BATI'NIN MEDENİYETİ!…
Ömer Büyüktimur
Eklenme: 3/7/2022 12:00:00 AM

Tek dişi kalmış canavar.. Onun medeniyetinde; ölümler, öldürmeler, savaşlar, sömürüler coğrafik yönde; çok ama çok mühimdir!.. Mühimliği, kendinden olan, kendisine benzeyen, yüzü de, gözleri de, yaşam karakteri de, inancı ve dininden olmasıdır.. Değilse; ister yanı başında, ister uzağında enva-i türlü vahşet ve vahşilik yaşansın, umurunda değil!.. Bilakis akan kandan, dökülen gözyaşından nasıl nemalanabilirim; düşüncesi efor sarf ettiği gibi, kaosun en büyük yaratıcısıdır!

***

Ki kanlı tarihleri açık!.. Sülük misali kan emerek palazlanıp, sömürge oluşturdular.. Böl, parçala ve yut ahlakıyla, kendileri var edegelmişlerdir Can suyu olarak kendilerine hep katlettikleri canların kanlarını kullanmışlardır Dün oldukları gibi bugün de, görünen o ki yarınlarda da bu medeniyetlerini sömürü düzeninde hep Modern Batı Medeniyeti olarak, satmaya devam edeceklerdir.. Haçlı ruhundaki ahlak yoksunluğu onların tarihsel mirası olarak, hep varlık göstermişlerdir..

***

İla cehennema zümera Vicdanları da, merhametleri de, insanlıkları da, beşeriyetleri de asırlar öncesi cehennemin en derinliklerinde bulunan menfaatlerin üretimi olan medeniyete kurban ederek, mayasızlaşan bir toplum ve medeniyet sahibi oldular.. İzmlerle başlayan Emperyalizmin, Siyonizmin, Kapitalizmin en dehşetli faşizanlığı kendilerine modernitenin imanı yaptılar.. Kalkan olarak da, demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik gibi ulvi kavramları kullandılar!

***

Tabi kime göre, neye göre?! Onlar için onlardan başka herkes ötekidir, eldir, tanınmaz, bilinmez, sorulmaz; merhamet edilmezdir.. Ve o ötekinin, ne yaşam hakkı, ne de varlık hakkı yoktur Ancak, öteki bunu bilmeyecek, sorgulamayacak.. Bunun için de, yaldızlı, süslü, albenili, zamana, konjektöre ve siyasi atmosfere göre nabza şerbet vermeye yönelik; modernitenin şeytani argümanlarını, kusursuzca işletir.. Organizasyon ve oluşumlar, tertipler!..

***

Dışa özgü, sömürüye oluşturdukları klişeleşen bir kavramların başında her zamanki gibi; demokrasi!.. Yani, demokrasi götüreceğiz, hukuk, eşitlik, insan hakları gerekli diyerek; işgallerde bulunurlar.. Yakarlar, yıkarlar, çökertirler, yer altı ve yer üstü zenginliklerini harcama faturası olarak da tahsil ederler.. Kaba ifadeyle; oraların ırzına geçerler buldozer gibi!.. Sonra; enkaz bırakıp çekilirler.. Ama, her daim bir kurtarıcı kimliğine ilişkin de iktidar devşirirler Yetmezse arada bir yoklama yaptırırlar o da iç savaştır!..

***

İşte Ortadoğu, işte Afrika.. Özü itibariyle; İslam coğrafyası.. Hepsi bilaistisna o batı medeniyetinin eserleri olarak; viranedirler!! Özü itibariyle, onlar, oraları, buraları keyif etsin, kendilerine demokrasi, insan hakları, hukuk, eşitlik, adalet işlev görsün, ama bizim buralar değil.. İslam toprakları, yanıp virane olsun ki onlar saltanat sürsünler.. En kahredici Batı Medeniyetine(!) beş çeken, bize benzeyen ama kalpleri, ruhları, düşünceleri, akılları oralara meyil edenlerin içimizde var olmalarıdır!..

***

Ukrayna-Rusya savaşı!.. İkinci haftayı geride bıraktı.. Silahlar susmuyor?.. Susturma noktasında yine dünya iki yüzlü tavır içerisinde.. Ki ana akımda yine bildik sömürgeci devletler var.. ABD ve AB var Ve binlerce ölü, milyonlarca kişi ise göçmen yollarda.. Sonu nereye varır bilmem; o ama tarihi tecrübe noktasında korkulan odur ki bu yangın, yine bizim coğrafyamıza sıçrayıp, alevi gürleştirsinler! Uyanık olmak lazım.. Savaşı hiç bir vicdan, izan sahibi istemez..

***

Ne var ki mevcut savaşta, dünya kadar Avrupa Birliği o batı medeniyetini yine insani ve vicdani iki yüzlülüğüyle dünyaya bir kez daha ilen etti!. Özellikle, Ukraynalı mülteciler konusunda.. Birleşmiş Milletlere (BM) göre Ukrayna-Rusya savaşının başladığı 24 Şubattan bu yana 1 milyonun üzerinde Ukraynalı sivil, ülkelerini terk ederek çoğunlukla komşu Avrupa ülkelerinden Polonya, Macaristan ve Romanyaya sığındı.

***

Söz konusu ülkeler, BMnin 1951 Mülteciler Sözleşmesi kapsamında sorumluluklarını yerine getirerek Ukraynalı sığınmacıların sınırdan geçişine izin veriyor.. Hiçbir sorgulama ve resmi işlemde bulunmayarak., Tabiri caizse, giyim, kuşam, yüz ve göz renklerine bakıp, geç diyorlar? Şimdiye kadar Ukraynalı sivillerin 280 bini Polonyaya geçerken, 94 bini Macaristana, 40 bini Moldovaya, 34 bini Romanyaya ve 30 bini Slovakyaya sığındı.

***

Ama gel gör ki; bizatihi kendilerinin yangın yerine çevirdiği ve bir damla su dahi yangını söndürme adına kullanmayanlar, bilakis gürleşmesi için körükleyenler, BM ve Avrupa Birliği ülkeler, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden kaçan göçmenlere kapılarını kapattığı gibi; çoğunu da sınır dışı ediyor.. Yunanistan, Ege denizi üzerinden ülkeye giriş yapmak isteyen Suriyeli sivillerin bazılarını Türkiyenin karasularına geri iterken bazılarının teknelerini batırarak ölüme terk ediyor. Kıyılara vuran nice Aylin bebek cesetleri var

***

Sınır bölgesinde aylardır bekletilen yüz binlerce sığınmacı soğuk iklim şartlarında sağlıksız ortamlarda ölmemeye çalışıyorlar.. çoğunu Suriyelilerin oluşturduğu sığınmacıların Batı Avrupaya geçişini önlemek için güney sınırına duvarlar dahi örülüyor, örüyorlar Macaristan, Romanya ve Polonyada, Ukraynada yaşayan Hint ve siyahi kökenli kişilere de çifte standart uygulamada bulunuyor.. Onları başka ülkelere yönlendirerek, ülkelerine geçişlerine izin vermiyorlar

***

İşte Avrupa Medeniyeti bu.. çünkü, İnsan hakkını keyifle çiğneyebilmek için insan hakları mavallarını kullanırlar, beyazlar zencilerin canına okuyabilsin diye eşitlik ve adalet teranelerinde bulunurlar..! İnsanlıktan çıktıklarını fark etmek istemedikleri için hayvanların dertleriyle ilgilenen derneklerle kendilerini maskelerler.. Öldürdükleri çocuklar fark edilmesin diye çocuklar için çalışan vakıflar kurarlar!.. Zulümden, felaketten, açlıktan, savaştan kaçanlar kendisinden değilse göçmen fonu oluştururlar.. Kendisinden ise resmi işleme tabi tutmadan, kapıları açar.. İşte, batı medeniyeti, çağdaşlığı, budur ve bundan ibarettir

***

YİNE KAPIDA BEKLETİYORLAR...

Şimdi daha iyi anlamak gerekmez mi, Türkiyeyi AB neden üyeliğe almıyor.. Yıllardır kendi içimizde, tartışıp duruyoruz; kusur bizde, bizi ABye almıyorlar diye?.. Ama öyle değil.. Engin Ardıç bu noktada, kesin bir ifadeyle Gi-re-me-yiz diyor.. Yazıdan aktarabileceklerim!...

***

Türkiyenin Avrupa Birliğine niçin bir türlü giremediği kafaları kurcalamayı sürdürüyor.

Meleklerin cinsiyetini tartışsaydık daha anlamlı olurdu. Sarı saçlı, mavi gözlü olmadığımız için diyenler de var. Sarı saçlı, mavi gözlü İtalyan, İspanyol ve Yunanlı pek az görülür. Bir kere daha toparlayalım.

***

Türkiye, Avrupa Birliğine girmek istiyor ama kendi koşullarında girmek istiyor.

Onun için de bu 1963ten beri bir heves olmaktan ileri gidemiyor.

Türkiye 1963ten beri Avrupa Birliğine girmek için değil, tam tersine girmemek için elinden geleni ardına koymamıştır.

Serbest piyasa ekonomisine bile ancak 1980 başında geçebilmiştir... Bıçak kemiğe dayanınca, istemeye istemeye...

O arada üç de darbe yaşamıştır, 1971, 1980 ve 1997...

Bir de darbe girişimi, 2016... Briç kulübünde briç oynanır. Biz briç kulübünde pişti de değil, düpedüz uzun eşek oynamak istiyoruz.

***

Yüzde 50 enflasyon yaşayan bir ülkeyi Avrupa Birliğine almazlar.

Ordusunu Kuzey Kıbrıstan çekmeyen ülkeyi Avrupa Birliğine almazlar.

Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve Libyada operasyon yapan ülkeyi Avrupa Birliğine almazlar.

İsrail ile papaz olan ülkeyi Avrupa Birliğine almazlar.

Müslüman ülkeyi Avrupa Birliğine almazlar.

Kapılar açılınca Ya Allah deyip Avrupaya seğirtecek amansız bir lumpenproletarya kitlesini, eğitimsiz, işsiz ve niteliksiz milyonları Avrupa Birliğine sokmazlar.

***

Avrupa Birliği karar alsa bile her üye ülkede bu ayrı ayrı halk oyuna sunulacaktır.

Bir tek ama bir tek ülkede bile hayır çıkarsa geçmiş ola...

***

Şunun çok bilincinde olmasak bile kollektif bilinçaltı seziyor ve tepki gösteriyor:

Avrupa Birliğinde egemenlik kayıtsız şartsız milletin değildir. Egemenlik biraz da birliğin yöneticilerindedir. Avrupa Parlamentosu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde olacaktır. Egemenlik, Ankara ile Brüksel arasında paylaşılacaktır. Avrupa hukuku da Türk hukukunun üstünde...

Var mısınız? Yoksunuz Öyleyse niçin ağlıyorsunuz?

***

KIŞKIRTMA PİŞTİSİ

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin, şöyle diyor

***

Putin haddini aşmıştır. Vakit, boş laf değil yaptırım vaktidir. Vakit, çekimser kalma değil zalimin karşısında dik durma vaktidir

***

Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Miltiadis Varvitsiotis Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin şöyle diyor

***

Ekonomik yaptırımlara Türkiye dahil olmadan, Rus ekonomisine istendiği kadar güçlü darbe vurulamayacak.. AB baskı yapmalı.

***

Beyanlar bu minvalde!.. Tabi Putinin Yaptırımlar Savaş ilanıdır sözünü de hatırlatarak Sanıklar sizin, hükmü siz verin; pişti olmanın dışındaki hükümde karar sizin..!

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanoğlu, Nuh tufanından daha büyük bir tufana yakalandı ki o da şu içinde bulunduğumuz Ahlaksızlık Tufanıdır.