gel gör ki,

Hem kendi tabanından hem de ülke ahalisinden; yokuş aşağı yuvarlandığını görmüyor.

Güven kaybıyla.

***

Nitekim;

Parti tabanın büyük kesimi barış istiyor.

Anketler.

Hatta arka bahçem olarak gördüğü; Ülkücü kesim.

Hele ki, 78dekiler.

Ama o illaki çözüm yok diyor.

Nedeni de aşağı-yukarı belli.

Durum konumunu koruma refleksi.

***

çünkü;

Parti içerisinde koltuğu kaptırma kaygısı var.

İşte koltuk aşkıyla, barışı değil, kan ve ölümü gözetiyor.

Saldırgan.

Kavgacı olursam, kimse koltuğu benden alamazlar gayesinde.

Ama diyeceksiniz ki nereye kadar?

çözüm ikmale gelinceye kadar?

***

CHP.

Hele ki, Kılıçdaroğlu.

Doğrusu,

Karşıt görüş duruşu.

Ve sarf ettiği cümleler.

Beri yanda; Ergenekona gösterdiği teveccüh.

Derler ya; akla ziyan bir Sosyal Demokratlık(!) örneği sergiliyor.

***

Zihin kaynıyor.

Tabi ki, CHPnin içi de kaynıyor.

Türk solu.

Ve Sosyal demokrat vasfa sahiplik.

Bir de halkçı, geçinen.

Üçlü, bir zıt mekanizma şuan için CHPnin iliklerinde işliyor.

ABD Ajanı,

Olmakla suçlanan Sezgin Tanrıkuluda ayrı bir hizip hali.

***

İşte,

Bu kaynayan kazan hal-i vaziyetiyle!

Ve Kılıçdaroğlunun,

Sabahı, öğlenine, gecesine uymayan-unutkanlığıyla icra ettiği, siyasi söylemler.

Ciddi.

Bir o kadar da, tehlike arz edici, durum!

çünkü sürece müdahil olması gerekirken bu haline rağmen, kaçıyor

***

Son günlerdeki paralanma hali.

Özellikle,

Akil adamlara yönelik, eleştirisi Bahçeliden de öteye!

Kendi değerine bile, laf söyleyen bir anlayışı güdüyor.

Kürtlüğünü.

Dersimliğini inkr ederek.

Kendini inkr eden, kimleri inkr etmez ki?

Yazık ki, yazık.

***

Doğrusu.

Yaşanan acıları,

Ölümleri, akan kanı, dökülen gözyaşlarını anlatmak.

Meselenin,

30 yıllık acılarla, görülmemesi gerektiği gibi.

Evveliyatının olduğunu.

Yüzyıllara dayandığını, söylemek, Kılıçdaroğlu için anlam teşkil eder mi?

Sanmıyorum.

Kime diyeceksiniz?

***

Bir de diyor ki; halka gidip anlatacağız.

İyi de neyi anlatacaksınız!

çözüme,

Barışa,

Kardeşliğe,

Özgürlüğü,

Demokrasiye,

Milli bir bütünlüğün sağlanmasına karşı olduğunuzu mu?

Der misiniz?

Sanmıyorum.

***

Siz de.

Tıpkı Bahçeli gibi, koltuk korkusu yaşıyorsunuz.

Hele ki,

Son günlerde Deniz Baykalın sesinin daha fazla çıkması.

çözüm sürecine yönelik söylemleri.

Ve CHPnin, çizdiği yolun akil işi olmadığına ilişkin, beyanatları.

Bunlar siz de;

Ciddi bir korku, hkimiyeti yaratmış gibi görünüyor.

Ayak oyunlarıyla, kaptığınız koltuk elden gidiyor?

***

***

Bir yazarın ifadesiyle.

Hani, Akil adamlara demiştiniz ya;

Bunlar akıllarını kiraya vermişler

İşte bende diyorum ki;

Siz de bir kaç aylığına şöyle, koltuğunuzu kiraya verseniz!

Bu ulusal mevzuunun;

çözümünde bırakın iç kanama geçiren CHP bari varlık kimliğiyle müdahil olsun.

Belki, sizden daha faydalı olur.

***

Ne Türkler,

Ne Kürtler ve ne de başka biri artık ölmesin.

Türkiyenin,

76 milyonluk kardeşlik bütünlüğü sağlansın.

Ve bu barış kahramanlığında oluşan şerefe.

Bari CHP Cumhuriyeti kuran parti noktasında, nail olsun.

Aksi takdirde bilesiniz ki.

Pek tabi ki, Bahçeli de bilmelidir ki seyr-ü seferdeki istikametiniz, tersinedir

Halk bir yöne, sizler bir yöne gidiyorsunuz.

Diyorum ki;

Trenin makinistleri olmanız gerekirken, treni kaçıran yolculardan olmayın!

Yoksa; tarih sizi hiç iyi anmaz!

Geçmişten ders-i ibretle. Bugün; onları nasıl anıyoruz?