Devlet Malı.
Hele ki, vakıf malı olursa; "deniz" misali!
Aynan de öyle.
Dün özel bir iş için;
Süleyman Demirel Kampüsü, yakınlarına gittim!
Daha doğrusu,
Bir proje konusunda, bilgilendirilmeye gitmiştim.
***
çevreyi görme imknım da oldu.
Ama bir nokta vardı ki derler ya "ne göreyim?".
Öyle bir manzara!
Kamyonlar,
İş Makineleri, Kepçeler, harıl harıl çalışıyor.
Hafriyat ve toprak taşınıyor.
***
Biliyorum;
Ne var bunda diyeceksiniz!
Haklısınız.
Bende öyle, ilk bakışta öyle hissettim.
Ama sonra, "uyarıldım".
İşin özü öyle değil.
İrdelediğinizde; "hiç de" masum ve sıradan bir iş ortamı değil
***
Şöyle ki;
Arazi, işi yürütenlere ait değil?
İş yürütenler;
Yasal bir mevzuat çevresinde, hafriyat ve toprak taşımıyorlar?
Ya ne?
"Vakıf talanı, toprak hırsızlığı?"
***
Arazi;
Vakıflar Bölge Müdürlüğü himayesinde.
Onlara ait.
Arazi.
Hakikatten çok değerli.
Paha biçilmez, dönümü "suya atsan" tabiriyle, 200300 bin lira.
Ama, bir savurganlık içerisinde.
Birileri tarafından;
Toprak ve hafriyat hırsızlığıyla, "tar-ü mar" ediliyor.
***
Doğrusu.
Daha önce de, buraya gündeme getirmiştik.
"Vakıf arazileri talan ediliyor" diye!
Ne yazık ki;
Dün olduğu gibi aynen, "hırsızlık ve talan" devam ediyor.
Tıpkı diğer vakıf malları gibi.
***
Köşenin, müdavimleri hatırlarlar.
Uzun süre;
Örfioğlu vakfına ait değerli arazilerin "peşkeşini" gündeme getirmiş.
Şehir merkezi.
Ve Şehre yakın bölgelerde Vakıflara ait arazi ve yapıların, "komik rakamlarla" parsellendiğini.
Hediye misali(!).
Vakıf,
Devlet malı deniz misali
***
SORGULAYAN MAKAN YOK MU?
Dünün zihniyeti,
Bugünün devamıyla, olup-biten hep inkr edildi.
Gözaltına alınıldı,
Polis sorgulama yaptı,
Savcılık ifade aldı,
Mahkemelerde dava açılıp, yargılamaya başlanıldı.
Ama buna rağmen; "kime dersiniz?"
Dün, kameralara bu hakikat bir kez daha yansıdı.
***
İnanın;
Görüntüler kaydedilirken kedi kendime şunu dedim;
Vakıflar Bölge Müdürü Metin Evsen nerde?
"Bu görüntüler de yalan?" diyebilecek mi?
Ne derse, desin.
Benden, kendisine buradan "dikkatlerine sunulur"
***
Koca kamyonlar,
İş Makinesi ve Kepçeler,
Apaçık şekilde toprak taşıyor, orayı adeta toprak için ocak haline getirmişler.
Bir önceki talan girişiminden farkı var.
O da şu;
Daha önce gizli ve gece olan "toprak ve hafriyat" hırsızlığı şimdi, gün ortası aleni yapılıyor.
Bu da; zafiyetin yarattığı cesaret olsa gerek.
***
Yüzlerce dönüm arazi, harap!
Devasa çukurlar!
Kamyonlarla ve kepçelerle taşınan değerli topraklar.
Normal şartlarda çok pahalı olan bu hafriyat "tek kuruş" ödeme ve harcama yapılmadan, alınıyor.
Tabi ki araziler de tüm özelliğini ve işlevini yitiriyor.
***
Aslında;
Bir taşla iki kuş misali (!) bir mevzuu da hsıl.
Şöyle ki;
Yarın diyecekler ki arazinin tarımsal işlevi kalmadı.
Devasa çukurlar oluştu;
Konut ve yapı için de, sıkıntılı olacak, o zaman "elden" çıkaralım(!)
Yanı; adrese peşkeş!
***
Velhasıl;
Vakıflar Bölge Müdürlüğünü.
Olup-bitenler karşısındaki tavrına doğrusu pes diyorum.
Pek tabi ki Bölge Müdürü Metin Evsen!
Sahi; ne zamana kadar "hal-i vaziyet" devam edecek?
Bakınız;
Vakıflar mallarının ağır bir vebali var?
Duvarlarda yazılı Vakıf bedduasını da benden iyi bilirsiniz?
O mallarda yoksulun, yetimin hakkı var, Peşkeş çekildiğinde haliyle ahı da olacaktır?
Diyeceğim bunlar!
Manzara, "yürek sızlatıcı".
***
AK PARTİ'DEKİ SULAR(!)
AK Parti'deki "istifa" krizi.
Benim cephede; Söz düellosuna döndü.
Neyse.
Virgül koyuyorum, gelişmelerin seyrine göre!
Başkan Aydın Altaç.
Abdulhadi Akaydın'la yolların ayrılması.
Toplantılara katılmamasından değil.
İşlerinin, "yoğunluğundan" gelişen bir istifa.
Kendisi, "yokum" demiş!
***
Adnan Öztürk de aradı.
Bir de maili var.
Partinin, kuruluşundan bugüne gelen zaman dilimi içerisindeki; "aktivitesini" anlatıyor.
Özetle.
Altaç yakın dostum.
Kimseyle; "uyuşmazlığım yok".
İstifamı, kendi iradem, kendim yazarak vermişim.
Partimin emrindeyim.
***
Dediğim gibi,
Mevzuu "söz düellosuna" döndü.
Virgülü, şimdilik atıyorum.
Bakalım, "hamur daha ne kadar" su alacak.
Onu da, sizinle mülahaza edeceğiz.
Ama diyeceğim; "istifaların" rahatsızlığı gizlenilmez tepki yarattı.
Güzel bir hafta dileğiyle!