BU, ALENİCE DEVLETİ SOYMAKTIR?
Eklenme: 2/14/2011 12:00:00 AM

Malum; Bu gece Mübarek Mevlit Kandili. Bu vesileyle; Tüm okurlarımın ve hemşerilerimizin "Mevlit Kandilini" tebrik ediyor. Kandilin; Af ve mağfiretiyle, "huzur ve barış dolu" bir coğrafya diliyorum.

***

Sohbet konumuza dönersek! Sahi; Devlet kurumları birbirlerini soyar mı? Ya da; Dolandırıcılık gibi yüzsüz bir hainane plan organize eder mi? Diyeceksiniz ki; Böyle şey mi olur? Nasıl; Devlet devleti soyar. Kasa aynı kasa! Niye ki? Doğru; niye ki? Kurumsal ölçekte, hem vatandaşına hem de kurumlar noktasında 'olması gerektiği' olmalı. Hakkaniyet ne ise o? Zaten; Devlet nizamı "hukuksuzluğu, adaletsizliği ve üçkâğıtçılığı" kabul etmemeli. Ama ne hikmetse; Yaşadığımız çağ, bunun tam aksi istikametinde "her türlü" organizeyi ihtiva etmektedir. Devletin derin devleti olursa, Hiç tartışmasız kurumların da "enva-i" planı olur. Yolsuzluk mu, Usulsüzlük mü, Suistimal mı, rüşvet mi, Adam kayırma mı, kurumsal "ihanetlik mi?" hepsi, şu yaşadığımız zaman diliminde, mevcut! Onun için; Devlet devleti soyar mı sorusuna evet diyoruz.

***

Bakın; Diyarbakır özelinde bu "olmaması" gereken çirkin hal, ne yazık ki alenice yapılmakta. Hem de öyle, böyle değil! Kaçan kurtulmaz misali. Şöyle ki; Bir kaç gündür belge ve dokümanlarıyla ifşa ediyoruz "gözde kurum(!)" DEDAŞ'ın icraatlarını. Alenice; İcra ettiği "suç ve suçlar" serisi, akıl kilitlenmesine neden oluyor. Malum; DEDAŞ deyince hep aklımıza "kaçak elektrik" kullanımı geldiği gibi. Sık sık; Karanlığa "mahkûm" edici elektrik kesintileri derin bir şekilde anımsatmakta. Ve elbette ki; Diyarbakır adliyesinde "hırsızlık" damgasıyla, kaçak elektrik kullanıldı diye davalık olan binlerce vatandaşı mağdur eden kurum diye! Ha bir de; Yolsuzluk, usulsüzlük, uzaktan kumandalı "sayaç ayarıyla" oynama gibi, gözaltı ve tutuklama hadiseleri ise cabası. İşte; DEDAŞ'ın son iki bombası diyebileceğimiz, "devleti" iki yönlü darp etme durumu. Hem devleti "hırsız" gösteriyor. Hem de devleti, "vurguncu" ilan ettiriyor.

***

Bilirsiniz; Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesini. Daha, Resmi yönde faaliyete girmiş değil, ama kör-topal şuan bir yıla yakındır, "hasta kabulünde". DEDAŞ, Buraya "öylesine" bir işlemde bulunmuş ki, "bu kadarına pes" dedirtiyor. Kendi elemanlarından bir heyetle; Hastanenin trafo, sayaç ve diğer elektrik işlemleriyle ilgili "hiç bir kusur" olmadığına ilişkin, rapor veriyor. Kısa bir zaman geçtikten sonra; Henüz faaliyete geçmeyen hastaneye ekip geliyor. Sayaç, Bozuk iddiasıyla "sayaç" değiştiriyor! Hani bir dönem; SET Elektrik diye bir şirket vardı ya. Onbinlerce abonenin sayacını, "hiç yoktan" bozuk diye, değiştirip vatandaşa "fahiş fiyatla" sayaç dayatma organizasyonu. İşte o minvalde; Sayaç bozuk diye değiştiriliyor. Hiç bir yetkili, Sorumlu veya hastane yönetiminden kimsenin "bilgisi" olmadan bu görev ifa ediliyor(!). Sökülen sayaç, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayarlar şubesine gidiyor. Ama nasıl?

***

Buradaki inceleme raporunda; "Vekalet mühr. Bozuk" deniliyor. İmza Veysel Sarı! Kurumun ölçü Ayar Memuru. Ne garip ki, Bu evrakta bir de detay var ve o detayın yanında bir de, DEDAŞ İl Müdürlüğü Sayaç Ayar Servis Sorumlusu Ali Rıza Anılır imzası var. Garip! Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü'nün raporunda, DEDAŞ personelinin imzası niye? Ve o raporun alt bölümünde, "resmi kayıt ve yazım diline" uymayan anlatım. Her türlü; "hilenin mübah" sayıldığı bu organizasyonun sonucunda, hastaneye çifte işlem dayatılıyor. 1 milyon 400 bin lira civarında; Kaçak/Usulsüz Elektrik kullanım cezası. Cezanın işlem şekli de, "kazıklama" misali. Geriye dönük; Hesaplamada hastanenin sanki "ful" faaliyette olduğu ve böyle enerji tükettiği iddiasıyla, hesaplama yapılıyor. Ve bu işlemler; 1.5 yıl süreyle sözde ikmal edilirken, hastane yönetimi durumdan kapıya gelen cezayla haberdar oluyor. Şimdi; Hadise büyük ölçüde yargıya gidiyor.

***

Evet! DEDAŞ'ın Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'ne "çift yönlü" organizasyonu böyle. Ne garip ki; Aynı tezgâh bi bakın Çocuk Hastalıkları Hastanesi için de, icra edilmiş. Hem de; Kendi idarelerinde, kendi gözetimlerinde ve giriş anahtarı kendilerinde olan "Trafo ve sayaç" için işlem yapılmış. 1.5 milyon lira; Kaçak/usulsüz elektrik kullanıldığına ilişkin ceza yazmışlar! Bakın; Hastane yönetimi ne diyor, bu "akıl-almaz" hileli oyuna! "Biz neden kaçak elektrik kullanalım. Bizim cebimizden çıkan para yok ki. Hastanemizin trafo ve sayacı. DEDAŞ'a ait, Diyarbakırspor Kulübü bitişiğindeki Ana Trafo merkezinin içerisinde. Buranın anahtarı da, güvenliği de ve sorumluluğu da, DEDAŞ'a ait. Yıllardır da böyle! Şimdi bize; "kaçak/usulsüz elektrik" kullanıldığına ilişkin işlem yapılıyor. İtiraz ettik!".

***

Gelelim; Şu sayaç okuma takvimine! Malumunuz üzre; Son aylarda bir hayli "sayaç" okuma takviminde, gariplikler yaşandı. Bazen; İki ay, bazen 1,5 ay bazen de üç aya varan sürede, "sayaç okuma" işlemi yapılmadı. Peki, Bu sayaç okumanın uzun zaman içerisinde yapılmayışının, ne hayırsızlığı var derseniz? Tek kelimeyle; Cevap, büyük bir yolsuzluk ve vatandaşı kazıklama vardır. Çünkü; İster mesken, ister sanayi, ister başka bir sınıfsal "enerji tüketim" abonesi olsun. Dönem için; Belli bir limit var. Bu limit aşıldığı takdirde, farklı bir fiyat uygulaması, devreye girer. Cuma günü; Maliye Lojmanlarından yöneticiler aradı. Bu yönde, şikâyetlerini dile getirdiler. İki ayda bir sayaç okumaya gelinir, fatura fahiş düzeyde yüksek geliyor diye!

***

Tabi DEDAŞ'ın bir özelliği de var; Yanlışlığı hiçbir zaman "kabul" etmez! Mahkeme kararıyla bile, "hukuk dışı" işlem yaptığı alenileşmesine rağmen, "o işlem" aynen devam eder. Hani bir söz var; Git derdini "marko paşaya" anlat misali. Velhasıl; Devletin bir kurumu bu kadar mı "politize" olur? Ne hazin ki, oluyor! Bende hâsıl olan bir garip düşünce de; DEDAŞ'ın bu kadar "yüze" vuran, hukuk dışı keyfi uygulamaları. Ve vatandaşın da, Bariz bir şekilde soyulması. Buna karşı isyan edercesine bastığı "çığlık". En önemlisi de; Şu yazılan-çizilenlerle alakalı, neden "yargı" mekanizması ses vermiyor?

***

İL BAŞKANI İÇİN, SON 24 SAAT'E GİRİLDİ?

Hafta sonu; Hayli yoğun bir şekilde şu soruyla muhatap oldum. AK Parti İl Başkanlığına "kim atandı" diye. Herkeste merak saikası. Eee! İktidar partisinin İl Başkanı bu. Hele seçim arifesinde dâhil olduğumuz dönemde. Boşalan koltuğa atanacak kişi; "hayli" merak edilir. İki günden buyana; Kim oldu, olacak noktasında biraz mesai harcadık! Ki bir önceki yazımda da ifade ettim; Diyarbakır gibi "arızası" olan Üç İl için atanacak Başkanlarla alakalı karar yarınki Parti MYK toplantısında verilecek. Ancak; Demiştim de Aday olma noktasında 5 kişinin Ankara'ya çağrılıp, mülakata alındığını.

***

Aldığım son dakika bilgisine göre; Bu beş kişiden ayrı "aday olma" babında başvurusu olmayan bir kişi de Ankara'ya çağrılmış. Yani; Muhtemelen o adaylar içerisinden birinde "mutabakat" sağlanmadığı için. Çağrılan, Son dakika şahısla alakalı bir fikir birliği olabilecek? Neyse! Bu kadar gün bekledik kaldı 24 saat! Salı günü akşam; AK Parti Genel Merkezi açıklar Diyarbakır İl Başkanı bu kişi diye? Buarada; Sormayın gitsin. AK Parti için; sıraya giren Milletvekili aday adaylarını. Ankara'da ikamet eden bir dostun ifadesiyle; "Üstad, Ankara aday kaynıyor?" diye!