BAYRAM MI?
Eklenme: 10/3/2014 12:00:00 AM

Yarın Bayram. Bugün, "arife" günü.

Malum, Bayram'da gazete çıkmıyor. Dört gün yokuz yani.

Bir gelenektir, bayramda, gazetenin çıkmayışı.

23 yıldır da devam edegelen bir gelenek; öyle görünüyor ki, bozmayacağız

***

Evet, adettendir bayram arifesinde "bayrama özgü" yazı yazmak.

Ki klişeleşmiş bir ifade var Bayram'a dair yazılara ait.

İlk satırla denilir ki; "Nerde o eski Bayramlar" diye!

Ama ben, bu yazıda demeyeceğim!

Diyemem!

Ve Bayram'a dair, sizinle hasb-i halim olmayacak.

çünkü içimden gelmiyor.

çünkü "bayramı" yaşayacak hal-imiz de yok.

Hal-i lem orta yerde.

***

Ne, kentte.

Ne, bölgede.

Ne Ülke sathında.

Ne de, Ortadoğu coğrafyasında yaşayan herkeste!

Nedeni orta yerde, herkesin de malumu?

Kan. Gözyaşı. Şiddet.

Devlet terörü.

Küresel güçlerin icat ettiği, terör örgütleri.

Eller tetikte.

Karadan, havadan; "fitne ve fesat" kaosu yağıyor.

***

Bugün, dört bir tarafımız kan gölü misali.

İslam leminin kanı.

Suriye. Irak. Filistin. Mısır.

Afganistan. Somali. Yani İslam coğrafyası, kan revan içerisinde!

Sinsi oyunlarla; "kaotik" ortam IŞİD denilen örgütün "aracılığıyla" körükleniyor.

Ve artık, kapımızda, fitne şeytanı.

***

Kuzey Irak. Suriye'nin Rojava bölgesi.

Koban.

Kürtler. Araplar. Türkmenler.

Ezidi. Sünniler. Ayırt edilmeksizin; katlediliyorlar.

çoluk, çocuk, kadın yaşlı.

Genç dinlemiyorlar.

Kimi yakaladılar mı, kafalarını kesiyor.

Baş eziyor. Göz çıkarıyor. Topluca kurşuna diziyor.

Bunu da, "dünya leme" izlettiriyorlar korku imparatorluğu yaratmak için.

***

Ne acı verici durumdur ki;

Bunu "fitne şeytanlığıyla" sözde İslam adına yapıyorlar.

Mümkün mü?

İslam hiç bir zaman "böylesi vahşeti" kabul etmez, cevaz da vermediği gibi, lanetler.

çünkü İslam'ın felsefesinde bir insanı öldürmek, tüm insanlığı öldürmek anlamına gelmektedir.

***

Sevgili okurlar.

İlk gün ifade ettim; ne zaman ki, IŞİD ortaya çıktığında "öfkeydi ama projelendi"

Tartışılmaz bir gerçektir ki;

IŞİD, Irak ve Suriye'de "Şii" iktidarlarının, "Sünnilere" yönelik, yıllar yılı yaptığı zulmün, inkrın, baskıların "öfkesiyle" ortaya çıktı.

çok çabuk alan hkimiyeti de sağlaması bundandı.

çünkü, yerel halk.

Aşiretler, "lojistik" destekle, büyümelerini sağladı geçmişin intikamı alınsın diye!

***

Ama sonra.

Emperyalist, küresel güçler devreye girdi.

Sağ gösterip, sol vurma hesabı.

Kendi ajanlarını.

Nam-ı hesabına çalışan adamları; "içlerine sızdırıp" komuta kademesine getirdi.

Ve IŞİD çok başlı ahtapotla proje kimliğini aldı; "yok ediciye" dönüştü.

El altında; savaş silahlarına sahip oldu.

Petrol ve dolarla, dünyanın şuan en zengin örgütü!

***

Şimdi, verilen emir komuta zinciriyle adım, adım projeleri hayata geçiriyor.

Malik'iyi vurmuyor.

Esed'e saldırmıyor.

Yaptığı ve projenin ana hedefi belli Kürtleri kurtarılmış alanlarda bozguna uğratmak.

Türkiye, içerisine göç dalgasıyla "yığmak".

Bunla, Türkiye'yi Ortadoğu'nun "kanlı batağına" zorunlu olarak çekmek.

***

Ardından da, bölgede "Şii ve Sünni" gerilimini yaratmak.

Türkiye içerisinde ise; Kürt-Türk çatışması yaratmak.

Ve böylece; Ortadoğu'da var olan "istikrarsızlığı" daha bir istikrarsızlaştırmak.

Tabiri caizse, böl-parçala ve yut!

Özellikle, Türkiye'nin, bölgenin "lider ülke" olmaya aday gidişatını sabote etmek.

Daha net bir ifadeyle!

Yıllar yılı planlanan; "Büyük İsrail Devletini" Ortadoğu'da kurmasını sağlamak.

Tek hesap bu. Ötesi yok.

çünkü tüm emarelerin kapısı bu noktaya çıkıyor?

***

Onun için;

Özellikle, Kuzey Irak'taki Kürtler.

Rojava'daki Kürtler.

Ve tabi ki, Türkiye bunu çok iyi görüp okumalıdır.

Dün Tezkere Meclis'ten geçti.

Düşük profilli bir tartışmayla, geçti diyebilirim.

AK Parti ve MHP destekli, CHP ve HDP'nin, karşı "oylarına" rağmen.

***

Hiç kuşkusuz ki, bu tezkere kapsamlı.

çünkü muhtevası birçok, alanı ifade etmektedir.

1 Mart tezkeresi, gibi değil.

Asker gönderme. Asker konuşlandırma. Kara ve hava, destekli operasyonlar.

Yani bir fiil saha; hakimiyeti, artık Türk Silahlı Kuvvetlerinin inisiyatifinde

Nasıl, kullanılacak göreceğiz.

***

Dört bir tarafı IŞİD'le çevri hale gelen; Koban halkı.

HDP. Kandil. Ve Bölgedeki Kürtlerin ekseriyeti hal-i hazırda tezkereye karşı.

Aynı zamanda, "güvenli veya tampon bölge" oluşturmaya da soğuklar.

Düşünüyorum olası bir hamle; "neleri alevlendirmez ki?"

Sakal-bıyık misali.

İşin içinden nasıl, çıkılacak meçhul.

***

Ama görünen köy de kılavuz istemez.

Her ne kadar; Milli Savunma Bakanı Yılmaz "hemen adım beklemeyin" diyorsa da!

Görünen odur ki, "iki inat bir murat etmez" hakikatini görmeyen hükümetin bir kanadı Suriye'ye girme niyetinde.

Esed'i "güçsüzleştirip" devire bilmek, Özgür Suriye Ordusu'na "alan" kazandırmak gayesinde.

çok sinsi ve sisli bur oyun "tuzağı" var Türkiye bu oyuna gelmemeli.

***

Ne yapmalı derseniz.

Hep diyorum?

Türkiye, Kuzey Irak yönetimiyle; "ekonomik ve siyasi" ilişkileri çok güçlü.

Bu güçlü; "bağlılığı" kullanabilmeli.

Barzani'ye "silah ve lojistik" destek vermeli.

Geri cephede, asker dahi konuşlandırmalı.

Ve Rojava bölgesinden, Koban ye kadar olan alanda, "IŞİD'e karşı" mücadele sahasını, Barzani'ye bırakmalı.

Kobani'den Halep'e kadar uzanan alanı da, Suriye Özgür Ordusu'yla ikmal etmeli.

***

Barzani ve peşmerge güçleri.

Suriye Özgür Ordusu.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin; "savaş taktik" planıyla, sahaya kendi askerini sürmeden; "IŞİD'i" mevcut alanın dışına çıkarabilir.

Ki bu strateji; bölgede Türkiye üzerinden "Şii ve Sünni" çatışması da önlenmiş olacağı gibi!

Türkiye "vücuduyla", Ortadoğu batağına girmiş olmayacak.

***

Suriye ve Kuzey Irak'taki Kürtler, Irak işgalinde mevcutlaştırılan, 36 paralel sınırını sınır olarak kullanabilir.

Özgür Suriye Ordusu da, Esed'in devrilmesiyle, Suriye'de iktidar olup, Kürtlerle "kardeşçe" yaşamanın yollarını arayabilir.

IŞİD ne olacak derseniz?

İşte o zaman IŞİD proje olmaktan çıkacak.

Tabiri caizse, "öfke" koduna döner, Irak ve Suriye içerisinde; kendine "kanton" bölge yaratır.

Sonuç itibariyle; Suriye ve Irak'ın haritası "üçe" bölünmüş olacak.

Benim şahsi çözüm önerim bu!

***

Yoksa dediğim gibi;

"Büyük İsrail Devleti" planı üstün gelir.

Velhasıl, hal-i hazırda, coğrafyamız böylesi bir "dolambaç" içerisinde.

Kurtlar sofrası!

***

Evet, Bayram'da, "kan ve gözyaşıyla" giriyoruz!

Yerinden, yurdundan savrulanlar.

Yetim ve dul kalanlar. Sınıra yığılan, yüz binlerce insan.

Nasıl bir bayram olacak, nasıl geçireceğiz bilemiyorum.

Kardeş, kanı akıyor.

***

Bir çağrım var.

Kurban Bayramı dini bir bayram.

Hayrın, sevabın yüksek olduğu ulvi bir zaman.

Gelin imknlar ölçüsünde manevi desteğin yansıra, "yardım kampanyalarına" dhil olup, maddi destek sağlayalım.

Belediyeler.

Esnaf Sanatkrlar Odası, bu alanda çalışma yürütüyor.

Gün; "el ele, gönül gönüle, omuz omuza" vermenin günü.

çünkü Kürtler üzerinde "emperyalizmin" derin ve kozmik planı, icra ediliyor.

Bunu boşa çıkarmak için de; "birbirimizle" kavga etmenin, güç kaybına uğratmanın zamana değil.

Güçbirliği zamanı!

***

Bayramınız, mübarek olsun.

Duamız ve temennimiz budur ki;

Bu bayram bölgemizi saran "ateşin sönmesine, kan ve gözyaşının" dinmesine vesile olsun.

min!