Ah ki, ah... Anlayamıyorum... Sanırım sizler de, anlayabilmiş değilsiniz? Şu hepimizin gönüldeşi; Diyarıbekirspor'un bugünkü hal-i ruhiyetti neyi ihtiva ettiğini ve akıbetinin ne olacağı? Doğrusu, Şuan ki resmi, tüm detaylarıyla "beyinleri" kilitlediği gibi, kemiriyor... Bilemiyorum, Bu nasıl bir tinet yüzlü fikri düşmanlık neden icra edildi ki, Diyaribekirspor bu hale getirildi. Hain nane; Düşünce neden aleni bir şekilde "reva" görüldü ve gösterildi... Kelimelerin, Telaffuzu ve cümlelerin vücuda gelmesi hayli insanda sıkıntı veriyor; bu hal-i ruhiyet. Ne diyeceksin; Bu zat-ı muhterem meselenin baş aktörlerine. Galiba; Helal olsun beyler(!) demenin ötesinde söz yok...
* * *
Baksanıza; Pek nadirdir ve herkese de nasip olmamıştır... Diyarıbekirspor'un tarihçesinde; Kendi değerine bu kadar "hain nane" dostluk ve yönetim fikriyatı gösteren. Öylesine; Aklı arıza ile görev ifa edildi ki... Bugün, Diyarıbekirspor "tüm değer" ölçüleriyle, tar-ü mar edilmiş vaziyette. Her şey, Yerlerde, paspas misali. Bir okurumun ifade ettiği gibi; Tabi tabiri caizle, bizim bu bedbaht hali durumumuz yetmezmiş gibi bir de yedi düvele rezil-ü rüsvadır. Aynen de öyle; Bir vücut hali oluşturuldu ki, Diyarıbekirspor'un adını duyan herkes "ucube" misali fersah fersah kaçıyor. Ne ilginçtir ki; Özelliklen de her şeyin müsebbibi olan. Bay Çetin Sümer(!)... Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
* * *
Diyarıbekirspor'u itibari; yerlerde sürünmüyormuş gibi. Her şey güllük gülistanlık, Diyarıbekirspor başarıdan başarıya koşuyor. Teknik Direktörü, Futbolcuları, Menajerleri. İkinci sezona, Püfür, püfür "hazırlık" kampıyla güç depoluyormuş gibi. Çıkıp ta; Halen "hayalperest" bir düşünce kirliliğiyle "biz daha bunları yapacağız" deme gibi, zıhn-i bulanıklık icra ediyor. Ne diyelim? İnanın, Diyarıbekirspor'un şu iki yıl içerisinde, icra ettiği seyr-ü sefer bende "akıl" kilitlemesi yapıyor. Mecranın; Hal-i durumu şuan ki haliyle "vahimliğin de" ötesinde, dehşet verici bir noktaya gelmiştir. Bıçak değil; Kemiğe, kemiği kesip geçmiş bile. Yüreğin derinliklerinde; "acı" vücuda gelmiş halde.
* * *
Şimdi; Tıpkı bugün gibi geçtiğimiz hafta "Bay Çetin Sümer(!)" diye yazdığım yazının da ışığında hareketle soruyorum. Bay Çetin Sümer! Geçtiğimiz hafta; Profesyonel Futbolcuların hepsi "kampı" terk edip gittiler. Teknik direktörün; Ercan Albay daha "sözleşme" imzalamadan kapıyı vurup gitti. Ki en son; Teknik Menajer Ömer Çakmak "isyan" edip, görevi bıraktı. Kala kala; A2 Takımında oynayan Diyarıbekir'in genç evlatlarına kaldın. Şimdi; Tüm bu ağır tahribatlarına rağmen çıkıp diyorsun ki... "Giderlerle gitsinler, hiç önemi yok. Ben yeni takımı kurarım. Futbol Federasyonun da lisans yasağına kaldırırım". Yuh... Futbolcuna verdiğin bir kurum yok. Kulüp personeline 1 yıldır, ödediğin maaş yok. Kasabın mı, manavın mı, fırıncının desen; borcunu ödemiş değilsin. Bu kadar; Acziyet içerisindeki ruh haliyle nasıl 5,5 milyon lira verip "transfer yasağını" kaldıracaksın. Ve de; Kendi akl-i ruh halinle yeni transferler yapıp, Diyarıbekirspor'u kümede bırakacakmışsın. Sahi; Sen de kendi "hikâyene" inanıyor musun? Sanmıyorum, inanasın.
* * *
Nitekim 12 genç bile "kamp parası" yokluğu noktasında, Diyarıbekir'e geri döndüler. Havsalan neye, cereyan ediyor bilemiyorum? Bay Çetin Sümer! Birçok meslektaşım gibi; haftalardır buradan seslenip diyoruz ki. "Bırak git." Gel, Diyarıbekirspor'un 100 dönüm arazisini "peşkeş" çekme noktasında, güttüğün sevdadan vaz geç. Bu iş; Senin yönetim "aklınla" vücuda gelmesi ne mümkün ne de, "kolay" bir icra değil? Boyunu; Aşacağı gibi... Lokma sana; büyük gelir. Onun için; Kendini geçmişte "eli kelepçili" yönetici durumuna sokmadan. Çık; "Kendime olan saygım ve Diyarıbekirspor'a olan sevgimden dolayı ayrılıyorum" deme erdemliğini göster. Ve istifa et.
* * *
Yoksa; Diyarıbekirspor'a reva gördüğü hain yönetimle yeni bir rekora imza atacaksın. 5'inci kez, Süper ligden düşüren ve tarihinde ilk kez 3 ligle eşdeğer 2 lige düşüreceksin. Daha önce; Durumun ciddiyetini defalarca burada yazdık. Tabi; Kentin diğer "katmanlarına" da seslendik; bu ne ketumluk diye. Sonunda; İl Valimiz Mustafa Toprak'la aynı fikir noktasında buluşup sesimizi bir daha gürleştirdik. "Bıçak kemiğe dayandı" misali deyip; Yönetemiyorsanız, ayrıl" derken delegeleri de göreve çağırdık. Sanırım; Bu eksende kıvılcım çakıldı. Eski yöneticiler, delegeler harekete geçti. İmza kampanyası ve olağanüstü kongre kararı alınması noktasında. Ve geçmişin de; hesabının yargı mecrasında sorulması için. Yanlış olmazsam; Bu hareket Diyarıbekirsporun tarihinde bir ilk olacak? İlk defa delegelerin hareketiyle bir yönetim görevden uzaklaştırılacak ve olağanüstü kongre kararı alınacak. Kanun, yönetmelik ve tüzükler böyle diyor ama.
* * *
Bay Sümer! Giderayak Diyarıbekirspor'un kalan hayat damarlarını da kesmek istiyor. Aklınca intikam alıyorsun, ama adres yanlış! Tehlikeli bir inatlaşmanın peşindesin. Bak, kanunun gücüyle o koltuktan inmeden gel bir güzellik yap ve halkın sesine kulak ver. Sen Diyarıbekirsporda başarısız olan ne ilk ne de son başkan olacaksın. Fakat senin farkın; Senden öncekiler gitmesini bildi, sen bilmedin. Kendin bile inanmadığın hayali proje (!) ve para bulmalarla (!) koltukta ebediyete kadar kalacağını sandın. Bak böyle olmadığını gördün. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Onun için hala bir şansın var, bırak ve git. Gelelim bundan sonrasına. Bay Sümerden sonrası için hemen plan yapılmalı. Bence yapılması gereken ilk icraat geçici bir heyet oluşturulmalıdır. Tez elden heyet transfer yapmalı ve takımı toparlamalıdır. Tabi Dernekler Masası bir an önce kararı vermeli ve Vali Mustafa Toprak da radikal kararlarla bu işe çözüm bulmalıdır. Bunun yolu da bu işi bilenlerle ve kentin ileri gelenleriyle bir araya getirmektir. Haydi; Herkes "gün bugündür" deyip, el birliği ve gönül birlikteliğiyle bu işi omuzlasın. Diyarıbekirspor'umuzun da; Yerlerde gezen "itibarini" yeniden eski değer ölçüsüne getirme gayreti gösterelim. Güzel bir hafta sonu dileğiyle.