BİRİLERİ HESAP VERMELİ
Eklenme: 11/29/2010 12:00:00 AM

Yazıklar olsun. Hem de; On binlerce kez yazıklar olsun... Diyarbakır'a ve Diyarbakır ahalisine "reva" görülen muamelelerin aktörlerine. Varlık içerisinde yokluk. Sahiplilik yerine sahipsizlik. Vahim; bir kayıplar zinciri ha bire "halka" alıyor. Bi bakın; devasa Devlet Hastanesi nasıl da bir yıl içerisinde "kuşa" döndü... Nasıl bir plan ve stratejiyle "hiç" ediliyor. Derin bir; "inlik" söz konusu. Neymiş? Hastane Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne entegre edilecek. Tıpkı; Göğüs Hastalıkları Hastanesi gibi. Çünkü; 12 katlı ve 400 yatak kapasiteli Devlet Hastanesi "bina yapısı" olarak, deprem'e dayanıklı değilmiş? Dahası miadını doldurmuş. Yıktırılacak!

* * *

Eğer; İmkânlar ve bütçe sağlanırsa. Siyasiler de; "destek" verirse. Hükümette; "kabul" görürse. Sağlık Bakanlığı da, hikmet ederse. 2015 yılından sonra, yıktırılacak hastanenin bulunduğu alana "Yeni Hastaneler" inşa edilecekmiş? Miş diyorum. Çünkü; durum meçhul. Hani Kürtçe olarak ifade ettiğimiz bir vecize var. Kültürümüze mal olmuş bir ifade; "Pir-i nemr-e buhar te..." Yani; Şuan "kuşa" döndürülen bir süre sonra uçup gidecek olan Hastane için "avutulan" durum bu. Bekle gör... Lakin.. Bakıyorum ki, "kent katmanı" dünden razı olmuş bir duygu içerisinde olup-biteni hazmediyor. Hem de; "suskun" ses vermeden izliyorlar. Akla ziyan. Sinsi ve geçmiş-gelecek açısından hadiseyi irdelediğinizde hayli "pis kokan" mevzular var. Şöyle ki; Sağlık Bakanlığı Devlet Hastanesi'nin mevcut binası için ısrarla 1886 yılında inşa edilmiş diyor. Yani onlara göre; bu hastane 115 yıllık. Doğru değil. Yalan.

* * *

Tek doğru; Bugün "sit alanı" kapsamına alınan ve yıkımı mümkün olmayan "Eski Numune" hastanesinin yeri. Yani; şu an Diş Hastanesinin hizmet verdiği bina. Ve psikiyatri ile fizik tedavinin yapıldığı servislerin yer aldığı ek bina. Velhasıl; Daha net anlayabileceğiniz şekliyle "Eski Devlet Güvenlik Mahkemelerinin" bulunduğu binalar. Öncelikle; Buralar "Hem depreme" dayanıklı, hem de "sit" alanı. Yıkılamaz! Gelelim; Üzerine planlar yapılan Devlet Hastanesi'nin asıl hizmet binasına. Burası. Resimde de görüldüğü bina.

 

1886 yılında değil, 1983 yılında inşa edildi. Ki, Buraya ilk atanan Başhekim de Op. Dr. Süleyman Çubukçu. Dahası; Devlet Hastanesi kimliğini de, 1 Haziran 1983'te almıştır. Çünkü; O eski ve sit alanı olan binalarda 1924 yılından itibaren Numune Hastanesi olarak faaliyet gösterildi. Ta; 1968'e kadar. Ondan sonra; 1968'den 1982 yılına kadar Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi diye, hizmet verdi. 1 Haziran 1983'ten itibaren de; Devlet Hastanesi oldu. Sağlık Bakanı. Ve onun himayesindekiler. Bu işe karar verenler; Devlet Hastanesinin bir tarihçesine bakarlarsa; neyin ne olduğunu görürler. Ama bakmıyorlar. Çünkü işlerine öyle geliyor da ondan. Şimdi; 1983 yılında inşa edilen 12 katlı bina depreme "dayanıklı mı, değil mi" o da bir muamma. Şöyle ki; Eğer burası için Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü "depreme dayanaklı değil" diye rapor vermiş ise. Ki, Bakanlığın bu yönde "ısrarlı" iddiası var; depreme dayanıklı değil diye.

* * *

Öyle ise; Bundan üç yıl önce Sağlık Bakanlığı "güçlendirme ve yeni yapılanma" için 15 Milyon lira bütçe neden ayırdı. Ve bu para; Dönemin Başhekimi Fetin Rüştü Yıldız tarafından nasıl harcandı? Bu paralarla neler yapıldı? Denildiğine göre; Elektrik, su ısıtma ve havalandırma sistemi tamamen değiştirildi. Acil Servis yeniden inşa edildi. Merdiven ve bina kolanlarına güçlendirme. İç ve dış sıva yapıldı. Kalorifer. Yeni Asansör. 12 adet te, ameliyathane bina içerisinde yeniden inşa edilerek, dizayn edildi. Yoğun bakım ünitesi. Canlandırma. Daha önce; Koğuş sistemi olan yataklı tedavide odalar bölündü. 2'li ve üçlü yapıldı. Velhasıl. 450 Yataklı Devlet Hastanesi "yeni yapılmış" bir vaziyete getirildi. Her ne kadar; "peşkeşler" ihtiva ettiyse de, yapım ve paraların harcama süresi içerisinde. Önemli olan şimdi; Tüm bu yapılan ve edilenin bir kalemde yapılmamış gibi görülmesi... Devletin milyonlarca lirası harcanan binası için; Düzce Depremi sonrasında "Kamu binalarına" yönelik depreme dayanıklı ölçümüyle verilen 10 yıl önceki karar şimdi uygulamaya sokuluyor... Bugün! Göz önüne alınarak hayata geçiriliyor. Pes doğrusu.

* * *

Bir uzmanın ifade ettiği gibi; "Bu bina ne depremler ve sarsıntılar" geçirdi? Burada; Ciddi bir "suistimal" ve en vahimi de; "ranta" dayalı işlem silsilesi var. Ya; birilerine devletin milyonları o zaman peşkeş çekildi. Ya da; hastanelerin kapısına kilit vurulup, boşalan araziler birilerine peşkeş edilecek? Doğrusu; hepsi mevcut. Eee. Boşuna dememişler; "Devlet malı denizdir." diye! Dün; Diyarbakır'ın Sağlık yapısını çok yakından bilen ve analizleri ciddi manada öneme sahip bir dostla sohbet ettim. Tüm; Bu "hayli kötü koku" veren gelişmeleri anlatarak sordum "sen ne diyorsun?" diye. O farklı bir bakış ortaya koydu. Tabi ki; "Dikkat et" Sur içindeki Hastanelerin bulunduğu alan hızla boşaltılıyor diyerek söze girdi. Bakın; SSK Hastaneleri Sağlık Bakanlığı'na devredilince ilk kapısına kilit vurulan hastane, Diyarbakır SSK oldu. Türkiye'de; "ilk ve son" hastane idi; kapısına kilit vurulan. Bölge konumundaki hastanenin tüm yükü; Devlet Hastanesinin "sırtına" bindi. Sonra; SSK binası için "depreme" dayanıksız denildi. Güçlendirmeye de izin verilmedi. Ve ne hikmetse; 100 metre ilerisindeki Çocuk Hastalıkları Hastanesinin binası boşaltıldı. Buraya taşındı. Çocuk Hastanesi'nin de; binaları farklı organizasyonlarla atıl hale getirildi. Şimdi; "İn-cin" içerisinde cirit atıyor.

* * *

Malum. Bir süre önce de; Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'nin bitimiyle devam etti buradaki yapıların tahliyesi. Göğüs Hastalıkları Hastanesi; "Entegre" adı altında Eğitim Araştırma Hastanesi'ne devredildi. Hastane bir anda klinik haline geldi. Eski binası; "boş". Zaten; Daha önce 13 yıl süren inşaat sonrasında yapılan Kadın Doğum Hastalıkları Hastanesi. Siverek yolu üzerinde. Doğum da buraya taşındı. Şimdi; Üç yıl önce iyileştirilmesi için 15 milyon lira harcanan. Kapasitesiyle; Ülkenin hasta sirkülasyonu ve döner sermayesiyle 17. sırasında bulunan Devlet Hastanesi. Bakanlık "entegre" (Birleştirme) adı altında; Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne devretme kararı aldı. Karar; uygulamada. Diş Hastanesi de; bütünleşmiş kararı içerisinde. O da bugün yarın taşınacak. Çünkü kaldığı bina; "sit alanı" olarak kabul edilen eski bir bina. Her ne kadar; milyonlarca lira harcanarak modern hale getirilmişse de. Bakanlık; Planını işletiyor.

* * *

Tüm bunları; Sevgili dostum anlattıktan sonra "asıl baklayı" ağzından şöyle çıkardı... Dikkat; Kent içerisinde resmi olarak faaliyet gösteren hiç bir "Sağlık Kuruluşu" kalmadı. Ne demek bu? Kent ahalisinin "sosyo-ekonomik" durumu herkesin malumu. Günlük geliri "bir doların" altında olan ailelerin varlığını düşünürsek. Önümüzdeki Şubat ayından itibaren; "Yeşil-Kartlıların da özel hastanelere gidebileceğini de hesaba katarsak. Hasta olan vatandaş nereye koşacak? Kentin dışında; Onlarca kilometre uzaklıkta bulunan "Devletin" hastanelerine mi gidecek? Yoksa; Kent içerisinde bulunan "Özel Hastanelere mi" gidecek? Elbette ki; En yakında olan hangisi ise ona gidilecek. O da; özel Hastaneler. Peki; eski Hastanelerin bulunduğu arazi ne olacak? Onu da; Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hatırlarsanız "Göğüs Hastanesinin" kapatılması esnasında söylemişti. O arazileri; Birilerine "peşkeş" çektirmeye izin vermeyiz. Yani; Dicle Havzası Projesi'yle duruma bakarsak oranın nasıl bir "paha biçilmez" araziye sahip olduğunu varın siz karar verin. Fazla da söze gerek yok. Kent ahalisi olarak; "uyanık" olmalıyız. Birileri ciddi manada bizim üzerimizde; "planlar" icra ediyor. Bugün sağlık; Yarın Eğitim kulvarında benzer faaliyet icra edilmeye başlanırsa sakın ha şaşmayın. Zaten; El altında Diyarbakır'da devletin satılmayan arazisi kalmadı. Çok... Çok ama çok; kötü hadiseler icra ediliyor. Bu da; Diyarbakır'a yazık oluyor.