BAŞBAKAN OLARAK SON KEZ HUZURDA
Eklenme: 7/26/2014 12:00:00 AM

Erdoğan, bugün Diyarbakır'da.

Ama farklı geliyor.

Bu kez, Cumhurbaşkanı adayı olarak geliyor.

Her ne kadar "Başbakan" sıfatı ve yetkisi halen kendisinde ise de Diyarbakır'a Başbakan olarak gelişi son kez olacak gibi.

Mevcut adaylar için de; "en güçlüsü".

Ki ilk turda "garanti" deniliyor.

***

Doğrusu!

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun "seçim" çalışmalarını görünce.

Hele ki, Dün Diyarbakır'daki "hal-i vaziyeti!

Organize edilmiş bir program.

Önceden kurgulanmış "aktivitelere" rağmen, "bu adayla" ne mümkün?

Değil Köşk'e çıkmak!

Merdivenlerinde "yürümek" imknsız!

Arkasında, 10 parti değil "yüz parti" olsa bile!

***

Bir kere; "kendisine" rol biçen siyasileri, Partileri, inkr ediyor.

Bahçeli. Kılıçdaroğlu da "kim" dercesine.

Ve Köşk'ün "siyasi ve siyaset" üstü kimliğini kabul etmeyişi.

İnkar edici, olması.

Gaflar. İtici ifadeler.

Velhasıl güven vermeyen tespitleri eklenince şu soru zorunlu ikmale geliyor "iyi de biz sana niye oy verelim Ekmeleddin abe!"

***

Zaten, Amed Ekmeleddin abe'ye ısınmadı.

Ulu Camide "protesto" edildi.

Filistin ve Gazze hakkındaki "tutumundan" dolayı.

Otel salonundaki toplantıda "eleştiri" oklarıyla yerle-bir oldu.

"Kürt sorununa bakışı ve Anadilde eğitimle ilgili beyanından" dolayı.

En önemlisi de Yeni Diyarbakırspor A.Ş'e ait "Kaşkol ve atkının "takılması" olayı.

Kulüp sert çıktı.

"Bir siyasi partinin kulübümüze bilgi vermeden, kulübümüzden izin almadan Diyarbakırspor kaşkol ve atkılarını takmasını Diyarbakırspor'a yapılmış bir saygısızlık ve işgüzarlık olarak değerlendirmekteyiz."

***

Tabi, o kaşkol ve atkıyı kim verdi?

Daha açık ifadeyle hangi işgüzarın işi bilmem.

Ama sert duvara çarpıldı.

Umarım, Başbakan Erdoğana da Diyarbakır'da bunu yapmazlar!

Neyse, zaten Diyarbakırspor denilen Diyarbakır'ın "ortak" değeri katledildi.

Var olan Yeni Diyarbakırspor A.Ş şahsa münhasırdır!

***

Erdoğan, saat 17.00'da meydanda olacak.

İstasyon meydanı.

En son, yerel seçimler için 27 Mart'ta geldi.

O gün, "talihsizliği vardı."

Van mitinginden Diyarbakır'a gelirsek "sesiyle" ilgili rahatsızlanmıştı.

Kısıktı.

Diyarbakır'a "meramını" o gün istediği şekilde anlatamamıştı.

***

Bugün konuşacak.

Peki, ne konuşacak derseniz?

çok konuşacak!

Elbette 12 yıllık "iktidarlarının" döneminden söz edecek.

2002'den, 2014'e kadar neler yapıldığına ilişkin!

Sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alandaki "açılımlardan" bahsedecek.

12 yılda, Diyarbakır'a 14 milyar lira yatırım yaptığından söz edecek.

O.Hldan, DGM'lerden. İşkencelerden!

JİTEM'den. Faili meçhul cinayetlerden.

Anadilde eğitim. "Kürtçenin" önündeki engellerin kaldırılmasından!

Ama özellikle; "Kürt sorunu ekseninde yürütülen çözüm süreciyle" alakalı çok konuşacak.

İşte burda "vaadi" olmayacak ancak taahhütte bulunacak.

'Kalıcı barışın teminattı" olarak.

***

Biliyorum!

Diyarbakır'ın, Amedlilerin gönlünde ekseriyetiyle; "Demirtaş" var!

Adaylığı!

Türkiye'nin "demokrasisi" noktasında, "büyük bir değişimin" göstergesi.

Ve Kürtler biliyor ki!

Bu değişimin "aydınlık" ve özgür yarınların, yol haritasıdır.

Bu seyri güçlü kılmak için de, "Demirtaş'a" oy verecek.

Demirtaş'ın "yüzde 51 alamayacağına" bile bile.

Ama gönlünde de, şu hissiyat hkim olacak.

çözüm sürecinin selameti için, Erdoğan'ın gerekli olduğunu.

Birinci tur'u bilmem.

Ama ikinci tur'da şu bir gerçektir; "Kürtler" blok bir şekilde, Erdoğan'ı "tercih" edecek.

BURUK BAYRAM!

Ve yarın "arefe" günü!

Bir gün sonra da, bayram.

Sonlandırdık, rahmet ve bereket ayını.

Yolculuyoruz!

Dua ve umudumuz o'dur ki bir daha ki, "seneye" gelsin, kavuşalım diye!

Allah (cc).

Evet, yaradanın, bize büyük bir lütfüdür, Ramazan-ı Şerif!

çünkü bu ayda, "yaşamın ve hayatın" nefis muhasebesi vardır.

***

Hayır ve bereket!

Şifa, huzur, şefaat, hidayet, dua ve niyaz.

Tevbe ve istiğfarların çokça yapıldığı, kabul edildiği, günahlardan temizlenme, cehennem ateşinden azad olma!

İbadetlerin ve yardımlaşmanın yoğunlaştığı.

Nefislerin terbiye edildiği.

Fakirlerin yedirilip içirildiği, görüp gözetildiği.

Sevap ve mükfatların arttığı bir ayı geride bıraktık!

İnşallah, feyzinden ve bereketinden, yeterince nasiplenmişizdir.

***

Bayram!

Bazıları der ki.

Son yıllarda çok dillendirilir olundu; "Bayram çocuklar içindir".

Buna karşıyım.

Ve böylesi fikrin; "İnancımızın ve değerlerimizin" erozyona uğramasında en büyük, etken olduğunu düşünüyorum.

Bayram toplumun "tüm bireyleri" için olduğu gibi en çok alakadar edilen de, büyüklerdir.

Ne diyoruz; Bayram barıştır, kaynaşmadır, rahmettir, tevbedir.

Toplumsal birlikteliktir.

Bunun "aktörleri" ve sağlayıcıları kim? Her halde "çocuklar" değil.

Büyüklerdir.

Küskünlük. Kavga, fitne, fesat ve bozgunculuk.

Var mı çocukların böyle derin bir "garabet" durumu yok.

Ama büyüklerin var. Hem de çok var!

***

Bakınız, "barış" dedik ya!

İdrak ettiğimiz, Ramazan-ı Şerif'i sonlandırdık ya!

Diyoruz ya;

Şifa, huzur, şefaat, hidayet, dua ve niyaz!

çevremize bakalım

Ülkemiz dhil. Yaşadığımız coğrafya.

Her yer; "kan revan" içerisinde, Müslüman kanı akıyor.

İşte, Suriye, Mısır, Irak ve Filistin.

Bombalar patlıyor.

Masum insanlar katlediliyor.

çocuklar, bebekler, kadın yaşlı denilmeden öldürülüyor!

***

Siyonist İsrail'in Filistin'e yönelik "vahşetini" ayrı tutarsak!

Diğer ülkelerde; "ölen de öldüren de" İslam'a inanmış Müslüman kesim!

Yabancı değil, kendi içlerinden "birbirlerini" katlediyorlar.

Savaş. Savaş. Savaş.

Ama kim için, "din için mi toprak için mi, millet için mi" değil.

Ya ne; "iktidar" olabilmek, iktidarı ele geçirmek için.

***

İşte; Suriye'deki vahşetin sonucu.

Siviller için büyük yıkım!

Aileler parçalandı/parçalanıyor.

çocuklar ölüyor ve anneler dul kalıyor.

Dramın en katmerlisi yaşanıyor.

Sadece ülkemizde "yüz binleri" buldu, evinden yurdundan edilen Suriyeli aileler.

Evet, kan ve barut kokusu bayramı gölgede bırakıyor.

çocuklar bayram sevincini evlerinde değil, yabancı topraklarda çadır ve taşımalık evlerde geçiriyor.

***

Buruk ve acı hal yaşıyoruz. .

İçimiz parçalanıyor.

Biliyorum ki, siz okurlar da aynı duygu içerisindesiniz.

Evet, çocuklarımızın mutluluğunu görüyoruz.

Seviniyoruz da.

Ama Mısır, Suriye ve Irak'ta yaşanan dram karşısında oradaki çocuklar ve anneler için kahroluyoruz.

Diyorum ki, dua edelim!

Ama artık duygular üzerinde değil, inanan bir birey olma görevini de yerine getirelim.

Duamız şu olsun;

Bu bayram kanının aktığı son bayram olsun.

Bir daha İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı olmasın!

çocuklar ölmesin, analar dul, babalar mezar başında boyunları bükük durmasın.

Bu temmenilerle; şimdiden Ramazan Bayramınız mübarek olsun.

Bayram sonrası görüşmek üzere!