Ne demiştik, Diyarbakırdan Kılıçdaroğlu geçti..? Ne var ki gidişinden sonra yapılan tartışmaların bütünlüğünde geride yersenleri çok bıraktı Yani, Bahçeliye yanıt olarak verdiği emojinin bölge insanına bakışını deşifre etti diyebiliriz!.. Samimiyet yoksunluğu!!!..
***
Sloganları neydi; helalleşelim, yüzleşelim Diyarbakıra özgü de, Kadim Şehirde Kadim Birliktelik için geliyoruz?.. Kılıçdaroğlunun şehirdeki serüveninde bunlar karşılık buldu mu!?.. Ya da, kendi ürettikleri sloganlarının ruhuna, özgü kendileri davranabildi mi?!..
***
Tek bir kelimeyle yanıt vermek gerekirse; maalesef!?.. Cumartesi günü, yazdım!.. çeyrek asrı geride bırakan zaman dilimi içerisinde, Güneydoğuda tabela partisinden öteye gitmeyen, CHPde kıpırdama var. İlgi ve alaka var; ama bu oya evrilir mi, evirilmez mi? meçhul!.. Görüntü acaba iktidar olabilirse, biz dışarda görünmeyelim noktasında!..
***
İşte o meçhuliyet ve beklenti açısından Kılıçdaroğlunun geride bırakılan yersenler noktasındaki genel kanıyla, dağıldı?.. Netleşti?.. Güneydoğudan CHPnin romantizm ve ürkeklik kokan, güven vermeyen, samimiyet içermeyen, emojinin açılımıyla; nanikten öte bir karşılık yok derim!..
***
Şöyle ki..
BİRİNCİSİ Kılıçdaroğlu helalleşelim, yüzleşelim dedi ya!.. CHPnin kuruluş tarihiyle ve Atatürkün Partisi olma mirasıyla, Güneydoğu için, Kürtler için iki önemli yüzleşme ve helalleşme mevzusu var.. Dersim Katliamı ve Şeyh Said ile 46 arkadaşının katledilmesi?..
***
Ki, Üstat Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri!. Ve daha sayabileceğimiz, nice ulema, şeyh, mollanın katledilmesi, sürgünlere ve zulümlere maruz bırakılması gibi; tarihin kanlı ve kirli yüzünü gösteren, ceberut hadiselerin neden olduğu; insanlık dışı muameleler!
***
Peki, Kılıçdaroğlu dün olduğu gibi bugün dahi; bir özür, bir yüzleşme, bir helalleşme tavrı ve fikri beyanı oldu mu?.. Yok.. Ki, DİTAM Başkanı Mehmet Vural, buluşmada hatırlatıp, düşüncelerini sormasına rağmen; es geçti!.. İsimlerini dahi diline almadığı gibi; acılarımız oldu, bakanlar, başbakanlar, gencecik fidan gibi evlatlarımız idam edildi demekle kaldı! Her kimi kast ettiyse..
***
İKİNCİSİ Kürdistan lafına bile alerji duyan ve bu ifadeyi Bölgesel Ayırımcılık olarak, tanımlayıp, gören Kılıçdaroğlunun basına kapalı gençlerle buluşmasına kendisine iletilen 50 soruda yer alan; Kürt kimliğinin tanınması, Anayasal Güvence, Anadilde Eğitim, Kamuda Kürtçe dilde hizmet gibi taleplere karşı; ne kadar samimi olabilir ki?!
***
Kaldı ki, Sırrı Sakıkın ifade ettiği gibi Romantizmin ve ürkekliğin dibini gösteren Kılıçdaroğlunun, iktidara gelme garantisi koşulunu öne sürerek, vaatlerde bulunması, ne kadar gerçekçi!.. Ne diyor, Selahattin Demirtaşı, Osman Kavalayı, askeri okul öğrencilerini topyekn hemen serbest bırakacağız...
***
Demirtaşın hal-i durumu demek ki; Seni Başkan Yaptırmayacağım cezasından kurtulmanın tek çaresi şu Kılıçdaroğlu için; Seni Başkan yaptıracağız evirilmesi gerekiyor!...
***
12 Eylül vahşetinde insanlık dışı enva-i muamelenin yapıldığı Diyarbakır Cezaevindeki işkence ve zulümler noktasında, İsa Güneşle Kılıçdaroğlu görüşmesi.. Görüntü var; ama içtenlik yok!
***
ÜçÜNCÜSÜ Gel gelelim, kadınlarla yapılan kahvaltılı toplantı! Kimler vardı dan daha çok, kimler yoktu ya odaklanmak lazım!.. Sol sosyalistler vardı, ama velakin, başörtüsünden dolayı, zulüm görmüş, eğitiminden mahrum kalmış, kamuda kapının önüne konulmuş, kırsalın feodalitesinin cenderesinde kalmış!
***
En önemlisi, bölgenin kaotik, kanlı ve puslu havasında evinden, barkından, eşinden, çocuğundan, hayattan koparılan kadınlar yoktu!.. Bir tek başörtülü, bir tek türbanlı, bir tek muhafazakar, kadın, bayan, genç o masada, yer almadı, yer verilmedi, çağrılmadı!..
***
DÖRDÜNCÜSÜ HDPli milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına evet diyen parti lideri olarak Kılıçdaroğlu, neden evlatları dağa kaçırılan ailelerle aleni, gün ortası görüşmekten imtina etti.. Ailelerin dediği gibi; kumpasla, otele baskın yaparak görüştük hilesinde bulundu!
***
Bizleri HDP önündeki eylem çadırında ziyaret edin talebini iletmek üzere görüşen iki aile üyesinin resimlerini çekmekte neyin nesi?! Biz ailelerle görüştük, taleplerini dinledik diyerek, fotoğrafları partinin resmi sosyal medya hesabından paylaşmak, ne kadar samimi! Oluşturulan algının izahı olabilir mi?!..
***
BEŞİNCİSİ Otel salonlarından ve tek rotalı esnaf turunun dışında kadim şehirle bir bütünlük, birliktelik sağlanabildi mi!?.. STK, Muhtar ve Kanaat Önderleri gibi.. Ki, Başyazarımız Mehmet Ali Altındağın ifadesiyle kabahat önderleri istişaresinden öte; Dağkapı meydanına, Bağlar, Yenişehir, Kayapınara çıkabildi mi?!
***
Sonuç itibariyle romantizmin, ürkekliğin harmanlandığı bir rüzgarın estiği, Diyarbakır gezisinde birileri evet ama yetmez noktasında baksa da, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu kadar alaka görmedi diyebilirim.. Özellikle Diyarbakır halkında Neyse; bir daha bekleriz diyelim!
***
Bİ ÖVÜN Bİ ÖVÜNÜN YA!
Hep ifade ediyorum!.. Türkiyenin en büyük talihsizliği, şanssızlığı, bedbaht hali, muhalefetin olmayışıdır.. Bilaistisna, samimi, salih, gerçekçi, ülkenin ve milletin değerleriyle, iradesiyle örtüşür, rotada yürümüyorlar!
***
Hep; millete rağmen, milletin zıttında ısrar edici!.. Ülke ve millet bir bütün; yedi düvelle savaşıyor!?.. Muhalefet ise, sanki ülke ve millet düşmanı gibi; karşı cephenin değirmenine su taşıma gayretiyle; içten vuruyor?..
***
Şu resme bir bakın!.. Antalya Diplomasi Formu.. Ondan önce, Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarının savaş evresinde ilk kez bir masada, yüz yüze, karşılıklı oturup, müzakerede bulunması yönünde; Türkiyenin ev sahipliği!
***
İşte tüm bu gelişmelere; dünya şapka çıkarıp, alkışlarken!.. Yer yüzündeki tüm insanlık, renkler, dinler, yaşamlar farklı olsa da; umutla savaşın bitirileceği, beklentisiyle..
***
Ötesi; savaşı körükleyen Avrupa Birliği ülke liderleri Türkiye iktidarına diş bileyen içteki muhalefeti alttan besleyen Biden dahi.. NATO bile alkışlayıp, övdüğü, sahiplendiği tabloya!
***
Ne yazık ve hazindir ki, muhalefet.. Yine bir bütünlük içerisinde, bilaistisna hepsi!.. Tarihi buluşmayı yerme babında, çatallı dillerini kullandılar.. Ne diyelim, Allah ıslah etsin.. Türkiyenin, dünya devleti, küresel hesapların ana aktörü olduğu ve barışın tek köprüsü Türkiyedir gerçeğini içlerine sindiremiyorlar?!..
***
Demek ki, üst akılları bunu istiyor Ne diyelim, onlar ne düşünürse düşünsün, hakikat şudur.. Türkiye dün olduğu gibi bugün de ve yarın da, bölgesinde barışın, umudun ve istikrarın güvencesidir. Yeter ki art niyetliler; muktedir olmasın!?..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Ahlk uğruna verebileceğimiz çok şey olabilir ama ahlkımızı verip alabileceğimiz hiçbir şey yoktur, olmamalıdır.