BIRAKIN ÖYLE KALSIN
Eklenme: 12/1/2010 12:00:00 AM

Vakıf olduğunuz gibi; Önceki gün ve dün bu köşeden hayli yüksek ses tonuyla serzenişte bulundum... Şu kentin katmanlarına... Ve diğer "söz sahibi" diyebileceğimiz kanaat önderlerine! Uyararak ta, sormuştum... Büyük harfleri telaffuz ederek demiştim ki; BDP ve AK Parti milletvekilleri gözetmeden, nerede Diyarbakır'ın şu 10 Milletvekili? Bir de; SİADlar, STK'lar ve diğer mevcut siyasi oluşumlar siz nerdesiniz diye. Bakın, sağlıktaki "göz bebeğimiz" olan koca Devlet Hastanesi'ne reva görülen işlemlere. Kaşla-göz arasında, bu kurum heba ediliyor... Hem de; "ihtiras" uğruna... Hem de; birilerinin keyfiyetine kurban edilerek... Şimdi, bu olup bitenler içinize siniyor mu ki "hala" topyekûn sessizlik içerisinde bulunuyorsunuz. Daha ne zamana kadar sizler hep, "politik ve siyasi" hesap ihtiva eden hadiseler için, arz-ı endam edeceksiniz? Yeter artık! "Saman altından su yürütme" performansına yönelik iştah kabartmanız... Bari bu mevzuuyla alakalı "duyarlılık" gösterin... Toplumda; infial yaratan. Ve bizler dâhil olmak üzere herkesin kafasında yüzlerce soru oluşturan, "Hastane" meselesine bi el atın. Yapılan yanlış. Bu yanlıştan dönülsün...

 

* * *

Doğrusu; Bu serzenişime, "ketum" kalınacağını bekliyordum. Dahası, yine "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla, seyirci kalınacağını düşünüyordum. Ama olmadı. Tabi, kısmen diyorum bu duyarsızlık ihtiva etmedi. Yani; ekseriyetinin hala da duruma karşı, hareketliliği yok. Ancak; Dünkü gelişmeler "kısm-i noktada" olumluluk gösterdi. Gerek dün Sağlık Meslek Platformu'nun organizasyonuyla gerçekleştirilen protesto eylemindeki siyasi görüntü. Gerekse de, AK Parti'nin "güçlü" isimlerinden. Ve Başbakan'a yakınlığıyla tanıdığımız, Milletvekili İhsan Arslan... Her ne kadar; İki görüntü ve yapı, "farklı" zıt görüş ihtiva ediyorsa da... Hadisenin seyr-ü seferi açısından; "duyarlılık ve tartışılır" olması noktasında iyiye işareti. Bir kanadın; Ankara. Diğer kanadın da, Diyarbakır olması noktasındaki bu "tartışılır" mevzuuyla yeni bir ufuk açabilir. En önemlisi de; Diyarbakır'ın üzerine sinen o "sahipsizlik" ruhu, bir nebze de olsun dağıldı. Dağılması de gerekiyordu. Lakin bu sahipsizlik ruhu Diyarbakır'a ve Diyarbakır ahalisine çok ama çok şey kaybettirdi. O nedenle; bu kıpırdama hayra işaret.

 

* * *

Peki, İki eksende neler gelişti? Öncelikle, Diyarbakır'ı sahiplenme açısından Hastane Bahçesi'ndeki eylem. Ve kırıcılık ihtiva etmeyen, uzlaşı ve çözüm getirici üslubun kullanılması. Atılan sloganların seçiciliği. 'Hastaneler bizimdir kapatılamaz', 'Hastaneye uzanan eller kırılsın', 'Ölmek var, dönmek yok'  Duyarlılık içeriyordu. Eylemler ve tepkiler sanırım önümüzdeki günlerde de devam edecek. Ve yine beklentim o; "Politik" çıkışlarına alışık olduğumuz SİAD ve STK'lar da "tepkiler" gösterecek! Bekleyip göreceğiz! Tabi; Tüm bu gelişme ve tepkisel durum bireyin ve toplumun "demokratik" hakkının kullanışı. Malum. Demokrasilerde, "demokratik" tepki hakkı herkes içindir. Yanlış veya doğru; önemli değil. Önemli olan; fikrin kabulü veya kabul edilmeyişine yönelik gösterilen tepkinin demokratik oluşu.

 

* * *

Gelelim; AK Parti cephesine. Yani, meselenin "siyasi" sorumlu kanadına. Konuya ilişkin, akşam saatlerinde, Milletvekili İhsan Arslan telefonla aradı. Öncelikle, "kaygılarımı" giderme noktasında, "söz veriyorum, bu hastane kapatılmayacak" dedi. Özellikle, Bahsedildiği gibi "Devlet Hastanesi kesinlikle, ne kapısına kilit vurulacak. "Ne de iddia edildiği gibi; Bulunduğu arsa hiçbir şekilde sağlık dışında, kimseye kullandırılmayacak." Tabi sorum oldu; Diyarbakır dışında başka bir ilde bu durumun hâsıl olmadığı. Ve Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin vasfının; 2 basamak tedavi merkezi değil. Sağlık alanında; eğiten ve araştıran kurum olduğunu ifade ettim. Sonuç itibariyle; Her ne kadar iki eksenli olarak "iç rahatlatan" bir çözüm noktası gelişmedi. Ama konunun bir kez daha "Sağlık Bakanlığı" nezdinde, değerlendirileceğini söyleyebilirim. Biz yine de; Hastanemizi koruma ve kollama açısından "uyanık" olalım. "Hastanemize" dokunmayın, demeye de devam edelim. Hani bir söz var; "Fazla mal göz mü çıkarır?" Çıkarmaz! Öyle ise. Neden zenginliği, "fakirliğe" tercih ediyoruz. Bırakın öyle kalsın!

 

* * *

ŞU 15 MİLYON'UN HESABINI KİM VERECEK? Malum, Tartışılan Devlet Hastanesi'nin, iki yıl önce harcanan 15 milyon lirası.. Yani o günün para değer pirimiyle; 15 trilyon'u, ne oldu? Aynı bakanlık, birer yıl arayla "iki işlem" nasıl yapabilir? Önce harca, sonra yık.. Önce para akıt, sonra para yok deyip, yık? Dediğim gibi; "Devletin malı deniz  mi?" ki 15 trilyon lira çürük binaya(!) harcandı. Çok mu, Diyarbakır'a bütçe harcandı, 15 trilyon "çöpe" atıldı? Birilerinden, hesap sorulmalı.. Baksanıza, İl Genel Meclisi'nde, AK Parti ve BDP'li Encümenler bir lira fazla bir lira eksik kavgasında.. Nerdeyse; "yaka paça" olacaklar.. Bir tarafta; çöpe atılan milyonlar.. Diğer yandan, yatırıma bir lira aranıyor.. Ne yaman çelişki?